Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)

Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)

Yeryuzunde gelip gecmis insanlarin en mumtaz ve mustesna fertleri olan, Hazret-i Adem (aleyhisselâm) ile baslayan peygamberler silsilesinin en buyuk ve en mukemmel halkasi hic suphesiz Efendimiz Hazret-i Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'dir.


O, kendisinden evvelki butun peygamberlerin butun yuksek ahlâk ve seciyelerini kendisinde toplayarak "Hatemu'l Enbiya" manasiyla butun peygamberlere reis, onlarin dinlerinin aslina vâris, kendisinden sonra gelen ve O'nun terbiye ve irsadi ile kemal bulan milyonlarca evliyaya ustad ve muallim olmustur.


O, hem Gonuller Sultani, hem basarili bir devlet baskani, hem bir savas komutani, hem bir muallim ve ogretici, hem rizkini kazanmak icin caba sarf eden bir aile reisi, hem insanlarin sosyal ve psIkolojik durumlarini goz onunde tutan bir ruh ve nefis terbiyecisi olarak akillari, ruhlari, kalbleri ve nefisleri fethetmistir.


Hazret-i Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm) ne konusuyorsa kendisine vahyedileni teblig edip, yasatmak icin konusuyordu. O'nun sozleri o kadar gucluydu ki, inkarcilar cevap yetistirebilmek icin kafa patlatiyor ama ne diyeceklerini bir turlu bulamiyorlardi.


En kucuk aliskanligi bile, tiryakisine biraktirmak cok zahmetli ve uzun zaman isteyen bir is oldugu halde, Alemler Fahri O Sanli Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem), cahil, vahsî ve inatci insanlarin dem ve damarlarina islemis, hayatlarinin ayrilmaz bir parcasi haline gelmis pek cok âdetlerini kisa zamanda, tek basina, hic zora basvurmadan kaldirmaya muvaffak olmustur.


Kendi cocugunu canli canli topraga gomen o vahsi topluluktan, en medeni milletlere medeniyet dersi verecek derecede yuksek seviyeli medeniyet meydana getirmistir. Boylesine mustesna, nurani bir sahsiyetin sahibi Hazret-i Muhammed'in (aleyhissalâtu vesselâm) yirmi uc sene gibi kisa bir zamanda butun dunyanin dusmanligina ve her turlu manilere ragmen basardigi bu muazzam maddi ve manevi inkilab, dost dusman herkesin hayranlik ve takdirini kazanmistir.


Allah yolunda verilecek mucadele ve Ilahi vahyin tebligi esnasinda, en acimasiz taarruzlara, hareketlere, saldirilara, iskencelere maruz kalmis; Allah tarafindan Allah yolunda bu tur iskence, zorluk, bela ve musibetlerle imtihan edilebileceklerini fiilen gostermistir.


Tevhid davasini omuzlandigi gun inanc ve fikirlerini paylasacak bir tek kisi bile yeryuzunde yoktu. Vefatindan az once Arafat Dagi'nda irâd buyurduklari Veda Hutbesi esnasinda ise etrafinda altindan halkalar halinde yuz bini askin Sahabî bulunuyordu. On sene gibi kisa bir sure icinde Arap Yarimadasinin tumu ile Irak ve Filistin'i de icine alan uc milyon kilometre karelik bir devlet kuruldu. Bin dort yuz kusur sene sonra bugun ise, O'nun getirdigi nurun etrafinda renkleri ayri, dilleri farkli fakat inanc ve gonul birligi icinde bulunan bir milyari askin ummeti mevcuttur. Getirmis oldugu Ilahi mesaj evrenseldir, butun insanligadir. Tebligle yukumlu bulundugu davet, sinif, kavim, irk esitsizligini tanimamistir.


Cok seyi unutturan, eskiten ve duyulmaz hale getiren zaman, Kainatin Efendisi'nin (sallallahu aleyhi ve sellem) nurani sadâsini degil unutturmak, eskitmek, belki daha gur bir sekilde gunumuze kadar ask ve sevk icinde tasimis ve kiyamete kadar da daha parlak bir surette tasiyacaktir.


O ummete her cihetten imam ve ornek olmustur. O, siradan bir beser gibi asla dusunulemez. O'nun Refrefe binip, semavati gecip, hatta Hazret-i Cebrail'i (aleyhisselâm) geride birakarak ta Kab-i Kavseyn makamina yukseldigi bir risalet sahsiyeti vardir. Her seyden evvel Allah, Peygamberimiz' in (sallallahu aleyhi ve sellem) nurunu yaratmistir. Kainatta en buyuk hadise hic suphe yok ki, Kainatin Efendisi Peygamberimiz Hazret-i Muhammed'in (sallallahu aleyhi ve sellem) dunyaya tesrifleri hadisesidir. Cunku, hilkat agacinin cekirdegi O'dur. "Sen olmasaydin, ey Habib'im, felekleri (kainati) yaratmazdim." kudsi hadisi, Kadiri Zulcelal O'nun gelisini takdir etmemis olsaydi, ne kainatin, ne de insanlarin olmayacagini acikca gostermektedir.


Varlik O'nun yuzu suyu hurmetine yaratilmistir. Manasi anlasilmayan bir kitabin yazilmasi abestir. Allah (celle celaluh) ise abesten munezzehtir. Dolayisiyla, zaman ve mekanin Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem) gibi gur sesli bir dellâl ister ki, kainatin manasini anlatsin.


Hazret-i Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm) ile varligin dilindeki kilitler cozuldu. Hayat yeniden anlam kazandi. Yuce Allah Kur'an-i Kerim'de buyuruyor ki: "Yedi kat gokler, dunya ve onun icinde olan herkes Allah'i takdis ve tenzih eder." (Isra,17/44)


Efendimiz (aleyhissalâtu vesselâm) gordugu bir ruyada soyle anlatiyor: "Terazinin bir kefesine ben, digerine butun ummetim konuldu ve ben agir geldim." Ummetinin actigi nurlu yoldan giderek kazandigi her sevaptan Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) de hisse almaktadir.


Kutsal kitaplar ve peygamberler O'na sehadet etmektedir. Hazret-i Mesih, "Ben gidiyorum ki Zamanin Efendisi gelsin." diyerek o Yuce Nebi'yi insanligin nazarina veriyordu. Tevrat'ta da Efendimiz'in (sallallahu aleyhi ve sellem) gelecegine dair isaretler mevcuttur.


Ummetine karsi cok haris, hirslidir. Kiyametin dehsetinde, herkesin kendini dusundugu bir zamanda "Ummetî, Ummetî" diyecek, Allah'in izniyle sefaat edecek, mahserde insanlara rahmet olacak ve O'nun yuceligi bir kere daha gorulecektir. Bu nasil hasbiliktir ki, cennet kapilari ardina kadar acilip O'nun tesrifini beklerken O, ummetini de oraya goturebilmek icin mahserin en bunaltici anlarini cennete tercih edebilmektedir. Ve yine bu nasil hasbiliktir ki, sadece kendine yakin olanlari degil, en mucrimi de dahil, butun ummetini toptan istemektedir.


Yasaminda bizim icin en guzel ornekler bulunan Hazret-i Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Veda Hutbesi'nde belirttigi gibi bize iki sey birakmistir: Kitab (Kur'an-i Kerim) ve Sunnet.


Gunumuzde insanligin asil izdirabi, Kainatin Efendisi'ni (sallallahu aleyhi ve sellem) tam manasiyla taniyamamis, hakiki sahsiyetini bilememis olmasindan ve getirdigi esaslara karsi lakayt kalmasindan, onlara ask ve sevk icinde kucak acmayisindan gelmektedir. Dunyanin manevi sarsintisi da, sIkintisi da, anarsi ve huzursuzluk icinde bunalmasi da bundan dogmaktadir.


O'nu anmadikca, sevmedikce ve hayat bahseden prensiplerini kendine rehber edinmedikce de insanligin bu sIkinti, sarsinti ve buhrandan kurtulmasi mumkun degildir.


Yillardan beri binlerce defa yer degistirenler; yer degistirip kendine tutunacak bir dal arayanlar, butun bu cirpinip durmalarin fiyasko ile neticelendigini goruyor ve simdiye kadar hic fiyasko gormemis, gormeyen ve gormeyecek Hazret-i Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) mektebine kosuyorlar.


Insanlik tarihinin kanli yuzyili olan 20.yuzyilin ayiplari cok fazla. 21.asir Hazret-i Muhammed'in (aleyhissalâtu vesselâm) her bakimdan ornek alinmasina oldukca muhtac!


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..

Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.