TERÖR İLE MÜCADELEDE BASININ ROLÜ


TERÖR İLE MÜCADELEDE BASININ ROLÜ


“Dördüncü kuvvet” olarak adlandırılmasına rağmen, yasama, yürütme ve yargıyı zaman zaman etkileyebilmesi açısından, birinci kuvvet olarak algılanabilen medyanın, toplumların bilgilendirilmesinde ve yönlendirilmesinde son derece önemli bir imkâna sahip olduğu, tartışılmaz bir gerçektir.

Yaklaşık yirmi beş yıldır süren ve son dönemde giderek artış kaydeden PKK kaynaklı terör ile mücadelede, askeri, siyasi, ekonomik ve sosyal tedbirlerin yanında, hatta belki de başında, özellikle medyaya çok önemli görevler düşmektedir. Çünkü, terör ile mücadelenin kaçınılmaz ön koşulu, mücadelenin topyekün yapılmasıdır ki, yarattığı/yaratabileceği psikolojik ortam ve kamuoyu nedeniyle medyanın gücü ve rolü, kuşkusuz burada en büyük payı almaktadır.

Hafızalarımızı, medyanın öneminin vurgulanması açısından, şöyle bir tazeleyelim.

Bir dönem, medyada yoğun bir biçimde, tinerci çocuklar ile ilgili haberlere yer verildi, programlar yapıldı. Bu haber ve programlardan etkilenen bizler, neredeyse sokakta gezen tüm çocukları tinerci çocuklar olarak algıladık ve onlardan korktuk, çekindik. Yine bir dönem sıklıkla kamuoyunun bilgisine sunulan kap-kaç ve hırsızlık haberleri, sanki Türkiye’nin hırsızlar ve kapkaççılar cenneti olduğunu veya haline gelmeye başladığını düşünmemize yol açtı ve ev ve işyerlerimize alarmlar taktırdık. Bugün bu haberlere, neyse ki pek rastlamıyoruz basında. Oysa, toplumda halen tinerciler de var, kapkaççılar da, hırsızlar da. Yok olup, uçup gitmediler. Üstelik, yapılan haber ve programların, olumsuz cazibeye yol açarak, ilgi uyandırarak, tinercileri, kapkaççıları ve hırsızları arttırdığının söylenmesi de işin cabası, cabasının ötesinde, önemli, hassas ve düşündürücü öteki yanı.

Şimdi gelelim asıl konumuza.

PKK’nın Aktütün saldırısı, yazılı ve görsel basın-yayın organlarında ilk günler, doğal olarak “Hain saldırı”, takip eden günlerde “Şehit cenazeleri ve aileleri” şeklinde işlendi. Şu günlerde ise “Karakolun ve diğer karakolların durumu, konumları, saldırıya yardım gelip gelmediği veya geç geldiği, Aktütün ilkokulu, öğretmeninin olup olmadığı, golf turnuvası, paşanın istifa edip etmemesi” gibi konular, yani bir benzetmeyle, “Hırsız”dan ziyade “Ev sahibi” yoğun bir şekilde gündeme oturtuluyor ve eleştiriler yapılıyor.
En baştan, altını çizerek belirtmek gerekirse, terörle mücadelede, bir zaaf, bir ciddiyetsizlik, bir hata ve gaflet varsa kesinlikle ortaya çıkarılmalı ve sorumlularından, bunun hesabı kesinlikle sorulmalıdır, bu kesin. Çünkü, terörle mücadele, zaaf ve ciddiyetsizliği asla kaldırmaz ve hiçbir şekilde de affedilemez, Ancak siz, sürekli ev sahibini masaya yatırır, eleştirir, gündem oluşturur ve bunu devam ettirirseniz, ev sahibini yıpratır ve göz ardı ettiğiniz hırsızı da giderek fütursuzlaştırarak, neredeyse haklılık bile kazandırabilirsiniz. Yani, örgütün ve taraftarlarının “ekmeğine yağ sürmüş”, onların yapmak istediklerini, ne yazık ki siz, bilerek veya bilmeyerek yapmış olursunuz.

Bakın, televizyonlarda yayınlanan PKK ile ilgili bazı görüntüler, “Kaş yaparken göz çıkartmaya” sebep olabilmektedir.

TSK’nın PKK kamplarına yaptığı hava bombardımanının 5-10 saniyelik görüntülerinin, hemen hemen tüm televizyon kanallarında, gereğinden fazla, sürekli ve tekrar tekrar verilmesi, örgütün T.C.Devleti’ne olan kininin ve intikam duygusunun daha da artmasına ve “Yavuz hırsız” misali sürdürdüğü mağduru oynama politikasına imkân tanıyarak, taraftar kazanmasına yol açmıştır. Aktütün başta olmak üzere, son dönemdeki eylemlerdeki artış, geçmişteki “Canlı kalkan” adı verilen eylemler ve atılan “Haydi Kürt gençleri mücadeleye” sloganları, bir nevi bu durumu ispatlamaktadır.

Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama, PKK’nın, cazibeyi artırarak örgüte katılım sağlamak amacıyla, bilerek ve isteyerek çektiği ve yaygınlaştırmaya çalıştığı propaganda mahiyetli, örgütün kızlı-erkekli, çaylı-çorbalı sohbet görüntülerinin, silahlı askeri eğitim görüntülerinin ve tek hizalı tracking benzeri disiplinli yürüyüş görüntülerinin, PKK ile ilgili, neredeyse her haber ve programda yayınlanmasının anlamı var mıdır, olabilir mi!!!

Evet, bir kez daha belirtmek gerekirse, terör, topyekün bir mücadeleyi kaçınılmaz koşul olarak gerekli kılar. Toplumun haber almasında, bilgilendirilmesinde ve yönlendirilmesinde, medyanın rolü ve gücü de tartışılamaz. O halde, başrol oyuncusu konumundaki medya, özellikle terör konusunda, verdiği haberin ve görüntünün, yaptığı programın şeklini, tarzını, boyutunu ve daha önemlisi yaratabileceği sonuçlarını, hassasiyetle hesaplamalıdır. Teröre ilişkin büyük sorumluluğu, öncelikle kendisinde hissetmeli, devleti, kurumlarını ve yetkililerini küçük düşürebilecek, öte yandan tersine, örgütü gereğinden fazla güçlü gösterebilecek ve hatta sempatiyle bakılmasına yol açabilecek yaklaşımlardan da özenle kaçınmalıdır.


Sabahattin Talu
sabahattintalu@gmail.com

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.