[anadoluhaber:36571] ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ

ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ

Link to ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ

[anadoluhaber:36543] Tek parti Yargıtayı

Posted: 10 Dec 2009 09:56 PM PST

İlk denemesinde AKP’yi kapattırmayı başaramayan ve ikinci davayı telefon dinlemeleri üzerinden açmaya hazırlanan Başsavcı, Sincan’dan TİB raporunu istedi

Telefon dinlemeleri nedeniyle partilerin kapatılabileceğini açıklayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nden, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nda (TİB) yapılan aramanın raporunu istedi.

Eski YARSAV Başkanı Faruk Eminağaoğlu’nun telekulakla ilgili Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yaptığı başvurusu üzerine TİB’de iki defa arama yapılmıştı. Edinilen bilgilere göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, sürpriz bir kararla geçen hafta Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nden TİB raporunu istedi. Başsavcılığın, Faruk Eminağaoğlu’nun konuyla ilgili suç duyurusu dosyasını da istediği bildirildi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, telefon dinlemeleri için, “farklı odaklara hizmet ettiği” ve “dinlemeleri parti kanalıyla yapıldığı” yönünde karar verirse ikinci kapatma davası gündeme gelebilir.

Yalçınkaya ‘kapatılır’ demişti
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Milliyet gazetesinden Fikret Bila’ya yaptığı açıklamada telefon dinlemeleri nedeniyle AKP’nin kapatılabileceğini söylemişti. Yalçınkaya şöyle demişti: “Siyasi partilerin tüzükleri, programları ve eylemleri Anayasa’nın 68. maddesine aykırı olamaz. 68. maddenin 4. fıkrasında, siyasi partilerin tüzük, program ve eylemlerinin hukuk devleti ilkelerine aykırı olamayacağı yazılı. Eğer bu hüküm ihlal edilmişse o zaman Siyasi Partiler Yasası’nın 98. maddesinde yazılı olduğu gibi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı olarak bizim görevimiz başlar. Siyasi Partiler Yasası’nın 98. maddesi siyasi partilerin kapatılması davalarını düzenliyor. Başsavcılık bu bilgi ve belgeleri Anayasa’nın 68/4 ve Siyasi Partiler Yasası’nın 98. maddeleri açısından incelemeye almak zorunda. Telefon dinleme hukuk devleti ilkelerine aykırı biçimde yapılıyorsa, Siyasi Partiler Yasası ve Anayasa’nın 68/4 maddesiyle ilgilidir. Telefon dinleme, kayda alma, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesinin hangi hallerde yapılabileceği yasada detaylı biçimde belirlenmiştir. Bu işlemin bu yasaya uygun yapılması gerekir.”

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36551] 'Ya açılım ya da katliam cumhuriyeti' - Neşe Düzel (Taraf)

Posted: 10 Dec 2009 09:52 PM PST

“Bu memlekette azınlıklara yönelik Kafes diye bir plan hazırlanacak ve siz bir Gestapo soğukkanlılığıyla bu suikast tertiplerini seyredeceksiniz. Böyle sol siyaset olmaz.”

“Açılımın sonuna kadar gitmek lazım. Çünkü bugün bir yol ayırımındayız. Ya demokratik cumhuriyet olacağız ya da geri dönüp tekrar Ergenekon-katliam cumhuriyeti olacağız.”

“Açılımın ne olduğunu bilmiyoruz diyenler, aslında açılımdan yana değiller. Zira açılımı herkes biliyor. Açılım, yurttaşların eşit hale getirilmesidir, demokratik anayasadır.”


* * *

İKİNCİ BÖLÜM

Solda kurulan yeni partinin katılımcılarından olan İstanbul Bağımsız Milletvekili Ufuk Uras’la dün birinci bölümünü yayımladığımız söyleşiyi, kaldığımız yerden tamamlıyoruz.


* * *

NEŞE DÜZEL: Yeni sol parti olarak Anayasa’nın değiştirilmesini destekliyor musunuz? 


UFUK URAS: Evet, çünkü otoriter cumhuriyetten demokratik cumhuriyete geçmemiz için demokratik bir anayasa hazırlamamız şart. İktidar, 12 Eylül rejiminin avantajlarını kullanıyor. Muhalefet de, 12 Eylül’ün getirdiği kurumları, “Cumhuriyet’in kazanımları” diye anlatıyor. AKP pragmatizmiyle CHP statükoculuğu arasında sıkışmış bir siyaset var bu ülkede. Bu siyaseti dönüştürmek şart. 

Bu durumda, AKP’yle birlikte yeni bir anayasa hazırlanmasını destekler misiniz peki? 


Tabii... Bu ülkede bu yönde adımlar atanı destekleriz biz. Mesela AKP, “Ermenistan’la ilişkiler normalleşmeli” dedi. Ben Meclis’te hemen destekleyici bir konuşma yaptım. “Sadece bununla kalmayalım, Ermeni yurttaşlarımızın Türkiye’de kamuda karşılaştıkları ayırımcılıkları da ortadan kaldıralım” dedim.

Bu konuşmaya nasıl bir tepki aldınız?


CHP’den tepki aldım. CHP sıralarından bana, “Türkiye’de öyle bir şey mi var” diye laf attılar. Bu tür bir tepki, vatandaşların bir bölümünü vatandaş olarak görmemek anlamına gelir. Nitekim bu memlekette azınlıklara yönelik Kafes diye bir plan hazırlanacak ve siz bir Gestapo soğukkanlılığıyla bu suikast tertiplerini seyredeceksiniz. Böyle siyaset olmaz. Ama her süreç kendi alternatifini yaratır tabii. Ergenekon süreci de solu ayrıştırıyor ve ülkede gerçek solu yaratıyor. Devletçi soldan özgürlükçü sola geçiliyor. Bir sürü insan beni arıyor. “Hiç siyasi faaliyette bulunmadım. Bu harekete nasıl dahil olabilirim” diye soruyor. 

Yeni sol parti Kürt açılımını destekleyecek mi? 


Tabii ki... Biz AKP’ye niye açılım yapıyorsun diye itiraz etmiyoruz ki. Biz, AKP’ye, “açılım için niye adım atmıyorsun, niye hâlâ duruyorsun, somut bir şey yapmıyorsun?” diye itiraz ediyoruz. Yoksa “açılalım ama çok açılmayalım” diye bir yaklaşım olabilir mi? Açılımın sonuna kadar gitmek lazım. Aslında Türkiye’nin bugün yaşadığı durum şu. Biz bugün bir yol ayırımındayız. Ya demokratik cumhuriyet olacağız ya da tümüyle geri dönüp Ergenekon cumhuriyeti, katliam cumhuriyeti olacağız. İkincisi, bir kâbus senaryosudur.

Kürt açılımı konusunda AKP’yi hangi konularda eksik buluyorsunuz? 


AKP bu konuda somut adım atmıyor. Demokratik açılım için şu âna kadar somut bir adım atmadığı için de, DTP’nin kapatılması gibi bir kâbusla karşı karşıya kalıyoruz. Hâlâ siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıran bir düzenleme yapmadılar. Çünkü kendileri açısından kapatılma sorunu geride kaldı ve rahatladılar. AKP açılım konusunda sadece konuşuyor.

Bazıları Kürt açılımının ne olduğunu hâlâ bilmiyoruz diye AKP’yi eleştiriyor. Bu eleştiriye katılıyor musunuz? 


Politik bir eleştiri değil bu. Açılımın ne olduğunu bilmiyoruz diyenler, aslında açılımdan yana değiller. Çünkü açılımın ne olduğunu herkes biliyor. Açılım, bu ülkenin, yönetmeliklerinin, yasalarının, anayasasının demokratikleşmesidir, yurttaşların eşit hale getirilmesidir. Ve bu, MGK’dan çıkan bir devlet projesidir. Çünkü Türkiye, sorunu, inkârla, şiddetle çözemeyeceği bir yere geldi tıkandı. Bu yüzden bu açılım bir yerden hızla başlamak zorunda. Ama AKP zaman kaybediyor. Bugün bir İmralı meselesi çıktı. Herkes odanın santimetre kare hesabını yapıyor.

Sizce sorun nedir? 


Ortada havalandırma, pencere, soluk alamama meselesi var. Ayrıca şu anda DTP’nin kapatılması meselesi de var. AKP siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştırmalıydı ama ne siyasi partiler yasasını değiştirdi ne de seçim yasasını. Ne koruculuk sistemini kaldırdı ne de yerel yönetimleri güçlendirdi. Bu ülkeye gerçek bir sol muhalefet lazım! Türkiye’nin dört bir yanından Meclis’e her yıl 650 bin vatandaş geliyor. Sorunların nasıl çözülemediğini, her şeyin ne kadar merkezîleştiğini gösteriyor bu. Avrupa’da hiç bir ülkenin parlamentosuna bu kadar çok vatandaş yığılmıyor. Çünkü herkes kendi sorununu kendi ilinde, ilçesinde çözüyor.

Kürtlerin anadilde eğitim yapmasını destekliyor musunuz?


Zaten ancak böylesi anlamlı olur. Git dilini anandan öğren denilemez ki... Üstelik anadilde eğitim yapılabilmesi, resmî dilin Türkçe olmasını ortadan kaldıran bir şey değildir. Beğenmediğimiz İran’a bakalım... Hutbeler dahil herkes kendi dilinde kendini ifade ediyor ve İran bölünmüyor. Kültürel çoğulcuk niye bölücü olsun ki? Biz, demokrasiye hâlâ yabancı doktrin gibi bakıyoruz. Demokrasiyi lafta savunuyoruz. Batı’da bu işler nasıl çözülmüş? Biraz da ona bakalım. Onlarda, silahlı örgütün dönüştürülmesi ve demokratik reformların yapılması eş anlı olmuş. Bizde ise bu iş yumurta, tavuk meselesine dönüştü. Herkes “önce sen adım at” diyor.

Bu sol partinin ekonomi politikası ne olacak? Serbest piyasayı destekleyecek misiniz? 


Günümüz dünyasının piyasası küresel bir piyasa. Bu salı pazarı değil ki, ben Misak-ı Milli’ye uygun olarak bu pazarı, piyasayı kaldırıyorum diyebilesin. Yapılacak şey, insanları küresel piyasalar karşısında sosyal politikalarla korumak. Biz, özellikle küresel kriz ortamında insanlara nefes aldırmak için sosyal politikalara ağırlık vermekten yanayız. Bayramda lisedeki matematik öğretmenimi ziyarete gittim. Emekli maaşını söyledi. İnsanın duyunca hakikaten canını sıkıyor bu. Biz, “Patriot füzesi mi yoksa sosyal harcamalar mı” diye sormak zorundayız. Çünkü bu teknik bir konu değildir. Tamamen politik bir tercihtir. Toplumsal ihtiyaçlarda önceliklerin belirlenmesidir. Bu anlamda ekonomide de demokrasi gerekir.

Eski usul sol partilerin doğal müttefiki sendikalar olurdu. Ama sendikalar bugün ulusalcı, dolayısıyla da tutucu bir anlayışı benimsiyor. Bu sol parti, ulusalcı sendikalarla nasıl işbirliği yapacak? 


Bu sol partinin ulusalcı sendikalarla hiç bir ilişkisi olmayacak. Ama biz sendikal dünyadaki Ergenekoncu, milliyetçi yapılanmayı minimuma indirebiliriz. Pek çok sendikayı milliyetçi hezeyandan koparabiliriz. Çünkü Ergenekon sürecinde sendikalarda da bir ayrışma yaşanıyor bugün. KESK, Birleşik Metal-İş vb... demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, emekten yana dururken, pek çok sendika da ulusalcı kanatta duruyor.

AKP’nin dış politikasını destekliyor musunuz? Eksik ya da yanlış bulduğunuz yanları neler? 


AKP’nin reformlarda adım atmayarak AB sürecinde zaman kaybetmesini eleştiriyoruz. NATO’yu da sorguluyoruz. Biz Ermenistan’la da, Irak’la da, İran’la da ilişkilerin normalleşmesinden yanayız. Afganistan’a asker göndermeye karşıyız. Amerikan güçlerinin Irak’tan çekilmesinden yanayız. Biz sadece Misak-ı Milli sınırları içinde değil, küresel olarak da militarizme karşıyız. Saldırgan politikalar, askerî Keynescilik, silah ve askerî yatırımlar sonucunda şu anda yaşanan küresel krizler çıkıyor. Militarizme karşı çıkmak ve demokrasiyi savunmak bizim sadece Türkiye içinde değil, uluslararası ölçekte de vizyonumuzun bir parçası. Ama...

Evet...


Ama bugün şöyle bir çıkarım da çok yaygın. Bütün meselelerin arkasında, Amerikan Başkanı Obama’nın bulunduğu yorumu yapılıyor. Bazı konularda Türkiye’nin çıkarı pekala Obama’nın çıkarıyla örtüşebilir. ABD, Türkiye’nin Ermenistan ile ilişkilerinin normalleşmesini istiyor diye, biz anormalleşmesini mi savunacağız? Böyle bir mekanik tutum olabilir mi? Siyasette bazen böyle örtüşmeler olabilir. Biz, Türkiye’nin vicdanını, olumlu ve aydınlık yüzünü siyasallaştırmak istiyoruz. Özgürlükçü kesimleri bu ülkede yaşananlara seyirci olmaktan çıkarmak istiyoruz. Uluslararası konjonktür de bizim amacımıza denk düşüyorsa, ne güzel.

Ulus-devlet konusunda ne düşünüyorsunuz? 


Ulus-devlet kâğıt üzerinde bir vakadır. Küreselleşmeyle birlikte devletin yapısı değişti ve neoliberal dediğimiz güvenlik devleti ortaya çıktı. Türkiye de neoliberal bir güvenlik devletidir. Yani bir garnizon devletidir. Türkiye’nin demokratik bir devlet olabilmesi için cumhuriyetini ve anayasasını demokratikleştirmesi şart. Ama bütün tartışmaların ‘ulus-devlet’ üzerinden yapılıyor olması, aslında devletin baskıcı, ceberut karakterini ve esas tartışmayı gizliyor. Oysa esas tartışma ulus-devlet konusunda yapılmıyor. Esas tartışma şu konuda yapılıyor: “Bu devlet garnizon devleti olmaya devam mı edecek? Yoksa bu devlet demokratik ve sosyal bir devlet mi olacak?”

Peki, ulus-devlet demokratik olamaz mı?


Ulus-devlet demokratik bir devlet değildir. Bizde çok kültürlü bir yapıyı homojenleştirme kararı 1911’de Selanik’teki İttihat-Terakki Kongresi’nde alınmış. 1911 İttihat Kongresi’nden beri siz bu coğrafyayı homojenleştirmeye çalışıyorsunuz ve bunun adına da “ulus-devlet” diyorsunuz. Bu yüzden Dersimler yaşanıyor ve siz böylece herkesin kendi kültürü, inancı, dili, dini ve kimliğiyle özgürce yaşamasını engelliyorsunuz.

Küreselleşen devlet demokratik devlet midir peki? 


Eğer o ülkede hukuk, barış ve demokrasi de küreselleşiyorsa, o devlet demokratikleşir tabii. Ama sadece ekonominin küreselleşmesi otomatik olarak o ülkede demokratikleşmeyi sağlamıyor. Hatta tam tersine o devlet güvenlik devletine de dönüşebiliyor.

Bugün sağcı ve muhafazakâr olarak kendini tanımlayan AKP, açılımlara ve yeniliklere sahip çıkıyor, CHP ise her türlü yeniliğe direniyor. Siz hangisine daha yakın duracaksınız? 


Biz her türlü açılımdan ve yenilenmeden yanayız. Yeter ki gerekli adımlar atılsın. AKP gerekli adımları atmadığı için Türk toplumu tam bir beklenti yorgunu oldu. Eğer solda AKP’yi zorlayan bir muhalefet olsaydı reformlarda, demokratikleşmede bu yavaşlık yaşanmazdı. Onu zorlayacak siyasi bir güç lazım. Bu ülke için gerçek bir sol muhalefet gerçekten çok büyük bir ihtiyaç.

Sağ muhafazakâr bir parti ancak bu kadar değişimci olabilir, bu kadar dönüştürebilir, daha fazla dönüştüremez...

Evet... Türkiye’de demokrasinin kurumsallaşması açısından muhafazakâr kesimlerin demokratikleşmesi çok önemlidir. AKP, muhafazakâr kesimlerin demokratikleşmesinde büyük rol oynadı. Muhafazakâr kesimler kendi tarihleriyle değerleriyle ve tezleriyle yüzleştiler. Zaten Saadet Partisi ve AKP ayrışması bu yüzleşmeyle yaşandı. Böylece AKP çizgisi kendi statükoculuğunu aştı. Muhafazakâr kesimde yaşanan bu yüzleşme şimdi adım adım sol kesimde yaşanıyor. Dersim meselesinin nasıl büyük fırtınalar kopardığını gördünüz. Türkiye’de sol da statükoculuğunu ve muhafazakârlığını aşacak. Biz soldaki bu ihtiyacın siyasi hareketiyiz. Sol doğası gereği değişimci ve dönüşümcü olmalı.

Peki, Türkiye’de hiç oldu mu?


Olmadığı için zaten solun bir başarı öyküsü yok. AKP bir sosyal vaka... Dayanışma ve iletişim ağlarıyla sosyal hayatın içinde. Bizim de sosyal bir sol yaratmamız lazım. AK Parti reel, sahici bir parti. Biz 2007 seçimlerinde bütün bir seçim dönemi AK Parti’yi gördük. Bizim de AK Parti gibi reel bir hareket olmamız ve sol siyaseti sosyal hareketlere açmamız lazım.

İnsanlara sizin partiniz ne vaat edecek? 


Bu hareket, afakî solculuk yapmayacak. Yurttaşların somut sorunlarıyla ilişkili bir solculuk yapacak. Bu yüzden de biz en öne, 12 Eylül Anayasası’nı değiştirme görevini koyduk. İnsanların kendi kimlikleriyle özgürce yaşadıkları sosyal bir Türkiye’yi ve demokratik anayasayı hedefledik. Zaten gerçek sol da budur. Gerçek sol, 12 Eylül rejimi karşısında demokrasiyi savunmaktır. Garnizon rejiminin yerine demokratik rejimi getirmektir. Bizim hareketimiz, solculuğun rejim bekçiliği olmadığını bilen, askerî vesayete hayır diyen, demokrasiden korkmayan yurttaşların hareketi. Bizim bir diğer hedefimiz de, işsizlik sorununun böylesine ciddi olduğu bir küresel ortamda sosyal politikaları savunmak olacak.

Avrupa’daki hangi sol harekete ya da siyasi partiye benziyorsunuz bu durumda? 


Almanya’daki sol partiye benziyoruz. Linke’nin partisi bize yakın mesela. Nasıl bizde Hüseyin Ergün, Ahmet İnsel, Mithat Sancar, Fuat Keyman, Burhan Şenatalar, Erol Katırcıoğlu, Süleyman Çelebi, Ali Balkız ve Fevzi Gümüş gibi isimler biraraya geldiyse, orada da sosyalistlerle sosyal demokratlar yan yana geldi. Türkiye’de ilk kez olarak yüzünü sola dönen sosyal demokratlarla sosyalistler bir hareketin içinde yan yana geliyorlar. Yani devrimci hareketlerle reformcu hareketler bu yeni partide biraraya geliyorlar. Bu çok önemli bir gelişme. Sosyalistler reel sosyalizm eleştirisi yaparak, sosyal demokrat arkadaşlarımız da reel sosyal demokrasi eleştirisi yaparak bu noktayı yakaladılar.

Din konusundaki yaklaşımınız ne?


Alevi toplumunun taleplerinde ve başörtüsü meselesinde görülen şu ki, dinin kamusal alanda yaşanmasında ciddi problemler var. “Dinde zorlama yoktur” deyip okullarda zorunlu din dersleri okutuyorsunuz. “İslâm’da ruhban sınıf yoktur” deyip, Diyanet’i çalıştırıyorsunuz. İsviçre’deki minare yasağına haklı olarak karşı çıkıp, Türkiye’de Protestan kiliselerine yapılan baskılara, azınlıkların mezarlıklarına yapılan tacizlere sesinizi çıkarmıyorsunuz. Böyle laiklik olmaz.

Laikliğin tehlikede olduğunu düşünüyor musunuz? 


Hayır. Bizdeki tartışma laiklik yerine teokrasi tartışması değil ki. Bizde temel sorun aslında sıfatlarla ilgilidir. Yani bizdeki mesele, din devleti meselesi değil. Bizdeki mesele, bu laiklik, “otoriter laiklik mi olacak yoksa demokratik laiklik mi olacak” meselesidir. Bizdeki otoriter laikliktir. Bu laiklik demokratikleşmeli. “Herkesin dini, ibadeti kendine” diyebileceğimiz bir sistem kurulmalı.

Partiniz ilk seçimlere katılacak mı? O zamana kadar hazırlıklarınızı ve örgütlenmenizi tamamlayabilecek misiniz? 


Bizim için örgütlenmek bir haftalık iş. Ocak ayında partileşeceğiz ve kamuoyunun önüne bir deklarasyonla çıkacağız. 2011 seçimlerine de parti olarak katılacağız.
 Bu ülkede siyasi enkazı kaldırmak lazım. İçişleri Bakanı Meclis’te Kürt açılımını anlatıyor. CHP’liler ve MHP’liler, “aç, aç, aç” diye sıraların kapaklarına vuruyor. Muhalefet hiçbir şey önermiyor, askerlik dönemini özlemişçesine “aç, aç, aç” diye bağırıyor. AKP de zaten bir adım atmıyor. Siyaset bir tür Hacivat-Karagöz oyunu gibi gidiyor ve siyaset Türkiye’yi kilitliyor, Türkiye zaman kaybediyor. Bu kilidi kırmak lazım. Tabii CHP’yi de artık kendi haline bırakmak lazım...

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36545] 'İkinci iddianame çöktü mü...' - Alper Görmüş (Taraf)

Posted: 10 Dec 2009 09:51 PM PST

Kimi zevat, Darbe Günlükleri’nde adı geçen kuvvet komutanlarının savcılıktaki ifadelerinin ardından serbest bırakılmasını, kararın hemen ardından çıktıkları televizyonlarda, “demek ki, o dönemde darbe planları yapıldığına dair kuvvetli delil yok”a bağladılar...

Bunlardan biri, Hürriyet gazetesi yazarı Cüneyt Ülsever, hemen hemen her kanalda tekrarladığı “demek ki yeterli delil bulamadılar” yorumuyla yetinmedi, meseleyi Ergenekon davasının akıbetine bağladı ve şöyle dedi: “E, peki Şener Eruygur neden tutuklandı? Şener Paşa darbeyi tek başına mı yapmaya çalışmış ki, onu tutuklayıp öbürlerini salıverdiler... ”

Ben size ne diyeyim ki Cüneyt Ülsever? Bu nasıl bir soru?


İkinci iddianame çöpe...


Fakat beni asıl, iki Star gazetesi yazarının yorumları dumura uğrattı: Mehmet Metiner o gece televizyonlarda, Şamil Tayyar da dünkü Star’da bu davanın özünün “darbe girişimleri” olduğu iddiasının çöktüğünü ilan ettiler. Hatta Tayyar’a göre ikinci iddianame artık “çöpe atılmalı”ydı...

Bu yazıda, “Sarıkız”cı komutanların tutuklanmamış olmasından yola çıkıp böyle bir sonuca varılamayacağını, ikinci iddianamenin ilgili satırları arasında dolaşarak göstermeye çalışacağım. Fakat ondan önce, komutanların serbest bırakılmasının anlamı üzerinde birkaç şey söylemek istiyorum. (Çünkü “davanın temeli çöktü” değerlendirmelerinde bu serbest bırakmanın yarattığı hayal kırıklığının önemli bir rolünün olduğunu düşünüyorum.)

Üç eski kuvvet komutanının serbest bırakılma gerekçeleri dün (7 aralık) belli oldu. Ve ortaya çıktı ki gerekçe “yeterli delil yok” değil “delillerin karartılması ihtimalinin düşüklüğü ve kaçma şüphesinin bulunmaması”dır. Buna, Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı’nın “soruşturma sürüyor” ifadesini de ekleyelim... Buradan çıkan sonuç şudur: Savcılar ellerinde yeterli delil olduğuna, en azından soruşturmayı sürdürmeye yetecek kadar delil olduğuna inanmaktadırlar.

Ben, ifadelerine başvurulacağının belli olduğu gün çok sayıda televizyon kanalına, bu kişilerin a) “şüpheli” olarak ifade vereceğine ve b) soruşturmanın bir davayla sonuçlanacağına emin olduğumu söyledim.

İzninizle, o gün bütün televizyonların, “‘Acaba komutanlar ‘şüpheli’ olarak mı yoksa ‘tanık’ olarak mı ifade verecekler” sorusunun peşine düşmesini ve “şüpheli” olarak ifade verecekleri yönünde en azından kuvvetli bir tahminde bulun(a)mamalarını bir gazetecilik kusuru olarak gördüğümü araya sıkıştırayım. Tabii ki bir “temenni”den söz etmiyorum, bazı somut bilgilerden çıkarsanmış gazeteci tahmininden söz ediyorum. Düşünün, bu kişilere “darbe girişimi” gibi net bir suç isnadında bulunduklarını yazdıkları iddianameyle göstermiş savcılar var ortada. Bu savcılar, gecikerek de olsa nihayet söz konusu kişileri sorguya almaya karar veriyorlar. Soruyorum şimdi meslektaşlarıma; onların ifadelerine “tanık” olarak başvurmaları mantıken mümkün mü? Bu, bir banka soygununu soruşturan savcıların, soygunu yapmakla suçladıkları banka müdürünü “tanık” olarak sorgulamalarına benzemez mi?

Şunu da belirteyim: Komutanların serbest bırakılmaları, soruşturmanın bir davayla sonuçlanacağına olan inancımda hiçbir eksilmeye yol açmadı. Soruşturma sürecek, dava açılacak... Elde çok delil, çok ikrar ve çok tanıklık var... Cuma günkü yazımda bunları derli toplu bir biçimde bir kez daha hatırlatacağım.

Bu faslı kapatmadan önce şunu söyleyeyim... Cumartesi günü üç kuvvet komutanının “delil karartma ve kaçma ihtimali yok” gerekçesiyle tutuklanmayacakları tahmininde bulunmuştum. Fakat düşüncem ve duygularım hukukçu Hüseyin Hatemi’nin düşünceleri ve duyguları gibiydi (halen de öyle):

“Bu kadar bariz bazı delillerden bahsedildi ama sorgulamadan tutuklama kararı çıkmadı. Bu durumu şuna bağlıyorum, galiba komutanlar için kaçma tehlikesi olmadığı kanaatine varıldı. Ama ağır suçlarda buna rağmen kaçma tehlikesi olmasa bile tutuklama yapılır. Dava açılacak görülüyor. En azından bu kadar ağır bir suçlama için tutuklama kararı verilmeli ve kefalet ile serbest bırakılma yoluna gidilmeliydi. Böylece kamuoyu vicdanı rahatlardı.”


Savcılar çıldırıyor olmalı...


Gelelim, böylece “ikinci iddianamenin çöktüğü ve çöpe atılması gerektiği” iddiasına... Şöyle yazdı Şamil Tayyar:

“(...) Savcılar, bu iddianamede, büyük darbe planını dört aşamalı senaryoya dayandırdılar. Kamuoyunun sıkça telaffuz ettiği Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven senaryoları, aslında ayrı ayrı darbe planları değil tek planın evreleridir. Özetle, ortada ‘tek darbe planı’ vardır.”

Tayyar, yazısının sonraki bölümlerinde “Tek darbe planı”nın birinci evresinin sorumlularıyla (üç kuvvet komutanı) sonraki evrelerinin (Ayışığı, Yakamoz, Eldiven) sorumlusunun (Şener Eruygur) ve o çerçevede adı geçen diğer kişilerin (“Mesela Mustafa Balbay” diyor) durumlarını karşılaştırarak, ikinci iddianamenin çöktüğü sonucuna varıyor.

Şamil Tayyar, bu sonuca savcıların “dört aşamalı tek darbe planı” iddiasında bulundukları tesbitinden yola çıkarak ulaşıyor, fakat problem şurada ki, bu sadece onun varsayımıdır. Yani aslında kendi varsayımını delil olarak kullanıyor ve bu yoldan hükme varıyor.

Savcılar bunları okuyunca çıldırmış olmalılar... Çünkü onlar ikinci iddianamede, açıkça, “Sarıkız” darbe girişimini hazırlayan dört komutandan üçünün (Yalman, Örnek ve Fırtına), “Şener Eruygur’un emekli olmasına müteakip, bu yönde herhangi bir çalışma ve eylemlerinin tespit edilemediği” (s.644), keza “Ergenekon terör örgütü ile irtibatlarının tespit edilemediği” (s. 651) sonucuna varıyorlar ve bu nedenle dosyalarını “tefrik ediyorlar.”

Şener Eruygur ise muvazzaflığında tek başına planlamaya başladığı ve bu defa gerçekten de “tek darbe”nin evreleri olan Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven girişimlerini emekliliğinden sonra da, üstelik “Ergenekon terör örgütünün amaç ve stratejisi doğrultusunda devam ettirdiği” için (s. 645) dosyası Ergenekon davası içinde mütalaa ediliyor.


“Davanın özü” diyalogunda savcı “Sarıkız”ı telaffuz etmedi!


Yani mesele öyle “Madem ikinci iddianamenin özü darbedir, öyleyse neden darbecilerin bir kısmı bu iddianamenin içinde de, bir kısmı dışında” sorusuyla anlaşılabilecek kadar basit değildir.

Bu kafa karışıklığında, Balbay’ın meşhur “Ben buradayım, Özden Örnek nerede” çağrısının ve duruşma hâkimi ile savcı arasındaki “davanın özü” diyalogunun meslektaşlarımız tarafından özensiz bir biçimde yalan yanlış aktarılmış olmasının da payı var. Çok önemli bir nokta bu. Anlatayım:

Gazete ve televizyonların kahir ekseriyeti, savcının “İkinci iddianamenin özü darbedir, burada Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven darbeleri yargılanıyor” dediğini yazdı. Eh, bu durumda da “Madem Sarıkız darbe girişimi yargılanıyor bu davada, öyleyse o komutanlar niye yok” sorusu sökün etti doğal olarak.

Ben, o günlerde, iddianamesini Ayışığı-Yakamoz-Eldiven üzerine oturtan ve bu girişimin Ergenekon’la bağlantılarını kuran bir savcının, tefrik ettiğini açıkça söylediği bir suç isnadından (“Sarıkız” darbe girişimini yani) bu şekilde söz etmesinin imkânsız olduğunu düşünmüştüm.

İfadelerden sonra bu sözlere ağır bir vurgu yapılınca, açtım Anadolu Ajansı’ndan okudum haberi. Tahmin ettiğim gibi, savcı “Sarıkız”ı saymıyordu. Aynen şöyle diyordu:

“Davanın özü bu. İkinci davanın özü, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven...”

Bununla yetinmedim, Anadolu Ajansı yetkilileriyle konuştum. Onlar da bana o gün savcının “Sarıkız” sözcüğünü kesinlikle telaffuz etmediğini teyit ettiler. Yani anlayacağınız, duruşmayı izleyen meslektaşlarımız, savcının sözlerini, artık Allah ne verdiyse, akıllarına gelen darbe kodlarıyla iletmişler yazıişlerine... Yazıişlerindeki meslektaşlarımız da, buradaki tuhaflığı ve mantıksızlığı hiç sorun etmemişler...

Toparlarsam: 1. İkinci iddianamenin özü darbedir, evet ama Ayışığı-Yakamoz ve Eldiven’dir. 2. Sarıkız darbe girişimi ayrı bir suç isnadıyla bağlantılıdır, dolayısıyla onları ikinci iddianameyle suçlanan öteki sanıklarla karşılaştırmak temelsizdir.

Fakat komutanların serbest bırakılmasıyla, “kaçma ve delilleri karartma ihtimali düşük olan” ikinci iddianame sanıklarının “tutukluluklarının kaldırılması” talebi artık daha gür bir sesle dile getirilebilecektir.

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36544] Açılım şehitleri - Yıldıray Oğur (Taraf)

Posted: 10 Dec 2009 09:50 PM PST

Tokat’tan şehit haberleri gelince Taraf yazıişlerindeki ilk manşet önerim buydu. Haklı olarak “Açılım yüzünden şehit düştüler diyormuşuz gibi anlaşılır” itirazıyla kabul görmedi. Nitekim bu manşetin bir benzerini dün alt katımda oturan yaşlı laik emekli öğretmen çiftin okuduğu faşist gazetede gördüm.

Peki, bu başlığı kendilerine uygun görenler, “açılım yüzünden, açılım yüzünden” diye tepinenler ne diyorlar Allah aşkına? AKP nefretlerinde ölçü izanı kaçırmış olanlar açılım ile şehitler arasında nasıl bir ilişki kuruyor?

PKK’lılar Habur’dan serbest girince mi terör Tokat’a kadar ulaştı? Yoksa bu eylem Tokat’taki köylerinin Kürtçe ismi iade edilmeyen bir grup Kürt köylü tarafından mı yapıldı? Anadilde eğitim yasasına destek eylemi olabilir mi bu? Belki de Bahçeli ve Baykal’ı telin için askerler şehit edilmiştir? Açılımı yanlış anlayan askerler güvenlik zaafına düşmüş, “açılım var nasıl olsa” diye karakolun dibindeki pusu önemsenmemiş olabilir mi?

Evet, haklısınız Yakup, Harun, Cengiz, Fatih, Kemal, Ferit ve Onur bu genç yaşlarında toprağa demokratik açılım yüzünden düştüler. Tıpkı Serap ve Aydın gibi.

Demokratik açılım olmasaydı, Tokat gibi bir yerde yıllar sonra sisli havada o eller tetiğe basmayacak, o gencecik askerler fail-i meçhul bir suikasta kurban gitmeyecekti.

Açılım olmasaydı, dün cenaze törenlerinde ağıtlar yükselmeyecek, analar bir kez daha ağlamayacaktı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül aylar önce o uçakta “iyi şeyler olacak” demeseydi, bugün bu kadar kötü şey olmayacaktı.

Sebep yüzde yüz açılımdı.

Sebep 80 yıl sonra gelen açılımın yüreklere düşürdüğü telaştı.

Sebep 40 bin ölüden sonra yaklaşmakta olan barış tehlikesiydi.

Bu eylem açılımın nasıl da meselenin özünü tam isabet vurduğunun ispatıdır. Bu eylem açılımın savaş lordlarını nasıl korkuttuğunun ispatıdır. Barıştan o kadar korktular ki ancak puslu havada ortaya çıktılar ve ancak alışverişten, evden dönen zavallı askerleri kendilerine hedef seçtiler. Barıştan o kadar korktular ki savaş için çarpışacak yürekleri bile yoktu. Tarayıp kaçtılar.

Tokat’taki o yedi asker açılımın ilk şehitleridir. Onlar barış şehitleridir. Tarih onları “barış uğruna öldüler” diye yazacak
Failler aranıyor, eylemin arkasında kim var, neden üç gündür PKK üstlenmiyor diye merak ediliyor, derin devletten şüpheleniliyor?

Katilin belirsiz olduğu böyle durumlarda cinayet romanlarındaki dedektiflerin ilk sorusudur sorulması gereken:

Bu cinayetten, bu katliamdan kim fayda sağladı?

Açılımı savunanlar mı? Barışı savunanlar mı? Kürtler mi?

Bu katliamın ardından Türkiye’de barışı, açılımı savunmak kolaylaştı mı zorlaştı mı? Bu katliamın ardından bu ülkede Kürt olmak kolaylaştı mı zorlaştı mı?

Peki, bu katliamın ardından kimlerin sesi daha gür çıkıyor?

Manzara bu kadar açıkken artık katilin uşak mı en çok ağlayan sevgili mi olduğunun ne önemi var.

O gün, o sisli yolda o tetiği çekenlerin esas hedefi ne Yakup’tu, ne Harun, ne de Cengiz, Fatih, Kemal, Ferit ve Onur. O katillerin o çocuklarla bir alıp veremediği yoktu. Onların hedefi. Demokratik açılımdı. Barıştı. Hükümetti. AKP’yi zora sokmaktı.

Tetiği çekenler yüzde yüz açılım karşıtıydı.

Şimdi bu katliamı açılıma, barışa karşı kullananlar o tetiği çekenlerin karşısında mı arkasında mı? Tam da o tetiği çekenlerin istediği gibi konuşan, açılımın bittiğini, bitmesi gerektiğini ilan eden siyasetçiler, tam da o katillerin planladığı gibi yazan çizenler, tam da onların düşündüğü gibi sokaklara dökülenler o yedi şehidin, tarafında mı yoksa karşısında mı?

Saflar sıkılaşıyor. Siz hangi taraftasınız? O tetiği çekenler gibi açılıma karşı çıkanların mı? Onlara inat ille de açılım ve barış diyenlerin mi? Barış ve açılım şehitlerine karşı yapacağımız son görev onları öldürülenlerin amaçlarına ulaşmaması için çalışmaktır. Onların kanlarının yerde kalmamasını isteyenlerin alacağı en feci intikam barıştır.


ÇAĞRI

Barış İçin Umut Yürüyüşü


10 ARALIK 2009’DA SAAT: 19:00’DA...
TAKSİM’DEN GALATASARAY’A...

Biz, tarihin emri, sanatın kavliyle barışı halklarımıza isteyen sanatçılar...


– Barış yolunu tıkamak isteyen karanlığa karşı,
– Başka şansımız varmış gibi barışa karşı kayıtsız ve isteksiz kalanlara karşı,
– Ceylan’ı unutmamak için,
– Geleceğimizin bir gün daha karanlıkta geçmemesi için...

Türkülerimiz, şarkılarımız, halaylarımız, horonlarımızla...

Umutla, coşkuyla, müzikle, dansla, eğlenceyle, sanatla yürüyoruz.


Eylemcemize hepinizi bekliyoruz.

Barış İçin Sanat

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36547] 'Asimetrik psikolojik savaş' kepazeliği - Önder Aytaç (Taraf)

Posted: 10 Dec 2009 09:49 PM PST

Siyasal yapıyı değiştirmek, toplumsal tepkileri yönlendirmek maksadıyla sürdürülen “asimetrik ve organize bir psikolojik savaş” uygulaması var. Kurguladıkları darbelerin gerçekleştirilemediğini yaşasalar da, en azından; toplumda hoşnutsuzluk, huzursuzluk, güvensizlik yaratmak, ekonomik ve sosyal patlamalar umarak, bir sonraki genel seçimlerde C(M)HP iktidarını umuyorlar. Yani karargâhtaki az sayıdaki aydınlık karşıtı birey, Anadolu insanını nasıl “kafese” sokarımın hâlâ planlarını yapıyor. “Kafes” kepazeliği gibi garabetlerle; düşünmeyen, tartışmayan, tek dinli, tek mezhepli, tek dilli, tek yüce ideolojiye tapınan “cici çocuklar” yetiştirilmek arzulanıyor. Ama artık yemezler. Son üç gündür Diyarbakır, Şanlıurfa, Batman ve İzmir’deyiz. Buralardaki yurdum insanları da şöyle düşünüyorlar:

1.
Darbeci ana akım yav(yum)şak medyası; “Kafes, Yakamoz, Ayışığı” gibi darbe planlarını, İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nı, Bilgi Destek Planlarını, yeraltından fışkıran LAW silahlarını görmezden gelerek, her yeni darbe tasarımı ortaya çıktıkça, daha da aymaz bir yüzsüzlükle bunlara “sözde” yakıştırması yapıp manipülasyona devam edilmesin.

2.
İzmir’deki ‘organize işler bunlar’ı anlamak için, hiç öyle derinlemesine sosyal, ekonomik ve politik analizlere gerek yok. Elinden işi Kürtler tarafından alınan göçmen amele, pazarda rekabet ettiği Kürt pazarcıdan bıkan Ege köylüsü, birden DTP konvoyunun geçtiğini görünce bir-iki dakika içinde bütün arkadaşlarını cadde üstüne ellerindeki taşlar ve bayraklar ile toplayıverdi öyle mi? Çevrede oturan apartman sakinleri de zaten “her Türkün asker doğması” gibi, evlerinde bu durumlarda kullanılmak üzere, birer kalpaklı Atatürk posteri ile Türk bayrağı saklıyordu değil mi? Konvoyun geçtiğini görünce de hassasiyetlerini göstermek amacıyla hemen koşup, pencerelerden sarktılar. Taş atanlar, göçmenden çok Romana benziyordu ve ardından patlak veren Çanakkale olayları da benim zihnimde yeni bir Mersin mi çağrışımını yaptırdı diyorlar. Bu nedenle de memleketim olan İzmir’imin; “Gâvur İzmir”, “Faşist İzmir” şeklinde nitelenmesine içerliyorum ve hemşerim İzmir Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz’ın da başarılı kriz yönetimini tebrik ediyorum.

3.
Danıştay’ın katsayı kararı; kanun, yönetmelik, içtihat, faul, ofsayt hiç fark etmez, “oyun oynanırken kural değişir ve elle de gol atılabilir” diyorlar. Yargı da sanki ciddi travma geçiriyor. Darbeci kurmaylar 24 saatte evlerine dönerken, yetkisi olmayan Ergenekoncu Baro dava açıyor, Danıştay da Kurban Bayramı’nda Meslek Liseli gençleri kurban ediyor diyorlar.

4.
Son günlerde ROJ TV’de yine “Önderin” sağlık durumu ve cezaevi koşullarının kötüleştiğine dair haberler sıklaştı. Bunun sokaklara yansıması da görülüyor diyorlar.

5.
Birileri de Ergenekon karşıtı medyayı susturmak istiyor diyorlar. Taraf’ın açıktan ya da dolaylı hedef gösterilmesine, tehdit edilmesine alıştık. Darbe karşıtı yazarlar ne durumda, kendimizden örnekleyelim: Son günlerde bazı muvazzaf hayranlarımızdan e-mailler alıyoruz. Yazdıklarımızı, ne kadar da güzel takip ediyorlar. “Vatan sana canım feda” gibi isim ve mail adresleri ile gönderilen e-postalar, muvazzaf bir sorumlulukla, makalelerimizi alt alta ‘gizli’ belge hazırlama draft çalışması gibi sistematik bir şekilde sıralıyor. Yazılarımın başlıkları, tarih ve içerikleri belirtiliyor ve her birisi için ayrı ayrı yorumlar ve tehditler yapılıyor. Demek ki benim yazılarım ile ilgili –bile- bir birim oluşmuş ve bir bir takip ediliyor/arşivleniyor. Bizim taraftaki dost veya düşman unsurlardan hiçbirisi beni bu kadar dikkatli takip edecek kadar fanatiğim ol(a)maz. Ancak bir kurum ki; bu tür görevlendirmeler yapmakla ünlü, dolayısıyla yalnızca bana değil, Rojin’e, Arınç’a, Erdoğan’a da hakaretlerini ifade etmekten çekinmeyen e-mail sahiplerinin görevli birer memur oldukları aşikâr. Benim merak ettiğim; medyada bu tür e-mailler alan ve aba altından sopa gösterilen bizler kaç kişiyiz. Ama yanıtım da kısa ve net; “vız gelir tırıs gidersiniz”. bilesiniz.

6.
Son bir söz de muvazzaf hayran(lar)ıma; yıllarca kendi dilinde okuyup yazamayan, hatta konuşamayan insanlar için yazdığım birkaç Kürtçe kelime sizi gücendirdiyse şimdiden söyleyelim, daha beterlerine hazırlıklı olun. Çünkü aynı İngilizce yazdığım gibi, bir makalemin tamamını Kürtçe yazabilecek kadar bu dili öğreniyorum.

7.
Gelelim darbe severlere ve darbecilere karşı alınacak önlemlere; Sigara gibi darbeleri de yasaklayan ya da “sıkıysa yapın” dedirtecek türden yasalara, kurumlara ve insanlara gereksinim var. Biz onlara; “sıkıysa övün, teşvik edin, yandaş olun” diyemedikçe, onlar daha da çok, asimetrik psikolojik karabasanlarını hayata geçirme sevdası ile hareket edecekler diyorlar.

8. Keşke Başbakan’a da Kürt açılımının ötesinde ceberut bürokrat açılımı da yapılsa diyorlar.

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36553] DTP İslâm düşmanı bir parti mi oldu - Rasim Ozan Kütahyalı (Taraf)

Posted: 10 Dec 2009 09:47 PM PST


DTP İslâm düşmanı bir parti mi oldu

Ortalık yeniden kan gölüne döndü... Çeyrek asırdır yaşadığımız bu kirli ve çözümsüz savaş uğruna yedi gencimizi daha kaybettik... Üstelik Tokat gibi bir ilin MHP’nin çok büyük oy aldığı bir ilçesinde... Ne olduysa oldu, son bir haftadır Kürt coğrafyasında da provokasyonlar olmaya başladı... AK Parti ile DTP arasında olması gereken barış ittifakı tam da barışa düşman faşist zihniyetin istediği şekilde darmadağın oldu...

Abdullah Öcalan’ın bir realite olduğunu burada defalarca yazdım... Hakkında ne düşünürseniz düşünün Öcalan, Kürt halkının büyük çoğunluğu tarafından sevilen, gönül bağı kurulan bir adamdır... Bu durum dikkate alınmadan Kürt meselesi çözülmez... Buna eyvallah, peki tam da Türk derin yapılanmasının istediği bu saçmalıklara imza atmak niye? PKK’ya bağlı haber ajansları barışa değil daha büyük bir savaşa hazırlanıldığını ifade eden haberlerle dolu... Dağa çıkışların artmasını talep eden haberlerle dolu bu ajanslar... Bu nedir Allah aşkına?

Geçtiğimiz aylarda da DTP içinde skandal bir olay yaşandı... 28 Şubat darbesinin piyonlarından, en az Geert Wilders kadar İslâm düşmanı olduğu herkesçe bilinen bir şahsiyet DTP Parti Meclisi’ne alındı... Kürt coğrafyasına ne zaman gitsem bana DTP’li kardeşlerim bunu söylüyor. DTP gençliği de Ergenekon zihniyetinin temsilcisi bu adamın partide ne işi olduğunu merak ediyor...

Bu isim Faik Bulut... İslâm düşmanı kitapları Cumhuriyet gazetesine bağlı yayınevi Cumhuriyet Kitapları’ndan çıkıyor... Mustafa Balbay tahliye edilsin demiştim. Bir önerim daha var. Çıkar çıkmaz kendisine DTP PM üyeliği teklif edilsin bence... O da yetmez Vedat Yenerer de DTP’ye alınmalı... Ümit Sayın da Kandil’e kaydırılmalı... Faik Bulut’u PM’ye alan kafa bunları da düşünebilir...

Ey DTP’liler... Ezici çoğunluğu dindar olan bir halkın temsilcisisiniz siz... Böyle İslâm düşmanı bir şahsiyetin, Kürtleri asimilasyon ve imha etmeyi kafaya koymuş apoletli adamlara yardakçılık etmiş bir zihniyetin DTP üst yönetiminde ne işi var? Soruyorum tüm DTP’lilere... Ne yaptığınızı zannediyorsunuz siz? İsterseniz “Kürt sorunu yoktur. Kürt istilası vardır” diyen manyakları da partiye dahil edin...

İşin garibi Faik Bulut da “Benim de niyetim yoktu. Beni dahil ettiler. Ben de tamam dedim” diyor bu PM üyeliği işine... Burada bir bit yeniği var Kürt kardeşlerim...

DTP kapatılamaz, kapatılmamalı. Kapatmak isteyenin karşısında dikiliriz... Fakat DTP içinde de birilerinin bazı şeylere “Yeter!” demesi lazım artık...

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36542] Baykal zil takmış oynuyor. Ayıp! - İbrahim Kiraz (Star)

Posted: 10 Dec 2009 09:46 PM PST

Baykal zil takmış oynuyor. Ayıp!
Deniz Baykal’a hiç yakıştıramadım. Devlet umuru görmüş, yaşını başını almış, tecrübeli bir siyasetçi bu hallere düşmemeliydi.

Şehir eşkıyasının kurbanı olan Serap’ın ölümü ve Tokat’ta yedi askerimizin şehit olduğu haberleri bütün Türkiye’yi yasa boğmuşken, CHP grup toplantısında yüzünde güller açan bir Baykal izledik.

Olayı “Kürt açılımının fiyaskosu” olarak değerlendiriyordu ve maalesef durumdan memnun görünüyordu.

Serapçık için de Tokat’taki Mehmetçiklerimiz için de en az benim kadar yüreğinin yandığına inandığım Deniz Bey’in bu hali siyasetin kötü yüzünü sergiliyordu. Milletin acısı siyasete alet oluyordu. İktidarı köşeye sıkıştırmanın heyecanı milletin acısından önce geliyordu.

CHP liderinin adeta “sevinçli bir telaş içinde” yaptığı konuşmada “Açılım bitmiştir, bu saatten sonra açılımı sürdürmek ihanettir” mealindeki sözleri ise “sistem partisi”nin PKK ile aynı dalga boyunda buluşmasını resmediyordu ve manidardı.

***

Anlaşılan o ki CHP lideri, askerlerimizin şahadetini hükümetin yürütmekte olduğu “Kürt Açılımı”nın başarısızlığı olarak görüyor.

Ama böylece, amacı zaten açılımı başarısızlı
ğa uğratmak olan bu kanlı eylemi yapanlarla aynı hedefe ateş ediyor.

Bu çelişkinin farkında değil mi acaba?

***

Sadece Baykal değil bunu yapan. Ne yazık ki “acıdan sevinç devşiren” zevat epey kalabalık. Demek ki bu hal kişisel bir arıza değil. Aksine “toplumsal bir maraz” var karşımızda.

AK Parti politikaları başarısızlığa uğrayacak diye neredeyse şehit haberlerini sevinçle karşılayacak tipte adamlar belirdi ortalıkta.

Bu marazi psikolojinin yayılmasında muhalefetin sorumsuz ve şuursuz tutumunun payı olmalı. Onun için Baykal’a ve Bahçeli’ye dönüp şunları söylemek lazım:

Kürt açılımı başarısız oldu diye neredeyse zil takıp oynayacaksınız.

Kürt açılımının başarısız olması ne demek? Her şeyden önce Türkiye’nin en önemli meselele
rinden birinin çözümsüz kalması demek.

Buna mı sevineceksiniz? AK Parti hükümeti başarısız oldu diye Türkiye’nin kaybına mı el ovuşturacaksınız?

***

Deniz Bey ve Devlet Bey,

Sizin muhalefette ölçü tanımazlığınız tuhaf bir “muhalif insan modeli” ortaya çıkardı. Farkında mısınız?

Bunlar şakayla “önce Mülkiye sonra Türkiye” diyenler gibi, önce kendi partilerinin başarısını -daha doğrusu iktidar partisinin başarısızlığını- düşünüyorlar, Türkiye’nin çıkarları daha sonra geliyor.

Mesela ekonomideki herhangi bir olumsuzluk herkesi üzüyor. Onlar “AK Parti’nin başarısızlık hanesine yazılacak” diye mutlu oluyorlar.

“Ekonomi iyi gidiyor” dediğinizde yüzleri buruşuyor. Buna mukabil olumsuz her haber yüzlerini güldürüyor.

Enflasyon rakamları kıpırdasa içleri kıpır kıpır oluyor.

İşsizlik artsa seviniyorlar.

Allah korusun, memleketin başına bir şey gelse bunlar sanki muratlarına erecekler.

***

Lütfen aklınız başınıza toplayın, kendi bastığınız dalı kesmeyin.

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36546] Biz bu kadar aptal mıyız ki, hep aynı oyuna geliyoruz! - Nuh Gönültaş (Bugün)

Posted: 10 Dec 2009 09:45 PM PST

Biz bu kadar aptal mıyız ki, hep aynı oyuna geliyoruz!
Şimdi...

Tokat'taki olayı kimin ya da kimlerin yaptığı-yaptırdığının hiç önemi yok.

PKK, TİKKO, DHKPC...

Hangi şer odağı yapmış olursa olsun.

Hangi taşeron örgüt kullanılmış olursa olsun.

Bütün bunların anlamı yok!

Peki nedir yaşananların anlamı?

Şudur:

Biz yıllardır aynı şekilde, aynı biçimde, aynı minvalde oynanan oyunlarla, hep aynı oyunlarla oyuna getiriliyoruz.

İnsan kendi kendine sormadan edemiyor:

Biz bu kadar aptal mıyız ki, hep aynı oyunla bizi aldatıp yerimizde saymamızı sağlıyorlar?

Ve tabii ki her defasında sonuç alıyorlar.

Ne kadar kolay provoke olabiliyoruz.

Adamlar çok iyi yer ve zaman seçiyorlar.

Böylesine bir konjonktürde, neden Diyarbakır'da ya da Şırnak'ta veya herhangi bir doğu ilimizde yapılmıyor eylem?

Tokat'ı seçiyorlar!

Tokat, böyle bir cinayetin işlenmesi için seçilmiş ne de ilginç bir yer.

Her türlü marjinal ve silahlı örgütün olduğu bir bölge.

Belediye Başkanı MHP'li...

Aynı zamanda Türkiye'nin milliyetçilik damarı en fazla kabarık insanların yaşadığı yer.

Hatta bu işe Türkiye'nin son zamanlarda en çok konuşulan adamı Albay Dursun Çiçek'in de Tokatlı olmasını katabiliriz.

Bu derece ince düşünülmüş bir olay.

Hatırlayın rahip cinayetleri ile ilgili seçilen yer ise Trabzon'du.

12 Eylül öncesi olaylarda Alevi Sünni çatışması için seçilen yerin Çorum olması gibi, Maraş gibi...

Zekamızla alay ediliyor gibi geliyor bazen.

Bu işleri yaptıran insanlar ülkemizi, insanlarımızı, bölge bölge, semt semt, köy köy, sokak sokak biliyorlar.

"Nerede hangi işi yaparsak planladığımız sonucu alırız" için ellerinde çok iyi bir bilgi bankası, çok iyi bir database olmalı.

Yoksa böylesine ince vuruşlar yapabilmeleri mümkün olmaz.

Bu noktadan bakınca bu işleri yapanların dış güç olması oldukça zor görünüyor.

Bizi bizden iyi tanıyan, hatta onlarca yıldır insanımız hakkında bilgi toplayan, onları fişleyen bir yapı olmalı.

Değilse zor!

Değilse, her seferinde yapılacak güzel işleri, atılacak güzel adımları başka türlü engelleyebilmeleri mümkün olmaz.

Artık Ergenekon gibi bir örgütün varlığına eskisinden daha çok inanıyorum.

Bütün örgütlerin çatı örgütü bir yapı.

Bütün örgütleri gerektiğinde istediği şekilde yönlendirebilen bir örgütsel yapı.

Tepe örgüt.

En tepedekilerin amacı nedir peki?

Yapılanlardan anlaşılmıyor mu?

Türkiye'mizi yönetilemez bir demokratik yapıda tutmak.

Gerektiğinde Demokles'in kılıcını halkın kafasına indirebilecek ortamı oluşturmak.

Ama asla ve asla Türkiye'nin yararına değil.

Düşmanca bir örgütlenme.

Bunların içinde elbette yabancılar olabilir ama karar alıcıların önemli kısmı GDO.

Genetiği değiştirilmiş Türkler!

Şimdi burada bir fıkra. Fıkra ama durumumuzu çok iyi ortaya koyuyor, her seferinde niçin bu adamlara kapıları açtığımızı çok iyi anlatıyor:

Bir gün Cennet'in kapıları şiddetle vurulmuş.

-Güm güm güm!

İçeriden seslenmişler;

-Kim o?

Dışarıdan gök gürültüsü gibi bir ses;

-Biz İstanbul'u fetheden Fatih'in yiğitleriyiz!

İçeriden "hoş geldiniz" diyerek kapılar ardına kadar açılmış ve yiğitleri içeriye buyur etmişler.

Her şey çok güzel gidiyormuş.

Ta ki, 40 yıl geçinceye kadar.

Bir gün kapılar yine şiddetle çalınmış;

-Güm güm güm!

İçeriden sormuşlar;

-Kim o?

Dışarıdan gök gürültüsü gibi bir ses;

-Biz İstanbul'u fetheden Fatih'in yiğitleriyiz!

İçeriden hemen cevaplamışlar;

-Onlar 40 yıl önce geldi!

Dışarıdan yine ses gelmiş;

-Biz Mehter Takımıyız da ancak geldik!

Demem o ki, herkese cennetimizin kapılarını açamayız, açmamalıyız, artık akıllanmalıyız.

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36550] Soner Yalçın hangi 'Efendi'nin kölesi?

Posted: 10 Dec 2009 09:44 PM PST

Soner Yalçın hangi ‘Efendi'nin kölesi?

 

Soner Yalçın hangi ‘Efendi'nin kölesi?

Hilmi Özden, Osmanlı ve İSlam tarihini neredeyse Yahudilik ve Sabetayizmin eseri olarak göstermeye çalışan ve derin bağlantıları olduğu söylenen Soner Yalçın'la ilgili ilginç bir yazı yazdı.
 

Soner Yalçın Efendi'nin Yalancı Nöro-Transmettirliği (Sinyal iletimi sağlayan maddeler)
İnsan vucudunda sinir kas kavşağında nöro-transmettirler(ACH,Noradrenalin gibi) veziküllerden(kesecikler) salgılanır Bu maddeler parasempatik ve sempatik sistemin tabii maddeleridir.

Eğer vücuda nöro-transmettirlere benzeyen maddeler verilirse sinir uçlarında veziküllerde birikir ve tabii maddelerin yerini alırlar.Mesela sinire bir uyarı gelince noradrenalin yerine vücuda daha önce verilmiş sentetik madde veziküllerden salgılanır.Fakat fonksiyon görmez.Böylece noradrenalinin fonksiyonunu engellemiş olur. Noradrenalin salınmaz.Sistem bloke dilmiş olur yani sabote edilir.
Bu taklit mekanizması toplumun psikolojik, sosyolojik, tarihi ve kültürel yapısında uygulanmaktadır.Soner Yalçın Efendi de aynı işlevi hem “Efendi” hem de “Efendi-2” kitabı ile görmüştür.

Yıllarca “Aydınlık” ve “2000'e doğru kadrolarında yazan zat şimdi Türk milletinin sözde savunuculuğunu yaparcasına taklit bir kimliğin ve kişiliğin arkasına gizlenmektedir.Kitaplarının arasına serpiştirdiği çok az doğrularla büyük yalanlarını sayfalar dolusu milletimize okutmaktadır.Tam bir yalancı nöro-tansmettirdir.Böyle kitapların ve dünkü Marksist ve Maoist bir takım grupların bariz bir şekilde oynadıkları sözde milliyetçi tiyatro çoğunluk tarafından anlaşılamamaktadır.

Mao yıllar önce “propaganda silahsız savaş, savaş ise silahlı propagandadır” demişti. Hadiseleri çarpıtarak dolaylı bir propaganda tekniği ile Soner Yalçın Sabetayistlerin reklamını yapmakta, aynı zamanda Türk milletinde ve Türk milliyetçilerinde kendi değerleri ve insanları üzerine şüpheler oluşturmak istemektedir.Bu arada İslam dünyası ve Türk milletinin bağrından çıkmış siyasetçi ,devlet, adamı, düşünür, mutasavvıf, edebiyatçı bir çok insanımızı ise şu veya bu şekilde kurgulama yöntemi ile Yahudilikle veya Sabetayistlikle ilişkilendirmektedir.

Suret-i Haktan görünüp dil uzatmadığı kim kalmıştır ki? Tasavvuf adeta Yahudilerin ve Sabetayistlerin eseridir.Yeryüzünde Kabaladan başka mistik eser neredeyse yoktur.Osmanlıdan Milli Mücadeleye, Cumhuriyete her şey onların sayesinde olagelmiştir.

Türk milliyetçiliğinde ne kadar büyük insan varsa Soner Efendi'ye göre dönmedir. Mevlevilik, Bektaşilik, Melamilik, Sabetayistlerle varolagelmiştir. İbn-i Arabi'den Niyazi Mısri'ye, Muhammed Nur'a kadar mutasavvıf kitabın satırlarındaki cambazlıkla sürekli İslam'ın dışına çekilmeye çalışılır. Bu arada kah Türkçüleri tutuyor görünür kah Türkçülere demediğini bırakmaz. Sürekli tutarsızlık ve zorlamalarda işin cabasıdır.

Kitabın eleştirisi tutarsızlığı belge belge ortaya konmak istenirse gayet berrak bir şekilde yapılabilir.fakat kendime ve siz genç arkadaşlarıma soruyorum.Buna değer mi?

Onun çamur attığı insanlarımızı kendimiz okursak nasıl bir pusu nasıl bir kültürel tuzak ile karşı karşıya olduğumuzu anlarız. Samiha Ayverdi'ye olmadık suçlamalarda bulunan ,Nihad Sami Banarlı'ya militan diyen Soner Yalçın bu insanlara bu sözleri kullanma hakkını nerelerden alıyor.Milli Mücadelede Özbekler Tekkesinin işlevini küçük gösterecek kadar da kendileri Türk büyüklerinden(!)

Mevlevilik,Bektaşilik ve Nur Arabi ekolü hakkındaki yüzeysel bilgilerle okuyucuyu aldatması ise ayrı bir cehalet örneği.

Bu kitap Türk milletini şuurlandırmak ve bilgilendirmek maksadıyla kaleme alınmamıştır.Aziz milletimizin direnci yok edilmek üzere hazırlanmıştır.Kitabı dikkatli nazarlarla okuduğumuzda bunu teşhis ve tespit edebiliriz.

İnsan vücudunda akyuvarlar(lökositler)imha edilirse vücut mikroorganizmalara karşı savaşamaz.Türk toplumunun gençleri , aydınları zihin planında düşünce planında baskılanmak istenmektedir.Eğer vücudumuzun kemik iliği baskılanırsa nasıl savunmasız kalırsak.sosyal propaganda teknikleriyle de Millet savunmasız bırakılmak istenmektedir.

Seçici, tenkidçi,analiz edici insanlar olmalıyız.Türk-İslam Medeniyeti Soner Efendinin zan ettiği gibi çok kolay kurulmadı.Her değere saldır ve yok et.Hala nefsinin köklerinden atamadığı “bilimsel ideolojisinin” söylemlerini dinliyor.Yahut birilerini iyi dinliyor fakat çok kötü yazıyor.Gerçek yüzünü gerçeği görmeye talip olanlar görür.
Allah, Türk milletinin daima yar ve yardımcısı olsun.O'nu yaratılışın gayesi Hz.Muhammed'in(O'na selam olsun)hatırına kainatlara armağan olacak kıvama getirsin.

Not: Efendi tabiri kültürümüzde ve dilmizde kullanıla gelmektedir. Münevver Ayaşlı'da bu kelimenin sabatayistlerde çok kullanıldığını ifade eder. Tabii Soner Yalçın Münevver Eyaşlıyı'da Malum konu ile ilişkilendirmeye çalışır. Tabii daha önce Efendi kitabında Atatürk üzerinde de sağlıksız zihin yürütmelerle ağzındaki baklayı yarı çıkarır yarı çıkarmaz ve şüpheler uyandırıp durmuştu. Maalesef bu kitabında da bu huyundan vazgeçmemiş. Latife Hanım ve ailesi Menderes ve ailesi zaten kayıtsız şartsız Sabetayist yapılıp geçilmişti. Atatürk Nutuk'da ve konuşmalarında o günkü konuşma dilimizde yaygın olarak kullanılan efendi, efendiler hitabını çok kullanır.Peygamberimize hitaben kullanırken bile bir sakınca görmemişizdir.Bu Büyük Millet olmanın ahengi ve güvenidir.

Ayhan Songar (yazar'ın suçlamadığı insan Türkiye'de kalmadığı için Ayhan Songar'da ondan nasibini almıştır.)Dil ve Düşünce isimli eserinde efendi kelimesinin Rumca dan geldiğini etimolojik ve semantik olarak açıklar.. Soner Efendi bunu daha iyi araştırsa iyi olurdu. Çünkü çok bilimsel görünmek isteyenler az bilimsel olanlardır.

Zamanın birinde çok uzak değil 1400 sene önce Resuller Resulu hakkında demişlerdi ki
“Yahudi din adamlarından dinlediğini anlatıyor.” Halbuki o Hz. Adem'den beri pırıl pırıl gelen İslam'ı anlatıyordu. Soner Yalçın Biraz Tao biraz Budist metinleri, Upanişadlar okusaydı İslam Tasavvufunu hangi kalıba sığdırırdı? Ne o metinleri anlar ne İslam Tasavvufunu. Önce Gözlerine bağladığı Kabala merakını çözsün. Tabii sözlerim Kabalayı küçük görmek değil O da Tarihin değerli metinlerinden. Fakat biraz daha okuyup düşünmesi gerekir. Tabii sadece önüne O konmadıysa.

Hilmi Özden-temizeller

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36548] Demokrat hukukçular harekete geçti

Posted: 10 Dec 2009 09:33 PM PST

Demokrat hukukçular harekete geçti

Eskişehir'de Hukuksal Bakış Derneği, yargıyı ideolojik çıkarları için kullananlara, darbe yanlılarına, darbeyi savunan siyasetçilere ve Türkiye'yi kaosa sürüklemek isteyenlere ilginç bir yolla tepki gösterdi.



Kendilerini 'çağdaş, demokratik hukukçular' olarak tanıtan avukatlar, kentteki yerel gazetelere verdikleri ilanla, hukuku kötü emellerine alet etmek, darbe yapmak isteyenler ile bunlara destek verenlere 'demokratik çerçevede dur denilmesine kesin olarak karar verilmiştir' şeklindeki ilanla kamuoyuna duyurdu. 'Karar' başlıklı ilanda, 'millete kasteden sanıkların, halkın bildiği kişi ve kurumlar ile iştirak halinde, kendilerine millet tarafından sağlanan yetki ve yasal otoritelerini kötüye kullanarak millet iradesini sona erdirmek için kirli planlar ile demokrasiyi ve hukuku ayaklar altına almak suçlarının sabit görüldüğü' deniliyor.

İlanı veren Hukuksal Bakış Derneği Genel Başkanı Avukat Ramazan Ural, siyasi, ideolojik düşünce taşımaksızın hukuku kötü emellerine alet etmek ve ülkeyi kaosa sürüklemek isteyenler ile darbe yanlılarını kötü emellerini bırakmaya davet ettiklerini söyledi. Türkiye'de siyaset ve yargıdaki gelişmelerin insanları tedirgin ettiğini dile getiren Ural, "Bu bağlamda hükümette ve yargıda ciddi yıpranmalar yaşanmakta. Bu gelişmeler de toplumdaki huzursuzluğu artırmakta. Türkiye'nin geleceğini, kaderini değiştiren olaylara karşı duyarsız kalanlara bu yolla tepkilerimizi göstermek istedik. Bu ülke bazılarımızın değil, hepimizin." dedi.

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36555] : Ölçüye göre ağ

Posted: 10 Dec 2009 07:10 PM PST




Ölçüye göre ağ

 

Doğanın en yetenekli mimarları, kuşkusuz örümceklerdir.

 

Dahası, bilimadamlarının düşünemeyecekleri kadar büyük ustalıkla ipek dokurlar. California'daki Santa Bar­bara Üniversitesi'nden Brezilyalı araştırmacı Christina Sandoval. bir Güney Amerika örümce­ğini (Parawixia bistriata) gözlemledi ve ağının bo­yutlarını avladığı canlının boyutlarına göre düzenle­diğini; sanıldığının tersi­ne, ağını tek bir şemaya göre örmekle yetinmedi­ğini saptadı.

Küçük bir si­nekle, tombul bir kelebe­ğin avlandığı ağ arasında fark vardı. Ağ, ister gün­lük, ister mevsimsel diz­gede, bu dantel ustası, ağını ölçü üstüne dokunu­yordu. Sözgelimi, Parawixia, eylülde yeni yuvalar aramaya çıkan beyaz karıncaları daha iyi kıstırabilmek amacıyla ağını bü­yütüyor.

 

Kaynak: Focus Kasım - 1995

 


Hazırlayanlar: merakediyorumgrubu@gmail.com üyeleri


--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36552] : Hayvanlar dünyasından bir rekortmen: DEVEKUŞU

Posted: 10 Dec 2009 07:09 PM PST





Hayvanlar Dünyasından bir rekortmen

DEVEKUSU

 

Rio festivali dansçılarının tüyleri

Her yıl Rio festivali bu ülkede yüzbinlerce Brezilyalıyı ve turisti sokaklara döküyor, alanlar çılgın eğlencelere tanıklık ediyor. Samba okullarının gösterileri televizyonlarda yayınlanıyor. Ama hiç kimse festival dansçılarını süslemek için yüzlerce kilo devekuşu tüyü ithal edildiğini ve bunun için kaç tane hayvanın kanına girildiğini sormuyor. 

Üretimin %97 si Güney Afrika Cumhuriyeti’nde

Bugün, dünya devekuşu üretiminin yaklaşık yüzde 97'sini Güney Afrika Cumhuriyeti üstlenmiş bulunuyor. Bu ülkedeki çiftliklerde yaklaşık 120 bin devekuşu yaşıyor. Son yıllarda İsrail'de, Suudi Arabistan'da ve Güneydoğu Asya ülkelerinde de benzer çiftlikler kuruldu. Aslında bütün bunlar için geç kalındı bile denebilir. Çünkü, bu çiftlikler olmasaydı, insanoğlu ateşli silahlarıyla bu hayvan türünün de sonunu getirmek üzereydi. 

Eski Mısır da evcilleştirilmişti

Oysa devekuşu ve insanoğlunun aşkı ne kadar da güzel başlamıştı... Milattan 10 bin yıl önce, Eski Mısırlılar'ın bu hayvanı evcilleştirmeyi başardıklarını ve onu "adaletin simgesi" olarak gördüklerini hiyeroglif yazılarında okuyabiliyoruz. Yine, Eski Mısır ve Mezopotamya toplumlarında soyluların devekuşu tüylerini süs eşyası olarak kullandıkları da biliniyor. O tarihlerde, Afrika kıtasının hemen hemen tümünün, Güneydoğu Asya'nın ve Hindistan'ın büyük bir bölümünün, Ortadoğu ve Moğolistan çöllerinin devekuşu sürüleriyle dolu olduğu tahmin ediliyor. 

Kuzey Afrika ve Mezopotamya’da soyları tükendi

Ancak, son birkaç yüzyıl içinde, ateşli silah desteğiyle yoğun bir devekuşu katliamına tanık olundu. Bunun bir nedeni de, özellikle Avrupa ve Amerika'da, bu hayvanın tüylerinin şapkalarda zorunlu bir aksesuar haline gelmesiydi... Bu arada, çok yumuşak bir niteliğe sahip olan tüyleri, "kamış" olarak mürekkeple yazının temel aracı haline dönüşmüştü. Buna, derisinden cüzdan, ayakkabı ve çanta yapılması eklenince, ortaya korkunç bir katliam çıktı. Sonuç olarak, 1800'lü yılların başlarında, devekuşları Kuzey Afrika topraklarında tamamen yok oldu. Benzer bir durum da Mezopotamya'da gözleniyordu. Sayısı bu bölgede iyice azalan devekuşunun son örneğine, 1966 yılında Ürdün Çölü'nde rastlanmıştı. O tarihten bu yana da bölgede ikinci bir devekuşuna rastlanmadı... Bugün, Tanzanya ve Kenya'daki büyük doğal parklar dışında yaşamını üretme çiftliklerinde sürdüren bu hayvan artık ülkemizde de üretiliyor... 

Çelimsiz gibi görünün devekuşuna aslanlar bile yaklaşamıyor

Devekuşunun ilginç özellikleri

Birçok yönüyle zooloji aleminin rekortmenlerinden sayılan devekuşları, hayli ilginç hayvanlar... Şimdi bazı rakamlar için sıkı durun...

Devekuşu çok büyük bir rahatlıkla saatte 70 kilometre hızla koşabiliyor.

Bu koşu sırasında attığı adımların her biri yaklaşık 3,5 metre uzunluğunda...

Öyle çelimsiz ve korunmasız bir hayvan da değil... Bir ayak darbesiyle en büyük düşmanı aslanın göğüs kafesini parçalayabiliyor. Zaten bugüne kadar devekuşuna diğer avcı hayvanların zarar verememesi de onun son derece güçlü oluşundan... Soylarına asıl zarar verenler, ateşli silahlar kullanan insanlar...

Bir devekuşu yumurtasının büyüklüğü, 24 tavuk yumurtasına eşit...

Bir buçuk kilo ağırlığındaki bu yumurtadan, 18 kişilik dev bir omlet yapmanız mümkün... Üstelik, yumurtlamaları da oldukça hızlı; bir dişi, bir mevsim boyunca 81 yumurta bırakıyor. Bu yumurtalar çok sert bir kabukla korunuyor.

Bir devekuşu yumurtası 250 kilo ağırlığa dayanabiliyor. Yani, bir insan yumurtanın üstüne çıkıp tepinse bile onu kolay kolay kıramıyor...

Yetişkin bir erkek devekuşu, rahatlıkla 150 kilo çekiyor ve boyu üç metreye ulaşıyor. Dişiler biraz daha küçük; ağırlıkları 110 kiloyu, boyları da bir metreyi pek geçmiyor. Erkeklerin tüyleri siyah, ama aralarında ender olarak beyaz tüylere rastlanabiliyor. Dişilerinki ise kahverengi ve daha parlak...

Bugün, dünya devekuşu ticaretinin yüzde ellisi hayvanın derisi ve eti, diğer yüzde ellisi ise tüyleri için yapılıyor. Kuyruk ve kanatlarında seyrek bulunan açık renk tüyleri gövde tüylerinin iki misli fiyata satılıyor ve kilosu milyonlarca lira ediyor. Sekiz ayda bir yolunan bir devekuşundan 250 gram kuyruk-kanat tüyü, bir kiloya yakın da gövde tüyü elde ediliyor. İlk tüy mahsulünü almak için doğumun üzerinden 9 ay geçmesi gerekiyor... 

Devekuşu iç organları yapısıyla da oldukça ilginç bir hayvan..

Taş, cam, kola kutusu.. her şeyi mideye indiriyor

Bağırsaklarının uzunluğu 14 metre ve midesi demir ile taşı hazmedebilecek kadar güçlü... Yetişkin bir devekuşunun midesi, kimi zaman Kırk Haramiler'in mağarasını anımsatıyor. Genellikle ot ve sürüngenlerle beslenen bu hayvan, bazen taş, cam, kola kutusu gibi yol üzerinde rastladığı her şeyi mideye indirebiliyor. Bunun nedeni kesinlikle açgözlülük değil; ağzında besinleri çiğnemeye yarayacak diş olmaması... Devekuşu, midesine aldığı besinleri öğütebilmek için yaklaşık 1,5 kilo taş yutmak zorunda... Onun bu huyunu çok iyi bilen üreticiler, kesimde hayvanın midesine özel bir dikkat gösteriyorlar. Çoğu zaman, açılan mideden yarı değerli ve değerli taşlar çıkabiliyor...

 

 

Devekuşunun gözleri ise bir başka alem...

Çapları tam beş santimetre... Fil dahil, karadaki hiçbir hayvanın gözleri onun kadar büyük değil... 1600 metreden her ayrıntıyı net olarak görebiliyor. Bu gözler 360 derecelik görüş açısına sahip... Bir başka özelliği de, bu gözlerin üç tane göz kapağıyla korunuyor olması... 

Devekuşlarında sosyal yaşam, "harem" kavramı etrafında şekilleniyor

Temel aile birimi, bir erkek ve çevresinde toplanan çok sayıda dişiden oluşuyor. Küçük erkek yavrular bile kendi aralarında yaşıyorlar ve yavru dişilerle temas etmiyorlar. Haremin içinde ağırlığı en yaşlı dişi koyuyor. Erkek, çoğu zaman bu yaşlı dişiyle karı-koca gibi birlikte oluyor. Diğer dişilerin "harem"den ayrılması yasak... Ancak, gidip çevre haremlerin erkekleriyle çiftleşebiliyorlar,

Harem, aynı zamanda toprak bütünlüğüyle de özdeşleşiyor. Bir erkek devekuşu, 15 kilometre karelik alanı kendi krallığı ve bu alanda yaşayan dişileri de kendi haremi olarak ilan ediyor. Bu alana tecavüz eden diğer erkek devekuşlarıyla ölümüne kavga edebiliyor. Devekuşlarının yumurtlama dönemi, yaşadıkları bölgenin iklim koşullarına göre değişiyor. Eğer bölge genel olarak nemli bir iklime sahipse, yumurtlamak için kuru mevsimi, kuru iklimlerde de yağışlı mevsimi tercih ediyor. Çiftler, yumurtlama aşamasına geçmeden önce müthiş bir flört dönemi yaşıyorlar. Erkek dişiye yanaşıyor ve gagasıyla onun boynuna ve tüylerine dokunuyor. Yumurtlamaya hazır hale gelen dişi tipik bir hareketle kanatlarını açıyor ve boynunu U biçimine getiriyor.

Erkek, daha sonra yumurtlayan dişiyi bir depresyon geçirdiği için dinlenmesi amacıyla yuvaya götürüyor. Haremin diğer dişileri ise, iki günlük sıralarla bu yumurtaların üstünde kuluçkaya yatıyorlar. Kuluçkaya yatılan yumurta sayısı 15 ile 20 arasında değişiyorsa, genellikle haremin genç ve güçlü dişileri seçiliyor. Ancak, yumurta sayısı 30'a yakınsa, bu durumda daha gelişmiş dişiler de kuluçka nöbetini üstleniyorlar. Çünkü gençler, bu kadar yumurtayı kavrayacak kadar gelişmiş değiller. Geceleri ise, erkeğin kendisi kuluçkaya yatıyor. Bunda amaç, gece karanlığında koyu renk gövdesiyle yumurtalar için tam bir kamuflaj yaratmak... Bütün bu düzen, devekuşlarının oldukça gelişmiş bir zekaya sahip olduklarının da göstergesi sayılıyor... "Başını devekuşu gibi kuma gömmek" atasözü ise gerçek hayatta bu hayvana hiç yakışmıyor. Nitekim devekuşu, başını kuma dünyayla ilgisini kesmek için gömmüyor; bir başka hayvanın saldırısı durumunda yapacağı hiçbir şey kalmayınca, "ölü" rolü oynamak için kendince bir senaryoyu hayata geçiriyor. 

Ataları da uçamıyordu.

Devekuşu, herşeyden önce ornitologlar (kuş bilimciler) için kolay kolay sınıflandırılmayan bir hayvan... Çünkü, bugün Güney Amerika'dan Avustralya'ya, Yeni Gine'den Afrika'ya, dünya'nın hemen hemen her kıtasın da devekuşuna benzeyen uçamayan kuş türlerine rastlanıyor. Bu nedenle, Güney Amerika kıtasındaki "nandu"larla, Yeni Zelanda "kiwi"siyle, Yeni Gine ve Avustralya "casuar"larıyla akrabalığı hala tartışılıyor. Bugün en fazla kabul edilen görüşe göre, göğüs kemikleri olmadığı için uçamayan bu kuşların ataları, Dünya hala bir bütün kütleyken, "Gondwana" adı verilen güney yarımkürede bol miktarda yaşıyorlardı. Mezozoik Zaman'ın Kretase Döneminde, yani bundan yaklaşık 150 milyon yıl önce. Avustralya, Afrika, Güney Amerika ve Antarktika kıtaları yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlayınca, yaşadıkları kıtada kalan bu "göğüs kemiğine sahip olmayan kuşlar", kendi bağımsız evrimlerini geçirdiler ve kimileri nandulara, kimileri kiwilere, kimileri de devekuşlarına dönüştü. Ayrıca, dev Yeni Zelanda "moa"sı ve Madagaskar "uçan fili" gibi başka uçamayan kuş türlerinin de ortaya çıktığı, ama onların ne yazık ki bugüne kadar gelemedikleri biliniyor.

Uçamayan kuşların en tipik fizyolojik özellikleri, göğüs kemiğine sahip olmamaları ve 2 tırnaklı uzun bacaklarıdır. Göğüs kemiği, diğer kuşlarda kanatları taşıyan kasların kaynak noktasıdır. Devekuşu ve akrabalarında ise, bu kaslar çok küçüktür ve onların destek alacakları göğüs kemiği bulunmamaktadır.

 


Hazırlayanlar Kerem, merakediyorum grubu üyeleri merakediyorumgrubu@gmail.com
Kaynak : Focus - Kasım 1995 Mustafa ŞAPÇI imzalı yazıdan alınmıştır. Paragraf başlıkları yazıya eklenmiştir.
Lütfen bu kısmı silmeyiniz, kaynak göstererek paylaşınız.
Saatlerce uğraşarak verdiğimiz emeği bir "Delet" tuşuyla yok etmeyin.
 
Yazının alındığı FOCUS dergisinin tamamını aşağıdaki linkden indirebilirsiniz.


--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36541] VIVA PALESTINA / FİLİSTİN'E YOLAÇIK TÜRKİYE PROGRAMI

Posted: 10 Dec 2009 01:25 PM PST


15 Aralık 2009 EDİRNE/İSTANBUL

Yunanistan’dan Edirne/İpsala Sınır kapısından giriş
Trakya ve İstanbul’dan karşılama ekibi ile sınır kapısında karşılama
İstanbul’a Varış
İstanbul’da Akşam Yemeği
İstanbul’da Kapalı Spor Salonunda Konaklama
(15 Aralık Programı Konvoyun Türkiye sınırına varışına bağlı olarak değişebilir)

16 Aralık 2009 İSTANBUL/ADAPAZARI

09:00–10:00 Sabah Kahvaltısı Konaklama Yerinde
11:00 -12:00 Basın Toplantısı – Feshane /EYÜP
12:00 Feshane’den Çıkış
12:00-16:00 İstanbul’dan katılacak araçlarla 4 farklı koldan şehir turu :
1.Grup Tur Güzergahı : Eyüp-Havaalanı-Bakırköy Sahilyolu-Eminönü-Eyüp
2.Grup Tur Güzergahı : Eyüp-E6’dan Mahmutbey-Basın Ekspres yolu- Havaalanı-E5-Eyüp
3.Grup Tur Güzergahı : Eyüp-Okmeydanı bağlantıdan E6- Levent-Hacıosman bayırı-Sahil yolundan Beşiktaş-Eminönü-Eyüp
4.Grup Tur Güzergahı : Eyüp-E5’tenZincirlikuyu-Levent-E6 FSM Köprü Asya geçiş-Ümraniye kavşağı-Çamlıca çıkışı-Üsküdar-Altunizade-Capitol önünden E5-Kozyatağı-E5 üzerinden İzmit-Adapazarı
16:00-18:00 Feshane’de Öğlen Yemeği
18:00-20:00 Taksim’e Geçiş
20:00-23:00 Taksim Meydanı Kitlesel Buluşma ve Program
23:00 Taksim’den Adapazarı’na Hareket, Adapazarı’nda akşam yemeği ve Kapalı Spor Salonunda Konaklama

17 Aralık 2009 ADAPAZARI/ANKARA/KONYA

08:00 Adapazarı’nda kahvaltı ve yola çıkış
12:00 Ankara’da şehir girişinde karşılama
12:00 – 14:00 Şehir Turu
13:00 – 15:00 Temsili heyetin TBMM Ziyareti
15:00-17:00 Büyük bir alanda duraklama ve Öğlen yemeği
17:00 Konya’ya Hareket
22:00 Konya’da Selçuklu Kapalı Kongre Merkezi’nde Akşam Yemeği
24:00 Konya Selçuklu Kongre Merkezinde Konaklama

18 Aralık 2009 KONYA/ADANA

08:00-09:00 Konya Kahvaltı ve Şehir Turu
09:30-10:30 Konya Uğurlu Yolu Salıpazarı’nda Miting (Kitlesel Basın Toplantısı)
10:30-13:00 Şehir Turu (Sille Altgeçit-Nalçacı Caddesi-Alaaddin Çevresi-Mevlana Caddesi-Adana Çevreyolu)
13:00 Öğle Yemeği
14:00 Adana’ya Hareket
21:00 Akşam Yemeği
23:00 Kapalı Spor Salonunda Konaklama

19 Aralık 2009 ADANA

09:00-10:30 Kahvaltı
10:30-12-30 Şehir Turu
12:30 Gaziantep’e Hareket
15:00 Öğle Yemeği (Nurdağı’ndan Önce Mola Yerinde)
Sınıra Varış ve Kilis’te Sınırdan Suriye’ye Çıkış
 
Ayrıntılı bilgi www.filistinkonvoyu.org adresinden alınabilir.
 
 

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Yeniden bir dünya inşa etme iddiasında olan herkesi katılımcı olmaya davet ediyoruz
            ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Grupta yayınlanması istenen  yazılarda yazar ve alıntı linkinin bulunmasına ,yazı karakterlerinin okunmaya elverişli olmasına dikkat edilmesi önemle rica olunur.
             ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Bu mesajı ( Selam-İslam ) e-mail grubu'na kayıtlı olduğunuz için aldınız  
***Gruba mail atmak icin ; selam-islam@googlegroups.com
*** üyelik için;  selam-islam+subscribe@googlegroups.com
adresine bos bir mail gonderiniz ve size gelen maili onaylayınız.

***iletişim adresi; esselam.islam@gmail.com

Daha fazla seçenek için:
http://groups.google.com.tr/group/selam-islam?hl=tr
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---




Yeni Windows 7: Size en uygun bilgisayarı bulun. Daha fazla bilgi edinin.

[anadoluhaber:36549] Siz Cahillerle Tartışmayın!..

Posted: 10 Dec 2009 12:32 PM PST

Siz Cahillerle Tartışmayın!..


Onlara benzemek ister misiniz?..
Bazı insanlar, dışarıdan gelen fikirlere karşı içe kapanmayı tercih eder. Bunlar; kendi ürettiği fikirlerle kafası içinde bir dünya kurar
ve orada yaşarlar. Zaman içinde, düşüncelerinde
ve davranışlarında dinazorluk oluşur.
 Bu kişiler, iletişime kapalıdır. Kendi kendine konuşur.
Çevreye AT GÖZLÜĞÜ ile bakarlar.
Kendi fikirlerinin dışındaki tüm fikirler onun için düşmandır.
Bu kişilerle iletişim kurmak zordur. Böyleleriyle tartışmaya/münakaşaya girmek akıllı kimselerin kârı olmasa gerek.
“Büyük insanlar, her sınıftan olan kişilerle davranışlarında, kendilerinden nahoş bir kelimenin çıkmamasına dikkat eder,
değerlerini bayağı insanlarla düşürmemeye dikkat ederler.
“Kişinin kendisini ilgilendirmeyen hususları
terk etmesi kâmil imanın şanındandır.” (Tirmizi)
Bazı kişiler, ar duymaz bir yüz,
kötülükten haya etmez bir huy,
başkasına kötülük yapmaktan çekinmeyen bir ahlak ve mürüvvet kaidelerini tanımayan bir hayatı yaşarlar.
Onlar bilgisiz ve edepsiz nefislerini tatmin etmek için hiçbir usul
ve kaideyi dinlemeyip önlerine geleni yaparlar.
Akıllı kişinin böyle sefih insanlarla
 uzun tartışmalara girişmesi uygun düşmez.
Çünkü bunların nahoş hareketler yapmasına sebep olur ki,
 bu büyük bir fitnedir. Böyle kişilerin şerrini önlemek vaciptir.
Onun için İslam, sefihlerle olan müderatı (onları idare etmeyi) caiz görmüştür. Cahilin biri Rasülullah ’ın evine girmek istedi.
Rasülullah güzellikle engellemeye çalıştı.
 Çünkü böyle kişiler karşı en güzel metot,
onlara hilm ile davranmaktır.
Şayet Rasülullah onu rencide edecek harekette bulunsaydı,
belki Rasülullah’ın zatına uygun düşmeyen
bazı nahoş kelimeler sadır olurdu.
Said bin Müseyyeb (ra) anlatıyor:
Rasülullah ’ın ashabı arasında oturuyor iken
bir adam Ebu Bekir (ra)’a sataştı ve incitti.
Ebu Bekir (ra) karşılık verdi. Bunun üzerine Rasülullah oradan kalktı. Ebu Bekir (ra):
“Ey ALLAH’ın Rasülü!
Yoksa bende nahoş bir hareket mi gördün?” dedi.
 Rasülullah :”Hayır, öyle bir şey olmadı.
 Ancak o adam sana eziyet verince gökten bir melek inip ona cevap veriyordu.Sen müdahale edince, melek gitti ve yerine şeytan geldi. Şeytanın bulunduğu yerde durmam bana yakışmaz.” Dedi.
(Ebu Dâvud )
Konuşmanın abesten korunması için İslam’ın aldığı tedbirlerden birisi de tartışmanın önüne geçerek,
 haklı haksız durumlarda haram kılmasıdır.
Rasülullah şöyle buyurur:”Kim haklı olmadığı halde mücadeleyi terk ederse kendisine cennetin yan kısmından bir ev verilir.
Kim haklı olduğu halde mücadeleyi terk ederse
kendisine cennetin ortasında bir ev verilir.
Kim de ahlakını düzeltirse cenneti en üst yerinde
kendisine bir ev verilir.”(Ebu Davud )
“Akıllı veya ahmak hiç kimseyle tartışma. Akıllı senin ayağını kaydırır. Ahmak ise sana eziyet verir.” (İ.Ebu Dünya)
Kötü huylu bir adam, bir dervişe kötü sözler söylermiş. Derviş, ona karşılık vermek yerine şöyle demiş:”Sen bana her ne diyorsan, ben ondan daha kötüyüm. Beni benden iyi bilemezsin ki!”
Cahilin münakaşa yoluyla ikna edildiği görülmemiştir…

 
“Oturma cahil ile sözü can incitir,
Otur alim ile her sözü mercan incidir.”


alıntıdır.


--
------------------

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36540] Zındık

Posted: 10 Dec 2009 12:29 PM PST

Hiçbir dinde olmadığı ve Allahü teâlâya inanmadığı hâlde, müslüman görünüp müslümanlığı değiştirmeye, îmânı bozmaya, dinsizliği müslümanlık olarak yaymaya çalışan ve İslâmiyet'i içerden yıkmaya uğraşan sinsi İslâm düşmanı, azılı kâfir, münâfık. Kâdıy ânîler ve Behâîler böyledir.

Zındık, Allahü teâlâya ve Muhammed aleyhisselâmın peygamber olduğuna inandığını, Kur'ân'a ve hadîslere uyduğunu söyler. Fakat, Kur'ân-ı kerîmi ve hadîs-i şerîfleri kendi câhil kafasına ve kısa görüşüne göre mânâlandırır. Bu bozuk anladıklarını, sapık düşüncelerini, müslümanlık olarak yazmaya uğraşır. Ehl-i sünnet âlimlerinin doğru sözlerini beğenmez. İslâm âlimlerine câhil der. Kendilerini müctehîd, aydın din adamı olarak tanıtırlar. (İbn-i Âbidîn, Abdülhakîm Arvâsî)

Fıkıh öğrenmeyip tasavvufla uğraşan dinden çıkar, zındık olur. Fıkıh öğrenip tasavvuftan haberi olmayan ise, bid'at sâhibi yâni sapık olur. Her ikisini edinen hakîkate varır. (İmâm-ı Mâlik)


--
------------------

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36554] Beş Fİtne

Posted: 10 Dec 2009 12:28 PM PST

 
Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurur: "Ey Muhâcirlerler! Beş haslet vardır ki, bunlarla imtihan edilmenizden, sizin aranızda olmalarından ve bu kişilere yetişmenizden Allah'a sığınırım!

* Bir toplumda fuhuş yaygın hale gelir ve aleni olarak yapılmaya başlarsa, öncekilerde görülmeyen ağrılar ve bozulmalar olur.
* Ölçüde ve tartıda hile yapılması. Yıllar sürecek kıtlık ve geçim sıkıntısı çekerler. Devlet büyükleri ve yöneticilerin zulmüne maruz kalırlar!
* Mallarının zekatını vermemeleri. Gökten inen yağmur azalır. Eğer yeryüzünde yaşayan hayvanlar bulunmasa, bir damla bile yağmur yağmaz!
* Allah ve Rasûlüne verdikleri ahdi bozmaları. Allah Teala bu toplumun başına dışarıdan bir düşman musallat eder ve ellerinde bulunan bazı şeyleri onlardan alırlar.
* Devlet büyükleri ve yöneticilerin Allah'ın kitabı ile hükmetmemeleri. Allah Teala onların içine huzursuzluk verir; kargaşa ve huzursuzluk içinde boğuşurlar!" (Hadis-i Şerif)

--
------------------

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36556] Vesveselere İltifat Etmemek

Posted: 10 Dec 2009 12:26 PM PST

Vesvese
Ebu Hureyre'den (ra),
Rasulullah'ın (sav) ashabından bazı kimseler gelerek:

"Gönüllerimizden öyle şeyler geçiyor ki, herhangi birimiz onları söylemeyi bile büyük suç sayıyor (bu durumda ne yapacağız?)" diye sordular. Rasulullah (sav):

"Hakikaten böyle bir şey hissettiniz mi?" diye sordu. Ashab:

"Evet, (bazen böyle duygulara kapılıyoruz)" dediler. Bunun üzerine Rasulullah (sav):

"Bu imanın ta kendisidir." buyurdu. (Müslim, İman, 209-211)

Hadisten çıkan netice: 

Vesveselere iltifat etmemek.


Hatırat ve vesveselerin giderilmesiyle meşgul olup bunları problem etmekte ileri gitmek ve bu vesveselerden dolayı üzüntü duymak terakkiye zarar verir.

Tahkik ehli bu hadise göre vesveselere karşı şu ilacı kullanırlar: Vesveseler zararsızdır ve onların kalbe gelmesi (peşine düşmedikten sonra) tehlikeli değildir. Bu şekilde davranılırsa vesvese defedilmiş olur.

--
------------------

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36539] Söze Gelmiyor Nazarın

Posted: 10 Dec 2009 12:24 PM PST

Nazar
Elbisesiz, örtüsüz, teklifsiz, perdesiz dolaşıyor aramızda. Bir görünmez dokunuştur nazarın.

Ruhlarımıza üflüyor, Gizlendiği yerden koşup geliyor kalbimize giriyor nazarın.


Yüreklerden dert savuruyor gibi. Bir tesellidir nazarın.
Dalga eğiliyor önü sıra, durgun suların yüzünde geziniyor. Tanıdık bir yolcudur nazarın.

Dünyanın tozunu göğe savuruyor, yeri göğe komşu ediyor nazarın.
Yer ile gök arasında, görünmez, ele avuca gelmez bir elçi nazarın.

Yelkenlerin karnında, kuş kanatları altında yolculuk ediyor diyar diyar.
Uçsuz okyanuslarda ve sınırsız göklerde yoldaş nazarın.

Dost ülkesini dolaşıp gelen “bâd-ı sabâ”dır. Seherlerde vuslattır nazarın.

Akşamları gönlümüze vuran solgun ışıklarda, savrulan, kıvrılan, dolanan, susan, söyleyen hep nazarın.

Koyu yalnızlıklarda derttaşdır nazarın.

Yakub’a Yusuf’dan habercidir nazarın. Dost kokusudur, Esip geçer eteklerimizden nazarın;
ruhumuzu doldurarak gelir, içini dökerek gider. Tenimize değdikçe bizi nazarın.

Gül yanağında derviştir. Çölden çöle yolcudur. Bir tutam “hu”dur derviş yüreğinde. Kocaman bir fırtınadır gülün göğsünde.

Söze gelmez, dize gelmez, dile gelmez, ele gelmez nazarın.

 

????


--
------------------

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36538] RE: (anadoluhaber) MUĞLA-KÖYCEĞİZDE 1897 M2 SATILIK ARSA

Posted: 10 Dec 2009 11:43 AM PST


 selam,
 
metre karesi kac TL'dir
bilgi verirseniz alakadar olabilirim
ataturkmenbey@hotmail.com

From: enginaltinoluk@hotmail.com
To: anadoluhaber@googlegroups.com
Subject: (anadoluhaber) MUĞLA-KÖYCEĞİZDE 1897 M2 SATILIK ARSA
Date: Sat, 1 Nov 2008 16:38:10 +0200

Ege bölgesinin cennet köyceğizinde satılık arsa.yatırım yapabileceğiniz en iyi bölge.Arsa narenciye ağaçlı olup bakımlıdır %20 imar alanına sahip. ŞİMDİDEN HAYIRLI OLSUN İRTİBAT: 0543 387 4970 MUĞLA/KÖYCEĞİZ
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
        Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
            *Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım  grubu.
 Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---




Schneller, einfacher und noch mehr Fun - mit Windows 7

[anadoluhaber:36515] http://yazaristan.net/burak-canli/2057/chp-ve-genel-baskan-deniz-baykal-siyasetin-ne-tarafinda-yer-almaktadir.html EN AZ BİR KERE ŞÖYLE BİR GÖZ AT VE GERÇEKLERİ GÖR

Posted: 10 Dec 2009 01:04 AM PST

 
sevgili arkadaşlar en az bir kere göz atın ve siteye girip yorumlayın. göreceksiniz ki bu dünya zannettiğimizden farklı bir dünya

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
      Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

[anadoluhaber:36516] Bu sayfayý görüntüle "Mevlana (şiir)"

Posted: 09 Dec 2009 10:23 PM PST

http://groups.google.com/group/anadoluhaber/web/mevlana-iir
bağlantısını tıklayın veya bağlantı çalışmazsa tarayıcınızın adres
çubuğuna yapıştırın.

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

[anadoluhaber:36518] ETÖ-PKK BAĞLANTISI VE PROVOKASYON LİSTESİ

Posted: 09 Dec 2009 01:37 PM PST

İŞTE PROVOKASYON LİSTESİ

Ergenekon savcıları, Türkiye'de 2005-2008 yılları arasında meydana gelen provokatif eylemleri şöyle sıraladı:

YIL 2005- GÜNDEM: TERÖRLE MÜCADELE YASASI

OLAYLAR:


Mersin'deki nevruz gösterilerinde bayrak provokasyonu,

Trabzon'da linç girişimi,

Hakkari'de 18 ayrı yerde patlama,

9 Kasım Şemdinli olayları.

YIL 2006- GÜNDEM: TERÖR YASALARI

OLAYLAR:


(6 Ocak 2006 tarihinde, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Terörle Mücadele Yasa Tasarısı'na son şeklinin bayramdan sonra verileceğini, hazırlık biter bitmez de tasarının TBMM'ye gönderileceğini açıkladı)

Diyarbakır, Mardin ve Van'da gerilim (7 kişi öldü),

D.Bakır'da “termos bombalı” saldırı (11 kişi öldü),

(10 Mayıs 2006 tarihinde, TBMM Adalet Komisyonu'nda tümü üzerindeki görüşmeleri tamamlanan Terörle Mücadele Yasası'nda yapılacak değişikliğe ilişkin tasarı, Alt Komisyon'a sevkedildi)

Danıştay'a hain saldırı - 17 Mayıs 2006

İstanbul'da linç girişimi.

YIL 2007- GÜNDEM: SINIRÖTESİ OPERASYON TEZKERESİ, SEÇİMLER

OLAYLAR:


(Cumhurbaşkanlığı'na eşi başörtülü Abdullah Gül'ün aday olması, krize yol açtı... Genelkurmay, Cumhurbaşkanlığı seçimine “e-muhtıra”yla müdahale etti. Başbakan Erdoğan, bildiriye karşı çıktı ve 1 Mayıs 2007 tarihinde erken seçim kararı aldı...)

Ankara Anafartalar Çarşısı'nda patlama (7 ölü) - 23 Mayıs 2007

Şırnak Beşağaç köyünde 12 vatandaşın öldürülmesi -

29 Eylül 2007 Şırnak'ta saldırı (15 şehid)

(Cumhurbaşkanı'nı halkın seçmesine yönelik Anayasa değişikliği, 21 Ekim 2007 tarihinde yapılan referandumla yüzde 68 gibi ezici bir çoğunlukla kabul edildi...)

Dağlıca Baskını (12 şehid) - 21 Ekim 2007

YIL 2008- GÜNDEM: TEZKERE SÜRESİNİN UZATILMASI

OLAYLAR:


Diyarbakır'da dershane önünde askerî araca saldırı (6 ölü) - 3 Ocak 2008

Balıkesir, Aydın, Konya ve Denizli'de provokasyon

Aktütün baskını (17 şehid) - 4 Ekim 2008

D.Bakır'da polise saldırı (5 şehid)- 8 Ekim 2008

(8 Ekim 2008 tarihinde; Meclis, PKK'ya karşı sınırötesi operasyon yetkisi veren tezkerenin süresinin, 1 yıl uzatılmasını rekor oyla kabul etti.)

KARANLIK MİHRAKLAR ‘KAOS' İÇİN BİRLİKTE HAREKET EDİYOR

Öte yandan Diyarbakır Başsavcılığı'nın ulaştığı bazı bilgiler de Ergenekon Savcılarının raporunu destekliyor. ETÖ savcıları ve Diyarbakır Başsavcılığı'nın ulaştığı bilgiler arasındaki benzerlik de, iki örgüt arasındaki kardeşliği deşifre ediyor. Sokak eylemlerini gerçekleştirenleri tespit etmek için ismi açıklanmayan 9 ilde yapılan istihbarat çalışmaları, kaos eylemlerini KCK'nın yönettiğini ortaya çıkartırken; son terör saldırısı ile KCK'nın ilişkisinin olup olmadığı da araştırılmaya başlandı.

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
      Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

[anadoluhaber:36521] Sevgili Sivilay Abla, Kürtçe öğretilecek enstitüye ne isim koyardın?

Posted: 09 Dec 2009 01:32 PM PST

Soru: Sevgili Sivilay Abla, 64 yıllık hayatımda konuştuğum, rüya gördüğüm dil için YÖK bir enstitü kurmuş. Adına da Yaşayan Diller Enstitüsü demiş. Abla, sen bizim YÖK başkanından çok daha yaratıcısındır. Sen olsan Kürtçe öğretilecek enstitüye ne isim koyardın? (Hasan Vanlı)

Cevap:
Sevgili Hasan, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nden sonra ülkemizin gördüğü en ilginç enstitü olayı ile karşı karşıyayız. Ben olsaydım, Her şeye Rağmen Yaşayan Diller Enstitüsü derdim. Tabii ki; Türkleştiremediğimiz Diller Enstitüsü de hemen akla gelen seçeneklerden. Biraz uzun olabilir ama; Bükemediğin Dili Öğreteceksin Enstitüsü’nde de karar kılınabilir.

Biz yine de bu isimlere takılmayalım. Bir ülkede milyonlarca insanın konuştuğu bir dil için enstitü kurmak dünya için çok sıradan, minik bir adım olsa da bizim üniversite profesörleri için çok çok büyük bir adım. Biz bu arkadaşların karşısına geçelim ve “Hadi! Bir adım daha, hadi tay tay yavrum” diyerek yürümeyi öğrenmelerine yardımcı olalım.


--
Dr. Sivilay Genç

Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon

Ana Bilim Dalı Başkanı,

Ruh ve Sivil Hastalıkları Mütehassısı

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
      Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

[anadoluhaber:36525] Sevgili Sivilay Abla, Fatih Altaylı, Türkiye'nin yeni amiral gemisinin Habertürk olduğunu söylüyor.

Posted: 09 Dec 2009 01:31 PM PST


Soru:
Sevgili Sivilay Abla, Fatih Altaylı, Türkiye’nin yeni amiral gemisinin Habertürk olduğunu söylüyor. Yoksa Özkök’ten kaçıp Altaylı’ya mı tutulduk? (Selim Hoşver)

Cevap:
Sevgili Selim, amiral battı, ‘Game Over’. Hâlâ farkında değiller. Gazeteleri günde 300 bin satıyor. Haber7.com 15 milyon tıklanıyor. Fatih Altaylı’nın köşe yazısından sekiz kat daha fazla okunan blog yazarları tanıyorum. Geçmiş olsun. Gazetecilik, gazetecilik yapmaktan başka elinden bir iş gelmeyen insanların gayretiyle ayak diretiyor. Şartlar böyleyken keşke kimse bu kadar büyük laflar etmese.

Sözlerimi şu dizelerle bağlıyorum:

Fatih amiral olmuş ise bu zamanda,
Demir almak zamanı gelmiştir bu limanda.



--
Dr. Sivilay Genç

Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon

Ana Bilim Dalı Başkanı,

Ruh ve Sivil Hastalıkları Mütehassısı

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
      Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.