İsrail askerlerinin, öldürdükleri Filistinlinin üzerine basarak poz vermeleri tüm dünyada büyük tepki topladı. |
İsrail son operasyon ile Filistin topraklarının neredeyse tamamını yeniden işgal etti. Büyük katliamların yaşandığı bu işgal sırasında 10 gün gibi kısa bir süre içerisinde yüzlerce masum insan hayatını kaybetti. |
İşgalin 10. gününde İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada 200 Filistinlinin hayatını kaybettiği bildirilmiştir. The Independent gazetesi konuyla ilgili haberinde sadece bir kampta 48 saat içinde 30 kişinin hayatını kaybettiğini, İsrail ordusunun helikopterlerinin kampı yaylım ateşine tuttuğunu bildirmektedir.
(üstte) İngiliz The Observer gazetesinin Filistin muhabiri Peter Beaumont, İsrail işgali sonrasında Ramallah'tan gönderdiği yazısında "Ölü bedenler gördüm, başlarından tek kurşunla vurulmuşlardı" demekteydi. İsrail askerleri tarafından öldürülen Filistinlilerin ortak noktası, yakın mesafeden başlarına yedikleri kurşundu ve The Observer muhabiri de buna dikkat çekmekteydi.
Amerika'da yayınlanan The Palestine Chronicle gazetesinde yer alan "Ramallah'ta Kıyım, İsrail Tarzı Demokrasi Harika Değil mi?" başlıklı yazısında Jennifer Loewenstein, Ramallah'ta yaşanan vahşete yer vermektedir. Haberde, cesetlerin bazılarının üzerinde 16 kurşun deliği olduğu, çoğunun yüzüstü yere yatar pozisyonda bulunduğu ve yanlarında silahlarının olmadığı anlatılmaktadır. Üstelik İsrail askerleri çocukları hedef almaya da devam etmektedir. Rafah sınırında 10 yaşında bir çocuk oyun oynarken, sadece "sınıra yakın bir mesafede oynuyordu" gerekçesi ile vurularak öldürülmüştür. |
İsrail kıyımından korkan Filistinli erkekler için tek kurtuluş yolu -genelde hiçbir suçları olmadığı halde- teslim olmaktır. Ancak teslim olmaları bile çoğu zaman yaşamlarını kurtarmak için yeterli olmaz. Yukarıdaki resimde teslim olmalarına rağmen başlarından vurularak öldürülen Filistinliler görülmektedir. |
KUTSAL MEKANLAR DA İSRAİL ORDUSUNUN HEDEFİ OLDU
İsrail ordusunun son işgalinde tüm dünyanın tepkisini çeken olaylardan birisi de Hıristiyan kutsal mekanlarının İsrail kurşunlarına hedef olmasıydı. İsrail tarafı, Filistinli teröristlerin kiliseleri işgal ettiğini ve kilisede görev yapan kişileri de rehin aldıklarını öne sürdüler. Ne var ki bölgeden alınan bilgiler, özellikle de bu kiliselerde bulunan din adamları ile kurulan bağlantılar, İsrail'in iddiasının doğru olmadığını göstermekteydi. BBC'de yayınlanan 'Bethlehem Siege Sparks Church Fury' (Beytüllahim Kuşatması Kiliseyi Kızdırdı) başlıklı haber bunlardan biriydi. Habere göre, İsrail saldırısını şiddetle kınayan Roma Katolik Kilisesi sözcülerinden Rahip David Jaegar, kendisi de bir İsrail vatandaşı olmasına rağmen, "İsrail'in uluslararası yükümlülüklerini çiğnediğini" açıklamaktaydı. Rahip Jaegar, kilisenin ve bazı kutsal mekanların İsrail kurşunlarına hedef olduğuna dair kanıtları olduğunu söylerken, Nativitas Kilisesinde bulunan Rahip Amjad Sabbara da içeriye sığınmış olan kişilerin silahları olmadığını ve çoğunluğunun İsrail tanklarından korunmaya çalışan yaşlılar, kadınlar ve çocuklar olduğunu söylüyordu. Islamonline haber sitesinde yer alan haberde ise, kiliseye açılan ateş nedeniyle ağır yaralıların olduğu ancak İsrail ordusu bölgeye ambulans girmesine izin vermediği için bu kişilerin tedavi ettirilemedikleri aktarılmaktaydı.
TÜM DÜNYA İSRAİL'İ ŞİDDETLE KINIYOR
İsrail'in, düzenlediği son işgal operasyonunda insan haklarını açıkça ihlal etmesi, bir toplumu toptan aşağılaması, acımasızlığa ve zulme başvurması başta BM ve AB gibi uluslararası kurumlar olmak üzere pek çok çevreden ve ülkeden tepki aldı. Pek çok devletin resmi kınamasının yanı sıra, farklı ülkelerde binlerce hatta onbinlerce insanın katılımı ile düzenlenen protestolarda İsrail operasyonları kınandı. İsrail'in operasyonunu kınayanlardan birisi de Fransız Yahudilerdi. Yahudi kökenli Fransız entelektüellerin 6 Nisan 2002 tarihli Le Monde gazetesinde "İsrail'i Bizim Adımıza Desteklemeyin" başlıklı bir açıklama yaptılar. Bu açıklama ile, İsrail'i BM kararlarına uymaya, kanunsuzca işgal ettiği Filistin topraklarından geri çekilmeye çağırdılar ve İsrail'in mevcut politikasının Ortadoğu'yu büyük bir felakete sürüklediğine dikkat çektiler. İsrail aleyhtarı gösterilerden birisi de Avustralya'da düzenlendi. Yaklaşık 10 bin kişinin katıldığı bu gösteride İsrail, Filistin'de izlediği şiddet yanlısı politika nedeniyle kınandı.
FİLİSTİN TOPRAKLARINDA BİR OPERASYON
Yukarıdaki görüntüler İsrail televizyonlarında yayınlanan bir programdan alındı. İsrail televizyonları, hükümetin, işgal altındaki topraklardan yapılan yayına koyduğu sansürü delerek İsrail askerlerinin yaptığı bir operasyonu yayınladılar. İsrail askerleri bir Filistin ailesinin evinde aramak yapmak üzere kapıyı çalıyorlar, kapıyı açmak üzere gelen bayan buna fırsat bulamadan İsrail askerlerinin kapıya patlayıcı yerleştirmeleri üzerine kapının arkasında ağır yaralanıyor. Daha sonra İsrail askerleri eve giriyor, ev sahibinin bütün ısrarlarına rağmen, kadını hastaneye götürmek için ambulans gelmesine izin vermiyorlar. Annesi gözlerinin önünde hayatını kaybederken, evin küçük kızı yaşananları göz yaşları içinde seyrediyor. Askerler evi alt üst ederken, evin duvarlarını yıkmayı da ihmal etmiyorlar... KÖRLER OKULUNU VURDULAR |
Cenin'de Bir Katliam Yaşandı
Bölgeden gelen bilgilerin de açıkça gösterdiği gibi, İsrail'in terörle mücadele adı altında başlattığı 'Savunma Kalkanı Operasyonu' büyük bir Filistinli kıyımına dönüşmüştür. Operasyon, isminde belirtildiği gibi savunma amaçlı değil yok etme amaçlı gerçekleştirilmiştir. Operasyon boyunca Ramallah'ta, Nablus'ta, Beytüllahim'de tam anlamı ile bir vahşet yaşanmıştır, çünkü İsrail askerleri silahlı kişileri değil sivil halkı hedef almış, savaşla hiçbir ilgisi olmayan kadınları ve çocukları öldürmüştür. Operasyonda görev alan bir İsrail askerinin BBC'ye yaptığı açıklama da bu gerçeği ifade etmektedir:
İsrail askerlerinin Cenin'de de hedefi yine sivil halk oldu. |
Bize bir kasabada teöristlerin olduğuna dair istihbarat geliyor. Hemen kasabayı kuşatıyoruz ve içeri giriyoruz ama karşımıza 17 yaşında birşeyden habersiz bir çoban çıkıyor. Onu tutuklamalı mıyım? Gözlerini bağlamalı, ellerini kelepçelemeli miyim? 'İçeri gir' diye bağırmalı mıyım? Bizler askerlerle ve ordularla savaşmak için eğitildik, ama hep böyle (sivil) insanlarla karşı karşıya geliyoruz... En korkunç durum ise bir eve daldığımızda, sıradan bir aile ile karşılaştığımızda yaşanıyor. Çocuklar gözleri korkudan dev gibi açılmış bir halde bize bakıyorlar. Bu çok ağırıma gidiyor. Hepimizin evinde çocuklarımız var.115
Filistin'de Mart 2002'nin son günlerinden itibaren yaşanan dehşet sırasında, özellikle bir kuşatma vahşetin ve kıyımın doruğa çıktığı olay olarak tarihe geçti. Batı basınında 'İkinci Sabra ve Şatilla katliamı' olarak nitelendirilen bu baskın, Cenin Mülteci Kampına düzenlenen baskındı. Cenin 1948 yılında topraklarından sürülen Filistinlilerin yaşadığı mülteci kamplarından biri. Yaklaşık 15 bin kişinin yaşadığı Cenin kampı da İsrail'in son operasyonu sırasında, tıpkı diğer Filistin şehirleri ve kampları gibi kuşatma altına alındı. Ancak Cenin'de yaşananları diğer yerlerde yaşananlardan ayıran önemli bir nokta vardı. Cenin sadece kuşatma altında alınmamış, Cenin'de son yılların en kapsamlı katliamlarından biri yaşanmıştı.
İsrail tankları ile kuşatılan Cenin kampının üzerine önce helikopterlerden aralıksız füze yağdırıldı, sonra kampa giren buldozerler evleri yerle bir etti, bir yandan da tanklar hareket eden her şeye ateş açtılar, daha sonra ise İsrail askerleri neredeyse bütün erkekleri toplayıp götürdüler. Böylece füzelerle vurulmayanlar, yıkılan duvarların altında kalıyor, duvar altında kalıp halen hayatta olanlar ise İsrail askerleri tarafından yok ediliyordu. BM kararlarının bunu suç saymasına rağmen kampa ambulansların girmesinin tamamen yasaklanmış olması ise ölenlerin sayısını daha da artırıyordu. Kuşatma sonrasında bölgeden gelen haber pek çok kadın ve çocuğun, ambulans ve doktor gelmediği için kan kaybından, acılar içinde bağırarak öldüğünü gösteriyordu.
Independent gazetesinde yer alan 'İsrail Cesetleri Gömüyor, Ama Kanıtları Gizleyemez' başlıklı haberde görgü tanıkları, yolların cesetlerle dolu olduğunu, aralarında parçalanmış çocuk bedenlerinin olduğunu, İsrail buldozerlerinin yıkılan evlerle birlikte cesetleri de gömdüğünü, pek çok cesetin de kamyonlarla toplanıp götürüldüğünü anlatmaktadır. 'İsrail Ordusu Vahşet Yapmakla Suçlanıyor' başlıklı haberde Los Angeles Times gazetesi, tam olarak rakam vermenin mümkün olmadığı ancak yüzlerce masumun hayatını kaybettiğinin tahmin edildiğini bildirmektedir. Gazetenin haberinde Cenin katliamı, 1967'den beri Filistin topraklarında yaşanan en büyük vahşetlerden biri olarak nitelendirilmektedir. The New York Times'ın, Cenin'de vahşeti yaşayan insanların ifadelerini aktardığı haberinde, Filistinli bir kadının babasını, oğlunu, kocasını kaybettiği anlatılmakta ve kadının 'Her yer ceset dolu, taşların altı, toprağın altı her yer ceset dolu' haykırışlarına yer verilmektedir. |
The Independent gazetesinden Justin Huggler da, 'The Camp That Became A Slaughterhouse' (Mezbahaya Dönüşen Kamp) başlıklı yazısında dünyanın bu aleni katliama göz yummasını şiddetle eleştiriyor ve yazısına şöyle devam ediyordu:
9 gün boyunca Cenin kampı bir mezbahaya dönüştürüldü. 15 bin insan bir kilometrekarelik alana hapsedildi. Kadınlar, çocuklar, binlerce korkmuş sivil evlerinin içine saklanıp İsrail helikopterlerinden yağmur gibi yağan füzelerden ve tankların kurşunlarından korunmaya çalıştılar. Yaralananlar ölüme terk edildi. İsrail ordusu yaralıları tedavi etmek için kampa girmek isteyen ambulansları, bu bir savaş suçu olmasına rağmen geri çevirdi. Kızıl haç insanların, İsrail ambulansların içeri girmesine izin vermediği için, öldüklerini açıkladı... İsrailli yetkililer kanıtları belki saklamayı başarabilirler, ama bu vahşetten kaçanların sesini hiçbir zaman susturamaz, hikayelerini anlatmalarına engel olamazlar... Munır Washashi helikopter ateşi evlerinin duvarını hedef aldıktan saatlerce sonra kan kaybından öldü. Onu kurtarmak için gelen ambulansın üzerine İsrail askerleri ateş açtılar. Munır'in annesi Meryem oğluna yardım çağırmak için sokağa çıkınca askerler tarafından vuruldu.... 120
Bunlar Cenin'le haberleşmenin yasak olmasına rağmen elde edilebilen bilgilerdir. Kamptaki kuşatmanın tamamen kalkmasının ardından, kuşkusuz dünya daha pek çok katliam anısına tanıklık edecektir. Yaşanan bu insanlık dramının sona ermesi, her iki taraf için de akan göz yaşlarının dinmesi ve çekilen acıların son bulmasının tek yolu şiddetin tamamen sona erdirilmesidir. Bunun için elbette Filistinli bazı grupların, İslam ahlakına kesinlikle aykırı olan, İsrailli masumları hedef alan saldırılardan tamamen vazgeçmeleri gerekir. Ancak İsrail de Filistin halkını imha etmek için başlattığı bu operasyonu bir an önce durdurmalı ve BM kararlarının kendisine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmelidir.
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır... Taraf olunması gerekiyor isede "MÜSLÜMAN ANADOLU İNSANININ " tarafında yer alan HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Sayfalarımızda yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.