Banu Avar: 'Ben Taraflı Gazeteciyim'
Fikir özgürlüğünün bayraktarı İsveç, Banu Avar'ı ve programını Dışişleri'ne şikayet etti. TRT arkasında durdu ve o yoluna devam ediyor. Araştırmacı gazeteci Avar, "Türkiye'nin tarafındayım" diyor...
Sınırlar Arasında' TRT'de iki yıldır, iki haftada bir periyoduyla yayınlanan bir haber programı.
Deneyimli gazeteci ve belgeselci Banu Avar hazırlayıp, sunuyor. 11 Aralık'ta yayınlanan İsveç konulu bölümü kriz yarattı. Çünkü içerikten rahatsız olan İsveç'in Ankara Büyükelçiliği, Dışişleri'ni arayarak üzüntüsünü iletti. Peki, içerikte neler vardı? "İsveç 1980'lere kadar Sami halkına soykırım uyguladı. On binlerce evsiz ve işsiz var. Alkol ve uyuşturucu sorunu çok yaygın. Kadın hakları sözde kalmış. Azınlık hakları ihlal ediliyor. Nobel Ödülü, Amerika'nın kültür emperyalizmine hizmet amacıyla verilmektedir...."
İddialar üzerine TRT Genel Müdürlüğü, söz konusu programın bant kayıtlarını incelemeye aldı. İsveç'in isteği, programın tekrar yayınını engellemekti ancak TRT tekrar yayınları gecikmeli de olsa yaptı. Bu arada Türk basını da olayın üzerine gitti. Aslında olaydan çok Banu Avar'ın üzerine... Yaptığının taraşılık ve dayanaktan yoksun bilgileri yayınlamak olduğunu yazanların yanı sıra TCK'nın halkı kin ve galeyana teşvik suçunu düzenleyen 216. maddesinden yargılanmasını isteyenler de oldu. Tüm bu gürültüler arasında sukunetini koruyan Banu Avar, sessizliğini bu söyleşi ile bozdu.
Programınızın İsveç'le ilgili bölümünün başına gelenleri bir de sizden öğrenebilir miyiz?
Attila İlhan'ın çok önemli bir sözü var: "Türk medyasında az sayıda Türk kaldı!" Son olay da bunun bir göstergesi. Türkiye karşıtı hareketlerin merkezi, haftada birkaç kez Gece Yarısı Ekspresi gibi filmler, 'Özgür Kürdistan' belgeselleri yayınlanan, Türkiye karşıtı hareketlerin onlarcasına ev sahipliği yapan İsveç, bilmiyorum Dışişleri tarafından hiç uyarıldı mı? Ben programın TRT INT'de tekrarı yayınlandığı zaman İrlanda'daydım... İsveç Büyükelçisi'nin programın yayınlanmaması için Dışişleri'ne başvurduğunu biliyorum. Bilgim bununla sınırlı. Büyükelçi bana da bir mektup göndermişti. Biliyorsunuz daha sonra programın TRT 2'deki tekrarı yayınlandı.
İki temel eleştiri var; bir, yayınladığınız bilgilerin 'gerekçesiz' olması, iki 'taraflı' olduğunuz. Aynen sormak istiyorum, yayınladığınız bilgilerin dayanağı nedir ve taraflı mısınız?
Ben ülkemin gazetecisi olmakla gurur duyuyorum ve bu anlamda tabii ki taraflıyım. Türkiye'nin tarafındayım! Programda yer alan tüm bilgiler delilli, ispatlı ve tüm batıda gayet iyi bilinen gerçekler. İsveç'in Samilere (Laponlara) 1980'lere kadar 'biyolojik soykırım' uyguladığını bilmeyen yoktur. Bu konuda yazılmış onlarca kitap, araştırma var. Ayrıca röportajlar kesintisiz yayınlandı ve İsveçli aydınlar bu gerçekleri kabul ettiler. şu anda hâlâ İsveç'te bu konular tartışılmakta. Bunu ben değil, röportajlarda İsveçliler söylemiştir... İsveç'te kadın hakları darmadağındır. Bunu da orada yaşayanlar belirtmişlerdir. İsveç'te yüksek oranda alkolizm vardır, intihar oranları yüksektir. Tüm batı bu dertten muztariptir. Bu gerçekler bir kısım gazeteci tarafından neden bu kadar ıstırapla karşılandı? Bu bir merak ve araştırma konusu olmalı... Nobel konusuna gelirsek... Bu konu da herkesin malumu. Nobel dinamitin mucidi, yaşadığı dönemde 90 silah fabrikasının ve Bakü petrollerinin sahibiydi. Nobel Barış ve Edebiyat Ödülleri her zaman küresel sermayenin takdiri doğrultusunda sahiplerini bulmuştur. Bunu bana açıklayan da Horace Engdahl. Kendisi İsveç Kraliyet Akademisi Nobel Sözcüsü.
BATI ÇİFTE STANDARTLI Gazeteci Yavuz Baydar, 216. maddeden yargılanmanızı önerdi. Türkiye malum 301. maddeyi çözmeye, düşüncenin özgürleştirilmesine çalışıyor. Bir yanda da örneğin, Danimarka'nın yarattığı karikatür krizinde, bunun basın özgürlüğü olduğunu ve gazetelere müdahale edilemeyeceğini söyleyen Avrupa ülkeleri var. Programınızın yankıları ortaya kaotik bir durum çıkardı...
'301 kalksın!' diye bağırıp çağıranlar çıkarları zedelenince 'falanca 216'dan yargılansın!' diyebiliyorlar. Bu belli bir grubun uyguladığı çifte standarda sadece küçük bir örnek ve gülünç... Batı dünyası çifte standartlı. Bu her konuda böyle. "Kürdistan özgürleşmeli, bir ülke yaratılmalı" diyenler, KKTC'de özgür ülkeye karşı çıkarlar. Soykırımdan bahsedenler Azerbaycan'daki soykırımı, Filistin'i, Cezayir'i, Ruanda'yı, Somali'yi görmezler... En saygın kanal BBC'de bile devlet görüşü aksine görüş belirtmek zordur. Bunu 15 Ocak'ta yayınlanacak 'Sınırlar Arasında'nın İngiltere bölümünde BBC yetkilisinin ağzından duyabilirsiniz.
Avrupa'da ve özellikle İsveç medyasında programınızla ilgili yorum yapıldı mı?
İsveçlilerden tepki aldınız mı? Çeşitli basın organları röportaj istiyor. İsveç'ten garip e-postalar alıyorum. Örneğin, İsveç'ten Lars Larsko imzalı bir e-posta, "Türk milliyetçi örgütlerin sponsorluğunda mı çalıştığımı?" sordu. Ben devlet kanalına çalışıyorum. Bunun dışında kimseyle maddi bağım yok.
Şimdiye kadar hep medyadan eleştirilerin yansımalarını sordum ama izleyicileri de unutmamak lazım. İzleyicilerinizin direkt size ulaşarak ilettikleri eleştiriler ne yönde?
Sayabildiğim bize gelen 5 bin e-posta ve TRT aktif hatta biriken binlerce posta bize en içten desteği vermiş bir kitlenin varlığını gösteriyor. Bu kadarını biz bile beklemiyorduk. Eleştiriler, kraldan çok kralcı olanlardan. Tabii kızacak, sinirlenecekler... Bizim krallarla işimiz yok; biz Cumhuriyet'in evlatlarıyız. Son derece sıkı iç ve dış basın takibi, inceleme araştırma yapılarak her biri belgesel değerinde haber programlara imza atıyoruz. Büyük bir sevgi ve emekle yoğuruyoruz. Ben hayatımı bu programa adayarak işin altından kalkabiliyorum.
<< Anasayfaya dönmek için tıklayınız
Sınırlar Arasında' TRT'de iki yıldır, iki haftada bir periyoduyla yayınlanan bir haber programı.
Deneyimli gazeteci ve belgeselci Banu Avar hazırlayıp, sunuyor. 11 Aralık'ta yayınlanan İsveç konulu bölümü kriz yarattı. Çünkü içerikten rahatsız olan İsveç'in Ankara Büyükelçiliği, Dışişleri'ni arayarak üzüntüsünü iletti. Peki, içerikte neler vardı? "İsveç 1980'lere kadar Sami halkına soykırım uyguladı. On binlerce evsiz ve işsiz var. Alkol ve uyuşturucu sorunu çok yaygın. Kadın hakları sözde kalmış. Azınlık hakları ihlal ediliyor. Nobel Ödülü, Amerika'nın kültür emperyalizmine hizmet amacıyla verilmektedir...."
İddialar üzerine TRT Genel Müdürlüğü, söz konusu programın bant kayıtlarını incelemeye aldı. İsveç'in isteği, programın tekrar yayınını engellemekti ancak TRT tekrar yayınları gecikmeli de olsa yaptı. Bu arada Türk basını da olayın üzerine gitti. Aslında olaydan çok Banu Avar'ın üzerine... Yaptığının taraşılık ve dayanaktan yoksun bilgileri yayınlamak olduğunu yazanların yanı sıra TCK'nın halkı kin ve galeyana teşvik suçunu düzenleyen 216. maddesinden yargılanmasını isteyenler de oldu. Tüm bu gürültüler arasında sukunetini koruyan Banu Avar, sessizliğini bu söyleşi ile bozdu.
Programınızın İsveç'le ilgili bölümünün başına gelenleri bir de sizden öğrenebilir miyiz?
Attila İlhan'ın çok önemli bir sözü var: "Türk medyasında az sayıda Türk kaldı!" Son olay da bunun bir göstergesi. Türkiye karşıtı hareketlerin merkezi, haftada birkaç kez Gece Yarısı Ekspresi gibi filmler, 'Özgür Kürdistan' belgeselleri yayınlanan, Türkiye karşıtı hareketlerin onlarcasına ev sahipliği yapan İsveç, bilmiyorum Dışişleri tarafından hiç uyarıldı mı? Ben programın TRT INT'de tekrarı yayınlandığı zaman İrlanda'daydım... İsveç Büyükelçisi'nin programın yayınlanmaması için Dışişleri'ne başvurduğunu biliyorum. Bilgim bununla sınırlı. Büyükelçi bana da bir mektup göndermişti. Biliyorsunuz daha sonra programın TRT 2'deki tekrarı yayınlandı.
İki temel eleştiri var; bir, yayınladığınız bilgilerin 'gerekçesiz' olması, iki 'taraflı' olduğunuz. Aynen sormak istiyorum, yayınladığınız bilgilerin dayanağı nedir ve taraflı mısınız?
Ben ülkemin gazetecisi olmakla gurur duyuyorum ve bu anlamda tabii ki taraflıyım. Türkiye'nin tarafındayım! Programda yer alan tüm bilgiler delilli, ispatlı ve tüm batıda gayet iyi bilinen gerçekler. İsveç'in Samilere (Laponlara) 1980'lere kadar 'biyolojik soykırım' uyguladığını bilmeyen yoktur. Bu konuda yazılmış onlarca kitap, araştırma var. Ayrıca röportajlar kesintisiz yayınlandı ve İsveçli aydınlar bu gerçekleri kabul ettiler. şu anda hâlâ İsveç'te bu konular tartışılmakta. Bunu ben değil, röportajlarda İsveçliler söylemiştir... İsveç'te kadın hakları darmadağındır. Bunu da orada yaşayanlar belirtmişlerdir. İsveç'te yüksek oranda alkolizm vardır, intihar oranları yüksektir. Tüm batı bu dertten muztariptir. Bu gerçekler bir kısım gazeteci tarafından neden bu kadar ıstırapla karşılandı? Bu bir merak ve araştırma konusu olmalı... Nobel konusuna gelirsek... Bu konu da herkesin malumu. Nobel dinamitin mucidi, yaşadığı dönemde 90 silah fabrikasının ve Bakü petrollerinin sahibiydi. Nobel Barış ve Edebiyat Ödülleri her zaman küresel sermayenin takdiri doğrultusunda sahiplerini bulmuştur. Bunu bana açıklayan da Horace Engdahl. Kendisi İsveç Kraliyet Akademisi Nobel Sözcüsü.
BATI ÇİFTE STANDARTLI Gazeteci Yavuz Baydar, 216. maddeden yargılanmanızı önerdi. Türkiye malum 301. maddeyi çözmeye, düşüncenin özgürleştirilmesine çalışıyor. Bir yanda da örneğin, Danimarka'nın yarattığı karikatür krizinde, bunun basın özgürlüğü olduğunu ve gazetelere müdahale edilemeyeceğini söyleyen Avrupa ülkeleri var. Programınızın yankıları ortaya kaotik bir durum çıkardı...
'301 kalksın!' diye bağırıp çağıranlar çıkarları zedelenince 'falanca 216'dan yargılansın!' diyebiliyorlar. Bu belli bir grubun uyguladığı çifte standarda sadece küçük bir örnek ve gülünç... Batı dünyası çifte standartlı. Bu her konuda böyle. "Kürdistan özgürleşmeli, bir ülke yaratılmalı" diyenler, KKTC'de özgür ülkeye karşı çıkarlar. Soykırımdan bahsedenler Azerbaycan'daki soykırımı, Filistin'i, Cezayir'i, Ruanda'yı, Somali'yi görmezler... En saygın kanal BBC'de bile devlet görüşü aksine görüş belirtmek zordur. Bunu 15 Ocak'ta yayınlanacak 'Sınırlar Arasında'nın İngiltere bölümünde BBC yetkilisinin ağzından duyabilirsiniz.
Avrupa'da ve özellikle İsveç medyasında programınızla ilgili yorum yapıldı mı?
İsveçlilerden tepki aldınız mı? Çeşitli basın organları röportaj istiyor. İsveç'ten garip e-postalar alıyorum. Örneğin, İsveç'ten Lars Larsko imzalı bir e-posta, "Türk milliyetçi örgütlerin sponsorluğunda mı çalıştığımı?" sordu. Ben devlet kanalına çalışıyorum. Bunun dışında kimseyle maddi bağım yok.
Şimdiye kadar hep medyadan eleştirilerin yansımalarını sordum ama izleyicileri de unutmamak lazım. İzleyicilerinizin direkt size ulaşarak ilettikleri eleştiriler ne yönde?
Sayabildiğim bize gelen 5 bin e-posta ve TRT aktif hatta biriken binlerce posta bize en içten desteği vermiş bir kitlenin varlığını gösteriyor. Bu kadarını biz bile beklemiyorduk. Eleştiriler, kraldan çok kralcı olanlardan. Tabii kızacak, sinirlenecekler... Bizim krallarla işimiz yok; biz Cumhuriyet'in evlatlarıyız. Son derece sıkı iç ve dış basın takibi, inceleme araştırma yapılarak her biri belgesel değerinde haber programlara imza atıyoruz. Büyük bir sevgi ve emekle yoğuruyoruz. Ben hayatımı bu programa adayarak işin altından kalkabiliyorum.
<< Anasayfaya dönmek için tıklayınız
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
*Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.