ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ |
- [anadoluhaber:35894] Bankalara Hesap İşletim Ücreti Vermeyin!
- [anadoluhaber:35899] Halk Sağlığı Adına Dev Skandal!
- [anadoluhaber:35893] ÇANAKKALEDE YAHUDİ İHANETİ!
- [anadoluhaber:35902] ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ
- [anadoluhaber:35903] Çeçenistan 'İçkeriya’dan vazgeçti
- [anadoluhaber:35900] ÇİN İSTİHBARATI OSMANLI ŞEHZADESİ ABDULKERİM EFENDİ Yİ ÖLDÜRTTÜ.
- [anadoluhaber:35896] Öğretmenin utandıran mesajı
- [anadoluhaber:35901] 11e 10 kala: Istanbulun ya da Mithat beyin biriktirdikleri
- [anadoluhaber:35908] 3 Hadis
- [anadoluhaber:35897] "Afganistan Kaynaklı Uyuşturucu Kaçakçılığı ve Uluslararası Güvenliğe Etkileri"
- [anadoluhaber:/] İRAN KUTSAL ORDULARIN HEDEFİNDE
- [anadoluhaber:35904] TAK ATIŞLA İRAN VE PAKİSTAN'I VURAN SİLAH
- [anadoluhaber:35895] ""SANOFİ AVENTİS""
- [anadoluhaber:/] İlaç tröstleri domuz gribiyle piyasalarını arttırıyor!
- [anadoluhaber:35898] GÜNÜN SÖZÜ
- [anadoluhaber:35907] Antik Anadolu.02 sesli slaytı
- [anadoluhaber:35892] Aileler dikkat! Paylaşım siteleri sapık dolu
- [anadoluhaber:35891] Genel Kurmay Başkanı görevden alınsın ve cuntacılar yargılansın.
[anadoluhaber:35894] Bankalara Hesap İşletim Ücreti Vermeyin! Posted: 03 Nov 2009 10:14 AM PST Bankalara Hesap İşletim Ücreti Vermeyin!Tüketiciler Birliği ,bankaların müşteriden tahsil ettiği yıllık hesap işletim ücretinin iptali için yaptıkları başvurunun olumlu sonuçlandığını bildirdi. Müşterileri başvuru yapmaya çağırdı.Tüketiciler Birliği Ankara Şube Başkanı Hakan Tokbaş, bütün tüketicileri, hesaplarından tahsil edilen yıllık hesap işletim ücretinin iptali için vakit geçirmeden Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri!ne başvurmaya, bankaları ise kanuni dayanağı olmayan hesap işletim ücreti uygulamasından bir an evvel vazgeçmeye çağırdı. -- HAKİKATİN HATIRI DOSTUN HATIRINDAN ÜSTÜNDÜR (HZALİ ra.) | ||||
[anadoluhaber:35899] Halk Sağlığı Adına Dev Skandal! Posted: 03 Nov 2009 10:11 AM PST Halk Sağlığı Adına Dev Skandal!Hükümet "hukuk, egemenlik ve halk sağlığı açısından skandal bir" karara imza attı!Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Gökhan Günaydın Günaydın, oda binasında düzenlediği basın toplantısında, biyogüvenlik yasası çıkarılmadan GDO yönetmeliği çıkarılmasını eleştirdi. Bakanlar Kurulu'na sunulan Ulusal Biyogüvenlik Yasa Tasarısı Taslağı'nın yeni yasama döneminde Meclis'e geleceğinin Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek tarafından daha önce açıkladığını anlatan Günaydın, "Ulusal Biyogüvenlik Yasa Tasarısı geri çekildi. Yasa Meclis'e gelseydi, konu kamuoyu önünde tartışılacaktı ve halkın tepkisini çekecekti" dedi. -- HAKİKATİN HATIRI DOSTUN HATIRINDAN ÜSTÜNDÜR (HZALİ ra.) | ||||
[anadoluhaber:35903] Çeçenistan 'İçkeriya’dan vazgeçti Posted: 03 Nov 2009 05:52 AM PST Çeçenistan 'İçkeriya'dan vazgeçti Umarov'un İçkeriya Emirliği tarih oldu, yurt dışında 'yasal olmayan' Çeçen gruplar da ilga edildi! Salı, 03 Kasım 2009 13:55 Dünya Bülteni/Haber Merkezi Çeçenistan meclis başkanı Dukvah Abdurahmanov, İçkerya meclisi ve hükümetinin, ayrıca yurt dışında faaliyet gösteren "temeli olmayan" ve Çeçen halkı adına konuşan teşkilatların ilga edilmesine dair bir talimat imzaladı. Meclis başkanı talimatın "psikolojik" özellik taşıdığını idade etti. Çeçenlerin İçkerya (Nohçiço) Cumhuriyeti SSCB sonrasında 1993 yılında Çeçenistan topraklarında kuruldu. Rus ordusu 2000 yılında hukuki olarak tanınmayan devleti ortadan kaldırdı. 10 Ekim 2007'de Doku Umarov Kafkasya İçkerya vilayet Emirliği kurulduğunu ve kendisinin de başkan olduğunu ilan etti. Bu ilan, kendisini Dudayev'in varisi olarak gören İçkerya devlet başkanı Ahmet Zakayev ile Umarov arasında sorun yaşanmasına neden oldu. Rus yanlısı Çeçen hükümetinin meclis başkanı Abdurahmanov ise, 23 Mart 2003'te yapılan halk oylamasında bu meselenin çözüme kavuştuğunu ve Çeçenistan'ın Rusya içinde kalmayı kabul ettiğini savundu. Abdurrahmanov ile Zakayev görüşmeler tapmış ve ikili Çeçen Halk Kongresinin ortak bir şekilde düzenlenmesini kararlaştırmıştı. Karar sonrasında Zakayev direnişçilerin silahı bırakmasını istemişti. Çeçenistan'da ve Rus basınında Zakayev'in geri dönüşü tartışılırken, Ahmet Zakayev'in Kommersant-Vlast dergisine 26 Ekim tarihinde verdiği demeç sonrasında Ramzan Kadırov sert tepki gösterdi ve Zakayev'in Çeçenistan'a dönüşünün imkansız olduğunu belirtti. Neticede Kongre meselesi de gündemden düştü. Abdurahmanov bu konuda kendisine yöneltilen soruları yanıtsız bıraktı. Bölge uzmanı Aleksey Malaşenko'nun iddiasına göre ise, Kongre Kadırov ve onun otoritesini tanıyanlar tarafından düzenlenecek. Meclis başkanının kararını da değerlendiren Malaşenko, Ramzan Kadırov'un aksine Zakayev hükümetinin etkisiz olduğuna dair görüşü kabul etmedi ve bu tür bir kararın alınmasının onların etkisini kanıtladığını belirtti. Windows Live Hotmail: Arkadaşlarınız Facebook'taki güncellemelerinizi doğrudan Hotmail®'den görür. | ||||
[anadoluhaber:35904] TAK ATIŞLA İRAN VE PAKİSTAN'I VURAN SİLAH Posted: 03 Nov 2009 12:05 AM PST TAK ATIŞLA İRAN VE PAKİSTAN'I VURAN SİLAH USAK Gündem 2 Kasım 2009 Pakistan ile İran'ı birbirine düşüren örgütün arkasında hangi güçler var? Belucistan'daki zengin kaynakların Cundullah'ın ortaya çıkışıyla bağı var mı? İran derin askerî gücü Pasdaran'ı evinde vuran Cundullah'ın, İranlı Sünnilerin haklarını aramak için savaştığına kim inanır? 18 Ekim'de İran'ın Sistan-Belucistan eyaletini kana bulayan intihar saldırısının perde arkası henüz aralanamadı. Ülkenin seçkin askerî gücü Devrim Muhafızları'nı (Pasdaran) hedef alan, Kara Kuvvetleri Komutanı Yardımcısı Tuğgeneral Nurali Şustari ile üst düzey 6 komutan ve aşiret liderlerinin de aralarında bulunduğu 42 kişinin ölümüne, 57 kişinin yaralanmasına (BM'ye göre 57 kişi öldü, 150 kişi yaralandı) sebep olan saldırı, bölgedeki dengeleri de sarstı. İran, saldırıdan ABD, İngiltere ve Pakistan'ı sorumlu tutarken; faillerin yakalanması için Pakistan sınırında geniş bir operasyona girişti. Tahran gibi Ankara da hadisenin �ulusal, bölgesel ve küresel' boyutlarının bulunduğunu vurguluyor. Kanlı saldırının hemen sonrasında İran-Pakistan hattında yaşanan sıcak gelişmeler, iki ülke arasındaki tansiyonu bir anda tırmandırdı. Pakistan sınırını geçerek bölgedeki eylemcilerin izini süren 11 kişilik Pasdaran gücünün Pakistan kuvvetlerince yakalanması, derinden süren krizi gün yüzüne çıkardı. Bununla birlikte Tahran'ın Pakistan'dan açıkça sınır ötesi operasyon izni talep etmesi, sadece bölge ülkelerini değil, uluslararası camiayı da endişelendirdi. Tırmanan gerginliği,Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın önceden planlanmış ziyaretleri yatıştırdı. Önce Pakistan'a (24-26 Ekim), ardından İran'a (26-28 Ekim) birçok açıdan tarihî ziyaretler düzenleyen Başbakan Erdoğan, bir kez daha iki dost ülke arasındaki anlaşmazlığı gidermede arabuluculuk üstlendi. Bu, İsrail-Suriye ve Rusya-Gürcistan'dan farklı olarak irticalen gerçekleşti. Erdoğan, hem İslamabad hem de Tahran'da �terörist eylemi kınadıklarını' vurgulayıp mevcut durumu rayına sokabilmek için üç dost ülkenin başta istihbarat paylaşımı olmak üzere terörizmle mücadelede işbirliğine gitmesi gerektiğini ifade etti. Tahran ile İslamabad da bu tür işbirliklerine hazır olduklarını belirtti. Ankara, bu ortak tavrı, siyasi ve ekonomik anlaşmalarla da perçinledi. Özellikle İran'la tarihî enerji anlaşmalarına imza koydu. Atılan imzalar, Türkiye'nin Irak ve Suriye'nin ardından bir diğer komşusu İran'la da entegrasyona giriştiğini gösterdi. 18 Ekim'e geri dönersek� Başbakan Erdoğan'ın da ifade ettiği üzere; hedefi, zamanlaması ve mekân seçimi yönüyle kanlı intihar saldırısının ulusal, bölgesel ve küresel boyutlarının bulunduğu oldukça açık. En başta, saldırıyı üstlenen İran Halkları Direniş Hareketi'nin (Cundullah) dış bağlantılı bir örgüt olduğu biliniyor. Bununla birlikte hedefteki Pasdaran ise ABD ve İsrail gibi birçok ülkenin yakın takibindeki bir grup (Pasdaran'ın pek bilinmeyen tarihi, Aksiyon'un 760. sayısındaki �Rejimin �azad' bilmez muhafızları� başlıklı dosyada masaya yatırılmıştı). Ayrıca saldırganların Pakistan'dan sızdığı, Pakistan istihbaratı ISI'dan destek aldığı yönündeki iddialar, saldırının çok boyutlu ve kurgulu olduğunu yansıtıyor. Özellikle İran tarafı ISI'nın Amerikan İstihbarat Servisi CIA ile yakın bağlantısına dikkat çekerek �Bu, İran ve Devrim Muhafızları'na yönelik örtülü bir operasyondur� değerlendirmesinde bulunuyor. YENİ ÖRTÜLÜ OPERASYONLARA HAZIR OLUN İran'ı hedef alan örtülü operasyonlar geçmişte de vuku bulmuştu. Ancak son yıllarda arttığı apaçık bir gerçek. Amerika'da istihbarata dayalı haberleriyle bilinen, Ebu Gureyb skandalını ortaya çıkaran Amerikalı ünlü gazeteci Seymour Hersh, 7 Temmuz 2008'de New Yorker dergisinde yazdığı �Cephe Hazırlanıyor' başlıklı makalesinde, İran'da son yıllarda yaşananların işaretini veriyordu âdeta. Hersh, CIA ve İran'daki hükûmet karşıtı güçler üzerinden örtülü operasyonların yapılacağını, hatta bu çerçevede ülkedeki bazı güçlere maddi kaynak sağlandığını belirtiyordu. Bu tür operasyonlara zaman zaman seçkin ABD Özel Kuvvetleri'nin de katılacağını haber veriyordu. Makaleye göre, örtülü operasyonların hedefi de nükleer faaliyetlerin beyni konumundaki Pasdaran ile İsrail-ABD eksenini tehdit eden Tahran'daki yeni iktidardı. Operasyonların hedefinde nükleer tesislerde çalışanların da bulunduğu ifade ediliyordu. Hersh'i haklı çıkaran emarelerin kamuoyuna yansıması pek gecikmedi. Önce Kuzey Irak'ta konuşlanan PKK'dan koparılan PJAK adlı grubun ABD desteğiyle İran sınırında çatışmalara girdiği yazıldı dünya basınında. Ardından Cundullah'ın asimetrik eylemleri geldi peşi sıra. Araba kundaklamadan intihar saldırılarına, kurgulu ve ses getirmeye yönelik saldırılardı hepsi de. 12 Haziran'daki Cumhurbaşkanlığı seçimleri de örtülü operasyonlardan nasibini aldı kimilerine göre. İran-Irak savaşı sırasında Pasdaran'ın milis gücü Besiç'te görev alan Ahmedinejad'ın ikinci dönem cumhurbaşkanlığının sivil başkaldırmalarla önlenmeye çalışıldığı ifade edildi. En yakında da İranlı bir araştırmacının 4 ay önce Umre ziyareti için gittiği Suudi Arabistan'da kaybolmasıyla gündeme geldi örtülü operasyonlar. İddialara göre, kaçırılan Şahram Amiri, Pasdaran'a bağlı Kum'daki yeni uranyum zenginleştirme tesisinde çalışıyordu. Amiri vakası bize 2007'deki Askari olayını da hatırlatıyor. Eski savunma bakanı yardımcılarından Pasdaran Komutanı Ali Rıza Askeri gizli bir operasyonla bilinmeyen bir yere götürülmüştü. Bu yerin ABD olduğu sıklıkla ifade edildi geçen yıllarda. Ortadan kaybolan her iki İranlının nükleer çalışmalarda görev yapıyor olması tesadüf olmasa gerek. KİM BU CUNDULLAHÇILAR? Peki, kim bu Cundullahçılar? Ne istiyorlar? Kime, nereye hizmet ediyorlar? Belucistan'ın İran'da kalan kısmında, Batı Belucistan'da (Belucistan, toplam 8 milyon Beluciyi barındıran; İran, Pakistan ve Afganistan'a uzanan bölge) konuşlanan Cundullah'ın ilk ortaya çıkışı, 2002'ye denk geliyor. Yani 11 Eylül sonrası Afganistan ve Pakistan'da yürütülen küresel antiterör savaşının tam ortasına. 2005'te Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'ın konvoyuna saldırmaları, örgütü tüm dünyaya tanıttı. O saldırıda Ahmedinejad'ın bir koruması yaşamını yitirmişti. Örgütün hâlihazırdaki lideri Abdülmelik Rigi. Bölgenin en nüfuzlu aşiretinin bir üyesi. Rigi'ye göre örgütün ana amacı İran'daki Sünnilerin gasp edilen haklarını savunmak. Örgütün silahlı 1000-1500 eylemcisi olduğu tahmin ediliyor. Taktik ve stratejileri El Kaide'ninkileri çağrıştıran Cundullah'ın yurt dışından para ve silah yardımı aldığı biliniyor. Sivil kayıplara yol açan eylemlere imza atmasıyla tanınıyor. Genellikle vur-kaç taktiği kullanıyor ve intihar saldırıları düzenliyor. 2003'ten beri onlarca kanlı saldırıda, sivil asker 400 İranlının ölümüne sebep olan Cundullah'ın, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı işlerine girdiği de iddia ediliyor. Bu tür işleri, İran'ın Pakistan sınırında kontrol edemediği 400 kilometrelik kordonu kullanarak yürütüyorlar. Rigi'nin son saldırının ardından bu kordonu kullanarak Pakistan'a geçtiği ifade ediliyor. Örgütün ISI ve CIA ile bağlantısı var mı? Bu noktada net bir şey söylemek zor. Ancak internette yayınlanan Abdülmelik Rigi'nin kardeşi Abdülhamid Rigi'nin bir röportajı bu bağı doğruluyordu. Abdülhamid Rigi, görüntülü röportajında, El Kaide ve ABD ile bağlarının bulunduğunu söyleyip Amerika'dan silah ve para yardımı gördüklerini ifade ediyordu. Gelinen noktada Tahran, Ankara'nın da telkinleriyle Pakistan'la Cundullah üzerinde ortak bir mutabakatın yollarını arıyor. Zira Başbakan Erdoğan'ın işaret ettiği üzere önlerinde PKK'ya karşı sonuç getiren Türkiye-Irak mutabakatları da var. Diğer taraftan her ne kadar şimdilik silaha sarılmasalar da bağımsızlık isteyen Beluciler, İslamabad için de büyük tehlike konumunda. Sonuçta Cundullah silahı, hem İran'ı hem de Pakistan'ı vuruyor. Bir dönem Kuzey Irak'ta yaşandığı gibi. STRATEJİK BELUCİSTAN YENİ SORUNLARA GEBE! ABD, nükleer çalışmalarından dolayı hedef tahtasına oturttuğu İran'a ilişkin istikrarsızlaştırma sürecini Cundullah'ı devreye sokarak başlatmış bulunuyor. Bununla birlikte bir taşla çok sayıda kuş avlamanın hesaplarını yapıyor. Ulaşılmak istenilen bazı hedefler şöyle: Pakistan'ın Afganistan ve Hindistan'ın ardından İran'la olan ilişkilerini de gerip bölgede izole olmasını sağlamak, Pakistan'ın nükleer silahlarına müdahale için zemin oluşturmak, İran gazını Belucistan'dan geçerek Pakistan'a taşıyacak 2100 kilometrelik doğal gaz boru hattı projesini sabote etmek, terör yoluyla İran rejimini zayıflatmak, İran-Pakistan-Hindistan doğal gaz boru hattı projesini sabote ederek yerine ABD destekli Türkmenistan-Afganistan-Pakistan-Hindistan hattını dayatmak. ABD'nin Afganistan'a göndereceği 17 bin askerlik yeni birliklerin Afganistan'ın Belucistan sınırına konuşlandırılacak olmaları da Belucistan'ın ileriki günlerde yeniden kaşınacağının sinyallerini veriyor. Orta Asya enerji hatlarının güneye iniş güzergâhında bulunan Belucistan'ın stratejik konumunun yanında altın ve bakir petrol yatakları düşünüldüğünde bölge üzerindeki şiddet sarmalı daha net anlaşılıyor. (Güney Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (GASAM) Başkanı) CUNDULLAH'IN SES GETİREN EYLEMLERİ Aralık 2005: Cumhurbaşkanı konvoyuna saldırı, 1 ölü 1 yaralı. Mart 2006: Zahedan yolu saldırısı, 22 sivil öldü. Şubat 2007: Bombalı araçla saldırı, 18 Pasdaran üyesi öldü. Ağustos 2007:Chabar'da 12 İranlının kaçırılması. Haziran 2008: Belucistan'da 16 İranlı polisin idamı. Aralık 2008: Bomba yüklü araçla saldırı, 4 İranlı öldü. Ocak 2009: Saravan'da 12 polisin öldürülmesi. Mayıs 2009: Zahedan'da bir camiye bombalı saldırı, 25 ölü. (Haber: Mesut Çevikalp-Aksiyon dergisi) Yeni Windows 7: Size en uygun bilgisayarı bulun. Daha fazla bilgi edinin. --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com | ||||
[anadoluhaber:35895] ""SANOFİ AVENTİS"" Posted: 03 Nov 2009 12:03 AM PST DOMUZ GRİBİ SANOFİ AVENTİS'E YARADIFransız ilaç şirketi Sanofi-Aventis, üçüncü çeyrekte karının yüzde 6 arttığını ve domuz gribi aşısı satışlarının karını artıracağını bildirdi Dünyanın en büyük üçüncü ilaç şirketi Sanofi-Aventis, bu yıl üçüncü çeyrekte karının geçen yıla göre yüzde 6 yükselerek 1,4 milyar avro, gelirlerinin de yüzde 8 artışla 7,4 milyar avro olduğunu açıkladı. Şirket, domuz gribi aşısı satışlarının dördünc ü çeyrekte 500 milyon dolar ek gelir getirmesini beklediğini ve satışların, gelecek yıl ilk çeyreğe kadar "aynı oranda" devam etmesini öngördüğünü belirtti.Fransa'nın en büyük ilaç şirketi Sanofi-Aventis, 2009 yılının tamamı için hisse başına karının büyüme tahminini yüzde 10'dan yüzde 11'e çıkardı. Sanofi-Aventis Üst Yöneticisi (CEO) Chris Viehbacher, "(Dördüncü çeyrekte) H1N1 ve mevsimsel grip aşısı satışlarında büyük satışlar göreceğiz" dedi. Domuz gribi salgınının dünya çapında seyrinin ne olacağı ve ne zaman biteceği bilinmezken, Viehbacher, grip baskısının gelecek yıl Nisan ayına kadar bir unsur olabileceğini söyledi. 31 Ekim 2009 / 10:20 TURİZMİN SESİ Sanofi Aventis'in yeni üretim üssü Türkiyeİlaç sektöründe Avrupa'da birinci, Türkiye'de üçüncü durumda olan Sanofi Aventis'in Zentiva'yı satın alma çalışmaları marta kadar bitecek. Türkiye'de ilaçlarını Eczacıbaşı-Zentiva tesislerinde üretmeyi planlayan firma, jenerik ağırlıklı ilaç üretip sektörde birinciliği hedefliyorFransız firması Sanofi Aventis'in Paris'te düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'de Eczacıbaşı'nın büyük ortağı olan Zentiva firmasının satış işlemlerinin şubat ayında tamamlanacağı açıklandı. Sanofi Aventis İş Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Hanspeter Spek, satın alma tamamlandıktan sonra Eczacıbaşı vasıtasıyla gelecekte Türkiye'de önemli bir endüstriyel platformlarının olacağını söyledi. Sanofi Aventis CEO'su Chris Viehbacher de, Zentiva'nın satın alınmasıyla jenerik ilaç pazarında önemli bir fırsat elde edeceklerini, liderliğe oynayacaklarını söyledi. Viehbacher, 'Dünyada aşı alanında birinci, hayvan sağlığında üçüncü konumdayız. Jenerik ilaçlarda ise pazar payımız yüzde 1'den az. Zentiva'nın alınmasıyla bu payı çok yukarılara çıkaracağız' dedi. Satın almanın ardından Sanofi Aventis, sektörde üçüncü sırada bulunduğu Türkiye'yi de önemli bir üretim merkezi haline getirmeyi planlıyor. Eczacıbaşı'nın temelleri Dr. Nejat F. Eczacıbaşı'nın 1952 yılında ilk modern ulusal ilaç üretim tesisini kurmasıyla atılmıştı. Şimdi Sanofi Aventis ilaç üretiminde önemli bir üs olarak Eczacıbaşı-Zentiva Sağlık Ürünleri'nin Lüleburgaz'daki 338 bin metrekare açık, 66 bin metrekare kapalı alanı sahip modern üretim tesislerini seçti. Sanofi Aventis, Eczacıbaşı'nın jenerik ilaç üretimine dönük şirketinin yüzde 75'ini alarak Türkiye'ye giren Çek Zentiva'ya Eczacıbaşı'nın fabrikasını da bünyelerine katmak istediklerini özellikle belirtti. Zentiva'nın yüzde 24.9'una sahip olan Sanofi Aventis, Haziran 2008'de Çek jenerik ilaç üreticisi için 1.7 milyar euroluk teklifte bulundu. Zentiva ise bir yıl önce Eczacıbaşı Jenerik İlaç'ın yüzde 75'ine 460 milyon euro ödedi. Avrupa'da ilacın lideri l Avrupa'da ilaç sektöründe birinci sırada yer alan Sanofi Aventis'in 2008 yılı cirosu 27 milyar 568 milyon euro. l Şirketin brüt karı 21.482 milyar euro. Şirketin Ar-Ge harcamaları 4.75 milyar euro. Türkiye gelecek vaat eden bir pazar TÜRKİYE'nin Sanofi Aventis bünyesinde en heyecan verici pazarlardan biri olduğunu da ifade eden Spek bunun sebeplerini, 'Çünkü çok güçlü bir ekonomik büyümeye sahip. Bugün dünyadaki ekonomik gelişmeler sebebiyle büyümesi biraz düşmüş olabilir ama ilaç sektöründe gelecek vaat ediyor' sözleriyle anlattı. Türkiye'nin ilaçta geleneksel bir varlığının olmasının dikkatlerini çok çektiğini de ifade eden Spek, 'Eczacıbaşı Zentiva bünyesine dahil oldu. Zentiva'yı satın almamız tamamlanma aşamasında. Zentiva'nın satın alması suretiyle Türkiye'ye yakın olmaktan çok memnunum. Bu satın almanın tamamlanmasından sonra Türkiye'de ilaç sektöründe lider olacağız' diye konuştu. Türkiye'de özel bir odak alanlarının olmayacağını, bütün alanlarda jenerikte, onkolojide, kardiyovasküler ile antibiyotikte de lider olmayı hedeflediklerini belirten Spek, 'Avrupa'da Türkiye operasyonumuz lider beş-altı ülke arasında. Almanya, Fransa, İtalya, İspanya gibi büyük pazarlarda lideriz. Türkiye de bu ülkeler değerinde' dedi. Patent süreleri bitiyor CHRIS Viehbacher de 2008 yılı konsolide satışlarının yüzde 20'den fazlasının 2013 yılına kadar patent süresi aşımına uğrayacağına dikkat çekti. Viehbacher, 'Patent kaybını, satın almaları hedefleyerek ve işbirliği alanını genişleterek de telafi edebiliriz' dedi. 2007 euro/dolar döviz kuru sabit tutulduğunda bilanço dışı kalemler hariç düzeltilmiş hisse başı kazancında yüzde 11.2 artış olduğunu belirten Viehbacher, 'Bu yıl hisse başı kazançtaki artışı beklentilerin de üzerine çıkarmayı hedefliyoruz' dedi. Türkan YILMAZER http://www.aksam.com.tr/ Windows Live Hotmail: Arkadaşlarınız Facebook'taki güncellemelerinizi doğrudan Hotmail®'den görür. --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com | ||||
[anadoluhaber:/] İlaç tröstleri domuz gribiyle piyasalarını arttırıyor! Posted: 03 Nov 2009 12:00 AM PST İlaç tröstleri domuz gribiyle piyasalarını arttırıyor! İlaç firmaları, domuz gribini fırsat bilip, piyasadaki kâr oranlarını büyüttü. Firmalar 5 yılda % 100 büyümeyi planlıyor. Pazartesi, 02 Kasım 2009 13:31 Mücahid Yıldız-Almanya / Dünya Bülteni Son zamanlarda dünya çapında başlatılan aşı kampanyaları ilaç sanayini daha da büyümeye teşvik ediyor. Fransız ilaç devi Sanofi-Aventis aşılarla yaptığı ticareti beş yılda iki misli büyütmeyi hedefledi. Böylece genel kârındaki aşı payı yüzde 10-11'den yüzde 15-16'lara yükselecek. Frankfurt Allgemeine gazetesine açıklamalarda bulunan Sanofi-Aventis genel müdürü Chris Viehbacher, aşı üretimlerini artırmak için Hindistan'da bir ilaç firmasını satın aldıklarını söyledi. Burada değişik aşıların yanında özellikle koleraya karşı aşı geliştireceklerini de belirten Viehbacher, Asya ülkelerinde çok büyük bir tüketim potansiyeli olduğunu ve aşının hemen hemen hiç kullanılmadığını ifade etti. Fransız ilaç devi Sanofi-Aventis domuz gribi aşısından yalnızca Amerika Birleşik Devletlerinde yılın son üç ayında 500 milyon dolar ciro yapmayı hedefliyor. Avrupa'da ise önümüzdeki yılın ilk üç ayında rakamlar belli olacak. İlaç holdingleri, özellikle domuz gribi aşısı kampanyaları gibi mevsimlik ürünlerden çok büyük paralar kazanıyorlar. Böylece hem büyük karlar elde ediyorlar, hem de yaptıkları araştırma ve test masraflarının tamamını kapatmış oluyorlar. Bilim ve siyaset çevreleri, ilaç devlerinin yalnızca para kazanmak için sadece belirli konularda yoğunlaşmalarını ve nadir görülen diğer hastalıkların tedavisi için hiçbir araştırma yapmamalarını eleştiriyorlar. http://www.dunyabulteni.net/news_detail.php?id=94329 Yeni Windows 7: Size en uygun bilgisayarı bulun. Daha fazla bilgi edinin. --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com | ||||
[anadoluhaber:35898] GÜNÜN SÖZÜ Posted: 02 Nov 2009 10:02 PM PST
GÜNÜN SÖZÜ
Adalet nedir? Her şeyi yerine koymak. Zulüm nedir? Bir şeyi yerine koymamak, başka yere koymak. Mevlana (ra)
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com | ||||
[anadoluhaber:35907] Antik Anadolu.02 sesli slaytı Posted: 02 Nov 2009 04:01 PM PST Antik Anadolu.02 sesli slaytı Ancient Anatolia...Nemrut Dağı, Hasankeyf Batman, Midyat Mardin, Harran ŞanlıUrfa... --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com | ||||
[anadoluhaber:35892] Aileler dikkat! Paylaşım siteleri sapık dolu Posted: 02 Nov 2009 01:14 PM PST http://habercininyeri.files.wordpress.com/2008/03/perin-03.jpg İki eski dost: Apo ve Perinçek... Türk Solu’na Kürtçülük virüsünü Perinçek bulaştırdı TÜRKSOLU’nun Kürt istilasına karşı Türk milletini uyaran sayılarına en büyük tepkilerden birisi de İşçi Partisi grubundan geldi. Perinçek’in grubu, TÜRKSOLU’nun bir etnik çatışma kışkırtıcılığı yaptığı ve Türk-Kürt çatışması çıkartmaya çalıştığını söylüyordu. Ancak, benzer bir açıklama Apo’dan ve DEHAP’tan da gelince, bu açıklamanın ardındaki Kürtçü gerçeği ve Perinçek’in Kürtçü geçmişini ister istemez hatırladık: 1. Türk Solu’na Kürtçülük virüsü Perinçek tarafından bulaştırılmıştır. 2. Atatürk’ün Türk milleti kavramı Perinçek tarafından Türkiyelilik kavramına dönüştürülmeye çalışılmıştır. 3. Perinçek 12 Eylül sonrası 90’ların ilk yarısına kadar açık PKK sempatizanlığı ve propagandası yapmıştır. 4. Perinçek’in partisi bölücülük yaptığı için kapatılmış, kendisi de defalarca bölücülük yaptığı için tutuklanmıştır. 5. Perinçek Türk ve Kürt milletlerinin kardeşliğinin propagandasını Apo’nun söylemlerine benzer şekilde sürdürmektedir. 68 Gençlik Hareketi bilindiği gibi milliyetçilik, solculuk ve Atatürkçülük kavramlarının birbirinden ayrışmadığı dönemde gelişmişti. Bu nedenle, 68’li devrimciler aynı zamanda milliyetçi ve Atatürkçüydüler. Devrimci gençler ellerinde Türk bayrağıyla eylemler düzenler, hareketlerini de “İkinci Kurtuluş Savaşı” olarak görürlerdi. Ancak Perinçek bu dönemde Kürtçülük propagandasına başladı. “Kürt Halkının Kendi Kaderini Tayin Hakkı” ilk olarak Perinçek ve ekibi tarafından dile getirildi. Deniz Gezmiş “dil birliği”ni, Perinçek ise Kürt diline özgürlüğü savunuyordu Ancak bu fikirleri 68 Gençlik hareketinin tümüne mal etmek yanlıştır. Sanılanın aksine, Perinçek’in o dönemki bu Kürtçü tavrı sol tarafından sahiplenilmeyen ve eleştirilen bir tavırdı. O dönem (bugün olduğu gibi!) Perinçek liderliğindeki grup, sol içerisinde tecrit olmuş, küçük bir marjinal gruptur ve Perinçek hareketine yönelik suçlamalardan birisi de Kürtçülüktür. Örneğin Deniz Gezmişler THKO Davası’nda verdikleri savunmada “Tek Dil, Tek Bayrağı” savunmuştur. THKO Savunma’da, Perinçek’in TİİKP’sinin aksine, tek bir Kürt kelimesinin geçmemesi önemlidir. Perinçek Kürtçülüğünü TİP’e de bulaştırmaya çalışır. Perinçek’in grubu, 27 Ekim 1970’de toplanan TİP 4. Büyük Kongresi’ne Kürt sorunuyla ilgili bir karar tasarısı sunar. TİP Yönetimi’nin bütün engelleme çabalarına karşın metin Kongre kararları arasında çıkar. Bu karar daha sonra TİP’in Anayasa Mahkemesi’nce kapatılmasına neden olacaktır. Dolayısıyla Perinçek’in Kürtçülüğü nedeniyle kapatılan ilk Parti 90’ların Sosyalist Partisi değil, TİP’tir. Perinçek’in önderlik ettiği TİİKP (Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi) isimli illegal örgüt ise, 12 Mart’tan sonra düzenlediği Savunmasında sol içinde o güne kadar savunulmayan Kürtçü ve ayrılıkçı görüşlere yer vermiştir. TİİKP’nin gerek programında, gerekse savunmasında Kürtçü tezler bol bol görülmektedir. Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkı savunulmakta, sözde Kürt tarihi ve Kürt kültürü üzerine çeşitli değerlendirmelere de yer verilmektedir. Savunma’da Atatürk dönemi Kürt politikası da eleştirilmekte, o dönemin Kürt ayaklanmaları açıkça övülmektedir. Ağrı ve Dersim isyanları da savunulmakta, bu isyanları bastıran Kemalist iktidar halka zulüm yaptığı gerekçesiyle eleştirilmektedir. Meraklısı herhangi bir kitabevinde TİİKP Savunma’yı bulup okuyabilir. Hatta, isteyen herhangi bir İP Bürosu’ndan da bu kitaba ulaşabilir. Çünkü İP’in yayınevi Kaynak Yayınları tarafından basılan bu kitap halen İşçi Partisi tarafından sahiplenilmekte, hatta bir eğitim kitabı olarak okutulmaktadır. Perinçek hâlâ Apo’yla aynı dili konuşuyor Perinçek’in Kürtçülüğünün değişmeyen yönü, Türk-Kürt kardeşliğini sürekli savunmasıdır. “Ne var Türk-Kürt kardeşliğini savunmakta” denilebilir. Ancak bugün Türk-Kürt kardeşliğini kimlerin savunduğuna bakmak bu soruyu yanıtlamak için bir başlangıç olacaktır. Bozüyük’teki son olaylardan sonra Aydınlık dergisinde yer alan son açıklamalarında Apo, Türk-Kürt kardeşliği çağrısında bulunuyor. Kürt ve Türk milliyetçiliğinin kabul edilemez olduğunu vurgulayan Apo, Kürtlerin asli kurucu öğe olduğunu savunuyor. Bilindiği gibi DEHAP da Bozüyük olaylarından sonra benzer açıklamalarda bulunmuştu. Burada bu açıklamaların Perinçek’in Kürt tezleriyle ne kadar örtüştüğünün de altını çizelim. Apo’nun son dönemde ağzından düşürmediği Kurtuluş Savaşı’ndaki “Türk-Kürt” birlikteliği tezleri ilk olarak 70’lerin başında Perinçek tarafından dile getirilmiştir. O güne kadar solda Kürtlerin Kurtuluş Savaşı’ndaki yeri üzerine hiçbir görüş yoktur. Hatta, solcuların o dönemki Kürt varlığıyla ilgili tek tespiti Şeyh Sait ve Ağrı isyanlarında Kürtlerin emperyalizm tarafından nasıl kullanıldığıdır. Perinçek’in Türklük ve Türkiyelilik kousundaki görüşleri de Apo’yla örtüşmektedir. Perinçek, Türklüğü değil, Türkiyeliliği savunmaktadır. Apo da Kürt sorununun çözümü için anayasal vatandaşlığın kabul edilmesini önermektedir. “Türkiyelilik” kavramı Sol içerisinde yine ilk olarak Perinçek tarafından kullanılan bir kavramdır. O dönem Denizler ve Mahirler “Türk” kelimesini kullanırken, Perinçek ısrarla “Türkiye Halkları” gibi kelimeler kullanmaktadır. Perinçek bugün de hâlâ Kürtlere hak verilmesinden, kültürel haklarının tesliminden yanadır. O kadar ki, Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkını savunan İkiz Sözleşmeler TBMM tarafından onaylandığında Perinçek, ikiz sözleşmelere ilkesel olarak karşı çıkmadıklarını, ancak bugünkü yönetim altında ikiz sözleşmelerin tehlikeli olabileceğini söylemektedir. Yani, 1968’den beri “Kürtlerin Kendi Kaderini Tayin Hakkı”nı savunan Perinçek, ikiz sözleşmeler vesilesiyle bu görüşünü tekrar etmiş bulunmaktadır.
“Kürt kimliği tarihsel Türk kimliği ise uydurma” Kürt tarihi ve uygarlığı üzerine pek çok yazı ve kitap yayınlayan Perinçek acaba Türk-Kürt kardeşliği meselesinde ne kadar samimidir. Bu noktada yıllardır Kürtlerin ne kadar köklü bir tarihe ve uygarlığa sahip olduğunu savunan Perinçek bakın Türk tarihi ve Türk milleti hakkında neler düşünüyor: “Milliyetçiler diyor ki, millet öteden beri vardı. Örneğin Orta Asya’da Ötüken ormanlarında bir Türk Milleti vardı. Veya Bilge Kağan’ın zamanında, 6. ve 7. yüzyıllarda Göktürkler zamanında bir Türk Milleti vardı. Bunlar tarihsel gerçeklerle hiçbir ilgisi olmayan, saçmasapan görüşlerdir. (...) Göktürkler zamamında bir Türk Milleti yoktu. Daha sonra Selçuklular, Osmanlılar zamanında da bir Türk Milleti yoktu.” (Bilim ve Ütopya, Kasım 1994) Türklerin tarihinin olmadığını ve Türk milletinin yüz yıllık bir geçmişi olduğunu iddia eden Perinçek konu Kürtler olunca bakın neler diyordu: “Kürtler Ortadoğu’nun en eski haklarındandır. (...) Kürtlerin tarihi hakkındaki bilgimiz MÖ 2000 yıllarına kadar uzanmaktadır. (...) Kürtlerde yazılı edebiyat 11. yüzyıldan beri başlamıştır. (...) MÖ 2000 yıllarına ait iki Sümer eşik taşında Kardaka adlı bir ülkenin varlığından söz edilmektedir. Karduklar Kürtlerin atalarıdır.” Yani Bilge Kağan Türk değildir ama 4000 yıl önceki Karduklar Kürttür. Türklerin yüz yıllık tarihi vardır ama Kürtlerin tarihi MÖ 2000 yılına kadar uzamaktadır. Dolayısıyla bugün Türk-Kürt kardeşliğinden bahseden Perinçek için Kürtlük tarihsel, Türklük ise uydurma bir kimliktir. Perinçek’in Apo’yu meşrulaştırma çabaları Perinçek’in sol içindeki önemli bir misyonu başından beri vurguladığımız gibi Kürtçülüğü yaymak olmuştur. Bir diğer misyonu ise Kürtçü ve ayrılıkçı hareketlere meşruluk kazandırmaktır. Uğur Mumcu ölümünden önceki son çalışmalarında Apo ile Perinçek arasındaki bağlantıları incelemiş, Apo’nun öğrencilik yıllarında Perinçek’in grubuna üye olduğunu ve Perinçek’in bildirilerini dağıttığını tespit etmişti. Perinçek ile Apo arasındaki bu uğursuz işbirliği 12 Eylül sonrası PKK’nın Türk Devleti’ne karşı savaş başlattığı dönemde artarak devam etti. Perinçek’in çıkarttığı 2000’e Doğru dergisi 1989’dan 1993’e kadar adeta PKK’nın yasal yayın organı gibi çalıştı. Bu yayın organında, Apo’yla çeşitli röportajlar yayınlandı. Bunların ikisini Perinçek’in bizzat kendisi, birini ise bugün Ulusal Kanal’ın Genel Yayın Yönetmenliği’ni yürüten Ferit İlsever yaptı. Üstelik Kürtçü röportajlar sadece Apo’yla yapılmadı. Ferit İlsever’in Talabani ve Barzani’yle yaptığı röportaj da unutulmamalıdır. Bu röportajların basit birer gazetecilik olayı olmadığının altını çizelim. Perinçek Bekaa Vadisi’nde Apo’yu ziyaretlerinde PKK’lı teröristlere eğitim ve konferans verdi, Apo’yla birlikte terörist birlikleri teftiş etti ve Apo’ya gül uzattı. Acaba teröristlere eğitim vermek, birlik teftiş etmek, gazeteciliğe nasıl sığmaktadır? Dolayısıyla karşımızda açık bir PKK propagandası bulunmaktadır. Zaten o dönemki 2000’e Doğru’nun genel yayın politikası izlendiğinde Devlet’in ve Ordu’nun PKK terörüne karşı mücadelesinin zayıflatılmaya çalışıldığı ve PKK’nın örgüt olarak açık bir propaganda ve reklamının yapıldığı görülecektir. Perinçek o dönemde, Apo’nun meşrulaşması için elinden geleni yapıyordu. Perinçek’in bu çabası bugün de sürmektedir. Apo’nun “Türk-Kürt kardeşliği” ile ilgili fikirlerinin ve Türklerin ve Kürtlerin Cumuriyet’in ortak asli kurucuları olduğu tezlerinin Aydınlık dergisinde çarşaf çarşaf yayınlanmasının nedeni budur. Bugün Apo, Perinçek tarafından Türkiye’nin birliğini savunan biri gibi gösterilmektedir. Son dönem Aydınlık’ın yayınlarını takip edenler, Apo’nun yakalanmasının Barzani ve Talabani’ye yaradığını, bugün Güneydoğu’da Barzani ve Talabani’nin PKK’nın etkisini kırıp güçlendiğine ilişkin haber ve yorumlar çıkmaktadır. Bunlar da aslında gizliden Apo ve PKK propagandasıdır. Bugün PKK terörü bu kadar artmışken, Apo ve DEHAP-PKK Türkiye’yi adeta tehdit etmekteyken, ısrarla Barzani ve Talabani’nin daha güçlü ve tehlikeli olduğu propagandasını yapmak acaba kime yaramaktadır? Perinçek’in bugün Türk milletinin karşısına bölücülüğe karşıymış gibi çıkması kimseyi kandırmasın. Perinçek’in hayatı bölücülük yaptığı gerekçesiyle tutuklanmakla geçmiştir. 12 Mart’ta Kürtçü tezleri nedeniyle TİP’in de kapanmasına neden olan Perinçek, TİİKP Davası’nda da bölücülük yaptığı için hüküm giydi ve 3 yıl hapis yattı. 12 Eylül’den sonra da 5 yıl hapis yatan Perinçek Nisan 1990’da bu sefer Diyarbakır DGM tarafından tutuklandı ve bölücülük yaptığı için bu sefer 3 ay hüküm giydi. Eylül 1998’de ise, yine PKK’ya yardım ve yataklıktan suçlanarak tutuklandı. 1991’de TRT’de yayınlanan liderler açık oturumunda yaptığı konuşmasında bölücülük yaptığı için 10 ay hapis yattı. Perinçek: Milli uyanışın içindeki Truva Atı Perinçek’in sinsi Kürtçülüğü bugün de hâlâ devam etmektedir. Anlaşılan Türkiye’de sol içine Kürtçülük virüsünü bulaştıran, yıllarca PKK ve Apo’nun yasal mevzisi gibi çalışan ve onların propagandasını yapan Perinçek, sinsi Kürtçülüğüne devam etmektedir. Bugün ısrarla Türk-Kürt kardeşliği propagandası yaparak Türk’ten ayrı sanki bir Kürt kimliği varmış gibi bir yanılsama yaratan Perinçek’in, döne döne “Atatürk döneminde Türkler ve Kürtler kardeşti” demesinin bir anlamı vardır. O anlam da aslında İP’in Parti Programı’nda bile bulunmaktadır. İP’in Parti Programı’nda pek çoklarına garip gelecek ama Atatürk bir kere bile geçmemektedir. Ancak aynı programda “genel af” talep edilmekte (bu af kapsamına Apo da tabii ki girmektedir!) ve vatandaşlarımıza Türk mü Kürt mü olduğuna ilişkin soruların sorulacağı bir referandum önerilmektedir. Bugün DEHAP’ın açıkça savunduğu Apo’ya özgürlük ve referandum gibi politikalar, görüldüğü üzere Perinçek tarafından da gizliden gizliye savunulmaktadır. Perinçek anlaşılan daha önce “Sol”un içine saldığı Kürtçülük virüsünü bugün de Atatürkçüler arasında yaymaya çalışmaktadır. Böylelikle hem Türk milletinde Kürt bölücülüğüne karşı oluşan milli uyanış engellenmeye çalışılmakta, hem de Kürtçü hareket meşrulaştırılmaktadır. http://www.turksolu.org/91/yon91.htm -- Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır. http://dava-vatan.blogspot.com/ --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com | ||||
[anadoluhaber:35891] Genel Kurmay Başkanı görevden alınsın ve cuntacılar yargılansın. Posted: 02 Nov 2009 01:08 PM PST Genel Kurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un görevden alınmasını ve cuntacıların yargılanmasını istiyoruz. -- Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır. http://dava-vatan.blogspot.com/ --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com |
You are subscribed to email updates from ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ To stop receiving these emails, you may unsubscribe now. | Email delivery powered by Google |
Google Inc., 20 West Kinzie, Chicago IL USA 60610 |
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.