ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ |
- [anadoluhaber:35642] türkBirDev Çalışma Toplantısı
- [anadoluhaber:35648] Haber Önerisi
- [anadoluhaber:35639] 20 ARALIK 2009 YILIN SİYASETÇİSİNİ SEÇİYORUZ SİZ DE KATILIN
- [anadoluhaber:35646] ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ
- RE: [KomploTeorileri] Re: DOSYA SAVAŞLARI GELİYOR
- RE: Yabancıya bin dönüm arazi!
- [anadoluhaber:35645] İki dost :))
- [anadoluhaber:35644] Bir gezi, 34 anlaşma
- [anadoluhaber:35650] "Yemen'in bölünmesi çok yakın bir ihtimal"
- KKTC'de Neler Oluyor?
- [anadoluhaber:35641] ^^^^^^^^^^^^^^
- [anadoluhaber:35640] Çok hoş
- RE: Yabancıya bin dönüm arazi!
- [anadoluhaber:35643] Guy Debord, Politika ve Sanat
- [anadoluhaber:35647] GAYYA DAN ÇIKIŞ !! Değişim üzerine ‘’düşünceler’’(1)
- [anadoluhaber:35649] Zayıflamak artık hayal değil...(Sınırlı sayıda özel kampanya)
- [anadoluhaber:35652] Hz. Ali'den üç özlü söz
[anadoluhaber:35642] türkBirDev Çalışma Toplantısı Posted: 12 Oct 2009 11:26 AM PDT 31 Ekim tarihinde düzenlenecek olan TürkBirDev kurultayında çalışacak Ankara'daki gönüllüler tam kadro katılmak mecburiyetindelerdir -- Saygılarımla İhsan Serin http://ihsanserin.blogspot.com/ Türk Birliği Platformu http://turkbirdevankara.blogspot.com/ | |||||||
[anadoluhaber:35648] Haber Önerisi Posted: 12 Oct 2009 07:57 AM PDT BİR TEK KPSS’DE BAŞARILI OLAMADIM IMF toplantıları yapıldı ve bitti. Bu toplantılar, yüzlerce genç tarafından protesto edildi. Kimdi bu protestocular? Protestocu gençlerden biriyle söyleşi yaptık. Yedi yıldır KPSS kapısında beklediğini söyleyen genç, binlerce gencin işsizlik yüzünden bunalımda olduğunu belirtti. Söyleşimizi, konuyla ilgili bir haberle yan yana veriyoruz. Gazete haberi şöyle: IMF protestosu provokasyona dönüştü
IMF toplantılarını protesto gerekçesiyle düzenlenen eylemler, iki gündür İstanbul'da büyük kargaşaya yol açtı. Önceki gün Taksim'de bir kişinin hayatını kaybettiği, bir polisin yaralandığı gösteriler dün de Mecidiyeköy'e sıçradı.
Protestocu genç, sorularımıza şu karşılıkları verdi. ONURSUZ İŞLERE RAZI OLUYORUZ Evet, bankalara taş attık. Ben kaldırımdan söktüğün taşı fırlattım. Molotof atanları görmedim. Benim arkadaşlarım slogan atanlar arasındaydı. Hepimiz korku içindeydik. Polis önüne gelene cop sallıyordu. Herkes haklı olduğumuzu biliyor. Bir ara öleceksem burada öleyim dedim. Her gün işsizlik acısıyla kıvranmaktansa öleyim kurtulayım dedim. İşsizlik yalnızca işsizlik değildir ki… İşsiz insan çevresine de mutsuzluk verir. İşsizlik, insanı delirten, aptallaştıran bir şeydir. Jeoloji mühendisliğinden mezun oldum. Mezun oluncaya kadar önüme konan bütün soruları yaptım. KPSS beni salak gibi yaptı. Bir tek KPSS’de başarılı olamadım. Kapı kapı dolaşıyorum iş bulamıyorum. Kendime olan saygımı kaybettim. İşsizlik, her şeyden önce onurumuzu zedeliyor. Kendinizi işe yaramazın teki olarak görüyorsunuz. Eliniz ayağınız tutarken para kazanamamak insanı öldürüyor. Bunlara bir de nasıl bir ülkede yaşadığımızın farkında olmayı ekleyin. Devleti kimlerin soyduğunu biliyoruz. Bize niye iş verilmediğini biliyoruz. Kimlerin Suudi kralları gibi keyif yaptığını biliyoruz. Bizler aç kalmamak için onursuz işlere razı olduk. Bizler yan gelip yatmadık. Yatarak zengin olanlar var. Garibanın hakkını yiyenler zengin oluyor. Zenginler korunuyor. 200 kişilik grubun çıkardığı olaylar bölgeyi savaş alanına çevirdi. Polisin biber gazı ve tazyikli suyla müdahale ettiği göstericiler, molotofkokteylleriyle banka şubelerini ateşe verdi. Şişli'deki Ergenekon Caddesi'nde başlayan eylemler, daha sonra E-5'e taşındı ve yol trafiğe kapatıldı. Uzun süre müdahale edilmeyen göstericiler, görüntülerini çeken bir polis helikopterine ise roketatar gibi kullanılan havai fişeklerle saldırdı. DOLMUŞ PARASI BULAMIYORUM Ben alana girdiğimde saldırı başlamıştı. Her taraf yanıyordu. Birden kendimi olayların içinde buldum. Ölümse ölüm… Öleyim gitsin dedim. Tabi ki ölmek istemem… Yaşadığımız hayat ölümden beter. Bir kez ölüp kurtulursunuz. İşsizlik her gün öldürüyor. Ben evlenemiyorum. 30 yaşamı geçtim. Benim ihtiyaçlarım yok mu? Parasız olduğunuzda kız arkadaşınız bile olmuyor. Bir kafeye gidemiyorsunuz. Bir çay söyleyemiyorsunuz. Her gün eve yürüyerek gidiyorum. Uzak mesafelere gidemez oldum. Ben tatil için para istemiyorum. Bizlere dolmuş paramızı kazanmamız için iş versinler. Araba alalım demiyorum. Dolmuşa binelim diyorum, belediye otobüslerine binebilelim diyorum. Küçük bir iş bulduğumda seviniyorum. Çorba parası da verseler razı olmaktan başka şansım yok. Bize TİKKO’cu mukgocu diyorlar. Alakası yok. Arkadaşlarımın çoğu solcuydu. Ben de solcuyum. TKP, TİKKO mikko denince olayın rengi değişir sanıyorlar. Olayın tek rengi vardı: İşsizliğe son dedik biz. Bizi bu hale düşüren IMF’ye defol dedik. IMF-Dünya Bankası toplantılarını protesto eden göstericiler dün de Mecidiyeköy'ü savaş alanına çevirdi. ESP, Parzitan, TKP/ML-TiKKO ve TİKB gruplarına bağlı 200 kişi sabah saatlerinde Pangaltı'da toplandı. Gruptakiler IMF ve Dünya Bankası karşıtı slogan attı. Kongre merkezine doğru yürüyüşe geçen grubu polis durdurdu. Gruptakiler yürümekte ısrar edince polis müdahale etti. Ara sokaklara kaçan göstericiler ile güvenlik güçleri arasında çatışma yaşandı. İNSANLARI YAŞARKEN ÖLDÜRÜYORLAR Bir gurubun üzerine arka arkaya gaz bombası atıldı. Bombalardan biri bacaklarımın arasından geçti, kaldırıma çarpıp patladı. Bir ara ölecek gibi oldum. Yaşlı bir adamın yerden kalkmaya çalıştığını gördüm. Gözlerim o kadar acıyordu ki, gidip yardım edemedim. Etrafta ağlayan çocuklar vardı. Sisin arasında çocuğuyla kaçan anneler gördüm. İçimden, şimdi burada ölsek kim hakkımızı arayacak dedim. Bu ülkede devletin dediği olur. Önceden faili meçhuller vardı. Artık insanları yaşarken öldürüyorlar. İşsiz bırakarak, açlığa, yoksulluğa terk ederek öldürüyorlar. Küçük bir iş için kişiliğinizden taviz vererek ölüyorsunuz. Çaresizlik içinde kıvranıyor, kendinizin katili oluyorsunuz. Hükümet, kalan sağlar bizimdir diyor. Analar doğurduğu müddetçe onlar, sömürecek birini bulacaklardır. Göstericiler çevredeki banka ve işyerlerinin camlarını kırdı, araçlara hasar verdi. Birçok işyerinin camlarını kıran göstericiler yol üzerindeki bankaları ateşe vererek camlarına spreylerle yazılar yazdı. HEPİMİZ KORKUYORDUK Gözü kara gençler falan değiliz bizler. İnsanız. Herkes gibi koruyoruz. Ne kadar korku içinde olduğumuzu başkalarının yüzüne bakınca anlıyordum. Bize ne yapıyorlardı? Biz bu ülkenin geçleri değil miyiz? Biz bu ülkeye sahip çıkmıyor muyuz? Polis niye bu kadar insafsız cop sallıyor? Onlar vurdukça alevler daha çok parlıyordu. Benim burnumu kırdılar, kafamı yardılar… Yerlerde sürüyüp tekmelediler. O polislerin oğlu, kızı yok mu? Onların çocukları işsiz değil mi? Yalnızca biz mi sömürülüyoruz? Yalnızca biz mi işsiziz, bizim ailelerimiz mi geçim sıkıntısı içinde? Türkiye’nin sömürgeleştirildiğini görmüyorlar mı? Kısa sürede dağılıp başka yerde tekrar toplanan ve olay çıkaran göstericiler, taşlarla vitrinleri kırarak resmi araçlara saldırdılar. Olay yerini havadan gözetleyen polis helikopterine bile saldırıldı. TERÖRİST DEĞİLİZ Savaş alanında gibiydik. Bir anda göz gözü görmez olmuştu. Her tarafı duman kapladı. Türk halkı, inşallah nasıl dövüldüğümüzü görür dedim içimden. İşimize, aşımıza el koyanları protesto ederken nasıl dayak yediğimizi dünya âlem görsün istiyordum. Bu hükümetin ne olduğu, kimin için çalıştığı anlaşılsın. Bizler terörist değiliz. Halk, bizim kim olduğumuzu bilmeli. Biz ülkemizi seviyoruz. İtirazımız başımızdaki yöneticileredir. Benim bir ablam var. O da üniversite bitirdi. Şimdi hasta. Sürekli tedavi görüyor. Ablamı bu ülke hasta etti. Bizleri koyun sürüleri gibi üniversitelere doldurdular. Sürekli üniversite açtılar. Tabi açılsın. Ama üniversiteyi bitirene iş vereceksiniz. İnsanları KPSS ile oyalamayacaksınız. Yukarıdan görüntü alan ve Çevik Kuvvet ekiplerine istihbarat veren polis helikopteri az daha bir havai fişekle düşürülüyordu. Polisle adeta çatışarak E-5 Karayolu'na çıkan göstericiler sıkıştırdıkları bir polis aracını taş yağmuruna tuttu. ABLAMI KPSS HASTA ETTİ Ablam gıda mühendisiydi. ODTÜ’yü bitirdi. Derslerini İngilizce okudu. İngilizcesini geliştirmek için çok emek sarf etti. İş için kaç kez KPSS’ye girdi. Yok. İş diye bir şey yok memlekette. Ama KPSS var. Herkese gelin, para yatırın sınava girin diyorlar. Ablam, bir sabah yatağından hiç kalkmadı. Dondu kaldı. Hastalanmasaydı evlenecekti. Nişanlısı da her yıl KPSS sınavına giriyordu. Hepimiz bir işe girmelerini bekliyorduk. Annem adaklar adadı. Babam dualar etti. Hepimiz dua ediyorduk. Kendi işsizliğimi bırakıp ablamınkini düşünmeye başladım. Ablam her geçen gün kötülüyordu. Okulu bittikten sonra bir çorap dahi almadı kendine. Hiçbir şeye hakkı olmadığını düşünmeye başladı. Babam, okumamız için elinden geleni yaptı. İki kardeş mühendis olduk. Hiçbir işe yaramayan mühendisler… Bize yaşatılan acıların muhatabı yok mu? Hesabı devletten sormayacaksak kimden soracağız? Vatandaş oyuncak mıdır? Bizlerle oyuncak gibi oynamasınlar. Mühendise ihtiyacın yoksa mühendis yetiştirme! Kapat o bölümleri! Bunları yapacak olan devlettir. Hükümetler, ülkeyi akılla mantıkla yönetmeli. Aklını kullanamayanlar hükümet olmamalıdır. Gözü dönmüş eylemciler arasında kalan araçtaki polisler zor anlar yaşadı. Camları taşlarla kırılan araçtan polisler havaya ateş açarak kurtuldu. Göstericiler, motosikletli polislere de saldırdı. TUTUKLULAR GİBİ YAŞIYORUZ İki kardeş, iki işsiz mühendis, annemle babamın emekli maaşına bakıyoruz. Doktorlar ablamın aşırı stresten bu hale geldiğini söyledi. Bir kitap okumuştum, Nazi çalışma kampındaki bazı tutukluların bir sabah yatağından çıkmadığından söz ediliyordu. Tutuklu, öylece donup kalıyormuş. Gestaponun kırbaçlarına rağmen yerinden kalkmıyormuş. Öldürseler de kalkmıyormuş. Bir psikiyatrist, bu durumu, kurtuluş umudunun kaybı olarak tanımlıyor. Kurtulabileceği umudunu kaybeden Yahudiler öldürülesiye dövülseler de yataklarından çıkmıyorlarmış. Ablam da öyle oldu. İş araya araya umudunu tamamen kaybetti. Bir sabah yatağından çıkmadı. Aynanın karşısına geçip saçını düzeltmedi. Bizler Nazi kaplarında ceza gören tutuklular gibi yaşıyoruz. Mecidiyeköy'ü savaş alanına çeviren göstericiler polisin gaz bombalarıyla yaptığı müdahale sonrası ara sokaklara kaçtı. Göstericiler polis arabalarının yanı sıra, metrobüslere saldırdı. Metrobüste bulunan vatandaşlar panik yaşadı. ÖZGÜR DEĞİLİZ Bizler özgür değiliz. İşsiz insan tutuklu insandır. İşiniz yoksa kendinizi özgür hissedemezsiniz. Okuduk mühendis olduk. Kimimiz öğretmen, kimimiz avukat… Verdikleri diploma sadece kâğıt parçasıymış. Kimsenin diplomanıza baktığı yok. Adamın varsa önün açık oluyor. Adamın yoksa istediğin kadar diploma al sen. Bizleri kandırmaya devam ediyorlar. Gençlerin, ailelerin umutlarıyla oynanıyor. Bunun için bizden para da alıyorlar. Dershane diyorlar alıyorlar, KPSS sınavı diyorlar alıyorlar, alıyorlar da alıyorlar… Polis helikopterleri göstericileri takip ederek polisleri yönlendirdi. İstanbul Valisi Muammer Güler, gazetecilerin IMF toplantılarındaki gözaltılarla ilgili sorularını cevapladı. Vali Güler, "Basın açıklamalarından sonra polise saldırıldı. RUH SAĞLIĞIMIZ BOZULDU Hepimizin ruh sağlığı altüst oldu. Tanıdıklarım arasında ilaç kullananları sayısı arttı. Önümüze, geleceğimizi kurtaramayacağımız endişesini koydular. Yıllardır bu endişeden kurtulmaya çalışıyoruz. Bir taraftan okul, bir taraftan dershane… Nefes almaya vaktiniz kalmadı. Üniversiteye girmek istiyorsanız Anadolu lisesini kazanın dediler. Olanca gücümüzle çalıştık. Girdiğimiz her sınavda başarılı olduk. Ama yetmedi. Fen lisesi öğrencisi oluyorsunuz yine dershanenin yolunu tutuyorsunuz. Öyle bir sistem kurmuşlar ki, herkesi sömürüyorlar. Aileler, dershane masrafı yapmaktan yoruldu. Bizi kullanarak birileri ailelerimizin kanını emdi. Polisin müdahalesi tamamen suçun önlenmesine yönelikti. 7 polis aracı, 6 konsolosluk binası ve 11 bankanın camı kırıldı. 5 işyeri tahrip edildi. Bunu eleştiri konusu yapıyorsak, bu özgürlüklerin artık üzerinde iyi düşünülmesi lazım. BİLİM YUVASI YOK Güya okuduk. Bilim yuvası denen o yuvalara gidin bakın. Ne bilimi? Bilim milim yapılmıyor bu ülkede. Çoğu tabela üniversitesi… Gençleri oyalama kampı... Biyoloji bölümünün hocası Darwin’i kabul etmiyor. Öğretmen yok. Var olanların çoğu hoca… İmam anlamında hoca diyorum… Çoğu kendi cebinin derdinde… Topluma yön veren üniversiteler tarih oldu. Üniversiteler aydın insan yetiştirmiyor, demokrasiyi geliştirmiyor. Bizlere yetersiz sınıflarda, yetersiz öğretmenler ders anlatıyorlar. Onlar da biliyor mezun olduktan sonra işsiz kalacağımızı. Kimsenin umurunda değil bu. Üniversiteler, öğrencilerden aldığı paraya bakıyor. Şiddet kullanmayla fikir hürriyeti, düşünce açıklama hürriyetini mutlaka ayırmak lazım." dedi. Bu arada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın akademik yıl açılış töreninde konuşma yapacağı Yıldız Teknik Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü'nde yoğun güvenlik önlemleri alındı. ÜNİVERSETELERDE SOYULUYORUZ Daha kötüsü üniversitelerin de soygun yeri haline gelmiş olmasıdır. Bir sürü masraf yaparak üniversite kazanıyorsun... Sorunların artarak büyüyor. Öğrenim haraç istiyorlar… Adına harç diyorlar haracın. Üniversiteler, öğrenciye masraf yapıyormuş. Öğrenci, bu masrafa katılmalıymış. Vergilerimizden söz eden yok. Bu halk vergi ödüyor. Çocuklarımız okutulsun diye ödeniyor bu vergiler. İstediğin kadar hak arayacağım de… Kim dinler seni. Başımızdakiler, bizi sömüren devletleri dinliyor. Onların dediklerini yapıyorlar. Senin kaldırılsın dediğin harca, sana inat bir zam daha yapıyorlar. Gücün yetiyorsa zammı protesto et. Bu kadar baskı yeter. Üzerimize daha fazla gelmesinler. Konuşmaların yapılacağı salonun 4 kapısından 3'ü kapatılırken, konuklar tek kapıdan kontrol edilerek içeriye alındı. Polis, şüphelendiği 3 gençten kimliklerini göstermelerini istedi. Ancak gençler kimliklerini göstermemekte direndi. ÖZERK DEĞİL ÖZEL ŞİRKET OLDULAR Üniversite özerkliği diye bir şey kalmadı, hepsi şirket oldu. Özerklik için yırtınan profesörler emekliye ayrıldı. Onların yerine iktidarla sürtüşmek istemeyen hocalar geldi. Bu hocaların tek derdi para. İkinci öğretim diyorlar, öğrencilerin bir kısmını devlet üniversitelerinde paralı okutuyorlar. Öğrenci belgesini bile para almadan vermiyorlar. Dinleri imanları para oldu. Çantalarını aratmak istemeyen gençler salon çevresinden uzaklaştırıldı. Bu arada önceki gün Taksim'de meydana gelen gösterilerde gözaltına alınan 41'i kadın 96 şüphelinin emniyetteki işlemleri tamamlandı. NAZİ KAMPINDAYIZ Gençlik için yaşıyor diyemeyiz artık. İşsiz bırakılan gencin hayatına hayat denmez. Ne yapacak işsiz genç? Sonra da çeteler türedi deniyor. Tabi türer. Bizler mutsuzuz. Mutsuzluğumuz katlanarak artıyor. O yüzden diyorum, bizler bu ülkede Nazi kapında gibiyiz. Nazi kampında bile insanların umudu vardı. Onlara, Nazi askerleri eziyet ediyordu. Bizler kendi hükümetimizin eziyeti altındayız. Yahudilerin kurtuluş umudu vardı. Niye eziyet gördüklerini biliyorlardı. Biz niye bu durumdayız? Bize neden eziyet ediliyor bilmiyoruz. Ablamı bitkisel hayata sokan devlet, mahkemeye çıkarılacak mı? Kim çözecek bu sorunları? Çözüm makamı olan siyaset, işsizlikle uğraşmıyor. Bizler işsizler kampına hapsedildik. Hapishane duvarımız her yer. İçinde yaşadığımız şehir, ülke… Her yer bize hapishane oldu. Sağlık kontrolünden geçirilen şüphelilerden 70'i serbest bırakılırken, 26'sı Beyoğlu Adliyesi'ne sevk edildi. IMF-Dünya Bankası toplantılarını protesto etmek için düzenlenen ve kenti savaş alanına çeviren gösteriler, en büyük darbeyi esnafa vurdu. SENDİKALI OLMAK SUÇ Her alanda sömürü derinleşiyor. Eğitim alanındaki sömürü velileri perişan etti. İş bulamayan öğretmenler dershane batağına çekildi. Dershanelerde öğretmenler köle muamelesi görüyor. İş bulamayanlar köle muamelesine razı. Asgari ücrete çalıştırılan üniversite mezunlarına kimse sahip çıkmıyor. İş güvencesiz çalışmanın ne demek olduğunu biliyor muzunuz siz? Mesai saati diye bir şey kalmadı. Sabah sekizde gelirsiniz akşam altıda çıkarsınız. Aynı işi seneye de yapacağınızın garantisi yoktur. İşveren canı ne zaman isterse sizi o zaman kapının önüne koyar. Hiçbir yerde hakkınızı arayamazsınız. Çalışırsınız maaşınızı ödemezler. Kaçak öğretmen, kaçak işçi çalıştırırlar. İşverenle aranızda ufak bir anlaşmazlık mı oldu? Derhal işten çıkarılırsınız. Dışarıda boşta gezen bir sürü insan var. Hemen yerinize başkasını alırlar. Buna hayat diyebilir misiniz? Binlerce insan, bu çalışma koşullarına kabul etmek zorunda bırakıldı. Nerede iş hukuku? Kimsenin iş hukuku dinlediği yok. Türkiye ucuz emek cenneti haline getirildi. Her kesimden insan köleleştirildi. Sendikalı olamıyorsunuz. Sendikalı olduğunuzda işte atılıyorsunuz. Toplantının ardından alışveriş turuna çıkmayı planlayan binlerce yabancı katılımcı, güvenlikten endişe edince sokağa çıkamadı. Dün akşam saatlerinde 3 bin kişilik IMF protokolü ve eşleri için planlanan Kapalıçarşı alışveriş gezisi gösteriler sebebiyle iptal edildi. HALK KUŞATILDI Ateş çemberi daralmaya devam ediyor. Gençler çıldırma noktasına geldi. İşsizlik yüzünden intihar edenlere kişilik bozukluğu tanısı konuyor. Kim ilgileniyor bu insanların sorunlarıyla? Bizler niye oy veriyoruz, niye hükümet seçiyoruz? Kimse memleketle ilgilenmeyecekse milletvekiline ne gerek var? Bizleri soysunlar diye mi onları milletvekili yapıyoruz? Televizyon dizilerine bir bakın… Sömürülen işçinin, memurun, güvenlik görevlisinin, öğretmenin haline anlatan bir tek dizi var mı? Bırakın diziyi bir tek film bile çekilmedi. Halk her taraftan kuşatıldı. Medya sesimizi boğarak kuşattı bizi. Bankalar cüzdanlarımıza el attı, hükümeti denetim altına aldı. İşverenler ne derse o oluyor. Buna ne zaman dur denilecek? Bıçak kemiğe dayansın diye bekliyorlarsa yanılıyorlar. Bıçak kemiğe dayandı. Bizler artık çözüm istiyoruz. Hem de şimdi istiyoruz. Bekleyecek halimiz kalmadı. Mısır Çarşısı'na toplu olarak gidecek heyetler de gezi programlarını iptal ettirdi. Kapalıçarşı Esnaf Derneği Başkanı Hasan Fırat toplantıyı organize edenlerden gelen talep doğrultusunda hazırlık yaptıklarını, ancak dün öğle saatlerinde gezinin olmayacağı haberinin verildiğini söyledi. BİZİ ALLAH’LA KANDIRIYORLAR Allah adını dillerinden düşürmeyerek halktan oy topladılar. Bizi Allah'la kandırmaya, soymaya çalışmasınlar. AKP adı üstünde: Allah’la Kandıranların Partisi… Allahımızı kimseye bırakmayız. Hepimiz Müslüman’ız. Şarap da işsem, ben Müslüman’ım diyorsam kimse benim Müslümanlığıma karışamaz. Camilerimizi namaz kılacağız bahanesiyle oy toplama yeri haline getirdiler. Araçta 46 adet molotofkokteyli ele geçirildi. Bagajda ayrıca 4 adet gaz maskesi ve çok sayıda eldiven bulundu. Gaz maskesi bulunmasının terör yandaşlarının gösterilere nasıl hazırlıklı gittiklerinin ve polisin biber gazı kullanması durumunda nasıl önlem aldıklarının da göstergesi olduğu belirtildi. YURT DIŞINA GİTMEK İSTİYORUZ Gençliğine sahip çıkmayan bir millet yok olmaya mahkûmdur. Neden ve nasıl bu günlere geldik? Ülkemiz bölünme tehlikesiyle karşı karşıya. Gençliğin, devletten beklentisi kalmazsa herkes her istediğini yapar. Bu gün bizler bu duruma düştük. Çoğumuz yurt dışına gitmek istiyoruz. Vatanımızı bırakacak noktaya getirilmiş olmamız kimseyi kaygılandırmıyor mu? Gitmek istiyoruz çünkü açız. Ekmeğimizi hangi ülkede bulacaksak o ülkede çalışalım istiyoruz. Türkiye sahipsiz kalıyor. Yurt dışına gidemiyoruz çünkü kimse bizi kabul etmiyor. Bu kadar işsizi olan bir ülkenin AB’ye girmesi mümkün mü? Bizi AB’ye gireceğiz diye oyalıyorlar. Bizler umut içinde bekletilmek istemiyoruz. Yaşımız ilerledi, çocuk değiliz biz. Yedi yıldır KPSS kapısında bekliyorum. Umut onların olsun. Biz artık dayanamıyoruz. Bize iş versinler. İş veremiyorlarsa ülkeyi yönetmeye talip olmasınlar. Durgun bir sezon geçiren Kapalıçarşı esnafının IMF toplantısına büyük umut bağladığını belirten Fırat, "Maalesef hevesimiz kursağımızda kaldı. Toplantı süresince 3'er 5'er kişi gelen heyetler de koruma ordusu yüzünden alışveriş yapamadı." Dedi. IMF’Yİ TAŞLAMAKTA HAKLIYDIK Bankalar semboldü. Bizim taş attığımız yer, IMF’nin kendisidir. IMF yakamızdan düşsün artık. Yakamızı IMF’ye kaptıranlar halka hesap versin. Hükümetimiz kukla hükümet haline geldi. Hükümet, yabancı sermayeyi kolluyor. Dünya bankasına faiz ödeyip duruyoruz. Bu yetmiyor bir de yabancı sermayeye imtiyazlar tanınıyor. Yerli üretici can çekişirken, yabancı sermaye bayram ediyor. Çiftçi, öğrenci hepimiz perişan durumdayız. Türkiye dünyanın en büyük katilleriyle işbirliği yapmamalı. Dünya nüfusunun yarıdan çoğu açsa Amerika yüzünden aç. IMF, yeryüzündeki en büyük insan öğütme makinesidir. Bu katiller, dünyanın kanını emerek güçleniyorlar. Mısır Çarşısı Esnafları Yardımlaşma ve Koruma Derneği Başkanı Ali Ozan ise IMF heyetinden Mısır Çarşısı'nı ziyaret edenlerin toplam 150 kişiyi geçmediğini aktardı. Çarşıyı grup halinde gezmek isteyen IMF heyetinin organizatörlerinden 3 defa telefon aldığını dile getiren Ali Ozan, heyetten kimsenin gelmediğini sözlerine ekledi. TV’YE GÜVENİMİZ KALMADI Yalnız bankaları değil, o gün kameraları da taşlamak geldi içimden. Medya, IMF yandaşlarının medyası haline geldi. TV kanallarına güvenimiz kalmadı. Yaptıkları programlarla halkı uyutuyorlar. Televizyonlar, yaşanan olayı teröristlerin eylemi olarak gösterdi. Bizler işsiz gençleriz. IMF politikaları yüzünden geleceğimizi kaybettik. Esas saldırı Türk gençliğine yapılmaktadır. Gerçek teröristler dağdadır. Türkiye’nin sorunlarını çözebilmek için terörist başının ağzına bakılmaktadır. Bize terörist diyenler, terörist başına “Sayın” diyor. Atatürk gençliği ekmeğe muhtaç hale getirilmiştir. İçim öfkeyle dolu. O kadar sahipsiz hissediyorum ki kendimi… Bu ülke bizi sahipsiz bıraktı. Aybaşından bu yana İstanbul'da çeşitli protesto gösterilerine sahne olan Kongre Vadisi'ne yönelik saldırı planı ortaya çıktı. IMF toplantılarının son gününde sabah saatlerinde Gazi Mahallesi'nden yola çıkan bir otomobil, Kongre Vadisi'ne hareket ettiği sırada Terörle Mücadele Şubesi görevlileri tarafından durduruldu. İŞ BULAMIYORUM Hükümet sahip çıkmazsa binlerce genç geleceğini nasıl kuracak? Oku, işsiz kalmazsın dediler. Okudum. Olanca gücümle derslerime çalıştım. Dershaneye gittim. Ailem, varını yoğunu bizlerin eğitimi için harcadı. Benim gibi binlerce memur çocuğu işsiz kaldı. Kaç yaşına geldik ailelerimize yük olmaya devam ediyoruz. Ne yapalım biz? Okul yetmedi, İngilizce kursuna gittim. İngilizce kursu yetmedi, bilgisayar öğrendim. Fakülte üçüncü sınıfta KPSS kursuna yazıldım. Yer demir gök bakır! Ne yaparsan yap iş bulamıyorsun. DHKP-C terör örgütü üyesi 3 kişinin gözaltına alındığı olayda araç içinde 46 adet molotofkokteyli ele geçirildi. Kongre Vadisi ve bankaları hedef seçen terör yandaşlarının 'infial eylemleri' planladıkları ortaya çıktı. MANTIK DİYE BİR ŞEY YOK Yönetenlerin mantığı, kendi çıkarları doğrultusunda çalışıyor. Onların mantığında güçlü olanın haklı olduğu yazılır. Güç kimdeyse hükümet de onların arkasında. Benim bildiğim Müslüman güçlünün değil, haklının yanında olur. Müslüman ülkelere ölüm yağdıranlarla kol kola geziyorlar. Onlarla fotoğraf çektirmek için birbirleriyle yarışıyorlar. Milletimizin onuru ayaklar altına alındı. Ne işimiz var bizim NATO’da? Başları sıkışınca askerini al gel diyorlar. Biz de AB’ye gidelim dediğinizde, hayır, giremezsin deniyor. Onurlu bir ülke buna nasıl razı olur? Biz oluyoruz. İstedikleri her şeyi yerine getiriyoruz. Emperyalist haksızlığı karşı direnme diye bir şey kalmadı. Yaklaşık 5 aydır polisin teknik takip altında tuttuğu DHKP-C üyesinin arkadaşlarıyla birlikte molotofkokteylli saldırı planı yaptığı belirlendi. Örgüt üyelerinin yaptığı görüşmelerden saldırının şekli ve zamanlaması konusunda istihbarat bilgisi toplayan ekipler harekete geçti. DİPLOMALARIMIZIN ANLAMI YOK Üniversiteyi bitirdikten sonra size diploma veriyorlar. Ne demek diploma? Diploma, yeterlilik demek değil midir? Bizler diplomalarını hak etmiş üniversite mezunlarıyız. Diplomalar, yeterlilik anlamına gelmiyorsa, kapatsınlar üniversiteleri. Ya da üniversiteler sınav yapmasın. Sınavı KPSS yetkilileri yapsın. Terör yandaşlarının Gaziosmanpaşa Gazi Mahallesi'nden 34 KMY 15 plakalı Şahin marka kırmızı bir araçla yola çıktıkları belirlendi. Derhal geçiş güzergâhlarında önlem alan terör polisleri, Gazi Mahallesi çıkışında operasyon yaparak aracı durdurdu. BİZLER SÜRÜ DEĞİLİZ Başımızda oturanlar bizi sürü sanıyor. Kendileri çoban olabilir ama bizler sürü değiliz. Başbakan, haberlerde, güya bize arka çıktı. IMF yetkililerine dönerek, salonun dışında yaşananların anlamlı olduğunu ifade etti. Biz hükümeti IMF’nin dışında tutmuyoruz ki. IMF ve hükümet el ele diyoruz. IMF, yerli işbirlikçileriyle halkımızı soymaya devam etmektedir diyoruz. Araçta bulunan 3 kişi gözaltına alındı. İlk incelemenin ardından araç emniyet müdürlüğü garajına çekildi. Aracı bomba imha ekipleri incelemeye aldı. MADEN OCAĞINDA İŞÇİ OLMAYA RAZIYIM Bizim tek istediğimiz onurlu bir hayattır; iştir, ekmektir. Kadınlarımız namusuyla yaşamak istiyor. Çocuğu aç kalan anne, çocuğunun yaşam hakkı için kendini satıyor. Hepimiz sermayenin ucuz iş gücü haline getirildik. Binlerce arkadaşımız maden ocaklarında işçi olmak için sınava girdi. Üniversite mezunlarına taş taşıttılar. Ellerine kürek verdiler. Bana göre bu da KPSS sınavıydı. Birileri karşımıza geçip oturdu. Elimize kürek verdiler. Küreği iyi tutamayanları elediler. Zayıf olanların yüzüne bakmadılar. Bizler kürek tutmak için okumadık. Bizler üniversite bitirdik. Öğretmen olacaktık, mühendis olacaktık… Yine de razıyım, bana maden ocağında bir iş versinler. Aileme yük olmak istemiyorum artık. Ablam gibi umudumu tamamen kaybetmekten korkuyorum. Bu gün burada sorularınıza cevap veriyorsam hala umudum olduğu içindir. Umudumuzu kaybetmediğimiz için eyleme katıldık. Yaptığımız eylemi karalayıp durmasınlar. Gençliğin umudu, bir ülkenin geleceğidir. Medya bu kadar satılmamış olsaydı bizlerle gurur duyardı. Atatürk gençliği, yenidünya düzeninin emperyalistlerine karşı direniyor derlerdi. Dedikleri tek şey,bizlerin terörist olduğudur… Asıl terörist kendileridir. Bizleri devlet düşmanı göstererek emperyalizmin terörüne arka çıkmaktadırlar. Polisin verdiği bilgilere göre saldırı hazırlığının Kongre Vadisi'ndeki binalara, banka şubelerine ve araçlara yönelik olduğu belirtildi. ÜNİVERSİTE MEZUNLARINA KÜTÜK TAŞITTILAR Aslında ne kadar gülünç… Bu saçmalık çok üzüyor beni. Hem gülünç buluyorum hem ağlamak istiyorum. Yaşadıklarımız inanılır gibi değil. Sizin kadar eğitimli olmayan biri, karşınıza geçiyor ve şöyle diyor: Gel bakalım, şu kütüğü sırtlan da göreyim! Olmadı diyor, sarsıldın. Sen güçlü değilsin. Düşünebiliyor musunuz? Senin diploman var. Sen okumuş, ziraat mühendisi olmuşsun. Bir orman nasıl korunur, nasıl büyütülür biliyorsun. Bir ormana can katacak kadar bilgi sahibisin. Ama sana kütük taşıtıyorlar. Ekmek parası için madende çalışmaya razı oluyorsun. İnsan kaynağının bu kadar kötü yönetildiği bir ülkede nasıl olur da ekonomi iyiye gider? Ekonomimiz iyi diyorlar. Türkiye hızla büyüyor diyorlar. Terör örgütü üyelerinin protesto gösterilerinden bağımsız hareket ederek araçlarındaki molotofları beklenmeyen bir anda çıkarıp hedef seçtikleri yerlere atmayı planladıkları belirtildi. RAMAZAN ÇADIRI DEĞİL, İŞ İSTİYORUZ Benim amcam pancar üreticisiydi. Kazandığı, gübre parasına yetmeyince üretmekten vazgeçti. O tarlalara gidin bakın şimdi, fareler cirit atıyor. Köylü elini topraktan çekti. Çaresiz kalanlar şehirlere gökçü. Banka borcu yüzünden intihar edenler oldu. Kimse bizleri dinlemiyor. Bizler kimseden sadaka istemiyoruz. Bize ramazan çadırı kurmasınlar. Bize odun, kömür dağıtmasınlar. Bizler çalışmak istiyoruz. Bize iş versinler. Biz kendi buzdolabımızı, kendi kömürümüzü alırız. Biri haksızlık yapınca hakkınızı gider mahkemede ararsınız. Haksızlığı yapan devlet olunca ne yapacaksınız? Gücümüz devlete yetmiyor. Demokratik kayıplarımız karşısında sesimizi çıkarmıyoruz. Hepimiz korkutulduk. Bu da başımızdakileri cesaretlendiriyor. Kamuoyunda infial uyandırmayı hedefleyen zanlılarla ilgili soruşturmanın bağlantılı olabilecek kişiler üzerinde sürdürüldüğü belirtildi. BELEDİYELER SADAKA DAĞITIYOR Bütün belediyeler sadaka dağıtmaya başladı. Devlet, senin benim paramla kömür dağıtıyor. Niye bir fabrika kurmuyorlar. Üretmeyen bir millet nasıl kalkınacak? Kimi kandırabilirsiniz? Her geçen gün daha çok çöken bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Kimlerin çökmediğini görüyoruz. Bizler kendi vatanımızda ikici yurttaş durumuna düşürüldük. Tatil bölgelerine gidin bakın. Türk’seniz kimse yüzünüze bakmıyor. Türk fakir olur. Türk’ün parası olmaz. Fakir olan insan tehlikelidir. Aman onları buralardan uzak tutun. Kendi sahillerimizde rahatça dolaşamaz hale geldik. Araçta bulunan dördüncü gaz maskesinin, olaya karışan başka bir kişi daha bulunduğu ihtimalini düşündürdüğünü belirten polis yetkilileri soruşturmasını sürdürüyor. TÜRK OLMAK Bir Türk genci olarak söylemek istediğim çok şey var. Osmanlıda da Türk olmak küçümsenirdi. Türklük, bu gün de küçümseniyor. Ben insanların milliyetine bakmam. Türk diyorsam Anadolu topraklarında yaşayan herkesi kastediyorum. Milliyetimiz ne olursa olsun IMF politikaları hepimizi ezdi. IMF politikalarıyla ülke yönetenler bizleri bölünme aşamasına getirdi. Bu ülkede ne kadar etnik gurup olduğunu Atatürk bilmiyor muydu? Atatürk birlik diyordu. Köylü efendimizdir diyordu. Ete ekmeğe ihtiyacımız vardı. Çalışmamız gerekiyordu. Ben Kürt’üm, ben lazım demenin kimseye yararı olmayacaktı. El ele, omuz omuza yeni bir ülke kuruldu. Aramıza tekrar ayrılık tohumları ekmeye başladılar. Bunun da adına demokratik açılım diyorlar. Gözaltına alınan zanlıların Sarıyer ve Gaziosmanpaşa'da işyeri kurşunlama gibi bazı suçlardan sabıkalarının bulunduğu öğrenildi. (08.10.2009 zaman.com) DARBEYİ BİZLER DE KONUŞTUK İnsanımız Müslüman benim diyene gidip oy veriyor. Müslüman benim diyenler Allah adına soygun yapıyorlar. Ne oldu deniz feneri davasına? Basın susuyor. Varsa yoksa Ergenekon davası… Neymiş bazı yazarlar, paşalar el ele vermişler darbe yapmak istemişler… miş, miş… Darbeyi bizler de konuştuk. Demokrasiyi tıkarsanız her şey konuşulur. Darbe de bir çözüm gibi düşünülmüş olabilir. Ortada darbe var mı? Yok. Niye darbe söylentileri ortaya çıktı? Anayasa Mahkemesi AKP’yi laiklik karşıtı eylemleri odağı olmaktan suçlu bulmadı mı? Halk ne yapsın? Aydınlarımız ne yapsın? Sonuca bakacaksınız. Sonuçta kimse darbe yapmış değil. Darbeyi AKP yaptı. Türkiye’yi emperyalistlere teslim ederek yaptı. YÖK’le yaptı, imam hatiplerle yaptı… Aydınlarımızı Silivri Hapishanesi’ne kapatarak yaptı. SONUÇ Darbeyle, demokratik açılım yalanlarıyla bizleri oyalayıp durmasınlar. Bizler ülkemizde insanca yaşamak istiyoruz. Bankalar bizleri soymasın istiyoruz. Devlet zenginin yanında yer almasın istiyoruz. Devletin öncelikli görevi, yoksulları güçlendirmektir. Zengin, zenginleşmeye devam ediyor. Sen, yoksulu güçlendirirsen ülke rahat eter. Biri tok, biri açsa ülkede huzur olmaz. Açlarla dolu bir ülkede kimse güven içinde yaşayamaz. Biz üniversite mezunları bu haksızlıklara daha ne kadar dayanabiliriz? Bizleri daha ne kadar sınamaya devam edecekler? Allahımıza dokunmasınlar, ellerini camilerimizden, alın terimizden, insanca yaşama hakkımızdan çeksinler! Bizi dinle, Allah'la kandırmaktan vazgeçsinler! Vicdanları varsa bu ülkeye daha fazla kötülük yapmasınlar. Hazırlayan: İsmail Cengiz Cengizhan ismailcengizcengizhan@gmail.com
| |||||||
RE: [KomploTeorileri] Re: DOSYA SAVAŞLARI GELİYOR Posted: 12 Oct 2009 07:03 AM PDT Türkiye Azerbaycan'ı yalnız koymak istemedi. Tam tersine, Azerbaycan Türkiye'ye kardeşliğe sığmayan bir oyun oynadı, yalnız koydu.. Nasıl derseniz, izah edeyim: Yalnız Türkiye için değil, Avrupa ve Bölgemiz için de hayati öneme sahip "Nabucco Doğalgaz Boru Hattı" için Başbakan Erdoğan konuşmasında "bu Boru Hattı öncelikle ilk aşamada Azeri gazının taşınmasını, sonraki aşamada ise Türkmenistan, Irak, Suriye, Mısır ve Katar'dan sıvılaştırılmış doğalgazın taşınmasının öngörüldüğünü" ifade ediyordu ama, Kardeş Azerbaycan'ın Cumhurbaşkanı yoktu. Akıllarınca Türkiyeye tavır koymak manasına başka ülkelerin Cumhurbaşkanlarının, Başbakanlarının (*) bulunduğu törene Azerbaycan Cumhurbaşkanı gelmiyor, tam tersine Rusya'ya gidiyordu. Türkiye Ermenistan'la imzalanacak anlaşmaların görüşmelerini yaparken anlaşmaların en önemli noktası "Yukarı Karabağ" sorunu idi. Rusya, görüşmelerde "Türkiye'nin Yukarı Karabağ şartını koymayacağını" Aliyev'e söyleyerek O'nun Ankara'daki törene gelmesini önlediği gibi, "Yukarı Karabağ" sorununu Türkiye'nin değil, Ermenistan'da büyük nüfuzu bulunan Rusya'nın çözeceğini de söyleyerek Aliyev'e tesir etti. Bu sebepledir ki, İmza törenine gelmeyen Aliyev 4 gün sonra İtar-Tass ajansı, Moskova'daki zirveye, Ermenistan Dışişleri Bakanı Edward Nalbandyan, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov, AGİT Minsk Grubu eşbaşkanları Yuri Merjlikin (Rusya), Bernard Fassier (Fransa), Matthew Bryza (ABD) ve AGİT dönem Başkanı Polonya'nın özel temsilcisi Andrzej Kasprzyk'in katıldığını duyurdu. Minsk, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) şemsiyesi altında Azerbaycan Ermenistan arasında Yukarı Karabağ sorununu çözmek için kurulmuş, ancak Azerbaycan lehine hiçbir çalışmada bulunmamış, aksine işgal atındaki bölgelerde "referandum" yapılarak sorunu Ermeniler lehine çözme teklifinde bulunuyorlardı.. Halbuki Türkiye "Yukarı Karabağ" sorununu Ermenistan ile olan görüşmelerde, hatta Erdoğan'ın Obama ile yaptığı görüşmede bile önemle ele alınıyordu. Obama ile görüşen Başbakan Erdoğan, Minsk Grubu'nun bu süreçte daha etkin yol almasının işi kolaylaştıracağı görüşünü ifade ediyordu. Tam bu sırada bomba gibi bir olay meydana geldi. Nabucco imza törenine gelmeyen Rusya, Enerji'de Türkiye'nin kazandığı önemi idrak ederek, ilerde rakip olma yerine ortak olma seçeneğini seçiyordu. Aliyev'in Moskova'ya gidişinden 20 gün sonra Rusya Başbakanı Putin, Türkiye Doğalgaz ihtiyacının 2/3 ü Rusya'dan almakta idi. Görüşmelerde ayrıca, Mavi Akım-2 doğalgaz boru hattının İsrail'e uzatılması, Samsun-Ceyhan petrol boru hattı ve Güney Akım doğalgaz boru hattı üzerinde duruldu. Güney Akım'la ilgili projenin imza törenine İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi de katıldı. Nabucco'ya gereken önemi vermeyen Azerbaycan yönetimi, ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Asya işlerinden sorumlu Müsteşar Yardımcısı Matthew Bryza'nın ağzıyla Türkiye'ye mesaj veriyordu: "Azerbaycan'ın da Nabuco hattına tedarikçi olmaya hazır olduğunu hatırlatan Bryza bu durumun Ermenistan-Türkiye ve Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerini de olumlu etkileyeceğini" söylüyordu. Diğer taraftan, Minsk Grubunun soruna netice getirmeyeceğini çok acı bir şekilde idrak eden Aliyev şimdi "Minsk Grubu, şimdiye kadar fonksiyonunu ifa edemedi" demeçleri vermeye başladı. Durum bu olunca; Türkiye'nin Ermenistan ile yaptığı anlaşmalarda "Yukarı Karabağ" sorununun açık olarak yer almamasına Azerbaycan bir şey diyemedi. Deselerdi bile Türkiye'nin cevabı; "Yukarı Karabağ sorununu Rusya-Fransa-ABD'nın bulunduğu MİNSK ve özellikle Rusya tarafından çözülmeye çalışıldığını, Türkiye'nin bu durumda onların alacağı sonucu beklemek zorunda olduğu" şeklinde olacaktı. Yaptıkları yanlışın farkına vardığını sandığımız Azerbaycan yönetimi, Rusya'nın hem Minsk, hem de Doğalgaz Boru Hattı anlaşmalarında sonucu kendi menfaatlerini düşündüğünü görmüş olmaları gerekir. Bu sebepledir ki Ermenistan ile anlaşmanın imzalanmasına Azerbaycan Hükümetinden değil, milletvekilleri ve basından itiraz sesleri yükseliyor. Bütün bu durum Azerbaycan halkı tarafından bilinmediği için, onların bize "Türkiye niçin böyle davranıyor" demeleri normal. Ama, işin iç yüzü bundan ibarettir. Buna rağmen Türkiye Kıbrıs'ta olduğu gibi, "Yukarı Karabağ" sorununda da bütün dünyada haklı olduğunu kurnaz siyasetiyle sağlayacaktır. SON ….. .NOT: (*) Törene Gürcistan Cumhurbaşkanı Sakaşvili, Avusturya Başbakanı Werner Fayman, Bulgaristan Başbakanı Sergei Stanishev, Macaristan Başbakanı Gordon Bajnai, Romanya Başbakanı Emil Boc, Irak Başbakanı Nuri El-Maliki, AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso katıldılar. Ayrıca, ABD Avrasya Enerji Özel Temsilcisi Büyükelçi Richard Morningstar, Senato Dış İlişkiler Komitesi Cumhuriyetçi Parti Grubu Başkanı Senatör Richard G. Lugar, AB Komisyonu Enerji Komiseri Andris Piebalgs, Almanya Federal Ekonomi ve Teknoloji Bakanlığı Devlet Sekreteri Jochen Homann, Avusturya Federal Ekonomi Bakanı Reinhold Mitterlehner, Azerbaycan Sanayi ve Enerji Bakanı Natık Aliyev, Bulgaristan Ekonomi ve Enerji Bakanı Petar Dimitrov, Gürcistan Enerji Bakanı Aleksandre Khetaguri, AB Dönem Başkanlığı Temsilcisi Mikael Eriksson, Macaristan Ulaştırma İletişim ve Enerji Bakanı Peter Honig, Mısır Petrol Bakanı Amin Sameh Samir Fahmy, Romanya Ekonomi Bakanı Adriean Videanu, Suriye Petrol ve Mineral Kaynaklar Bakanı Sufian Al-Allao, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Direktör Riccardo Puliti, Avrupa Yatırım Bankası Direktör Thomas Barret ve Nabucco Uluslararası Şirketi Yönlendirme Komitesi Başkanı Werner Auli törende hazır bulundu. From: E-KomploTeorileri@googlegroups.com [mailto:E-KomploTeorileri@googlegroups.com] On Behalf Of Intigam Mamedov Turkiye yene turk dunyasina xeyanet etmesi ile tarixe dushdu. XX esrin evvelerinde Ataturk Leninle razilashmaga gederk Azerbaijanin Sovet Ishgalina gez yumdu. 90-ci illerin evvelerinde Orta Asiyani rusiya ve Chine qurban eledi. Indi Qarabagi ve Azerbaijani ermenilere qurban verir. Xocalini soyqrim qurbanlarinin ruhuna hormetsizlik edir. Turkiyenin ulkuculkeri ve boz qurdlari artiq yoxdurlarmi??? Hardadir Alparslan Turkesh!! Hardasan Abdulla Chatli!!! Hardasan ey turkun boz qurdlari!!!! Niye susursunuz!! Ermenilerle niye el sixishib protokol imzalayirsiniz | |||||||
RE: Yabancıya bin dönüm arazi! Posted: 12 Oct 2009 06:33 AM PDT MAALESEF SİZİN GİBİ ULASLARARASI İLŞKİLERDEN VE ULUSLARARASI SİYASETTEN ANLAMAYAN ARKADAŞLARIMIZ BU MESELEYİ BU KADAR BASİT BİR PLATFORMDA DEĞERLENDİRİYOR. İSRAİL YILLAR ÖNCE FİLİSTİN TOPRAKLARINA SATINALMAK SURETİYLE YERLEŞTİ, BUGÜN Kİ DURUMLARI MALUM. KENDİ TOPRAKLARINDA DÜŞTÜKLERİ DURUMUN TEK AÇIKLAMASI SİZİN GİBİ DIŞ POLİTİKADAN HABERSİZ BİR TAKIM CAHİLİN KÖY KANUNU DEĞİŞTİREREK YABANCILARIN %50 ORANINDA TOPRAK SAHİBİ OLMALARINA HAK KAZANDIRMASI. MÜNASİP BİR AÇIKLAMA İSTEMİŞTİNİZ. > From: seda@formark-ist.com > To: sibel.sicimoglu@termpazarlama.com; YenidenTurkiyem@googlegroups.com > Subject: RE: Yabancıya bin dönüm arazi! > Date: Mon, 12 Oct 2009 14:37:36 +0300 > > > İngilizler'in İspanya'da sahip oldukları yazlık evlerin ve gidip > gelmelerinin > Yarattıgı ekonomik hareketlilik, bu sene kriz nedeniyle azaldıgı için > İspanya ekonomisinin durgunluga girmesinin nedenlerinden biri olarak > gösteriliyor. > Ben hayatımda hiç bir İspanyol tanımadım ki İngizler veya Almanlar vs > Ispanya'dan ev/mulk/arazi > Alıyor diye üzüntü duysun , Bilakis çok memnunlar kendi ulkelerine garanti > turist gelecek > Alış/veriş yapacak, restorantda yemek yiyecek diye. > Bizdeki bu korku nedir, Alman , Avusturya vs. uyruklu kişiler burada > aldıkları yerlerin > Topragınımı yükleyip kendi ülkelerine götürecekler. Ülkemize yerleşip hızla > 3-5 çocuk yapıp > Türkiyenin nufusunu mu geçecek ve ülkemizi elimizden alacaklar. > Nedir bu korku, ltf bana münasip lisanla anlatmanızı rica ederim. > > Tşk ederim, > Hikmet S.Kut > > > -----Original Message----- > From: YenidenTurkiyem@googlegroups.com > [mailto:YenidenTurkiyem@googlegroups.com] On Behalf Of Sibel Sicimoglu > Sent: 12 October 2009 14:11 > To: YenidenTurkiyem@googlegroups.com > Subject: FW: Yabancıya bin dönüm arazi! > > > > > > Biz Türklerin Almanya 'nın çeşitli illerinde Hollanda,Fransa,gibi ülkelerde > toplam kaç dönüm arazi mülkiyetimiz var bir bilgimiz varmıdır?Nasıl bilgi > edinilebilir?Mütekabiliyet mühim !!zira elimizde eşit değerde koz > bulunur,ayrıca bu arazilerin ekonomik değeri (toprak altı ve üstü) nedir? > Bilmek icabetmezmi?Sonra bahsi geçen konuyu mütalaa etsek daha doğru bir > yerden bakıyor olmazmıyız ,Bulunduğumuz yerle alakalı bir sıkıntımız yoksa , > Peki...O' vakit birde Güney Doğu Anadoluya bir göz atsak,bölgenin İsrail > vatandaşlarına pek cazip geldiğine tanık olabilirsiniz ,Eh güzel Yeniden > YENİ TÜRKİYEM ,Kimbilir,bindikleri dalı kesmekten cayarlar belki de... > ''' Cebri Sulh !!''' İnşallah ,çocuklarımız görür Savaşsız dünya > günlerini... > > Saygı,Selam ve Dualarımızla, > > Sibel Sicimoglu > > > > -----Original Message----- > From: YenidenTurkiyem@googlegroups.com > [mailto:YenidenTurkiyem@googlegroups.com] On Behalf Of Mustafa Erol > Sent: Monday, October 12, 2009 1:14 PM > To: haberanaliz@googlegroups.com; kotanlartr@googlegroups.com > Subject: Yabancıya bin dönüm arazi! > > > Yabancıya bin dönüm arazi! > > > > <http://www.milligazete.com.tr/dosyalar/haberler/2009/10/11/140468/yabanciya > -bin-donum-arazi-medium-0.jpg> 38 Bin kilometrekare alana sahip, 6 kıyı ili > bulunan Doğu Karadeniz Bölgesi'nde 657 yabancı uyruklunun bin 207 adet > (yaklaşık bin dönümlük) arazi sahibi olduğu ortaya çıktı. > > Son yıllarda yabancıların çok sayıda mülk edindiği tartışmaları yapılan Doğu > Karadeniz Bölgesi'nde yabancı uyrukluların yaklaşık bin dönümlük arazi > sahibi olduğu ortaya çıktı. > > Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün kayıtlarına göre Doğu Karadeniz > Bölgesi'nde bulunan Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin'in toplam > yüzölçümü 38 bin kilometre olarak belirlendi. 3 milyon 606 bin nüfusun > yaşadığı bölgede, sadece 657 yabancı uyruklu kişinin bin 207 adet taşınmaza > sahip olduğu belirlendi. Bu taşınmazların toplam ölçümü ise 947 dönüm, bir > başka deyişle 947 bin metrekare oldu. Bölgedeki illerde en çok Alman ve > Avusturya uyruk kişilerin arazi ve gayrimenkul sahibi olduğu ortaya çıktı. > > İllere göre yabancı uyrukların mülkiyet oranı şöyle belirlendi: > > SAMSUN: 9 bin 83 kilometrekare ve 1 milyon 233 bin nüfusa sahip Samsun'da > 189 yabancı uyruklunun 319 adet taşınmaz mülkü bulunuyor. Bu mülklerin > büyüklük oranı 400 bin metrekare olarak belirlendi. İlde, Alman uyruklu 123, > Avusturya uyruklu 51, Hollanda uyruklu 4, Brezilya uyruklu 2, İran uyruklu > 2, İsviçre uyruklu 2, İtalya uyruklu 2 ve Gürcistan uyruklu 1 kişinin > mülkiyeti bulunuyor. > > ORDU: 5 bin 963 kilometre kare alana ve 719 bin nüfusa sahip Ordu'da 138 > yabancı uyruklu kişinin 289 adet mülkiyeti bulunuyor. Bu mülkiyetlerin > büyüklüğü 144 bin 218 metrekare alanı kapsıyor. İlde, Alman uyruklu 68, > Avusturya uyruklu 65, ABD uyruklu 1, Hollanda uyruklu 1 ve Danimarka uyruklu > 1 kişinin mülkiyeti bulunuyor. > > GİRESUN: 6 bin 934 kilometrekare alana ve 421 bin 766 nüfusa sahip > Giresun'da 97 yabancı uyruklunun 187 bin 463 metrekarelik 165 adet taşınmazı > bulunuyor. Giresun'da Alman uyruklu 80, Avusturya uyruklu 11, Hollanda > uyruklu 2, Fransa uyruklu 2, Avustralya uyruklu 1 ve Hırvatistan uyruklu 1 > kişinin mülkiyeti bulunuyor. > > TRABZON: 4 bin 664 kilometrekare alana ve 748 bin 982 nüfusa sahip > Trabzon'da 210 yabancı uyruklunun 201 bin 370 metrekarelik 381 adet > taşınmazı bulunuyor. İlde, Alman uyruklu 155, Avusturya uyruklu 35, Hollanda > uyruklu 13, ABD uyruklu 1, Avustralya uyruklu 1, Gürcistan uyruklu 1, > İngiltere uyruklu 1, İsveç uyruklu 1 ve Rusya uyruklu 1 kişinin mülkiyeti > bulunuyor. > > RİZE: 3 bin 920 kilometrekare alana ve 316 bin 252 nüfusa sahip Rize'de, 16 > Alman uyruklu kişinin 8 bin 897 metrekarelik 37 taşınmaz mülkiyeti > bulunuyor. > > ARTVİN: 7 bin 436 kilometrekare alana ve 166 bin 584 nüfusa sahip Artvin'de > Alman uyruklu 7 kişinin 4 bin 355 metrekarelik 16 adet taşınmaz mülkiyeti > bulunuyor." > > > > > Hotmail: Powerful Free email with security by Microsoft. Get it now. | |||||||
[anadoluhaber:35645] İki dost :)) Posted: 12 Oct 2009 06:31 AM PDT Çok yorulmuşlar çokkkkkkkkkk --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com | |||||||
[anadoluhaber:35644] Bir gezi, 34 anlaşma Posted: 12 Oct 2009 06:28 AM PDT Putin Çin'e gidiyor: Bir gezi, 34 anlaşma Putin'in Pekin ziyareti sırasında iki ülke arasında 5 buçuk milyar dolar değerinde 34 anlaşma imzalanması bekleniyor Pazartesi, 12 Ekim 2009 14:24 Dünya Bülteni/Haber Merkezi Rusya Başbakanı Vladimir Putin, resmi ziyaret için Çin'e gidiyor. Putin'in bugün başlayacak 3 günlük Çin ziyareti sırasında iki ülke arasında 5,5 milyar dolar değerinde 34 anlaşma imzalanması bekleniyor. Çin basınında çıkan haberlerde, iki tarafın enerji, ulaşım ve haberleşme alanındaki anlaşmaları imzalamanın yanı sıra 'terörizm ve ayrılıkçılıkla mücadele' yollarını da görüşeceği bildirildi. Yorumlara göre Putin'in gündemindeki ağırlıklı konu, enerji alanındaki işbirliği olacak. En büyük proje Çin'de, yılda 15 milyon ton petrol ürünü üretme kapasitesine sahip bir rafineri kurulmasını öngören anlaşma. Rusya'dan Çin'e petrol taşıyacak olan ve 2011'de devreye girmesi beklenen petrol hattıyla ilgili de görüşmeler yapılacak. İmzalanacak anlaşmalar arasında, Çin Kalkınma Bankası ile Rusya'daki dengi VEB arasında ulaşım, inşaat, altyapı ve maden çıkarma projelerinde kullanılmak üzere 500 milyon dolar borç verme anlaşması da bulunuyor. BALİSTİK FÜZE FIRLATIMI ÖNCEDEN BİLDİRİLECEK İki ülke arasında, balistik füze fırlatmalarının önceden bildirilmesiyle ilgili bir anlaşma da imzalanacak. Çin Ulusal Savunma Üniversitesi askeri uzmanlarından Li Daguang, bu tür anlaşmanın iki ülke arasında ilk kez imzalandığına, bunun dünyada da nadir görüldüğüne işaret etti. Çinli uzman, balistik füze fırlatmanın temel devlet sırlarından biri olduğunu, ancak yeterince dost olması durumunda başka ülkeye bildirilebileceğini söyledi. RUSYA ÇİN'DEN BÜYÜK DESTEK SAĞLAYACAK Pekin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Fakültesi Dekanı Cia Çingguo, Çin-Rusya ilişkilerinin Çin ile Sovyetler Birliği arasındaki ilişkilerin kesildiği 1960'lardan bu yana en iyi durumda olduğu görüşünü dile getirdi. Cia, sürdürülebilir ve karşılıklı yarara dayalı ekonomik ilişkilere bağlı olarak Rusya'nın Çin'den büyük miktarda finansal destek sağlayabileceğini ileri sürdü. Tsinghua Üniversitesi'ne bağlı Çin-ABD İlişkileri Enstitüsü araştırmacılarından Cou Şicien, Putin'in ziyareti sırasında Rusya'da hızlı tren hattı inşası için bir anlayış muhtırası imzalanacağı belirtilirken, Rusya'nın karayolu ve demiryolu altyapısının Çin'in gerisinde kaldığını savundu ve Rusya'nın metro trenlerinin Sovyetler Birliği zamanından beri değişmediği kaydetti. Cou, 1950'lerde Sovyetler Birliği'nin demiryolu inşasında Çin'e yardım ettiğini hatırlatarak, "Reform ve dışa açılma sayesinde Çin'in teknolojisi Rusya'yı geçti. Şimdi yardım etme sırası bize geldi" dedi. Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Vang Guangya geçen hafta düzenlenen basın toplantısında, Rusya ile enerji işbirliğini geliştireceklerini ve ham petrol boru hattının 2010'a kadar tamamlanması ve 2011'de petrol aktarmaya başlaması için çaba harcayacaklarını ifade etmişti. Çin Ulusal Petrol Şirketi (CNPC) ile Rosneft Oil arasında, bu ziyaret sırasında, Çin'in Tainjin şehrinde 15 milyon ton petrol ürünü üretme kapasitesinde rafineri kurulması için 4 milyar dolarlık anlaşma imzalanması bekleniyor. Windows Live: Arkadaşlarınızın Facebook'ta yaptıklarınızı kolayca görmesini sağlayın. --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com | |||||||
[anadoluhaber:35650] "Yemen'in bölünmesi çok yakın bir ihtimal" Posted: 12 Oct 2009 06:26 AM PDT El Husi: Yemen'in bölünmesi çok yakın bir ihtimal Yemen'de hükümetle savaş halinde bulunan Husilerin lideri, ülkede bölünme ihtimalinin çok yakın olduğunu söyledi. Pazartesi, 12 Ekim 2009 15:50 Dünya Bülteni / Haber Merkezi Yemen'in kuzeyinde, hükümetle savaş halinde bulunan Husilerin lideri Abdülmelik Husi, ülkenin bölünme ihtimalinin çok yakın olduğunu söyledi. Yemen yönetimine karşı ülkenin kuzeyinde yaklaşık iki aydan beri savaş halinde olan Husileri lideri Abdulmelik Husi, güvenlik sebeplerinden dolayı medya organları ile görüşmüyor, telefon ile de genelde bilgi vermeyi reddediyor. El Arabia televizyonu internet sitesinde El Husi ile yapılan röportaj yayınlandı. Yemen'in bölüneceği uyarısında bulunan Abdulmelik El Husi 'Eğer hükümet bu tutumunu sürdürüse sonuç bölünme olacaktır' şeklinde konuştu. El Husi İran'ın kendilerine yardım ettiği ve Irak'ta büroları olduğu şeklindeki haberlerin de doğru olmadığını ifade etti. Uluslararası arena ve Arap ülkelerinin tutumu konusundaki soruya ise El Husi, Yemen'deki durumun iyi analiz edilmesinin gerektiğini dile getirerek, özellikle de Arap Birliği Örgütü Genel Sekreteri Amr Musa'nın diyalog için daha fazla çaba sarfetmesinin icab ettiğini söyledi. Husi, 'Biz diyalog çağrılarına olumlu yaklaşıyoruz ancak, Amerika ve Batı ülkelerinin tutumu Yemen yönetiminin çatışmaları sürdürmesine neden olur' ifadesini kullandı. İran'dan yardım aldıkları konusundaki iddiaları reddeden El Husi; 'Defalarca bu tür iddiaların doğru olmadığını söyledik yine söylüyoruz. Biz tamamen bağımsız hareket ediyoruz. İran yönetimi Arap ülkeleri rejimleriyle özellikle de Yemen ile iyi ilişkiler içerisinde' şeklinde konuştu. Abdulmelik El Husi kendilerinin Şia'nın Zeydiyye taifesinden olduğunu da belirterek, Yemen'de etnik ayrıma tabi tutulduklarını ifade etti. http://www.dunyabulteni.net/ Windows Live™ Photos ile fotoğraflarınızı kolayca paylaşımı. Sürükle bırak Windows Live: Arkadaşlarınızın Facebook'ta yaptıklarınızı kolayca görmesini sağlayın. --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com | |||||||
Posted: 12 Oct 2009 06:17 AM PDT Ülke'nin dikta bir rejimle yönetildiğini iddia eden Muhalif Partiler, Başbakan Derviş Eroğlu'nun, Alman Adolf Hitler'den farklı olmadığını ima ettiler. Ancak tüm eleştirileri yanıtlamak üzere Meclis Kürsüsüne çıkan Başbakan ise Çevik Kuvvet ve 500'ün üzerinde Polis görevlilerini Meclis önüne kimin ya da kimlerin çağırdığından haberi olmadığını söyledi. __________ Information from ESET NOD32 Antivirus, version of virus signature database 4499 (20091012) __________ The message was checked by ESET NOD32 Antivirus. http://www.eset.com | |||||||
[anadoluhaber:35641] ^^^^^^^^^^^^^^ Posted: 12 Oct 2009 05:25 AM PDT --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com | |||||||
Posted: 12 Oct 2009 05:20 AM PDT Ben çok beğendim --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com | |||||||
RE: Yabancıya bin dönüm arazi! Posted: 12 Oct 2009 05:08 AM PDT Arkadaslar,bu rakamlar bana turizm istatistikleri gibi geldi. En cok turist Almanyadan geliyor denir ama gelenlerin yarisi Turk uyrukludur.Arazilerin de Turk uyruklu Alman,Hollanda, Avusturya vatandaslari tarafindan alinmis olma ihtimali vardir. -----Original Message-----
Tşk ederim, -----Original Message-----
Biz Türklerin Almanya 'nın çeşitli illerinde Hollanda,Fransa,gibi ülkelerde Saygı,Selam ve Dualarımızla, Sibel Sicimoglu
Son yıllarda yabancıların çok sayıda mülk edindiği tartışmaları yapılan Doğu Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün kayıtlarına göre Doğu Karadeniz İllere göre yabancı uyrukların mülkiyet oranı şöyle belirlendi: SAMSUN: 9 bin 83 kilometrekare ve 1 milyon 233 bin nüfusa sahip Samsun'da ORDU: 5 bin 963 kilometre kare alana ve 719 bin nüfusa sahip Ordu'da 138 GİRESUN: 6 bin 934 kilometrekare alana ve 421 bin 766 nüfusa sahip TRABZON: 4 bin 664 kilometrekare alana ve 748 bin 982 nüfusa sahip RİZE: 3 bin 920 kilometrekare alana ve 316 bin 252 nüfusa sahip Rize'de, 16 ARTVİN: 7 bin 436 kilometrekare alana ve 166 bin 584 nüfusa sahip Artvin'de | |||||||
[anadoluhaber:35643] Guy Debord, Politika ve Sanat Posted: 12 Oct 2009 04:05 AM PDT
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com | |||||||
[anadoluhaber:35647] GAYYA DAN ÇIKIŞ !! Değişim üzerine ‘’düşünceler’’(1) Posted: 12 Oct 2009 02:56 AM PDT Değişim üzerine ''düşünceler''(1)
Küçük bir çocuğun minik kediye dokunduğunu görürsün. Ansızın bir tokat patlar ensesinde! ''Çek elini''. Koruma içgüdüsü sandığımız bu algısal dayatma, çocuğun; özgürlüğü doyasıya yaşamasının önündeki en güçlü engel halini almıştır. Süreç içerisinde, ne kedi kalır gönülde, ne de dayatanın terminolojisinde olmayan başka bir şey… Tabiatımızın en güçlü güdüsüdür ''bağımsızlık''. Ancak bu duyguyu unutalı çok oldu. Bizler, bağımsızlığı ''nefsani arzuları özgürce fiiliyata dökme'' sanmakta olan bir toplumuz. Dolayısı ile, anlamlarımız ve yargılarımız bütünü ile çelişki ve saçmalıkla doludur. Bu öylesine vahim bir boyuta ulaşmıştır ki; ''kendimiz dışındaki –hiçbir şey – için aynı özgürlükleri istemez, adeta; at gözlükleri ile tüm kainat etrafımızda dönermişcesine takılıveririz kaos ve hengame bataklığına. Çağımızın en büyük sorunu bu merkez etrafında cereyan eden basit problemciklerin ''bireysel ve toplumsal beka sorunu üretmesine'' dayalı olarak açığa çıkmış olmasıdır. Yani, temelde belli bir süreç içerisinde hayata geçirilmiş ''kasıtlı'' bir yozlaşma sürecinin doğurduğu tabi bir neticeyi, sorun olarak adlandırıyor ve hayıflanıyoruz. Değişmek, hiçbir zaman kolay olmamıştır. Çünkü; geliştirilen algı; her zaman ''güdü ve tabu'' haline gelmiş, bu minvalde ''sürüleştirilen toplumlar'' adeta kendi çıkarlarına yönelik olan değişimlerin karşısında olmuştur. Çünkü, sürü; çobanın arzularına tapınan bir yığındır. Mevcut konjonktür gereği meseleyi başka bir form dahilinde incelemek istiyorum. Yaşadığımız Dünya, sürekli üretim ve tüketim düzleminde dışavurumların tespiti ile dolu bir alemdir. Bu alem; üretim sürecinde ortaya koyduklarının, tüketim sürecinde sömürülüşüne defalarca kez şahit olmuş, sürekli aynı iz ve belirişler ile ''tekerrürlere'' dayalı bir süregeliş içerisinde halık olmuştur. Öyledir ki; tarihi(gerçek tarihi) doğru verileri bütünleştirmek sureti ile incelediğimizde, tarihin iki ayrı düşüncenin çatışmasının ürünü olduğunu görebilmekteyiz. Bunlardan biri; aydınlanmacılık, öteki ise sürü psikozudur. Yeryüzündeki problemlerin hemen hemen bütünü; egemenlik ve bu egemenliğin temelini oluşturan ''meta'' sorunundan ibarettir. Meta, güç demektir. Çünkü, varlık aleminin bünyesinde var olan her unsurun ''karşılıklandırılışı'' ile birlikte açığa çıkmış, üretim ve tüketim dengelerine müdahale eden fikriyatın oluşmasına vesile olmuş ''tehlikeli bir araçtır''. Aydınlanma, hiçbir etkiye maruz kalmaksızın ''tabii olana dönüş'' demektir. Aydınlanma, belirli bir kalıbın içerisinde, ''yeni anlam ve kavram üretme'' manası biçilmiş bir kavram olsa da, realiteye dönüş, ana farkındalık olarak izah edilmesi gereken ''kilit'' bir ifadedir. Mesela, Fransız İhtilalinin temelindeki aydınlanma, tabii olmayan sistematiğe müdahale ederek ''tabii koşulları üretme çabasının özünü yansıtır''. Ancak, gerçek manası ile aydınlanma, kalıplar üstü kalabilmek demektir. Kötüyü ortadan kaldırım, kötünün iyisini koyma, aydınlanma değil; sadece ''süsleme''dir. Dolayısı ile, aydınlanma süreçlerini iyi analiz ettiğimizde tarihte çok ciddi aydınlanma süreçlerinin var olduğunu söylemek imkansızdır. Bir çelişkiden bahsetmek isterim; Özellikle görüşleri itibari ile ciddi saygı duyduğum bir şahsiyet olan ''Mir Seyit Sultan GALİYEV''in yaşamı süresince savunduğu görüşlerin bütünü, mevcut konjonktürde bağlı kaldığı ''değer ve yargılara'' dayalı olarak ortaya çıkmış görüşlerdi. Nedenine geldiğimizde; hiçbir surette ''İslam'' karşısında olmayan bir görüş olan, Dialektik Meteryalizmi ele alırken, ''yozlaşmış ve uysallaştırılmış'' olan Emevi dinciliğini de ''İslam'' olarak kabul etmek demek; iki çelişkili kavramın ortasında boğularak can vermek demektir. Yani genel olarak, dinin gerçeğini ve sömürü karşısında paylaşımın nasıl olacağını izah yöntemini, belirli kalıplardan çıkmaksızın kavramak imkansızdır. Bu noktada devreye giren en etkin unsur ; ''Evrensel Akıl''dır. Kuran'da bu gerçek ''yunus 100'' de net biçimde ifade edilir; ''Allah aklını kullanmayanların üzerine rics/pisliği yağdırır''… Bugün, çağımızın en temel sorunu ''kalıp ve ezberlerin'' diktasında yol aldığı gerçeğini dahi kabul etmeyişidir. Bunun en net delilini bir örnek ile ifade edeyim; AKP ile birlikte tavan yapan ''dinci akım'', Kurani ve Muhammedi İslam'ın hiçbir yerinde yer edinemeyecek kadar dindışıdır. Bunu defalarca kez makalelerimizde ''ilmi veriler sunmak sureti ile ifade ettik''. Bu kanadın anlattıklarını ''gerçek din'' olarak kabul edip benimseyen diğer kanadın ürettiği muhalefet, sadece bir çırpınış olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir husus üzerinde tartışılırken ; ''e tabi öylede, yine de laiklik gereği olmaz!!'' gibi söylemleri sıkça işittiğimiz bu süreç, adeta iki kutbun da acizliğini gözler önüne sermektedir. Ne dinciler ''Kurani ve Muhammedi İslam''ın dairesi içerisindedir. Ne de, ben aydınım diyerek kendisini yaftalayıp, belirli ideolojik kırıntıların kendisine yüklediği önyargılar hasebi ile ''dini, öcü olarak görüp incelemeyen'' ve bu dinci güruhun söylemlerini din saymak sureti ile ''karşıt duruş sergileyenler'' bilimsel duruş dairesi içerisindedir. Kısacası, rezaletin daniskasını gözlerimizle gördüğümüz halde, çoğunluk olarak ortaya koyduğumuz basiretsizlik altında ezilmekteyiz… (EN'ÂM suresi 116. ayet) Yeryüzündeki insanların çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Sadece sanıya uyarlar onlar ve sadece saçmalarlar. Kuran'ın bu ayeti, ilginç bir iddia ortaya atmaktadır. Yeryüzündekilerin çoğunluğu seni saptırır. Bu, her daim evrensel aklın mensuplarının ''azınlık'' olacağının haberidir. Kaldı ki, ''lastik ayakkabı ile okula giden kız çocuklarının olduğu bir ülkede, namussuzca mersedes marka arabalara binen şahsiyeti kırık din pehlivanlarının'' dindar olduğunu zaten düşünmüyoruz. Dindarlık, camide namaz kılmak sureti ile günah çıkartmak. Sonraki süreçte, algı üreten, sömüren ve dayatan sistematik ile halvet olmak manasına getiriliyorsa, bu ''İslam'' dininin değil, başka bir dinin dindarları için söyleniyor demektir… İslam, ''s-l-m'' kökünden gelen, barış,esenlik,refah,huzur,güvenli bölge,parçalanmayan ve bölünmeyen kitle..vs. manalara gelen bir kelimedir. Arapça da ''başına MA eki koyduğunuz kalıpların bütünü, o işin içinde bulunma halini yansıtır''. Yani, MA ve SELAM, Muslim olarak karşımıza çıkar ki, bu kelimenin manası; yukarıdaki fiillerin içinde olan kişi demektir. Bu kişinin, Irak'ta 3 milyon insanı mağdur bırakmış, kendi ülkesinin iç işlerine ''gerdek maymunu'' gibi burnunu sokan ''emperyalist devletler'' ile müttefik olması, Kurani ölçüde imkansızdır. Kuran, bu müttefiklere ''Münafık'', yani ''Mümin görüntülü müşrik'' demektedir. Bugün, Türk halkının aldatıldığı DİN olgusunu kullanan odakların bütünü, İmam Ali'nin deyimi ile ''Din elbisesini tersten giymiş müşriklerdir''… Nedenine gelelim; Son 7 yıllık süreçte ülkemizde yaşanan olayların tamamı, Amerikan-Yahudi oligarşisinin çıkarlarına hizmet etmektedir. Bu reel gerçeğin faili olan ''idris kılıklı iblisler'', topluma ''din elbisesini tersten giyerek caka satarken'', vakıflar kanunundan petrol yasasına, Ermenistan ile sınır kapılarının açılmasından KİT'leri peşkeş çekmeye kadar, hertürlü işbirliğine girişmiş, verilen tavizler ve dışarıdan pompalanan Küresel sermaye kırıntılarına teslimiyet ile adeta ''Şeytan ile kan kardeşi olmuşlardır''. Kuran'ın Salat dediği, ve ilk rüknu ''Bağımsızlık'' olan bir fiiliyatın yakından uzaktan içine girmeyen bu çarpıklık, toplumlara ''uysallaştırılmış dinciliğin İslam adı altında pazarlanması sureti ile'' şirin gösterilmiştir. Mesela; (TEVBE suresi 34. ayet) Ey iman sahipleri! Şu bir gerçek ki, hahamlardan ve rahiplerden birçoğu halkın mallarını uydurma yollarla tıkabasa yerler ve Allah'ın yolundan geri çevirirler. Altını ve gümüşü depolayıp da onları Allah yolunda harcamayanlara korkunç bir azap muştula. (TEVBE suresi 35. ayet) Gün olur, cehennem ateşinde onların üzerine lav dökülür de bununla onların alınları, böğürleri, sırtları dağlanır: "İşte egolarınız için yığdıklarınız. Hadi tadın biriktirmiş olduklarınızı!" (MEÂRİC suresi 18. ayet) Toplayıp kasada yığanı/depolayanı. Gerçek İslam, referansını Kuran'dan alır. Bu din, tarihin başından beri var olan ''tevhid'' inancının özüdür. İnsancı ve akılcıdır. Toplumsal sınıflar karşısında elde ettiği başarıları düşündüğümüzde bunu daha net görebiliriz. İbrahim Peygamber'in tepkisi, taş ve tahta putlara değildi. O putlar üzerinden işleyen, servet-sermaye merkezli sisteme, o sistemden vazgeçemeyen oligarşiye idi. Çünkü, Allah'ın; taş ve tahtaya üstünlük sağlama gibi bir egosu olmaz. Mekke'de ki çoktanrıcıların tamamı; Allah'ın varlığını kabul eden; ancak iktisadi düzlemde oluşturdukları ''SÖMÜRÜ SİSTEMİNİ'' ayakta tutma adına putlar inşa etmiş ve bunları belli gayeler için kullanmakta olan bir toplum idi. Muhammedi Devrim, mistik yönü kadar, toplumsal-sosyolojik yönü ve iktisadi yönü ile de ön planda olmalıdır. Sonraki süreçte, yıkılan sistemin kırıntılarından beslenen antik oligarşi, kendi sistemini İslam içerisinde dirilterek, Allah elçisine yalan söz isnad etme işine girişmiş, Devrimci İslam yok edilmiş, yerine ''toplumla ilgilenmeyen ritüel dinciliği getirilmiştir''. Devrimci İslam, sermaye yığan elitleri, yerden yere vurup, onların hanedanlığına balta indirirken, uysal İslam ; içini boşalttığı kavramların ardına sığınarak, toplumları ''Kuran''dan kopartmış, ve kendi ürettiği tahakkümlere esir kılmıştır. Bu durum günümüzde aynen devam etmektedir. Devrimci İslam, sınıfsız ve düzlemsiz bir toplumu ideal olarak belirlemiş, bu yönde bir halk devrimi üretmiştir. Ancak uysal İslam ise, altın işlemeli kubbelerin altında fetva veren, Yahudi menşei ruhbancılığı üreterek; algılara müdahale etmek koşulu ile ''sömürüyü mübah kılmıştır''. Günümüzde, Küresel Sömürü sisteminin öyle ya da böyle bir tarafında konumlanıp, din adına tavır ve duruş sergileyen bütün kişi ve zümreler; bu soytarılığın 21.yy'da ki temsilcisi konumundadırlar. Onların anlattıklarını ''din'' sanmak sureti ile dinin tamamına karşı olanlar ise, bu soytarılığın başarısını tescilleyen; yapay kutuplar içindeki zavallılardır. Şekilperest, ataperest, ecdatperest dincilik; varlığının enerjisini, sürüleştirdiği kitlelerin partizan ve fanatik ruhundan alır. Bunun ürettiği ''kalabalık; karanlıktır'' denklemi, tarihte; gerçek İslam adına fiiliyat üreten tüm aydınları katletmiştir. Öyle ki, Türkiye'nin Kurtuluş mücadelesini dahi küfür sayacak kadar azıtan bu şahsiyetsiz hareket, günümüzde egemen anlayış olarak karşımıza çıkmaktadır. Peki aydınlanmanın bu noktadaki yeri ve önemi nedir ? Kavram ve olguların özüne inmedikçe; iki kutuplu sürecek bu çatışmanın galibi kim olursa olsun, yığınların üzerinde keyif çatan halk düşmanları tek kar eden güruh olacaktır. White House'nin avlusunda istavroz çıkartan Haçlı komutanlarının bu işte parmağı olduğu aşikardır. Onlar; SÖMÜRÜ ideolojisi üretme hususundaki uzmanlıkları ile bilinir… Ne yapmalı dersiniz ? Bunu daha sonra cevaplarız nasipse. Bugünlük bu kadar… Saygılarımla.
EREN ERDEM http://www.bagimsizyorum.com/?mxz=YaziD&hid=16
http://www.facebook.com/group.php?gid=111078723410&ref=search&sid=1762732460.110546488..1
Windows Live: Arkadaşlarınızın çevrimiçi ortamda yaptıklarınızdan haberdar olmasını sağlayın. --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com | |||||||
[anadoluhaber:35649] Zayıflamak artık hayal değil...(Sınırlı sayıda özel kampanya) Posted: 12 Oct 2009 02:43 AM PDT Figurin; Formda görünmek ve sağlıklı yaşamak için… Bakanlık onaylı, kilo vermeye yardımcı bitkisel kapsül. Mucize vaat etmiyoruz, eğer gerçekten zayıflamak istiyorsanız kesinlikle denemenizi öneririz. Şimdi çok sınırlı sayıda(250 Adet) ürün için; 1 adet Figurin Zayıflama Hapı alana 1 adet Bonie Peeling “bedava” SADECE 65 TL İsterseniz 10.85 x 6 Taksit www.iyidukkan.com veya 0216 418 41 51 Bu bir duyurudur. Eğer bir daha almak istemiyorsanız, lütfen bilgi@iyidigital.com adresine boş bir mail gönderiniz. Saygılarımızla SATIŞ EKİBİ ***************************************** IYIDUKKAN Alışveriş Hizmetleri Bağdat Caddesi Keylan İş Merkezi No:19 Kat:1 Daire:3 Kızıltoprak / İstanbul Tel: 0216 418 41 51 Fax: 0216 418 41 40 --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com | |||||||
[anadoluhaber:35652] Hz. Ali'den üç özlü söz Posted: 12 Oct 2009 12:59 AM PDT Alçak gönüllülük, ilmin meyvesidir. Hz Ali (ra) Akıllının tahmini, cahilin kesin bilmesinden daha doğrudur. Hz Ali (ra) Akıllı olan kemal (olgunluk), cahil olan mal ister. Hz Ali (ra) -- http://www.gorkemates.com --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com |
You are subscribed to email updates from ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ To stop receiving these emails, you may unsubscribe now. | Email delivery powered by Google |
Google Inc., 20 West Kinzie, Chicago IL USA 60610 |
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.