[anadoluhaber:35646] ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ

ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ

Link to ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ

RE: Yabancıya bin dönüm arazi!

Posted: 12 Oct 2009 04:37 AM PDT

İngilizler'in İspanya'da sahip oldukları yazlık evlerin ve gidip
gelmelerinin
Yarattıgı ekonomik hareketlilik, bu sene kriz nedeniyle azaldıgı için
İspanya ekonomisinin durgunluga girmesinin nedenlerinden biri olarak
gösteriliyor.
Ben hayatımda hiç bir İspanyol tanımadım ki İngizler veya Almanlar vs
Ispanya'dan ev/mulk/arazi
Alıyor diye üzüntü duysun , Bilakis çok memnunlar kendi ulkelerine garanti
turist gelecek
Alış/veriş yapacak, restorantda yemek yiyecek diye.
Bizdeki bu korku nedir, Alman , Avusturya vs. uyruklu kişiler burada
aldıkları yerlerin
Topragınımı yükleyip kendi ülkelerine götürecekler. Ülkemize yerleşip hızla
3-5 çocuk yapıp
Türkiyenin nufusunu mu geçecek ve ülkemizi elimizden alacaklar.
Nedir bu korku, ltf bana münasip lisanla anlatmanızı rica ederim.

Tşk ederim,
Hikmet S.Kut

-----Original Message-----
From: YenidenTurkiyem@googlegroups.com
[mailto:YenidenTurkiyem@googlegroups.com] On Behalf Of Sibel Sicimoglu
Sent: 12 October 2009 14:11
To: YenidenTurkiyem@googlegroups.com
Subject: FW: Yabancıya bin dönüm arazi!

Biz Türklerin Almanya 'nın çeşitli illerinde Hollanda,Fransa,gibi ülkelerde
toplam kaç dönüm arazi mülkiyetimiz var bir bilgimiz varmıdır?Nasıl bilgi
edinilebilir?Mütekabiliyet mühim !!zira elimizde eşit değerde koz
bulunur,ayrıca bu arazilerin ekonomik değeri (toprak altı ve üstü) nedir?
Bilmek icabetmezmi?Sonra bahsi geçen konuyu mütalaa etsek daha doğru bir
yerden bakıyor olmazmıyız ,Bulunduğumuz yerle alakalı bir sıkıntımız yoksa ,
Peki...O' vakit birde Güney Doğu Anadoluya bir göz atsak,bölgenin İsrail
vatandaşlarına pek cazip geldiğine tanık olabilirsiniz ,Eh güzel Yeniden
YENİ TÜRKİYEM ,Kimbilir,bindikleri dalı kesmekten cayarlar belki de...
''' Cebri Sulh !!''' İnşallah ,çocuklarımız görür Savaşsız dünya
günlerini...

Saygı,Selam ve Dualarımızla,

Sibel Sicimoglu



-----Original Message-----
From: YenidenTurkiyem@googlegroups.com
[mailto:YenidenTurkiyem@googlegroups.com] On Behalf Of Mustafa Erol
Sent: Monday, October 12, 2009 1:14 PM
To: haberanaliz@googlegroups.com; kotanlartr@googlegroups.com
Subject: Yabancıya bin dönüm arazi!


Yabancıya bin dönüm arazi!



<http://www.milligazete.com.tr/dosyalar/haberler/2009/10/11/140468/yabanciya
-bin-donum-arazi-medium-0.jpg
> 38 Bin kilometrekare alana sahip, 6 kıyı ili
bulunan Doğu Karadeniz Bölgesi'nde 657 yabancı uyruklunun bin 207 adet
(yaklaşık bin dönümlük) arazi sahibi olduğu ortaya çıktı.

Son yıllarda yabancıların çok sayıda mülk edindiği tartışmaları yapılan Doğu
Karadeniz Bölgesi'nde yabancı uyrukluların yaklaşık bin dönümlük arazi
sahibi olduğu ortaya çıktı.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün kayıtlarına göre Doğu Karadeniz
Bölgesi'nde bulunan Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin'in toplam
yüzölçümü 38 bin kilometre olarak belirlendi. 3 milyon 606 bin nüfusun
yaşadığı bölgede, sadece 657 yabancı uyruklu kişinin bin 207 adet taşınmaza
sahip olduğu belirlendi. Bu taşınmazların toplam ölçümü ise 947 dönüm, bir
başka deyişle 947 bin metrekare oldu. Bölgedeki illerde en çok Alman ve
Avusturya uyruk kişilerin arazi ve gayrimenkul sahibi olduğu ortaya çıktı.

İllere göre yabancı uyrukların mülkiyet oranı şöyle belirlendi:

SAMSUN: 9 bin 83 kilometrekare ve 1 milyon 233 bin nüfusa sahip Samsun'da
189 yabancı uyruklunun 319 adet taşınmaz mülkü bulunuyor. Bu mülklerin
büyüklük oranı 400 bin metrekare olarak belirlendi. İlde, Alman uyruklu 123,
Avusturya uyruklu 51, Hollanda uyruklu 4, Brezilya uyruklu 2, İran uyruklu
2, İsviçre uyruklu 2, İtalya uyruklu 2 ve Gürcistan uyruklu 1 kişinin
mülkiyeti bulunuyor.

ORDU: 5 bin 963 kilometre kare alana ve 719 bin nüfusa sahip Ordu'da 138
yabancı uyruklu kişinin 289 adet mülkiyeti bulunuyor. Bu mülkiyetlerin
büyüklüğü 144 bin 218 metrekare alanı kapsıyor. İlde, Alman uyruklu 68,
Avusturya uyruklu 65, ABD uyruklu 1, Hollanda uyruklu 1 ve Danimarka uyruklu
1 kişinin mülkiyeti bulunuyor.

GİRESUN: 6 bin 934 kilometrekare alana ve 421 bin 766 nüfusa sahip
Giresun'da 97 yabancı uyruklunun 187 bin 463 metrekarelik 165 adet taşınmazı
bulunuyor. Giresun'da Alman uyruklu 80, Avusturya uyruklu 11, Hollanda
uyruklu 2, Fransa uyruklu 2, Avustralya uyruklu 1 ve Hırvatistan uyruklu 1
kişinin mülkiyeti bulunuyor.

TRABZON: 4 bin 664 kilometrekare alana ve 748 bin 982 nüfusa sahip
Trabzon'da 210 yabancı uyruklunun 201 bin 370 metrekarelik 381 adet
taşınmazı bulunuyor. İlde, Alman uyruklu 155, Avusturya uyruklu 35, Hollanda
uyruklu 13, ABD uyruklu 1, Avustralya uyruklu 1, Gürcistan uyruklu 1,
İngiltere uyruklu 1, İsveç uyruklu 1 ve Rusya uyruklu 1 kişinin mülkiyeti
bulunuyor.

RİZE: 3 bin 920 kilometrekare alana ve 316 bin 252 nüfusa sahip Rize'de, 16
Alman uyruklu kişinin 8 bin 897 metrekarelik 37 taşınmaz mülkiyeti
bulunuyor.

ARTVİN: 7 bin 436 kilometrekare alana ve 166 bin 584 nüfusa sahip Artvin'de
Alman uyruklu 7 kişinin 4 bin 355 metrekarelik 16 adet taşınmaz mülkiyeti
bulunuyor."

FW: Yabancıya bin dönüm arazi!

Posted: 12 Oct 2009 04:11 AM PDT

Biz Türklerin Almanya 'nın çeşitli illerinde Hollanda,Fransa,gibi ülkelerde
toplam kaç dönüm arazi mülkiyetimiz var bir bilgimiz varmıdır?Nasıl bilgi
edinilebilir?Mütekabiliyet mühim !!zira elimizde eşit değerde koz
bulunur,ayrıca bu arazilerin ekonomik değeri (toprak altı ve üstü) nedir?
Bilmek icabetmezmi?Sonra bahsi geçen konuyu mütalaa etsek daha doğru bir
yerden bakıyor olmazmıyız ,Bulunduğumuz yerle alakalı bir sıkıntımız yoksa ,
Peki...O' vakit birde Güney Doğu Anadoluya bir göz atsak,bölgenin İsrail
vatandaşlarına pek cazip geldiğine tanık olabilirsiniz ,Eh güzel Yeniden
YENİ TÜRKİYEM ,Kimbilir,bindikleri dalı kesmekten cayarlar belki de...
''' Cebri Sulh !!''' İnşallah ,çocuklarımız görür Savaşsız dünya
günlerini...

Saygı,Selam ve Dualarımızla,

Sibel Sicimoglu



-----Original Message-----
From: YenidenTurkiyem@googlegroups.com
[mailto:YenidenTurkiyem@googlegroups.com] On Behalf Of Mustafa Erol
Sent: Monday, October 12, 2009 1:14 PM
To: haberanaliz@googlegroups.com; kotanlartr@googlegroups.com
Subject: Yabancıya bin dönüm arazi!


Yabancıya bin dönüm arazi!



<http://www.milligazete.com.tr/dosyalar/haberler/2009/10/11/140468/yabanciya
-bin-donum-arazi-medium-0.jpg
> 38 Bin kilometrekare alana sahip, 6 kıyı ili
bulunan Doğu Karadeniz Bölgesi'nde 657 yabancı uyruklunun bin 207 adet
(yaklaşık bin dönümlük) arazi sahibi olduğu ortaya çıktı.

Son yıllarda yabancıların çok sayıda mülk edindiği tartışmaları yapılan Doğu
Karadeniz Bölgesi'nde yabancı uyrukluların yaklaşık bin dönümlük arazi
sahibi olduğu ortaya çıktı.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün kayıtlarına göre Doğu Karadeniz
Bölgesi'nde bulunan Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin'in toplam
yüzölçümü 38 bin kilometre olarak belirlendi. 3 milyon 606 bin nüfusun
yaşadığı bölgede, sadece 657 yabancı uyruklu kişinin bin 207 adet taşınmaza
sahip olduğu belirlendi. Bu taşınmazların toplam ölçümü ise 947 dönüm, bir
başka deyişle 947 bin metrekare oldu. Bölgedeki illerde en çok Alman ve
Avusturya uyruk kişilerin arazi ve gayrimenkul sahibi olduğu ortaya çıktı.

İllere göre yabancı uyrukların mülkiyet oranı şöyle belirlendi:

SAMSUN: 9 bin 83 kilometrekare ve 1 milyon 233 bin nüfusa sahip Samsun'da
189 yabancı uyruklunun 319 adet taşınmaz mülkü bulunuyor. Bu mülklerin
büyüklük oranı 400 bin metrekare olarak belirlendi. İlde, Alman uyruklu 123,
Avusturya uyruklu 51, Hollanda uyruklu 4, Brezilya uyruklu 2, İran uyruklu
2, İsviçre uyruklu 2, İtalya uyruklu 2 ve Gürcistan uyruklu 1 kişinin
mülkiyeti bulunuyor.

ORDU: 5 bin 963 kilometre kare alana ve 719 bin nüfusa sahip Ordu'da 138
yabancı uyruklu kişinin 289 adet mülkiyeti bulunuyor. Bu mülkiyetlerin
büyüklüğü 144 bin 218 metrekare alanı kapsıyor. İlde, Alman uyruklu 68,
Avusturya uyruklu 65, ABD uyruklu 1, Hollanda uyruklu 1 ve Danimarka uyruklu
1 kişinin mülkiyeti bulunuyor.

GİRESUN: 6 bin 934 kilometrekare alana ve 421 bin 766 nüfusa sahip
Giresun'da 97 yabancı uyruklunun 187 bin 463 metrekarelik 165 adet taşınmazı
bulunuyor. Giresun'da Alman uyruklu 80, Avusturya uyruklu 11, Hollanda
uyruklu 2, Fransa uyruklu 2, Avustralya uyruklu 1 ve Hırvatistan uyruklu 1
kişinin mülkiyeti bulunuyor.

TRABZON: 4 bin 664 kilometrekare alana ve 748 bin 982 nüfusa sahip
Trabzon'da 210 yabancı uyruklunun 201 bin 370 metrekarelik 381 adet
taşınmazı bulunuyor. İlde, Alman uyruklu 155, Avusturya uyruklu 35, Hollanda
uyruklu 13, ABD uyruklu 1, Avustralya uyruklu 1, Gürcistan uyruklu 1,
İngiltere uyruklu 1, İsveç uyruklu 1 ve Rusya uyruklu 1 kişinin mülkiyeti
bulunuyor.

RİZE: 3 bin 920 kilometrekare alana ve 316 bin 252 nüfusa sahip Rize'de, 16
Alman uyruklu kişinin 8 bin 897 metrekarelik 37 taşınmaz mülkiyeti
bulunuyor.

ARTVİN: 7 bin 436 kilometrekare alana ve 166 bin 584 nüfusa sahip Artvin'de
Alman uyruklu 7 kişinin 4 bin 355 metrekarelik 16 adet taşınmaz mülkiyeti
bulunuyor."

[KomploTeorileri] Re: DOSYA SAVAŞLARI GELİYOR

Posted: 12 Oct 2009 03:42 AM PDT

Turkiye yene turk dunyasina xeyanet etmesi ile tarixe dushdu. XX esrin evvelerinde Ataturk Leninle razilashmaga gederk Azerbaijanin Sovet Ishgalina gez yumdu. 90-ci illerin evvelerinde Orta Asiyani rusiya ve Chine qurban eledi. Indi Qarabagi ve Azerbaijani ermenilere qurban verir. Xocalini soyqrim qurbanlarinin ruhuna hormetsizlik edir. Turkiyenin ulkuculkeri ve boz qurdlari artiq yoxdurlarmi??? Hardadir Alparslan Turkesh!! Hardasan Abdulla Chatli!!! Hardasan ey turkun boz qurdlari!!!! Niye susursunuz!! Ermenilerle niye el sixishib protokol imzalayirsiniz
Ar olsun Erdogana
Ar olsun Abdulla Gule
Ar olsun AKPye
Ar olsun ermeniye destek verneler
Azerbaijan Turkiyeye neler verir
1. Qaz-bize satinalndan iki defe ucuz
2. BTC- neft Ceyhandan kechmekle Turkiyeye milyonlar qzandidir
3.Turk ish adalmarinin olkede yatirim etmesin
4. Regionda destek
5. Turk teleblerine sherait ve daha neler
Biz ne pislik etmishim Sizlere ey ERrdgoanchilar, ey Abdulla Gulchuler!!!
Babalrinizidan size kechen kurd-ereb-ermeni qani ozun gesterirmi
AR OLSUN SIZLERE
ANCAQ BU GUNDEN SONRA TURKIYE HOKUMETI-AKP hakmiyeti Azerbaijan xalqinin dushmenidir!!!
Her bir AKPchi ermenidir
Her bir AKPch dfushmendir
TURKIYE AYIL ve arxana vurulan zerbeni ger!!!!
 
Zaur Aliyev
"Diaspor and Lobby"  Information and Research Center
Mobile:       (+994 55) 209 08 20
                 (+994 70) 209 08 20
Web: http:// zaur.azeriblog.com
E-mail: zaur.aliyev@gmail.com
 

Date: Fri, 9 Oct 2009 13:59:53 -0700
From: mertaydogdu@yahoo.com
Subject: [KomploTeorileri] DOSYA SAVAŞLARI GELİYOR
To: CIATURK@yahoogroups.com; israturk@yahoogroups.com; cia-turk@yahoogroups.com; desifre@yahoogroups.com; gizlibelge@yahoogroups.com; hersey-konusulacaksa@yahoogroups.com; Sansursuz-Siyaset@yahoogroups.com; Yukselen-Turkiye@yahoogroups.com; adaletvekalkinmapartisi@yahoogroups.com; AdaletveKalkinma@yahoogroups.com; siyasetmeydani@yahoogroups.com; gizli_tarih@googlegroups.com; liberal-izmirliler@googlegroups.com; 3ekimdernegi@googlegroups.com; malcolm_x@googlegroups.com; yorumcumm@googlegroups.com; islamvebilim@googlegroups.com; vuslatgulistanbul@googlegroups.com; siyaset-gundem@yahoogroups.com; E_TURKEY@yahoogroups.com; acikistihbaratturkiye@yahoogroups.com; grup15@googlegroups.com; turkelipostasi@yahoogroups.com; ciaturk@googlegroups.com; birgrupturk@yahoogroups.com; maydanoztohumu@googlegroups.com; Netpano@yahoogroups.com; turkculer@googlegroups.com; anadoluhaber@googlegroups.com; BURAKCANLI@googlegroups.com; turkculer@yahoogroups.com; TURKISHARMENIANFRIENDSHIP@yahoogroups.com; tevhid@googlegroups.com; TurkishCommunity-SaudiArabia@yahoogroups.com; Digi.Security@isnet.net.tr; hayrettinertekin@mynet.com; karun@karunpc.com; milliyetcilersitesi@gmail.com; UnitedTurkishRepublics@yahoogroups.com; TURKIYEHABER@yahoogroups.com; turksecim@yahoogroups.com; kuyerel@yahoogroups.com; bilgi_kultur@yahoogroups.com; arzumsa@googlegroups.com; uzumgozlum@googlegroups.com; fikretakinci@ostolgun.com; HABERVER@yahoogroups.com; gazilibozkurtlar@googlegroups.com; gazilibozkurtlar@hotmail.com; z.bingol@hotmail.com; cihan-turk-olsun@googlegroups.com; millikulturumuz@yahoogroups.com; YenidenTurkiyem@googlegroups.com; haberulusal@yahoogroups.com; temizellergurububiz@googlegroups.com; wwwbeyazrenklerorg@googlegroups.com; E-KomploTeorileri@googlegroups.com; e-turkiye@googlegroups.com; dunyaturkbirligi@googlegroups.com; 18203122368@googlegroups.com; bamszdemokrasi@googlegroups.com; canakkalekemalist@googlegroups.com; yesilaygebze@googlegroups.com; TurkBirDev@yahoogroups.com; NationalDefenseTurkey@yahoogroups.com; turk-islam-ngo@yahoogroups.com

DOSYA SAVAŞLARI GELİYOR

Bugünlerde "Emniyette neler oluyor?" diye sorup duruyoruz.  Yaşanan gelişmeler emniyette bir kavga olduğunun işareti gibi…

Son olarak Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan bir uyuşturucu kaçakçısıyla ilişkisi nedeniyle tutuklandı. Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı hem kamuoyu önünde, hem de savcılıkta Emin Arslan'a "kefil" oldu! Taraf'ın polis yazarları da Emin Arslan'a sahip çıktı!  "Resim" henüz net değil.

Kavganın tarafları kim? Cemaat neresinde?  İktidar bu kavgada nerede duruyor? Bunların yanıtını tam olarak bilemiyoruz.

Ama perde arkasında konuşulan iddialar o kadar çok ki… Artık dosyalar ortaya çıkmaya başlayacak gibi görünüyor.

Bugünlerde bazı dosyalar elden ele dolaşıyor.  Emniyetin bazı "tepe isimleri"yle ilgili birçok iddianın yer aldığı notlar ve raporlarla desteklenmiş dosyalar…

İşte bu dosyalardan biri de bizim elimize geçti.

Dosyanın bir bölümünde Ankara'da emniyetin "tepe noktası"ndaki isimlerden biri için maddeler halinde rapor hazırlanmış. Bakın o raporda yer alan iddialardan bir bölümü  şunlar:

" 1. Daire Başkanlığına gelir gelmez bayan polisleri daireden gönderdi. 

2. Polis dergilerini kapattı. Okumayı yazmayı sevdiği söylenen kişinin böyle bir çalışma yapmasının sebebi anlaşılmadı. 

3. Polis kolejinin kapatılması ile ilgili çalışma başlattı ve bu durum devam ediyor. 

4. Makam arabasını özel işlerinde kullanmaktadır. Daire Başkanı'na tahsis edilen hizmet aracı genelde çocuklarının okula götürülüp getirilmesinde kullanılmaktadır. Bir yıl önce Ramazan Bayramı'ndaki 4 günlük resmi tatilde makam aracı, makam şoförü olmaksızın Bolu'ya götürülmüştür. Daire Başkanı Bolu Polisevi'nde, İstanbul'da Şube Müdürü olarak çalışan eniştesi ile bir araya gelmiştir. Bayram sonrası makam şoförü tarafından aracın kilometresinin kontrol edilmesi sonucu 4 günlük tatilde aracın 500 kilometreye yakın yol yaptığı anlaşılmış bu konu Daire Başkanına iletilmiştir. Ancak, Daire Başkanı, makam şoförüne, aracın bayram tatilinde sanki şoförler tarafından garajdan alınmış gibi araç giriş-çıkış kağıdı imzalatmaya çalışmış, makam şoförü polis memuru İ.Ç.'nin bu talebi reddetmesi üzerine makam şoförlüğünden alınmıştır. 

5. Daire Başkanı geldiği günden itibaren sık sık makam şoförünü değiştirmektedir.

6. Makam aracıyla başkanın çocuğunu üniversiteye götürürken polis memuru S. T. bir trafik kazası yapmış ve 9 milyarlık maddi zarar meydana gelmiştir. Bu zarar polis memurunca ödenmiştir. 

7. Hiçbir önemli toplantıya bizzat kendisi katılmamakta yardımcı veya şube müdürlerini göndermektedir. Bu durumun en güzel göstergesi 10 Nisan kutlamalarında gözlemlenmiştir. Kutlama komitesi başkanı olmasına rağmen genel müdüre program ile ilgili bilgilerin verilme işinin emrini de çalışanlara yaptırtmıştır."

Bizim elimize ulaşan dosyada görüyoruz ki, emniyette trilyonlarca liralık bir rantı yönetmekle suçlanan üst düzey bir emniyet müdürüyle de ilgili iddialar anlatılıyor. Dosyada yine görüyoruz ki, o emniyet müdürüyle ilgili bilgiler 2005 yılından itibaren toplanmaya başlamış.

Emniyetteki kavgada güçlü bir taraf olarak adı sürekli geçen bir emniyet müdürü polis kaynaklı bu dosyanın en önemli hedefi. 

Neler yok ki dosyada?  İddiaların en önemli tarafı, Türkiye'de özel güvenlik alanında oluşan yasal düzenlemelerden nasıl bir rant sağlandığına ilişkin… 

Bir de dosyada dikkat çekici bir nokta daha var. Emniyetin tepe yöneticilerinden biri kastedilerek, "Başbakan güvenlik ve emniyet bağlamında yanlış yönlendiriliyor" deniliyor.

Şimdilik böyle bir dosyanın varlığından söz edelim istedik. Dosyadaki iddiaları araştırıyoruz.  Bu dosyanın emniyetteki kavgada nasıl bir sayfa açacağını, asıl önemlisi kavganın hangi taraflar arasında cereyan ettiğini anlamamıza nasıl bir katkı sağlayacağını ise dikkatle izlediğimizi burada not ediyoruz.

Ama son söz olarak şunu da belirtmek gerek: Emniyetteki kavga rant ve kişisel iktidar hesaplaşmalarından uzak değil gibi görünüyor.

Tutkun Akbaş

Odatv.com

http://www.odatv.com/Siyaset/dosya_savaslari_geliyor-17964.html

 



Yahoo! Türkiye açıldı!
Haber, Ekonomi, Videolar, Oyunlar hepsi Yahoo! Türkiye'de!
www.yahoo.com.tr


Neu, Besser, Hotmail! Die neuen Features sind da.

Yabancıya bin dönüm arazi!

Posted: 12 Oct 2009 03:14 AM PDT

Yabancıya bin dönüm arazi!

38 Bin kilometrekare alana sahip, 6 kıyı ili bulunan Doğu Karadeniz Bölgesi'nde 657 yabancı uyruklunun bin 207 adet (yaklaşık bin dönümlük) arazi sahibi olduğu ortaya çıktı.

Son yıllarda yabancıların çok sayıda mülk edindiği tartışmaları yapılan Doğu Karadeniz Bölgesi'nde yabancı uyrukluların yaklaşık bin dönümlük arazi sahibi olduğu ortaya çıktı.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün kayıtlarına göre Doğu Karadeniz Bölgesi'nde bulunan Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin'in toplam yüzölçümü 38 bin kilometre olarak belirlendi. 3 milyon 606 bin nüfusun yaşadığı bölgede, sadece 657 yabancı uyruklu kişinin bin 207 adet taşınmaza sahip olduğu belirlendi. Bu taşınmazların toplam ölçümü ise 947 dönüm, bir başka deyişle 947 bin metrekare oldu. Bölgedeki illerde en çok Alman ve Avusturya uyruk kişilerin arazi ve gayrimenkul sahibi olduğu ortaya çıktı.

İllere göre yabancı uyrukların mülkiyet oranı şöyle belirlendi:

SAMSUN: 9 bin 83 kilometrekare ve 1 milyon 233 bin nüfusa sahip Samsun'da 189 yabancı uyruklunun 319 adet taşınmaz mülkü bulunuyor. Bu mülklerin büyüklük oranı 400 bin metrekare olarak belirlendi. İlde, Alman uyruklu 123, Avusturya uyruklu 51, Hollanda uyruklu 4, Brezilya uyruklu 2, İran uyruklu 2, İsviçre uyruklu 2, İtalya uyruklu 2 ve Gürcistan uyruklu 1 kişinin mülkiyeti bulunuyor.

ORDU: 5 bin 963 kilometre kare alana ve 719 bin nüfusa sahip Ordu'da 138 yabancı uyruklu kişinin 289 adet mülkiyeti bulunuyor. Bu mülkiyetlerin büyüklüğü 144 bin 218 metrekare alanı kapsıyor. İlde, Alman uyruklu 68, Avusturya uyruklu 65, ABD uyruklu 1, Hollanda uyruklu 1 ve Danimarka uyruklu 1 kişinin mülkiyeti bulunuyor.

GİRESUN: 6 bin 934 kilometrekare alana ve 421 bin 766 nüfusa sahip Giresun'da 97 yabancı uyruklunun 187 bin 463 metrekarelik 165 adet taşınmazı bulunuyor. Giresun'da Alman uyruklu 80, Avusturya uyruklu 11, Hollanda uyruklu 2, Fransa uyruklu 2, Avustralya uyruklu 1 ve Hırvatistan uyruklu 1 kişinin mülkiyeti bulunuyor.

TRABZON: 4 bin 664 kilometrekare alana ve 748 bin 982 nüfusa sahip Trabzon'da 210 yabancı uyruklunun 201 bin 370 metrekarelik 381 adet taşınmazı bulunuyor. İlde, Alman uyruklu 155, Avusturya uyruklu 35, Hollanda uyruklu 13, ABD uyruklu 1, Avustralya uyruklu 1, Gürcistan uyruklu 1, İngiltere uyruklu 1, İsveç uyruklu 1 ve Rusya uyruklu 1 kişinin mülkiyeti bulunuyor.

RİZE: 3 bin 920 kilometrekare alana ve 316 bin 252 nüfusa sahip Rize'de, 16 Alman uyruklu kişinin 8 bin 897 metrekarelik 37 taşınmaz mülkiyeti bulunuyor.

ARTVİN: 7 bin 436 kilometrekare alana ve 166 bin 584 nüfusa sahip Artvin'de Alman uyruklu 7 kişinin 4 bin 355 metrekarelik 16 adet taşınmaz mülkiyeti bulunuyor."

 

[KomploTeorileri] Yabancıya bin dönüm arazi!

Posted: 12 Oct 2009 03:14 AM PDT

Yabancıya bin dönüm arazi!

38 Bin kilometrekare alana sahip, 6 kıyı ili bulunan Doğu Karadeniz Bölgesi'nde 657 yabancı uyruklunun bin 207 adet (yaklaşık bin dönümlük) arazi sahibi olduğu ortaya çıktı.

Son yıllarda yabancıların çok sayıda mülk edindiği tartışmaları yapılan Doğu Karadeniz Bölgesi'nde yabancı uyrukluların yaklaşık bin dönümlük arazi sahibi olduğu ortaya çıktı.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün kayıtlarına göre Doğu Karadeniz Bölgesi'nde bulunan Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin'in toplam yüzölçümü 38 bin kilometre olarak belirlendi. 3 milyon 606 bin nüfusun yaşadığı bölgede, sadece 657 yabancı uyruklu kişinin bin 207 adet taşınmaza sahip olduğu belirlendi. Bu taşınmazların toplam ölçümü ise 947 dönüm, bir başka deyişle 947 bin metrekare oldu. Bölgedeki illerde en çok Alman ve Avusturya uyruk kişilerin arazi ve gayrimenkul sahibi olduğu ortaya çıktı.

İllere göre yabancı uyrukların mülkiyet oranı şöyle belirlendi:

SAMSUN: 9 bin 83 kilometrekare ve 1 milyon 233 bin nüfusa sahip Samsun'da 189 yabancı uyruklunun 319 adet taşınmaz mülkü bulunuyor. Bu mülklerin büyüklük oranı 400 bin metrekare olarak belirlendi. İlde, Alman uyruklu 123, Avusturya uyruklu 51, Hollanda uyruklu 4, Brezilya uyruklu 2, İran uyruklu 2, İsviçre uyruklu 2, İtalya uyruklu 2 ve Gürcistan uyruklu 1 kişinin mülkiyeti bulunuyor.

ORDU: 5 bin 963 kilometre kare alana ve 719 bin nüfusa sahip Ordu'da 138 yabancı uyruklu kişinin 289 adet mülkiyeti bulunuyor. Bu mülkiyetlerin büyüklüğü 144 bin 218 metrekare alanı kapsıyor. İlde, Alman uyruklu 68, Avusturya uyruklu 65, ABD uyruklu 1, Hollanda uyruklu 1 ve Danimarka uyruklu 1 kişinin mülkiyeti bulunuyor.

GİRESUN: 6 bin 934 kilometrekare alana ve 421 bin 766 nüfusa sahip Giresun'da 97 yabancı uyruklunun 187 bin 463 metrekarelik 165 adet taşınmazı bulunuyor. Giresun'da Alman uyruklu 80, Avusturya uyruklu 11, Hollanda uyruklu 2, Fransa uyruklu 2, Avustralya uyruklu 1 ve Hırvatistan uyruklu 1 kişinin mülkiyeti bulunuyor.

TRABZON: 4 bin 664 kilometrekare alana ve 748 bin 982 nüfusa sahip Trabzon'da 210 yabancı uyruklunun 201 bin 370 metrekarelik 381 adet taşınmazı bulunuyor. İlde, Alman uyruklu 155, Avusturya uyruklu 35, Hollanda uyruklu 13, ABD uyruklu 1, Avustralya uyruklu 1, Gürcistan uyruklu 1, İngiltere uyruklu 1, İsveç uyruklu 1 ve Rusya uyruklu 1 kişinin mülkiyeti bulunuyor.

RİZE: 3 bin 920 kilometrekare alana ve 316 bin 252 nüfusa sahip Rize'de, 16 Alman uyruklu kişinin 8 bin 897 metrekarelik 37 taşınmaz mülkiyeti bulunuyor.

ARTVİN: 7 bin 436 kilometrekare alana ve 166 bin 584 nüfusa sahip Artvin'de Alman uyruklu 7 kişinin 4 bin 355 metrekarelik 16 adet taşınmaz mülkiyeti bulunuyor."

 

[KomploTeorileri] YAHUDİLER KOMÜNİZMİ KURDU

Posted: 12 Oct 2009 03:01 AM PDT

YAHUDİLER KOMÜNİZMİ KURDU

 

Eşit yurttaşlar, kardeşler, müminler, karılar, kocalar, köleler ve efendiler ne kadar eşittirler? Eşitlik bir yasa mı, yoksa ideal midir? Eşitlik, insanların "gelecekleri ya da ütopyaları" üzerine fikir geliştirirken tartışmadan, konuşmadan geçemedikleri tek kavramdır. Eşitsizlik hali, ayni insanları isyana ve reddetmeye sevk eden, hemen ortadan kaldırılması gereken bir haldir. Bu anlamda eşitlik; dinamik duygularımızı ateşleyen nadir arzularımızdandır. Bir sekliyle halkın geniş kısmında sempati toplayabilen ideolojilerin, gelecek tasavvurlarını "eşitlik" kavramı üzerinden kurduklarını biliyoruz. Hemen hemen bütün dinlerde ve sosyal-siyasal önerilerde, "eşit olmak", vaat edilen ya da lütfedilen bir yasam halidir.

 

Eşitliğin, fiziksel özelliklerimizden dolayı imkânsız bir yasa olabileceğini biyologlar kanıtladılar. Elbette ki bu kanıt, bizlerin sosyal/siyasal idraklerimizde dikkate alabileceğimiz bilimsel bir kanıt değildi. Dinlerin, ütopyaların ve ideolojilerin, eşitliğin biyolojik ya da matematiksel sağlamalarına ihtiyacı yoktur. Eşitlik kuramı geniş kitleleri ikna edebilecek tek metafordur. Peki, bu ikna gücü yüksek eşitlik neydi? Kim karar verebilirdi ne olduğuna?

 

"Eşitlik sorunu", beşer tabiatı hakkındaki tasavvurlarımıza değindir. Bu itibarla felsefi ve dini soruna bağlanır. Ama aynı zamanda "adil toplum" hakkında beklediğimiz modele de değgindir. Bu itibarla sosyo-politik boyuta da sahiptir." (1)

Adil Toplum Tasavvuru ve Eşitlik:

Eşitliği bir yasa olarak kabul edelim, bu yasayı, dinler, hukuklar, güçler(devlet), siyaset ya da vicdanlarımız mı belirlemelidir?

Eşitsizlik, dünya tarihinde neredeyse her devirde yaşanmıştır. Eşitsiz yaşatılmanın ise en nihayetinde, isyanlar vukuu bulmuştur. Bu isyanlara karşılık olarak; katliam, sürgünler ve türlü cezalandırmalar gibi cevaplar verilmiştir. Kimi zaman eşitsizlikle mücadele edilip ona karşı zaferler kazanılmış, başka bir eşitsizlik halleri için hep savaşılmıştır.

Peki, hiç eşit olmuş muyuz, eşit gibi anlatılmış mıyız? İlk toplumsal yasam metinlerinde, ya da dini metinlerde eşit insanlar olarak anılmış mıyız?

Adil toplum idealleri kurulurken, toplumda ister istemez bilindiği gibi yatay ve dikey sınıflandırmalara başvurulmuştur.  Eski Yunan toplumlarında, sınıfların kendi içlerindeki hukukunda adalet gözetilirken, sınıflar arası münasebetlerde adalet gözetilmez. Eski Yunan'da adil toplum kuramları, şehirli insan için yazılmış, şehrin dışındakiler ise ne adalete ne de hukuka dâhil edilmişlerdir. Örneğin Aristoteles, köleliği ussa muhalif görmemiş, bu kurumu meşrulaştırmıştır. Orta doğu ve İslam uygarlığının yaşandığı toplumlarda bu algılayış çok az bir değişimle halen hâkimdir.

 

Kur'an' da sosyal tabakalaşma doğruca Allah'ın emri değil midir?

"Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimlerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirine iş gördürmeleri için, kimini ötekine derece üstün kıldık." (Kur'an-ı Kerim, XLIII/32)

Demek ki adaletin sık sık konuşulduğu dini sohbetlerde, -efendin varsa ona itaat eyle, bunu zaten Allah da istiyor demek, adaleti gözetmektir, belki de?

İslam, Arabistan'da yayılımı sürecinde kentsel kitleyi yüceltip kırsal hayat sürenleri ve göçebeleri aşağılamıştır. Hz. Muhammed'in cümlelerini hatırlayalım:

"Bedeviler kâfirlik ve münafıklıkta (şehirlilerden) beterdirler. Allah'ın peygamberine gönderdiği hükümleri bilmemeye ve tanımamaya daha layıktırlar. Bedevilerin öyleleri vardır ki; harcettiğini ziyan sayarlar. Başınıza belaların gelmesini beklerler, bela onların başına gelsin!" (IX.98-99)

 

Görüldüğü gibi İslam ve onun Peygamberi, bedeviler ve şehirli Müslümanlar arasında her hangi bir eşitlik duygusu hissetmiyor. Allah'ın göndermiş olduğu yasaları bilmeyi bile, göçebelere çok görüyorlar. Demek ki hepimiz, eşit bilgiye vakıf değiliz ve baştan eşit değilmişiz. Bedeviler ve göçebeler, çoğu zaman İslam için tali unsur, sadece savaşçı kabileler olarak görüldüler. Fakat biliyoruz ki; göçebeler, İslam'ın yayılmasında vazgeçilmez kitleler olmuşlardı. Bedeviler ve diğer göçebe unsurlar, bu din yayılırken silah gibi kullanılmışlardı.

  

Hıristiyanlıkta Zenginler:

Hıristiyanlıkta da İslam'ın sınıflar arası kurduğu eşitsizlik aynen geçerliydi. Bu dinde de Allah'ın sıfatlarından biri, aynen İslam'daki gibi "zengin" idi. Allah fakir olacak değildi… Yoksulluğu yüceltmiş görünen kilisenin bazı mısraları, aslında sınıflar arası eşitsizliğin ne kadar derin çizgilerle çizildiğini bir daha anlatacaktır:

"Zengin adam şatosunda

Fakir adam kulübesinde

Tanrı onları yüksek ve alçak yaptı

Ve durumlarını tertipledi

 

Gelecek ve adalet tasavvurlarına dayanan dinler, sınıflar ve insanlar arasındaki ayrımcılığı görüldüğü gibi meşrulaştırmaktadır.

Eşitliği idealize eden, gelecekteki eşitlik yasasını vadeden ideolojiler ve düşünceler, dini bağnazlıkların yoğun yaşandığı coğrafyalarda, vücut bulmuş, yaratılmışlardır. (...)

 

Mutlak eşitlik idealizasyonu diye de tanıtabileceğimiz Komünistik öğreti, ilkin nasıl bir toplumda ve zamanda kuramlaştırıldı?

 

Komünistik öğretiler :

Komünistik öğretiler, Hıristiyanlığın ortaya çıkışından yaklaşık on asır evvel, taslak modelleriyle gün yüzüne çıkmıştı. Bu model Ayrıntılarıyla Ahd-ı Atik'te belirtilmiştir.

Yahudi kavmi; tarihe acımasız, barbar ve fatih bir kavim olarak girdi. Gezgin Yahudiler, çalışkan halkların emeği ile zenginleşmiş, işlenmiş ve müreffeh kılınmış bir ülkeyi fethettiler. Bu gezgin kavim, ülkenin yerli halkını imha edip, bütün ülkeyi ele geçirdi.

Bu fethin ardından, ele geçirilen zenginlik ve verimli topraklar, Yahudi klanlar arasında tam eşitlik yasasına göre paylaştırıldı.  Çünkü, o vakit İsrail'de asalet, teokrasi veya seçkinler.. gibi yapılanmalar yoktu.

Elde edilen, topraklardan, her Yahudi klan, onu oluşturan ailelerin mülkü haline gelen eşit hisseler aldı.

Bu kavim, fethettikleri bu ülkeye tamamıyla yerleştikten sonra, "müşterek mülkiyet" kavramını ayrıntılandırdı. Bilindiği gibi bu kavramı zamanla biçimsel ve içerik olarak değiştirdiler. Ancak, müşterek mülkiyet kavramını ilk kuran ve yaşatan kavim olarak dünya tarihine geçtiler.

Elde ettikleri zenginliğin taksiminde, adil/tam eşitlikçi davranan bu kavim, bu zenginliğin içerisinde zamanla seçkin bir kitlenin doğusunu engelleyemedi. Ve onları çok seven Tanrı, bu seçkinlerin şımarıklığından ötürü bütün kavmi ağır cezalandırdı.

 

Gasp ve İmha:

Müşterek mülkiyet, kavramını yaratan Yahudiler bu kavramı geliştirecek zemini gasp ve imha ile hazırlayabilmişlerdi. Bu suçlar işlenirken eşitlik yasası düşünülmüş müdür?

 

Eşitliğin, dini anlamda ne kadar doğrucul sağlamaları var, örneklendirdik. Adil toplum olma ülküsünün ilk senetleri hangi aidiyet kaygısı/gen bencilliği ile yazılmış ise, bu günde tasarlanan birçok anlamsız/hukuksuz senetler o kaygıyla yazılıyor, o kaygıyla imzalanıyor. Bu gün; dini söylemi oldukça yoğun iktidarların, kimler için adalet lütfettiklerini öğreniyoruz. Zaten kimleri kalkındırdıklarını asla gizlemediler. Bütün dünya tarihi, adaletsizliklerin zaferleriyle doludur.

                                   

1)    C.Costriadis, Nuture et valeur de I'egalitè, in L'exigence dègalitè

2)    L.Dumont, Homo aequalis. Genèse et epanoviuissment de idèologie economique

 

Lena Umay

Odatv.com

 

NOT: Lena Umay'ın yazısının müziğini yukarıdaki video bölümünden dinleyebilirsiniz
http://www.odatv.com/Siyaset/yahudiler_komunizmi_kurdu-17990.html

 



Yahoo! Türkiye açıldı!
Haber, Ekonomi, Videolar, Oyunlar hepsi Yahoo! Türkiye'de!
www.yahoo.com.tr

[KomploTeorileri] KÜRT açılımının mahiyeti nedir?.. Bu açılım nedir, ne değildir?.. Bu sorulara açık ve seçik cevap vermek şu anda mümkün değil. Bir açılım fırtınası esiyor, iç yüzünü bilen yok.

Posted: 12 Oct 2009 12:46 AM PDT

KÜRT açılımının mahiyeti nedir?.. Bu açılım nedir, ne değildir?.. Bu sorulara açık ve seçik cevap vermek şu anda mümkün değil. Bir açılım fırtınası esiyor, iç yüzünü bilen yok.

1. Kürt açılımı ve Ermeni meselesi: Sanırım bu işle Ermeniler çok yakından ilgileniyor. Kürt açılımını Ermeni meselesinden ayrı ve bağımsız olarak düşünmek mümkün değildir.

2. Kürt meselesi ve Siyonizm: İsrail, kurulduğu 1948 yılından bu yana Kürt meselesiyle ilgilenmektedir.

3. Haçlılar ve Evangelistler de Kürt meselesiyle yakından ilgileniyor.

4. Yakın tarihimizde bu ülkede sadece Kürtlere zulm edilmedi, bütün halka zulm edildi.

5. Türkiye'de iki çeşit Ermeni vardır. Birincisi azınlık statüsünde olan tek kimlikli (Ermeni kimliği) vatandaşlarımızdır. İkincisi Kripto Ermenilerdir, yani kökenleri Ermeni olan bir kısım vatandaşlarımızdır. Acaba bunların tamamı samimi olarak Müslüman mıdır? İki kimlikli olanlar var mıdır? Kürt meselesini Ermenilik adına kurcalamakta mıdırlar? Türkiye'de bir buçuk milyon Kripto Ermeni yaşadığı iddia ediliyor, bu rakam doğru mudur?

6. Ülkemizde yine bir buçuk milyon Kripto Yahudi bulunduğu iddia ediliyor. İsrail 50 yılı aşan bir müddetten beri Ortadoğu'da bağımsız bir Kürt devleti kurulması için çalışıyor.

7. Fransa'nın müteveffa Cumhurbaşkanlarından Mitterand'ın eşi Madam, ilerlemiş yaşına rağmen Kürt meselesi ile ilgilenmektedir. Son olarak "Benim ikinci vatanım Kürdistandır" diye bir laf etti. Onun bu Kürdistan merakının ve aşkının sebebi nedir?

8. Osmanlı Devleti zamanında Güneydoğu Anadolu'da Yahudiler vardı. Şu anda o bölgede Yahudi yok. Bunlar nereye gittiler.Bir kısmı kimlik mi değiştirdi?

9. Yakın tarihimizde Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da Kürt vatandaşlarımıza çok büyük zulümler yapıldı. Bir köy halkına insan kazuratı yedirildiğini biliyoruz. (Avrupa İnsanHakları Mahkemesi bu konuda Türkiye'yi mahkum etmiştir...) Niçin bu kadar zulm edildi? Kürtlerin silahlanıp dağa çıkması mı isteniyor ve planlanıyordu?..

10. PKK'yı halis Kürtler mi kurmuştur, yoksa bu terör teşkilatı Ermeniler tarafından mı kurulmuştur?

11. PKK zahiren bir terör hareketidir ama onun gölgesinde büyük çapta uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yapılmış ve yüz milyarlarca dolar vurulmuştur. Bu kaçakçılık işinde Kürt olmayanların payı ve nisbeti nedir?

12. Bu ülkede yaşayan 70 küsur etnik unsuru birleştiren ana bağın din olduğu bilindiği halde, din ve vicdan hürriyeti konusunda niçin köklü iyileştirmelere gidilmiyor? Mesela niçin İslâm medreselerinin ve tasavvuf tarikatlarının açılmasına hâlâ izin verilmiyor?

13. Kürtçe konusunda, bu dili konuşan vatandaşlara büyük haklar hürriyetler getirileceğine, okullarda Kürtçe eğitim yapılacağına dair söylemler var. Bu konuda hararetli tartışmalar oluyor. Bu memlekette Osmanlıca eğitim ve yayım yapma yasağı hâlâ yürürlüktedir. Halkımız, dedelerinin mezar taşlarını okuyamayacak derecede cahil bırakılmıştır. Kürtçe ile birlikte Osmanlıcaya da niçin hürriyet verilmiyor? Bin yıldan fazla kullanılmış olan Osmanlıca hakkındaki yasak ve tabular insan haklarına, millî menfaatlerimize aykırıdır. Bu konuda niçin olumlu tartışmalar yapılmıyor? Bu konu niçin gündeme getirilmiyor?

14. Ermenilerin planları, Siyonistlerin ve İsrail'in emelleri, Haçlıların ve Evangelistlerin istekleri bilinmeden ve gündeme getirilmeden "Kürt Açılımının" mahiyeti, ne olup ne olmadığı anlaşılamaz. Türkiye'deki resmî ideoloji hegemonyası ve hakimiyeti sona erdirilmeden hiçbir derin problemimiz hakkıyla çözülemez.

* (İkinci yazı) İSLÂM'IN DİĞER ŞARTLARI

İSLÂM'ın beş şartı diyoruz. Bunlar ana, temel, esas şartlardır. Bunlardan başka da şartlar, farzlar vardır. Bazılarını kısaca zikr ediyorum:

* ADALET: Kur'ân, Sünnet, icmâ-i ümmet ile kesin bir farzdır. Müslüman adaletsizlik yapamaz, zulm edemez. Allah zalimleri sevmez. Müslüman kişi annesinin, babasının kardeşinin, dostunun, kendisinin aleyhinde de olsa doğru şahitlik yapacaktır.

* İNSAF: Müslüman munsif (insaflı) kişidir.

* İSTİKAMET YANİ DOĞRULUK: Allah, Peygamber,Kur'ân, Şeriat bize doğruluğu emr ediyor. Müslüman doğru insan demektir.

* İYİLİĞİ EMRETMEK, KÖTÜLÜĞÜ NEHYETMEK: Bu da farzdır.Bir İslâm topluluğu bu farzı yeteri kadar yapmazsa, bilkülliye terk ederse toptan günahkar olur.

* KÜFRE ve ZULME RAZI OLMAMAK: Müslüman küfre razı olmaz. Küfre rıza küfürdür. Müslüman her türlü şirke, küfre, dalalete, kötü bid'ate, zulme muhalif olacaktır.

* CİHAD Fİ SEBİLİLLAH: Müslüman nefsiyle büyük cihad, İslâm düşmanı harbî kafirlerle küçük cihad yapmakla  mükelleftir.

* İTAAT: Müslüman Allah'a, Resulüne ve bizden olan ülülemre itaat etmekle yükümlüdür. Ülülemr icazetli gerçek ülema ve ehliyetli ve âdil Müslüman ümeradır (idarecilerdir)

* HARAM YEMEMEK: Bu da farzdır. Haram yiyen büyük günah işlemiş olur.

* İSLÂM ve İMAN KARDEŞLİĞİNİ KORUMAK: Kur'ân'da "Hiç şüphe yok ki, bütün mü'minler kardeştir" buyuruluyor. Bu kardeşliği bozanlar büyük günah işlemiş olur ve zelil duruma düşer.

* ÜMMET BİRLİĞİNİ KORUMAK: Bütün mü'minler ve Müslümanlar tek bir ümmettir. Her mü'minin ümmet bilincine sahip olması ve onu koruması gerekir. Bir Müslümana "Sen hangi topluluğa mensupsun?" sorusu yöneltildiğinde cevap tektir: "Muhammed ümmetindenim elhamdülillah..." Gerekiyorsa, lüzum varsa, ondan sonra alt-kimlik belirtilebilir. Adamda ümmet şuuru yok, cemaat ve fırka asabiyeti var. Dengeli ve kamil bir Müslüman değildir o.

* İSLÂMÎ RİYASET: Ümmet-i Muhammed'in bir başı olması gerekir. Dünyada her dinin, her cemaatin, her hizbin veya fırkanın, her kurumun bir reisi vardır. Sadece ve sadece Müslümanların bir reis-i kebiri yoktur. Bu yokluk, hem ahkam-ı İslâmiyeye, hem de tabiat-ı eşyaya aykırıdır.Böyle bir noksanlık Cuma namazının sıhhatini bile tehlikeye atmaktadır.Riyaset-i İslâmiye ile ilgili bilgi dalına "Ahkam-ı Sultaniye" denilir. Ümmet-i Muhammed'in bu konuda bilgilendirilmesi, uyarılması, yönlendirilmesi bilenler ve emir sahipleri için temel bir vazifedir.

Tekrar ediyorum: İslâm'ın beş temel şartı vardır. Bunlardan başka zarurî şartlar, esaslar, temeller de bulunmaktadır. İcazetli ulemanın, fukahanın, gerçek din hocalarının bu konuda halkı uyarmaları onların üzerine borçtur. Bu konuda çalışmak ihtiyarî (Seçimlik isterse yapar isterse yapmaz) bir vazife değildir.Mutlaka, muhakkak, kesinlikle yapılması gerekir. Alimlerin, fakihlerin, hocaların yeterli sayıdaki bir kesimi bu irşadı, aydınlatmayı, bilgilendirmeyi yeterli şekilde ve miktarda yapmalıdır. Müslüman halk bu konuda cahil kalırsa bunun vebali ve sorumluluğu bilip de bildirmeyenler üzerine olur. Cenab-ı Hak cümlemize, İslâm dinini kendi ilahî rızasına ve Peygamber'in (Salat ve selam olsun ona) anlayışına uygun olarak öğrenmeyi, bilmeyi nasip buyursun.

Milli Gazete / Mehmet Şevket Eygi

--
http://milli-birlik.blogspot.com

-Yeniden Büyük Türkiye ve Yaşanabilir Bir Dünya.
       -Baskı ve tahakküm değil, İnsan hakları, özgürlükler ve demokrasi!
               -Savaş değil, barış!
                       -Çatışma değil, uzlaşma!
                               -Çifte standart değil, adalet!
                                       -Üstünlük değil, eşitlik! ...
HAK GELDİ BATIL ZAİL OLDU

KÜRT açılımının mahiyeti nedir?.. Bu açılım nedir, ne değildir?.. Bu sorulara açık ve seçik cevap vermek şu anda mümkün değil. Bir açılım fırtınası esiyor, iç yüzünü bilen yok.

Posted: 12 Oct 2009 12:46 AM PDT

KÜRT açılımının mahiyeti nedir?.. Bu açılım nedir, ne değildir?.. Bu sorulara açık ve seçik cevap vermek şu anda mümkün değil. Bir açılım fırtınası esiyor, iç yüzünü bilen yok.

1. Kürt açılımı ve Ermeni meselesi: Sanırım bu işle Ermeniler çok yakından ilgileniyor. Kürt açılımını Ermeni meselesinden ayrı ve bağımsız olarak düşünmek mümkün değildir.

2. Kürt meselesi ve Siyonizm: İsrail, kurulduğu 1948 yılından bu yana Kürt meselesiyle ilgilenmektedir.

3. Haçlılar ve Evangelistler de Kürt meselesiyle yakından ilgileniyor.

4. Yakın tarihimizde bu ülkede sadece Kürtlere zulm edilmedi, bütün halka zulm edildi.

5. Türkiye'de iki çeşit Ermeni vardır. Birincisi azınlık statüsünde olan tek kimlikli (Ermeni kimliği) vatandaşlarımızdır. İkincisi Kripto Ermenilerdir, yani kökenleri Ermeni olan bir kısım vatandaşlarımızdır. Acaba bunların tamamı samimi olarak Müslüman mıdır? İki kimlikli olanlar var mıdır? Kürt meselesini Ermenilik adına kurcalamakta mıdırlar? Türkiye'de bir buçuk milyon Kripto Ermeni yaşadığı iddia ediliyor, bu rakam doğru mudur?

6. Ülkemizde yine bir buçuk milyon Kripto Yahudi bulunduğu iddia ediliyor. İsrail 50 yılı aşan bir müddetten beri Ortadoğu'da bağımsız bir Kürt devleti kurulması için çalışıyor.

7. Fransa'nın müteveffa Cumhurbaşkanlarından Mitterand'ın eşi Madam, ilerlemiş yaşına rağmen Kürt meselesi ile ilgilenmektedir. Son olarak "Benim ikinci vatanım Kürdistandır" diye bir laf etti. Onun bu Kürdistan merakının ve aşkının sebebi nedir?

8. Osmanlı Devleti zamanında Güneydoğu Anadolu'da Yahudiler vardı. Şu anda o bölgede Yahudi yok. Bunlar nereye gittiler.Bir kısmı kimlik mi değiştirdi?

9. Yakın tarihimizde Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da Kürt vatandaşlarımıza çok büyük zulümler yapıldı. Bir köy halkına insan kazuratı yedirildiğini biliyoruz. (Avrupa İnsanHakları Mahkemesi bu konuda Türkiye'yi mahkum etmiştir...) Niçin bu kadar zulm edildi? Kürtlerin silahlanıp dağa çıkması mı isteniyor ve planlanıyordu?..

10. PKK'yı halis Kürtler mi kurmuştur, yoksa bu terör teşkilatı Ermeniler tarafından mı kurulmuştur?

11. PKK zahiren bir terör hareketidir ama onun gölgesinde büyük çapta uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yapılmış ve yüz milyarlarca dolar vurulmuştur. Bu kaçakçılık işinde Kürt olmayanların payı ve nisbeti nedir?

12. Bu ülkede yaşayan 70 küsur etnik unsuru birleştiren ana bağın din olduğu bilindiği halde, din ve vicdan hürriyeti konusunda niçin köklü iyileştirmelere gidilmiyor? Mesela niçin İslâm medreselerinin ve tasavvuf tarikatlarının açılmasına hâlâ izin verilmiyor?

13. Kürtçe konusunda, bu dili konuşan vatandaşlara büyük haklar hürriyetler getirileceğine, okullarda Kürtçe eğitim yapılacağına dair söylemler var. Bu konuda hararetli tartışmalar oluyor. Bu memlekette Osmanlıca eğitim ve yayım yapma yasağı hâlâ yürürlüktedir. Halkımız, dedelerinin mezar taşlarını okuyamayacak derecede cahil bırakılmıştır. Kürtçe ile birlikte Osmanlıcaya da niçin hürriyet verilmiyor? Bin yıldan fazla kullanılmış olan Osmanlıca hakkındaki yasak ve tabular insan haklarına, millî menfaatlerimize aykırıdır. Bu konuda niçin olumlu tartışmalar yapılmıyor? Bu konu niçin gündeme getirilmiyor?

14. Ermenilerin planları, Siyonistlerin ve İsrail'in emelleri, Haçlıların ve Evangelistlerin istekleri bilinmeden ve gündeme getirilmeden "Kürt Açılımının" mahiyeti, ne olup ne olmadığı anlaşılamaz. Türkiye'deki resmî ideoloji hegemonyası ve hakimiyeti sona erdirilmeden hiçbir derin problemimiz hakkıyla çözülemez.

* (İkinci yazı) İSLÂM'IN DİĞER ŞARTLARI

İSLÂM'ın beş şartı diyoruz. Bunlar ana, temel, esas şartlardır. Bunlardan başka da şartlar, farzlar vardır. Bazılarını kısaca zikr ediyorum:

* ADALET: Kur'ân, Sünnet, icmâ-i ümmet ile kesin bir farzdır. Müslüman adaletsizlik yapamaz, zulm edemez. Allah zalimleri sevmez. Müslüman kişi annesinin, babasının kardeşinin, dostunun, kendisinin aleyhinde de olsa doğru şahitlik yapacaktır.

* İNSAF: Müslüman munsif (insaflı) kişidir.

* İSTİKAMET YANİ DOĞRULUK: Allah, Peygamber,Kur'ân, Şeriat bize doğruluğu emr ediyor. Müslüman doğru insan demektir.

* İYİLİĞİ EMRETMEK, KÖTÜLÜĞÜ NEHYETMEK: Bu da farzdır.Bir İslâm topluluğu bu farzı yeteri kadar yapmazsa, bilkülliye terk ederse toptan günahkar olur.

* KÜFRE ve ZULME RAZI OLMAMAK: Müslüman küfre razı olmaz. Küfre rıza küfürdür. Müslüman her türlü şirke, küfre, dalalete, kötü bid'ate, zulme muhalif olacaktır.

* CİHAD Fİ SEBİLİLLAH: Müslüman nefsiyle büyük cihad, İslâm düşmanı harbî kafirlerle küçük cihad yapmakla  mükelleftir.

* İTAAT: Müslüman Allah'a, Resulüne ve bizden olan ülülemre itaat etmekle yükümlüdür. Ülülemr icazetli gerçek ülema ve ehliyetli ve âdil Müslüman ümeradır (idarecilerdir)

* HARAM YEMEMEK: Bu da farzdır. Haram yiyen büyük günah işlemiş olur.

* İSLÂM ve İMAN KARDEŞLİĞİNİ KORUMAK: Kur'ân'da "Hiç şüphe yok ki, bütün mü'minler kardeştir" buyuruluyor. Bu kardeşliği bozanlar büyük günah işlemiş olur ve zelil duruma düşer.

* ÜMMET BİRLİĞİNİ KORUMAK: Bütün mü'minler ve Müslümanlar tek bir ümmettir. Her mü'minin ümmet bilincine sahip olması ve onu koruması gerekir. Bir Müslümana "Sen hangi topluluğa mensupsun?" sorusu yöneltildiğinde cevap tektir: "Muhammed ümmetindenim elhamdülillah..." Gerekiyorsa, lüzum varsa, ondan sonra alt-kimlik belirtilebilir. Adamda ümmet şuuru yok, cemaat ve fırka asabiyeti var. Dengeli ve kamil bir Müslüman değildir o.

* İSLÂMÎ RİYASET: Ümmet-i Muhammed'in bir başı olması gerekir. Dünyada her dinin, her cemaatin, her hizbin veya fırkanın, her kurumun bir reisi vardır. Sadece ve sadece Müslümanların bir reis-i kebiri yoktur. Bu yokluk, hem ahkam-ı İslâmiyeye, hem de tabiat-ı eşyaya aykırıdır.Böyle bir noksanlık Cuma namazının sıhhatini bile tehlikeye atmaktadır.Riyaset-i İslâmiye ile ilgili bilgi dalına "Ahkam-ı Sultaniye" denilir. Ümmet-i Muhammed'in bu konuda bilgilendirilmesi, uyarılması, yönlendirilmesi bilenler ve emir sahipleri için temel bir vazifedir.

Tekrar ediyorum: İslâm'ın beş temel şartı vardır. Bunlardan başka zarurî şartlar, esaslar, temeller de bulunmaktadır. İcazetli ulemanın, fukahanın, gerçek din hocalarının bu konuda halkı uyarmaları onların üzerine borçtur. Bu konuda çalışmak ihtiyarî (Seçimlik isterse yapar isterse yapmaz) bir vazife değildir.Mutlaka, muhakkak, kesinlikle yapılması gerekir. Alimlerin, fakihlerin, hocaların yeterli sayıdaki bir kesimi bu irşadı, aydınlatmayı, bilgilendirmeyi yeterli şekilde ve miktarda yapmalıdır. Müslüman halk bu konuda cahil kalırsa bunun vebali ve sorumluluğu bilip de bildirmeyenler üzerine olur. Cenab-ı Hak cümlemize, İslâm dinini kendi ilahî rızasına ve Peygamber'in (Salat ve selam olsun ona) anlayışına uygun olarak öğrenmeyi, bilmeyi nasip buyursun.

Milli Gazete / Mehmet Şevket Eygi

--
http://milli-birlik.blogspot.com

-Yeniden Büyük Türkiye ve Yaşanabilir Bir Dünya.
       -Baskı ve tahakküm değil, İnsan hakları, özgürlükler ve demokrasi!
               -Savaş değil, barış!
                       -Çatışma değil, uzlaşma!
                               -Çifte standart değil, adalet!
                                       -Üstünlük değil, eşitlik! ...
HAK GELDİ BATIL ZAİL OLDU

[KomploTeorileri] ABD bastırdı, Türkiye ile Ermenistan protokole imza attı

Posted: 11 Oct 2009 11:30 PM PDT

İki ülke adına Dışişleri Bakanlarının imza koyduğu tören, 'Ermeni soykırımı yoktur' diyenlere hapis cezası verecek kadar Ermenistan tarafında yer alan İsviçre'nin Zürih kentinde gerçekleştirildi.

  • ABD bastırdı, Türkiye ile Ermenistan protokole imza attı -

Uzun süredir gündemde olan Türkiye-Ermenistan arasındaki diplomatik ilişkilerin başlamasına ilişkin protokoller, 3 saatlik krizin ardından ABD'nin doğrudan müdahalesi ile imzalandı. Türkiye imza töreninde, Dağlık Karabağ işgalini dolaylı yoldan bile olsa gündeme getiremedi.

İki ülke adına dışişleri bakanlarının imza koyduğu tören, 'Ermeni soykırımı yoktur' diyenlere hapis cezası verecek kadar Ermenistan tarafında yer alan İsviçre'nin Zürih kentinde gerçekleştirildi. Arabuluculuğunu İsviçre'nin yaptığı görüşmelerde, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton hem Türkiye hem de Ermenistan'a yoğun baskı yaptı. Türkiye'nin dolaylı yoldan Kafkaslarda barışı tesisi, Ermenistan'ın ise ön koşulsuz vurguları krize neden olunca, Türk ve Ermeni dış işleri bakanı imza töreninde konuşma yapmadı. Öte yandan Başbakan Erdoğan ve Türkiye'nin Ermenistan sınır kapısı için Dağlık Karabağ'ın işgalinin sona erdirilmesi, şartı imza töreninde hiç gündeme gelmedi.

ATALAY: KARABAĞ SORUNU ÇÖZÜLECEK

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise AKP Genel Merkezi'ne gelişinde gazetecilerin Ermenistan ile yaşanan protokol krizine ilişkin sorularına "Kriz yok" yanıtını verdi. Atalay, şunları kaydetti: "Hükümetimizin baştan beri komşularımız ile sıfır problem politikası var. Sınırlarımızda sorun olsun istemiyoruz. Bu 7 yıl içinde komşularımız ile bu yöndeki gelişmeler hep Türkiye'nin lehine oldu, Türkiye'yi daha güçlendirdi, ticaretimizi artırdı. Tek Ermenistan sınırı ve oradaki sorunlar kalmıştı. Çözüm olacak. Şuna da inanıyorum; bizim bu konuda yaklaşımlarımız bu yönde. Tek Karabağ sorunu da çözülecek."

http://www.milligazete.com.tr/haber/abd-bastirdi-turkiye-ile-ermenistan-protokole-imza-atti-140528.htm

--
http://milli-birlik.blogspot.com

-Yeniden Büyük Türkiye ve Yaşanabilir Bir Dünya.
       -Baskı ve tahakküm değil, İnsan hakları, özgürlükler ve demokrasi!
               -Savaş değil, barış!
                       -Çatışma değil, uzlaşma!
                               -Çifte standart değil, adalet!
                                       -Üstünlük değil, eşitlik! ...
HAK GELDİ BATIL ZAİL OLDU

[KomploTeorileri] KRİZ NE ZAMAN ÇIKACAK

Posted: 11 Oct 2009 12:16 PM PDT

Kriz neden çıkmıyor.?
18 milyar dolar nereden geldi.karaparanın sınırlarımız içine akmasına kim neden izin veriyor.
ABD merkez bankasında dolar basılıp, Türk merkez bankasına karşılıksız olarak veriliyor mu.
Ecevit-yılmaz-Bahçeli ortak hükümeti kriz ile yıkıldıysa AKP'nin şimdiye kadar en az 20 tane  Ecevit-Yılmaz-Bahçeli hükümeti krizi yaşaması gerekirdi.
Peki neden yaşamıyor. Çünkü teslim edilecekler var.
BAKIN KRİZ NE ZAMAN ÇIKACAK
1-Ermeni sınırı açılacak.
2-Kıbrıs AB'ye devredilecek.
3-Yunanistan'ın karasularını 12 mile çıkarmasına ses çıkarılmayacak.
4-Güneydoğu'da federasyona gidilecek
5-Patrikanenin ekümenikliği kabul edilip, İstanbulda ortadoks vatikan devletinin önü açılacak.
6-Ordunun eli kolu bağlanacak.
İşte bundan sonra kriz çıkmasına izin verecekler ve Türkiye'nin bundan sonra ayakta kalması mümkün olmayacağı kadar büyük bir krizi en kısa sürede çıkarmanın düğmesine basacaklar.
Mümkün olan en büyük ekonomik krizi çıkaracaklar.Planları bu. Bunları savaşarak yaptırmaları mümkün değil. Aynı zamanda savaş için harcayacakları para bu şekilde harcayacaklarının 100 katı.
Peki bunlar ne mi olacak. Bunlar Saddam olacak, Şah olacak. Bu kural değişmez.

.
6-

_______________________________________________
Ücretsiz dinlemek için yüzbinlerce şarkı Kavun'da! Tıkla, dinle.

[anadoluhaber:35636] ORTALAMA İNSANLARIN AKLINA GELEN SORULAR

Posted: 11 Oct 2009 11:23 AM PDT

Ortalama insanlar neleri merak eder ve sorarlar, neleri atlarlarmış

http://www.habername.com/yazi/ahmet-turkan-ortalama-insanlarin-aklina-gelen-sorular-2947.htm

Ahmet TÜRKAN

[anadoluhaber:35638] Marmaris Ve Çevresi sesli slaytı

Posted: 11 Oct 2009 09:19 AM PDT

Marmaris Ve Çevresi
sesli slaytı


[anadoluhaber:35632] Re: (Beyazay Gönüllüleri:D) beyazay derneği izmir şubesi duyuru

Posted: 11 Oct 2009 04:15 AM PDT



TÜRKİYE BEYAZAY DERNEĞİ İZMİR ŞUBESİ
merhaba derğerli arkadaşlar hafta ici ve hafta sonu engellilere yönelik halk eğitim müdürlüğü onaylı bilgisayar kursu kayıtlarımız devam etmektedir kursumuza katılmak isteyen arkadaşlarımız derneğimizi arayabilir ve görüş alabilirler ayrıca engellilere yardımcı olmak isteyen gönüllü dostlarımızıda aramızda görmekten sevinç mutluluk duyacağız yardım ve desteklerinizi bekliyoruz bu maili izmirdeki yakınlarınıza iletebilirsiniz allaha emanet olun 
adres pazaryeri mah.943 sk no 65 basmane izmir
tel.0232 483 10 44

--
msn yurekseferi76@hotmail.com  skp saliharikan2  05065149693





--
msn yurekseferi76@hotmail.com  skp saliharikan2  05065149693

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
      Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

[KomploTeorileri]

Posted: 11 Oct 2009 03:18 AM PDT

Nurullah AYDIN
11 Ekim 2009


Kriz, IMF ve Türkiye! (V)

Küresel ekonomi açısından ülkeler kritik bir süreçten geçiyor.. Uzun
zamandır krizi önce finans krizi ardından ekonomik bir kriz olarak hemen her
ülke yaşıyor ve çıkış arayışları var. Çok karamsar bir tablo çizeni de var
iyimser düşüneni de!

Krizin ortaya çıktığı günlerden bugüne kadar olan süreçte uluslararası camia
iyi bir işbirliği gösterdi. Bu ortak tavır emperyalist batının sömürü
çarkındaki arızaları giderme çabalarıdır..

Alınan tedbirlerin sınırlı da olsa olumlu sonuçları gelmeye başladı, bundan
sonra da yapısal reformlara odaklanmak gerekiyor. Yaşanan küresel kriz
hepimiz adına son derece anlamlı mesajları da ortaya koydu.

Yıllardır görülmeyen hususlar artık göz ardı edilemeyecek bir noktaya
ulaştı. Çok ağır bedeller ödeniyor ve ödemeye devam edilecek. Yaşananlardan
ders almazsak daha ağır bedeller ödenecek gibi.

Yaşanan kriz mali piyasalardaki risklerin yeteri kadar takip edilemediğini
gösterdi. Bu kriz sürecinde küresel krizlerin gelişmiş ülkelerden de
kaynaklanabildiğini ve sınır tanımadığını görülmüştür.

Politika yapıcıların önümüzdeki dönemde çok güçlü bir liderlik göstermesi
gerekiyor. İşsizliğin arttığı ve refahın azaldığı bir ortamda hükümetler
kamuoyu ile samimi bir duruş sergilemek ve şeffaf olmak zorunda.

Hükümetler işbirliği ruhunu zedeleyecek olaylardan kaçınmalı. Artan rekabet
korunmacı eğilimleri tetikliyor, ancak buna kesinlikle karşı çıkılmalıdır.
Küresel kriz herkese göstermiştir ki küreselleşmenin neden olduğu ekonomik
refaha rağmen halen yoksulluğun önüne geçilemedi.

Dünyanın bir kısmında inanılmaz bir israf, diğer tarafta bir avuç pirinç
bulmak imkansız hale geldi. Bir yerde refah artarken, bir yerde sefalet
arttı.

Bir tarafta 3G, 4G teknolojileri, diğer tarafta hayatı boyunca 'alo' dememiş
çok fazla insan var. Bunun sürdürülebilir olmadığı bir gerçektir.

Yaşadıkları sıkıntıları Kapitalizmin vahşi yüzü olarak nitelendiren
insanların sayısı çok fazla.

Küresel bir köy olan dünyamızın bir köşesinde yaşanan terör, fakirlik,
hoşgörüsüzlük, küresel boyutta etkiler meydana getirebiliyor.

Geçtiğimiz yüzyılda bu adaletsiz manzara, savaşlara, suça, göçe, çevre
katliamına dönüştü. Yeni yüzyıla girerken herkes barış yüzyılı olacak
dediler. Ama savaşlar devam ediyor.

Bu yüzyılda da bunların çok daha büyük bir krize dönüşmemesi için tedbir
almak zorundayız.

Bunları kim söylüyor: Türkiye başbakanı! Peki ama kendi ülkesini 7 yıldır
acaba kim yönetiyor?

IMF ve Dünya Bankası'nin; İstanbul'da yapılan toplantıda, krizden çıkış için
ne gibi kararların aldığı belirsiz.. Kapalı kapılar ardında alınan
kararların küresel krize karşı kapitalist sistemin bir kez daha dünyanın
para kontrolünü yeni işleyişe bağlayacağı görülüyor.

Türkiye ne yapıyor dersiniz?

Hiççç ne yapacak sadece ev sahipliği yapıyor o kadar…

Başka ne yapabilir ki? Askeri güvenliğini Pentagon-Brüksel'e, siyasi
kararlarını Brüksel'e, dini kararlarını Vatikan'a, parasal kararlarını İMF
ve dünya bankasına teslim etmiş bir ülkede kim hangi kararı ne şekilde alıp
uygulayabilir ki!

Sonra da açılımlarla halkı meşgul ediyorlar. Tabi ki ekonomi de açılım
değil, sosyal dokuyu parçalayacak açılımlar. Halkın gerçekleri görmesini
önlemek, uyuşturmak için bundan daha etkili silahlar var mı elbette var.
Franco da üç F ile halkı kilitlemişti. Fieste, Futbol ve Fatime..

AKP iktidarı da halkı, biat kültürü ile kilitlerken, türban, özgürlük,
açılım kullandığı sözcükler! Başka!

Günün Sözü: Olanları ibretle seyretmek ayrı engel olmaya çalışmak ayrıdır.
Sen ikincisini seç.

[anadoluhaber:35633] GÜNÜN SÖZÜ

Posted: 11 Oct 2009 12:49 AM PDT

 

 


GÜNÜN SÖZÜ  

Adalet ve eşitliği gözetmek siyasetlerin en iyisidir.

                                            Hz Ali (ra)


 

 

 

 

 
 

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
      Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

[KomploTeorileri] IMF'nin ipleri kimin elinde! (IV)

Posted: 10 Oct 2009 10:59 PM PDT

Nurullah AYDIN
11 Ekim 2009


IMF'NİN İPLERİ KİMİN ELİNDE! (IV)

IMF ve Dünya Bankasının İstanbul toplantısı yapıldı. Ancak Bu kuruluşların
uluslararası faaliyetlerinin ne amaçla kimler tarafından yürütüldüğü konusu
kamuyounda yeteri tartışılmadı.

Oysa; bu kuruşların ipleri belli bir merkezdedir.

Bakın; Washington'daki IMF merkezinde dünyanın her yerindeki yeni
sömürgeleri denetleyen 100'ün üzerinde masa şefi vardır. Kimisi bir Afrika,
kimisi bir Asya ülkesinden sorumludur.

Masalarında sorumlu oldukları ülkeye ait her türlü bilgi vardır. Bilgileri
değerlendirir diğer masa şefleriyle ortak toplantılar düzenlerler. Bu
toplantılar bir anlamda tüm yeni sömürgelerin masaya yatırıldığı, planların
yapıldığı, sömürge valilerinin genel toplantısıdır.

Dünya Bankası yetkililerinin de katıldığı genel toplantıda hangi ülkede
nasıl bir ekonomi politikası izleneceği, tekellere ne kadar kaynak
aktarılacağı, ne kadar yatırım yapılacağı belirlenir. Toplantıda belirlenen
kararlar rapor haline getirilerek masa şeflerinin çantasına konur. Her biri
ayrı bir sömürgenin valisi gibi çalışan masa şefleri bu raporlarıyla
işbirlikçi hükümetlerin karşısına dikilirler.

Neler yapılacağını detayına kadar anlatıp, hükümetlere bu doğrultuda
politika izlemesini buyururlar. Sonraki günlerde verilen ödevin nasıl
yapıldığını izlemek için yeni sömürgelerini ziyaret ederler. Gerek
görürlerse maaşları azaltın, vergileri arttırın, özelleştirmeleri yapın gibi
yeni emirler verirler.

Sömürünün iki kilit ismi olan IMF ve Dünya Bankası böyle çalışır.
Bu iki kurum tüm yeni sömürgelerin ekonomi politikasından sorumludur.
Emperyalist merkezlerde biriken tüm sermayeyi kullanma yetkileri vardır.
Bankaları, kredi kuruluşlarını yönlendirirler. Bir yeni sömürge ülke eğer
borç arıyorsa IMF ve Dünya Bankasının kapısını çalmak zorundadır.

IMF'ye üye olan her ülke ekonomik gücüne göre bir kota payı yatırmak
zorundadır. Üye olan her ülkenin yüzde 25'i altın, yüzde 75'i ulusal para
biçiminde yatıracağı miktarı o ülkenin ticaret hacmine, milli gelirle ve
uluslararası rezerv miktarına göre belirlenir. Yatırılan bu kotanın miktarı
aynı zamanda o ülkenin oy hakkını ve kredi çekme sınırlarını
belirlemektedir.

IMF ve dünya Bankasında bir ülkeye bir oy sistemi geçmez. Her ülke kotasına
göre oy hakkına sahiptir. IMF içinde ABD yüzde 23, İngiltere yüzde 10, diğer
emperyalist kapitalist ülkeler yüzde 40, çoğunluğu oluşturan yeni sömürge
ülkeler ise toplam yüzde 27 kota payına sahiptirler. Oyların çoğunu
ellerinde tutan emperyalist ülkeler IMF politikalarını da belirlerler.

İdare Meclisi IMF'nin faaliyetlerini sürdüren yönetim kuruludur. ABD,
İngiltere, Fransa, Almanya ve Japonya yönetim kurulunun daimi üyeleridir.
Diğer üye ülkelerden seçilen direktörler ise kotaları kadar konuşma hakkına
sahiptirler. Dolayısıyla yönetim kuruluna kim seçilirse seçilsin asıl
yönetim sürekli olarak dünya örtülü egemenleridir.

IMF yetkililerinden Davison L. Buddhoo'nun 1989 yılında yazdığı 15 Temmuz
tarihli Cumhuriyet'te yer alan istifa mektubundan; Beş yıl kadar önce Başkan
Reagan bize, Üçüncü Dünyayı kapitalizmin çarkının serbestçe döneceği yeni
bir alan yapmamız konusunda sıkı bir talimat vermişti.

Ve biz o zaman ne büyük bir sevinçle, ne büyük bir görev duygusuyla işe
atılmıştık. 1983 yılından sonra yaptığımız her şey ya güney yarım küreyi
özelleştireceğiz ya da öleceğiz kararlılığına dayanıyordu. İşte bu amaca
ulaşabilmek için biz, 1983-1988 yılları arasında Latin Amerika ve Afrika'da
alçakça, ekonomik bir tımarhane yarattık, diye itiraf ediyordu.

İstanbul toplantısında ki itiraflar farklı değil elbette!

IMF Başkanı, Kriz gelişmiş ülkeleri eş zamanlı olarak vurdu. Düşük gelirli
ülkeleri de eş zamanlı olarak etkiledi ancak çıkış, ülkelere göre
değişecektir. Bazı ülkeler daha erken düzelirken, bazıları için bu süreç
daha uzun olacaktır. Ancak her durumda, şimdiden başlayarak, 8-10 ayın
geçmesi gerekecektir.

Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick de, kriz sırasında Orta ve Doğu
Avrupa'da Avrupa Yatırım Bankası'nın önemli bir rol oynadığını söyleyerek,
birbiriyle örtüşen politikalar izlediklerini.. bazı bölgelerde kazandıkları
tecrübeleri başka bölgelerde de kullanabildiklerini bölgesel kalkınma
bankaları ile daha derin ilişkiler kurabileceklerini söylüyor..

Yarın: Kriz, İMF ve Türkiye

Günün Sözü: Kendi gücünü her alanda sağlam oluştur ki etki altında
kalmayasın.


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
      Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.