Azrail'in makam aracı: Beyaz Toros
Beyaz Toros'un esrarı çözüldü
Diyarbakır'da açılan davada, Kayseri eski İl Jandarma Alay Komutanı Cemal Temizöz'ün oluşturduğu ekibin, 1993-1995'te beyaz Toros'la onlarca kişiyi usulsüz gözaltına aldığı, 6 kişiyi infaz ettiği öne sürüldüAZRAİL'İN MAKAM ARACI
Kayserİ eski İl Jandarma Alay Komutanı Cemal Temizöz'ün ve eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ'ın da aralarında bulunduğu 6'sı tutuklu 7 kişi hakkında 'suç örgütü kurarak' 1993 -1995arasında Cizre'de 20 kişiyi öldürdükleri iddiasıyla açılan davada ilginç ayrıntılara yer verildi. İddianamede, öldürüldükten sonra araziye atılan 6 kişinin 'beyaz Toros'la görev yapan itirafçı sanıklarca kaçırılıp sorgulandığı anlatıldı. Aracı Temizöz'ün komutanlığı yaptığı Cizre ilçe Jandarma Komutanlığı'nın kullandığı bölge halkı tarafından öne sürülmüştü.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı 104 sayfalık iddianamede, askerlerle birlikte 'farklı konumda' görev yapan eski PKK'lı itirafçıların çok sayıda kişiyi bizzat sorguladıkları anlatıldı. Bu timin gözaltına aldıkları kişiyi, beyaz Toros'a bindirdikleri ve jandarma karakolu ya da özel yerlerde sorguladıkları tanık anlatımlarına dayanılarak aktarıldı.
İddianamede, Cizre'de 1993-1995 yılları arasında 55 faili meçhul cinayet işlendiği belirtildi. Soruşturmada, 20 öldürme olayının sanıklarla bağlantılı olduğunun ortaya çıkarıldığı öne sürüldü. Tanık anlatımlarına göre, bölgede o dönem büyük panik yaşanmasına neden Renault beyaz Toros ekibin faaliyetlerinde önemli rol oynadı.
'Tükenmez Kalem' adlı gizli tanık, PKK'dan koptuktan sonra bir süre Cizre'de devlet için faaliyet yürüttüğünü ve ilçede olup bitenlere tanık olduğunu söylüyor. Ve gizli tanığın anlattıklarında Toros önemli yer tutuyor:
ELÇİ DE TOROS'A BİNDİRİLDİ
“1994 yılı yaz aylarında Ramazan Elçi için 'örgüte yardım ediyor' raporu verildi. Yavuz isimli uzman ile Tuna isimli uzman çavuş talimat üzerine beyaz renkli bir Toros marka araçla yola çıktı. Köprü üzerinde Elçi'yi otoya aldılar. Silopi'ye doğru yola çıktık. Ramazan'ın kimliğini aldı. Terk edilmiş bir yerde durduk. Tuna araçtan inip Ramazan'ı kolundan çekip aşağıya indirdi. Duvarın kenarına götürdü. Bir el silah sesi geldi, Tuna tek başına aracın önüne bindi, 'Pezevenk gitti' dedi. Sonra jandarma komutanlığına gittik, Yavuz, İlçe Jandarma Komutanı Cemal Temizöz'ün odasına çıktı, kimlik de elindeydi...”
ÖLDÜRÜLEN 4 KİŞİDE..
Bozalan köyünün yakınında 4 kişinin öldürülerek gömülmesi olayında da Toros yer alıyor. Gizli tanık şöyle anlatıyor: “Yavuz, 'Hadi görev var' dedi. İki beyaz Toros marka araca bindik. Tuna bizim aracı, Adem Yakın diğerini kullanıyordu. Silopi yolunda bir aracı durdurduk, 4-5 kişiyi araçlarımıza aldık. Adem'in aracındaki kişi kendisini aşağıya attı, Adem ateş ederek bu şahsı yaralayıp; aracın bagajına attı. Bozalan köyüne yakın küçük mezrayı geçtikte sonra, dere yatağında araçları durdurduk. Yavuz ile Adem, bu 4-5 kişiyi bizden 50 metre kadar uzaklaştıktan sonra Kaleş'le tarayarak öldürdü. Cesetleri öldükleri yerde üzerlerine toprak attık. Yavuz kimlikleri Temizöz'e teslim ett.”
Savcılık, öldürülen dört kişinin adını soruşturma sırasında şöyle belirledi: Süleyman Gasyak (25), Abdulaziz Gasyak (13), Ömer Candoruk( 38) Yahya Akman (17).
TOROS'TAN ATEŞ AÇILDI
22 Şubat 1994'te Nusaybin'de Ramazan Uykur'un vurulmasını akrabaları şöyle anlattı: “Plakasız beyaz Renault marka bir araç amcamı kolundan çekerek aracın içine çekmeye çalıştı. Amcam direndi. Araçtan ateş ettiler. Birisinin elinde tabanca diğerinde Kalaşnikof vardı. Amcam yere düştü, araç hızla kaçtı.”
CİZRE'DEKİ SUSURLUK
DİyarbakIr Savcısı Ergün Tokgöz, ididanamesinde 'Mafya-polis şefi-politikacı' ittifakı olarak bilinen Susurluk Çetesi'ne de göndermede bulundu. Yargıtay'ın Susurluk davasındaki mahkumiyet kararını onaylarken belirttiği şu değerlendirmeyi iddianamesine aldı: “Terörle mücadele adı altında da olsa hukuk dışı bir örgütlenme ile devletin meşru güçleri gibi güç kullanarak yürürlükteki yasalar yerine kendi kuralları ile sözde yasalar oluşturmanın, devleti, hukuk devleti olmaktan çıkaracağı, bu koşullarda da güçlünün sözünün geçtiği, nerede başlayıp nerede sona ereceği belli olmayan her türlü yasadışılığın egemen olduğu bir sistem oluşacağı, sonuçta yurttaş-devlet ilişkisinde hukuk kuralları yerine korku ve kaygının geçerli olacağı, bunun da bir Anayasa ve yasa ihlalinin ötesinde tam bir hukuk ihlali niteliği taşıyacağı ve hukuk devletinin bütünü ile ortadan kalkması sonuçunu doğuracağı göz önüne alındığında sanıkların eylemler TCK'nın 313. maddesine uyar niteliktedir.” Savcı, Cizre'deki 'suç örgütünü' Susurluk'taki yapıya benzetirken şöyle dedi: “Yukarıda açıklanan tespitlerin gerek yapılanma gerekse kullanılan yöntemler açısından, tamamının olayımızda şüphelilerin oluşturduğu teşekkül açısından da büyük benzerlikler göstermekte.” (Vatan)
--
Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır.
Türkiye, eğer Türkiye'nin omurgasını çökerten, elini kolunu bağlayan, tarihî yürüyüşünü sona erdiren ve sadece laik küresel sistemin çıkarlarını korumaktan başka hiçbir iş yapmayan bu hastalıklı, marazî, şirret, ilkel çetelenme yapılanmasını çökertemezse, tasfiye edemezse, Türkiye tasfiye edilmiş olacak. Leş kargaları kapıda bekliyor...
-------------------------------------
http://dava-vatan.blogspot.com/
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.