(anadoluhaber) Balkanlardan haberler, Misyonerler balkanlarda cirit atıyor



 


63 yargı mensubu ajan çıktı

Reuters: Bulgaristan'daki etnik model çatlıyor

Azınlık ezilirse özgürlük olmaz

Türkiye`de yaşayan Bulgaristan vatandaşlarına 14 Haziran uyarısı

Arnavutluk'ta kimlikler için başvuru süresi doldu

Ankete göre Romanların çoğu kötü muamele görüyor

AB, vize rejiminin kolaylaştırmada diretiyor

Başbakan Erdoğan Durs –Kukes Yolunu Açacak

İschinger Kosova’da Elde Edilenlerden Memnun

Kosova Statüsünden Geri Dönüş Yok

Balkan Türk Gazetecilerinin Kosova Buluşması

Sırbistan vizesizlik umut ediyor

AB dışişleri bakanları Batı Balkanlar için serbest vize uygulamasına yeşil ışık yaktılar

Ahtisaari Kosova'yı ziyaret etti, bağımsızlığı kutladı

SC parlamentosunun tartışmalı kararı yayınlandı

Ahtisaari: Kosova'nın bağımsızlığı "geri çevrilemez"

Ahtisari: Kosova Herkesin Yaşayacağı İstikrarlı Bir Devlet Olmalı

Arnavutluk hâlâ Schengen'in dışında

Kosova Yerel Seçimleri 15 Kasımda

Thaçi: Anayasa Kosova Kuzeyinde de Uygulanacak

Kosova 29 Haziranda Resmen İMF Üyesi

Sırbistan, Mladiç'in tutuklanması konusunda pazarlık yapıldığını yalanladı

Kosova'da bu Kasım ayında yerel seçimler yapılacak

Bulgar mafya babaları seçimler için serbest bırakıldılar

Makedonya yeni isim müzakerelerine hazır

Dragaş Emekliler Derneğinde Türk Askerinden Sağlık Taraması

BM Güvenlik Konseyi Kosova Raporunu Görüşüyor

Kosova'da NATO Güçlerinin Azalacağı Doğrulandı

Kosova İnsan Ticaretinin Önlenmesinde Başarısız

 Krasniqi: Priştine Başkenttir

Kosova’da Prizren’in Başkent Olması İstendi

BH Combined Endeavour'a ev sahipliği yapacak

Kosova serbest vize rejimine geçişte geri kaldı

BM ve NATO: Kosova sakin

SDA, Bosnalı Sırplar hakkında Inzko'ya destek verdi

Arnavutluk'ta MSK kampanya yayın süresini değerlendirdi

Arnavutluk'ta Nişani ABD'nin eleştirilerine yanıt verdi

Letonya Kosova’da Bulunan 17 Askerini Geri Çekiyor

Antalya'dan Kosova'ya Dostluk Eli

BM: Kosova’ya Destek Artırılmalı

Sırplar Yerel Seçimlere Çıkmayacak

14 Poduyevalı Arnavutun Öldürülmesi İçin 75 Yıl Hapis

Güvenlik Konseyinde Kosova Konusunda Farklı Tutumlar Savunuldu

 

 

Büyük güçlerin kesişme alanı: Balkanlar

http://muslumanarnavutluk.com/default.asp?id=90862&lng=1

Ayhan DEMİR

Osmanlı'nın Rumeli olarak adlandırdığı Balkanlar, doğu Avrupa'nın Akdeniz'e açılan kapısı olduğu kadar Anadolu'nun Avrupa'ya uzanan geçiş noktasıdır. Bu sebeple tarih boyunca Balkanların, Avrupa'nın bir parçası olup olmadığı hep tartışıldı. Osmanlı'nın çekilmeye mecbur bırakılmasının ardından adı istikrarsızlıkla eş anlamlı hale gelen Balkanlar, Avrupa'nın çevresi veya sınırı olarak kabul ediliyordu.

Aynı zamanda tarih boyunca yer değiştiren kavimlerin uğrak noktası olan Balkanlar'daki, bu istikrarsız hareketlilik sebebiyle güçlü bir siyasi birlik kurulamadı. Aslında Balkanlar bölge halkları için değil, tarihi, kültürel ve dini bağlara sahip oldukları hamileri için hep bir çatışma olanı oldu. Boşnaklar, Arnavutlar ve Makedonlar Osmanlı; Hırvatlar, Macarlar, Slovenler ve Çekler Almanya; Romenler Fransa; Bulgarlar ve Sırplar Rusya tarafından himaye edilmekteydi. Osmanlı'nın devamı olan Türkiye ise, 1990 sonrasında Boşnak, Makedon ve Arnavutlara destek vermeye başladı. Aynı şekilde ABD de, bölgede söz sahibi olabilmek adına, Boşnak ve Arnavutlarla işbirliğine girdi. Elbette bu son iki cümle, sıralaması değiştirilerek okunduğunda da doğrudur. Bu sebeple Türkiye, tarihi, kültürel ve dini sorumlulukları; ABD ise, küresel stratejisi gereği bölgede işbirliğine gitmektedir.

1990-1991 yıllarındaki Körfez Savaşı'nda Irak'ın, diplomatik süreç sonlanmadan ABD tarafından bombalanması, Avrupa devletleri tarafından meydan okuma olarak algılandı. Karşı hamle olarak Almanya, 25 Haziran 1991'de, Yugoslavya Federasyonu'ndan ayrılarak bağımsızlıklarını ilan eden Hırvatistan ve Slovenya'yı tanıdığını ilan etti. Avrupa Topluluğu, Almanya'nın bu tanıma kararına tam destek verdi. Böylece Avrupa, ABD'nin güneyimizde yaptığı hamleye, Balkanlar üzerinden cevap vermiş oldu. Ancak Yugoslavya'nın dağılma sürecine girmesinin, Sovyetlerin de sonunu hazırlayacağını düşünen Amerika için bu hamle çok da tedirgin edici olmadı. 21 Aralık 1991'de SSCB'ye son veren anlaşma bu öngörünün doğruluğunu kanıtladı.

Sovyetlerin bölünerek güç kaybettiği bu süreçte, 3 Ekim 1991'de iki yakasını bir araya getiren Doğu ve Batı Almanya, birleşerek güç kazanmak istedi. Avrupa Topluluğu'nu oluşturan ülkeler, 7 Şubat 1992'de imzaladıkları Maastricht Antlaşmasıyla, Avrupa Birliği'ne dönüşerek bu birlikteliğe siyasi bir hüviyet kazandırmaya başladılar. Yaşanan bu gelişmeler, büyük güçlerin kesişme alanı olarak, Balkanlar'ı yeniden tarihin gündemine oturttu.

Komünizmin tarih sahnesinden çekildiği Balkanlarda yaşanan dağılma sürecinin bu denli kanlı ve sancılı olmasının esas sebebi Yugoslavya'nın çok uluslu yapısı değildir. Aksine, kriz yönetimini beceremeyen; askeri imkân ve yetenekler ile siyasi iradeden yoksun olan, Avrupa devletleri bölgenin çok uluslu ve dolayısıyla çok kültürlü yapısına uygun politikalar üretebilseydi, bu süreç sorunsuz olmasa da, kansız aşılabilirdi. Ancak ABD'nin Irak'ı bombalayarak meydan okumasına cevap vermek isteyen Almanya'nın Hırvatistan ve Slovenya'yı tanıması, Rus destekli Sırpların barbarca tepkiler vermesini sağlamaktan başka bir işe yaramadı. Almanya önderliğindeki Avrupa'nın desteğini alamayan Boşnaklar ve Arnavutlar, bu karşılıklı meydan okumalardan en çok etkilenen halklar oldular. İnsanlığın unutmaya çalıştığı soykırım ve etnik temizlik kâbusu, Sırplar eliyle Balkanlara geri döndü.

Komünizm sonrasında Doğu Avrupa ve Balkanlarda oluşan boşluk, ABD'nin NATO ve Avrupa'nın genişleme perspektifleri ile doldurulmaya çalışıldı. Bulgaristan'ın NATO ve AB üyesi olmasından sonra, Rusya için tek müttefik olarak, Avrupa ve ABD sınırında bir tampon konumuna gelen, Sırbistan'dan kaldı. Balkanlarda yaşanan gelişmelerden en zararlı çıkan ülke olan Rusya, stratejik kayıplarının ülke içindeki milliyetçi söylemlere güç kazandıracağı ve demokratik gelişmeye darbe vuracağı söyleyerek, ABD'nin "Öncelik Rusya" tezine zemin hazırladı. ABD'yi bu stratejiye iten en önemli sebep, Rusya'nın elinde bulundurduğu askeri teçhizat ve silahların, Kuzey Kore, Irak ve İran'ın eline geçmesi ihtimaliydi. ABD'nin bu çekincesinin farkında olan Rusya, mevcut durumu önce ekonomik, ardından Kafkaslarda AKKA limitlerini fazlasıyla aşarak askeri kazanca çevirdi. Avrupa Birliği ve ABD'nin, Çeçenistan'da yaşanan işgal ve katliamları sessizce seyretmesinin en önemli sebebi sahip oldukları endişelerdir.

NATO'nun genişleme stratejisinin ilk halkası olarak Merkez ve Doğu Avrupa Ülkeleri seçilmişti. 29 Mart 2004'de NATO'ya katılan Romanya, Bulgaristan ve Slovenya'yı, 1 Nisan 2009'da Hırvatistan ve Arnavutluk'un da dâhil edilmesi bu seçimin yansımalarıdır. Yunanistan vetosuna takılan Makedonya da bu doğrultuda birliğe aday olmayı bekliyor. Dayton Ateşkesi ile üniter yapısını yitiren Bosna-Hersek'in bu sorunu, AB ve NATO başta olmak üzere uluslararası askeri ve sivil kuruluşlara üyeliğini sekteye uğratmaktadır. Ancak bütçesinin büyük bölümü Avrupa Birliği tarafından finanse edilen "Güneydoğu Avrupa İstikrar Paktı"nın 30 Temmuz 1999'da Saraybosna'da imzalanan anlaşma ile yürürlüğe girmesi önemlidir.

Amerika'nın aksine, Almanya'nın önemli etkinliği bulunan Avrupa Birliği, önceliğini Balkanlar yerine Doğu Avrupa olarak belirledi. Bunun en önemli sebepleri Balkanların karmaşık yapısı ve Balkanlara nispeten daha sorunsuz bir bölge olan Doğu Avrupa'nın bir anlamda Almanya'nın arka bahçesi hüviyetinde olmasıydı. Güvenlik konusunda yaşadıkları endişelerin Finlandiya, İsveç ve Avusturya gibi ülkeleri, ABD öncülüğündeki NATO ile işbirliğine zorlandığının farkında olan Avrupa Birliği bu ülkeleri bünyesine katarak ilk adımı attı. Avrupa Birliği'nin 21 Haziran 2003 tarihinde Selanik'teki "AB-Batı Balkan Ülkeleri Zirvesi'nde", Hırvatistan, Sırbistan, Makedonya, Arnavutluk ve Bosna-Hersek'e üyelik yolunu açması, 1 Ocak 2007'de Bulgaristan ve Romanya'nın birliğe dâhil edilmesi atılan bu ilk adımın sonucudur. Ardından PHARE, ISPA ve SAPARD vb. yardım programlarıyla Merkez ve Doğu Avrupa Ülkelerini, Obnova ve CARDS ile Balkanları genişleme perspektifine dâhil ederek, ABD'nin NATO vasıtasıyla elde ettiği kazanımları dengelemeye çalıştı. Balkanlardaki tüm ülkeler, PHARE, Obnova ve CARDS yardım programlarından faydalanmaktadır.

Avrupa Birliği, üyeliğe hazırlamak için 9 Nisan 2001'de Makedonya ve 29 Ekim 2001'de Hırvatistan ile İstikrar ve İşbirliği Anlaşması imzaladı. 21 Şubat 2003'te Avrupa Birliği'ne tam üyelik başvurusu yapan ve Almanya'nın da desteğini alan Hırvatistan'ın yakın gelecekte üye olacağına kesin gözüyle bakılıyor. Yunanistan vestonu aşabilirse Makedonya'nın tam üyeliği de gerçekleşebilir. Arnavutluk ile 31 Ocak 2003'de başlayan, İstikrar ve İşbirliği Anlaşması görüşmeleri ise devam ediyor. Fransa, İngiltere ve Yunanistan'ın desteğini alan ve Slobodan Miloseviç'in iktidardan uzaklaşması sebebiyle Avrupa Birliği ile ilişkilerini düzeltmeye başlayan Sırbistan'ın üyelik şansı diğer ülkelerden daha fazla gibi görünüyor. Avrupa Birliği'nin, Ekim 2000'den bugüne kadar, bu ülkeye yaptığı milyarlarca Euro'luk yardım bunun işaretidir.

Avrupa Birliği, 1992-1995 yılları arasında Sırpların, Bosna-Hersek'i işgaline ve gerçekleştirdikleri soykırıma sessiz kalışını, bu ülkenin yeniden inşasına yaptığı katkılarla telafi etmeye çalışıyor. Fakat buna rağmen sanayisi bulunmayan ve ekonomisi yardımlarla ayakta duran Bosna-Hersek'in, birliğe üye olması yakın bir gelecekte mümkün değil. 17 Şubat 2008 tarihinde bağımsızlığını ilan eden bir diğer Balkan ülkesi Kosova'nın durumu da Bosna-Hersek'ten farklı değil. 1999'dan beri Kosova'da bulunan BM Kosova Geçici Misyonu UNMIK'in yetkileri, Avrupa Birliği misyonu EULEX'e devredildi.

Avrupa'nın ekonomik yardımlar ve birlik üyeliğine dâhil etme gayretlerine, NATO'nun güvenlik vaadiyle karşılık vermeye çalışan ABD'nin bölgedeki en büyük müttefiklerinden birisi Türkiye. ABD'nin, Türkiye'nin, Avrupa Birliği üyeliğine verdiği desteğin en önemli sebebi bölgedeki en yakın müttefikinin daha etkin hale gelmesi arzusudur. Türkiye üzerinden Balkanlarda mevzi kazanma çabasında olan ABD, Merkez ve Doğu Avrupa ülkeleri ile işbirliğini artırmak için çeşitli anlaşmalar imzaladı. ABD'nin, Balkanlar'da iki önemli ve büyük üssü var: Kosova'daki Bondsteel Camp ve Bosna-Hersek'in, Tuzla şehrindeki büyük üs. Bağımsızlık sürecinde Kosova'ya en büyük desteği veren ABD'nin, bu ülkenin siyasetinde belirleyici rolü bulunuyor. Amerika'nın Kosova'daki üs o kadar büyük ki, burada görev yapan askerler, "Uzaydan görünen iki şey var. Biri Çin Seddi, diğeri burada" diyorlar. Bu üsler her ne kadar NATO çerçevesinde olsa da, fiilen Amerikan üsleri. Bu üslerde tahminen 5-6 bin Amerikan askeri görev yapıyor.

Polonya'nın, Irak'ın işgalinde ABD'ye verdiği destek, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti ile NATO çerçevesinde sıklaştırılan ilişkiler ve Guam'da eğitilen Iraklı peşmergelerin bir müddet Macaristan'daki üslerde barındırılması, Romanya ve Bulgaristan ile NATO üyelikleri öncesinde üs kurulması için anlaşma imzalanması, ABD'nin, bölge üzerindeki hesaplarından vazgeçmeyeceğinin net ifadesi.

 

Misyonerler har vurup harman savuruyor

Misyonerler har vurup harman savuruyor

  http://www.muslumanarnavutluk.com/default.asp?id=90372&lng=1

Makedonya’da özellikle Müslümanların yaşadıkları ortamlarda

 

Misyonerler

har vurup,

harman savuruyor

 

 

                        Avni ENGÜLLÜ

 

Makedonya’da misyonerlerin ciddi bir faaliyet içinde olduklarını sezen bir ben mi varım sanki! Her halde bunu  daha önceleri görenlerin, duyanların, özellikle de 90’lı yılların başında biraz daha belirginlik kazandığını bilenlerin sayısı (benden) birden fazladır.

 

Özellikle Müslümanların yaşadıkları ortamlarda ellerinde dini içerikli dergilerle ikişer ikişer dolaşan bayanların, ustaca bir propagandanın taşıyıcıları olduğunu görmüyoruz diyemeyiz. Üstelik başlarında, kendilerine has, başörtüleriyle biraz da bizim inancımıza yakın oldukları havasını estirmek isteyen bu hanımların dillerindeki propagandanın ilk adımları:  Biz de domuz yemiyoruz… Biz de alkol kullanmıyoruz… ve benzeri cümlelerden oluşuyor.

 

İkinci adım, bunun hemen ardından geliyor haliyle… Elinize parasız, çoğu zaman kaliteli baskılı dergiler sıkıştırılıyor: Bunu okuyunuz… uymanız şart değil… inanmanız da aynı öyle… ama sakın yırtıp atmayın, dergideki adrese iade edin… yazdıklarımızın doğru olduğuna inanacağınızı biliyoruz… okuduktan sonra onu bir arkadaşınıza da veriniz… cümleleri sarf edilerek. Sizin, hangi dili konuştuğunuzu anladıklarında, kendi dilinizde dergi verebilecek kadar teşkilatlı bu "kardeşlerimiz"…   

 

İkinci adımın (b) biçimini, kapınızın çalınmasıyla yaşayabilirsiniz… Kapıyı açtığınızda karşınızda ya iki bayan göreceksiniz ya da iki delikanlı… Gayet kültürlü bir yaklaşımla aşağıdaki cümleleri ya da benzerlerini işiteceksiniz…

            İkinci adımın (c) biçimi de var… Bir gün posta kutusunu açtığınızda,  belli bir dini propagandayı yapan gazete ve dergiler bulabilirsiniz.

 

            Bunlar aslında gençlerimizin eline verilen oltalar olabilir.

            Ben bunu ellerine verilenden çok, önlerine atılan oltalar olarak görüyorum.

 

            ***     

Bir seferinde balıkçılık yapacaktım. Spor özellikli balıkçılıktan söz ediyorum… Balıkçı bir arkadaşıma uyarak bir gün balığa çıktım. Olta satın almadım… Oltayı arkadaşım vermişti… Aslında, balığa üç kişi gitmiştik o gün. Arkadaşım bir komşusunu da davet etmişti… Ona da bir olta temin ederek.

 

            Bugün, sözünü ettiğim arkadaşım hâlâ balıkçılık alışkısını devam ettiriyor. Ben sevemedim bu sporu… Öyle oltaya boşu boşuna bakıp, zaman kaybetmeye ilk günden daha ısınamadım… Ama arkadaşımın komşusu bugün belki arkadaşımdan daha büyük balıkçı… Hattâ akıl almayacak kadar balıkçı… Bazen bisikletiyle balığa gittiğini görüyorum… Ya pantolonunun arka cebinden ya da torbasından baş gösteren rakı şişesiyle… O gün avlayacağı balıklar mezesidir her halde…

 

            ***

            Bu bir hikaye… Buraya sıkıştırmaya çalıştım… Buralarda gezip tozan misyonerlerle ilgisi olmayabilir bu hikayenin... Ama öyleme geliyor ki, bu kişiler, benim balıkçı arkadaşımdan farksız... Belli ellerindeki oltalarla yeni balıkçıların peşinde onlar... Ancak inanın, bizi, balıkçıdan çok, balık görüyorlar karşılarında...

 

            Gençlerimize inanan, onları seven, faaliyetlerini destekleyen biriyim…

            En azından kızlarım, oğlum da genç!…

            Karşımıza gelen, kapımıza çalan, posta kutumuzu şüpheli dergilerle dolduranlara inanmam mümkün değil. Onların iyi niyetli olduklarını da sanmıyorum!

            Bizi pek düşündüğünü göremediğim bu dergilerde bahsedilen ve gördüğüm haliyle yeni dünya düzeni’ne inanmıyorum. Roma’nın yeniden dünyaya hakim olmasının insanlığa  hayır getireceğine de aynı öyle… Geleceği bu ve buna benzer esaslara dayayanlardan değiliz her halde…

           

            ***

 

            Hayır yeni bir hikaye anlatmayacağım...

Kendi kendime soru soruyorum:

            Biz bizi ne kadar biliyoruz?

            Bu soruyu sormamın esas sebebi bir hatırlatmadır sadece. Çünkü kendimizi gerektiği kadar bildiğimiz sürece, bu tür misyoner faaliyetlerinin etkisiz kalacağına inanmaktayım.

            Bir soru daha var kafamda dönüp dolaşan. Ama bu sadece gençlere yöneltilen bir soru değil!  Yaş farkı gözetmeyen, bizlerde boşluklar arayan misyonerlerin faaliyetlerinin bizi bir yerimizden vurmayı gaye edindiğini gören biri olarak, sadece kendime değil, izninizle herkese soruyorum bu soruyu…

 

Acaba biz, değerlerimizi ve değerlerimizle kendimizi yeteriyle biliyor muyuz, tanıyor muyuz?!

 


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
      Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.