İşgal altında ki Doğu Türkistan topralarında yaklaşık 1 milyon Uygur Türk'ünün hapsedildiğini reddeden Çin, şimdi bu tutuklamalara yasal bir dayanak oluşturmaya çalışıyor.
Aylarca, Pekin, Sivil Toplum Kuruluşları ve yabancı medya organları tarafından toplanan kanıtlara rağmen İşgal altında ki Doğu Türkistan da’ki gizli Müslüman gözaltı kamplarının varlığını şiddetle reddetti. Fakat bu hafta Çin Komünist Partisi aniden ağız değiştirdi ve “anti-aşırılık” yasa değişiklikleri öneren ve çoğunlukla Uygur etnik gruptan, yaklaşık bir milyon insanın tutukluluğunu haklı çıkarmaya çalıştı. Bu yeni yasal değişiklikler ve mesleki eğitim merkezleri sayesinde, aşırıcı ideolojiden etkilenen insanları, eğitmeyi ve dönüştürmeyi, yasal bir çerçeveye oturtmayı amaçlıyor.
Bu kampların gerçekliği nedir?
Çin hükümeti, 2017 ilkbaharından bu yana, Doğu Türkistan (Sincan) eyaletinde müslüman vatandaşların geniş çaplı bir şekilde hapsedilmesini sağladı. Birçok tanık ve araştırmaya göre, bölgedeki Müslüman azınlık nüfusun yaklaşık % 10’unun uydu görüntülerinde görülen düzinelerce yargısız gözaltı merkezinde tutulduğuna inanılıyor. Terörle mücadele bahanesiyle, yetkililer her yaştan vatandaşları keyfi olarak tutuklamaktadır. Çoğu kimse, habersizce ortadan kayboluyor.
Bu tutuklamalar hangi temele dayanılarak yapılıyor?
Yıllarca hükümetler ve uluslararası örgütler bu tutuklamalara sessiz kaldılar. Özellikle de Uygurların Fransa’ya kadar ulaşan sansür ve sindirme, haberlerinin doğruluğu engelledi. Ağustos ayında, Birleşmiş Milletler ilk kez kampların kapanması çağrısında bulundu. Cuma günü, ABD kongre yetkilileri, Müslümanlığa karşı eşi görülmemiş bir şekilde baskı kurulduğuna dair uzun bir rapor yayınladılar, ömür boyu hapse mahkum edildi. 2014 yılında Uygurlu pasifist akademisyen Tohti’nin tutuklanmasından bu yana, müslüman Çinli entelektüel ve profesörlerin tutuklanmaları çoğaldı.
Aylarca, Pekin, Sivil Toplum Kuruluşları ve yabancı medya organları tarafından toplanan kanıtlara rağmen İşgal altında ki Doğu Türkistan da’ki gizli Müslüman gözaltı kamplarının varlığını şiddetle reddetti. Fakat bu hafta Çin Komünist Partisi aniden ağız değiştirdi ve “anti-aşırılık” yasa değişiklikleri öneren ve çoğunlukla Uygur etnik gruptan, yaklaşık bir milyon insanın tutukluluğunu haklı çıkarmaya çalıştı. Bu yeni yasal değişiklikler ve mesleki eğitim merkezleri sayesinde, aşırıcı ideolojiden etkilenen insanları, eğitmeyi ve dönüştürmeyi, yasal bir çerçeveye oturtmayı amaçlıyor.
Bu kampların gerçekliği nedir?
Çin hükümeti, 2017 ilkbaharından bu yana, Doğu Türkistan (Sincan) eyaletinde müslüman vatandaşların geniş çaplı bir şekilde hapsedilmesini sağladı. Birçok tanık ve araştırmaya göre, bölgedeki Müslüman azınlık nüfusun yaklaşık % 10’unun uydu görüntülerinde görülen düzinelerce yargısız gözaltı merkezinde tutulduğuna inanılıyor. Terörle mücadele bahanesiyle, yetkililer her yaştan vatandaşları keyfi olarak tutuklamaktadır. Çoğu kimse, habersizce ortadan kayboluyor.
Bu tutuklamalar hangi temele dayanılarak yapılıyor?
Yıllarca hükümetler ve uluslararası örgütler bu tutuklamalara sessiz kaldılar. Özellikle de Uygurların Fransa’ya kadar ulaşan sansür ve sindirme, haberlerinin doğruluğu engelledi. Ağustos ayında, Birleşmiş Milletler ilk kez kampların kapanması çağrısında bulundu. Cuma günü, ABD kongre yetkilileri, Müslümanlığa karşı eşi görülmemiş bir şekilde baskı kurulduğuna dair uzun bir rapor yayınladılar, ömür boyu hapse mahkum edildi. 2014 yılında Uygurlu pasifist akademisyen Tohti’nin tutuklanmasından bu yana, müslüman Çinli entelektüel ve profesörlerin tutuklanmaları çoğaldı.
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.