(anadoluhaber) Boykot Vakti..

Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
Gazze'ye İsrail'in saldırısı devam ediyor. Gazze'de masum çocuklar, savunmasız kadınlar öldürülüyor. Gazze'de hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği bir katliam yaşanıyor. Gazze'de artık bir soykırım yaşanıyor. Gazze halkı aç,  susuz, karanlıklar içinde olsa bile onurlu bir direnişi seçiyor. Gazze'yi vuran uçaklar ise Konya'da eğitim yapıyor. İsrail en modern silahlarla vuruyor. Türkiye ise askeri anlaşmalarla İsrail'e para kazandırıyor. Felaket üstüne felaketler yaşayan Filistin halkının yanında olmak bir insanlık borcudur. İsrail'i durdurmak,  katliam görüntüleri karşısında sadece gözyaşı dökmeyle olmuyor. İsrail'i durdurmak bizim elimizdedir. Halkın duygularına tercüman olması gereken Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin aktif, somut adımlar atması gerekmektedir. Yoksa bu çocuk, kadın katliamından akacak kan,   buna tepki göstermeyecek her kişinin eline bulaşacaktır.

Bundan dolayı,

Türkiye'nin İsrail büyükelçisinin derhal geri çağırılmasını ve İsrail büyükelçisinin ülkesine geri gönderilmesini,

İsrail'le yapılan tüm ekonomik, siyasi ve askeri anlaşmaların iptal edilmesini,

Konya semalarında askeri uçuş talimi yapan İsrail uçaklarının eğitiminin iptalini, istiyoruz. Artık bu kararın alınmasının tarihi bir görev olduğunu hatırlatıyoruz.

YUKARIDAKİ METNİ İMZALAMAK İÇİN BU LİNKİ TIKLAYINIZ:

 
 

 
Gazze Trajedisi..

Kimden: "Yoksul Kul" yoksulkul@gmail.com

Kime: zahidan@googlegroups.com

 
[Yorum - Hatem Shurrab] Bir yardım görevlisinin gözüyle Gazze Trajedisi
Merkezi Britanya'da bulunan Evrensel İslami Yardım (IRW) adlı kuruluşta çalışan Hatem, Gazze'de yaşadıklarının güncesini tuttu.

27 ARALIK

Cumartesi günü saat 11.30 civarındaki korkunç patlamaları duyduğumda bir arkadaşımı ziyaretten dönüyordum. Eve doğru hızla ilerlerken, Gazze'nin polis merkezinin tahrip olmuş olduğunu gördüm. Aniden merkeze bir füze daha atıldı ve etraftaki onlarca kişiyle birlikte ben de kaçtım. Eve vardığımda, patlamalar nedeniyle tüm camların patlamış olduğunu gördüm. Kurbanlara bakmak üzere Şifa Hastanesi'ne koştuğumda yaralıları getiren ambulans ve otomobillerin sayısı beni dehşete düşürdü. Her yerde panik vardı. Yarım saat içinde, hastanede daha fazla yaralı için yer kalmamıştı. Yerlerde cesetler vardı, ki buna ömrümde ilk defa şahit oluyordum. İslami Yardım olarak, her türlü teçhizata umutsuzca ihtiyaç duyan hastanelere tıbbî yardım yapmak için elimizden geleni yapıyoruz. Ama durum çok korkunç ve saldırılar bir hafta daha devam ederse, doktorlar, yaralıları eski yöntemlerle tedavi etmek zorunda kalacak: Yani anestezi kullanmadan. Acilen takviye getirtmeliyiz.

28 ARALIK

Bombardıman devam ederken, hastaneler patlama noktasında. Şimdilik yeterli malzememiz var ama stoklar yakında tükeneceği için dışarıdan yardım almamız şart. Dün, Gazze sağlık bakanlığına beş kamyon dolusu yardım götürdük ve onlar bunu beş hastaneye dağıttı. Hastanelerde yeterli yatak yok ve röntgen aletleri de dahil olmak üzere, her türlü cihaz yetersiz. Bombardımanlar yüzünden insanlar evlerinde kalmayı tercih ediyor. Yardım görevlileri de buna dâhil. Kimsenin sonraki bombanın ne zaman düşeceğini bilmemesi işimizi çok tehlikeli kılıyor.

30 ARALIK

Cumartesi günü Gazzeli çocukların, sınavları için okulları doldurmaları gerekiyordu. Oysa onlar evlerinde saklanıyorlar. Bombardımanların yoğunluğu beni bir hayli etkiliyor. Ya çocuklar? Yeğenlerimin nasıl etkilendiklerini bizzat görüyorum. En küçükleri Tala, bir patlama duyduğu anda annesine koşuyor. Birçok ebeveyn bunun gök gürültüsü olduğunu söylüyor ama Gazzeli çocuklar sıradan çocuklar değil. Bombayı sesinden tanıyorlar. Güvenlik gittikçe kötüleşiyor. İş arkadaşlarım ve ben, arabaya binmek tehlikeli olduğundan işe yürüyoruz. Evden çıkar çıkmaz ve yol boyunca birkaç kez ofisi arayarak hem bulunduğumuz noktayı hem de güvende olduğumuzu bildiriyoruz. Ofise varır varmaz da evi arayarak kazasız belasız işe gitmeyi başardığımızı bildiriyoruz. Bugünlerde Gazze'de hayat böyle. Birçok işyeri ve dükkân kapalı. En güvenli yer -eğer varsa!- evlerin içi. Ama bizler, yardım görevlileri olarak dışarıda olmak zorundayız. Şimdi Gazze Şeridi'nin dışındaki tedarikçilerimizle iletişime geçerek önümüzdeki günler için hazırlık yapmaya çalışıyoruz.

31 ARALIK

İnsanlar dünyanın her yanında yeni yılı kutlamak üzereler. Bu, genellikle insanların gelen yıla dair bir sürü umut besledikleri bir dönemdir. Oysa şu anda Gazze halkının tek umudu, bir sonraki gün hayatta kalabilmek. Yiyecek sıkıntısı önemli boyutlara gelmeye başladı. BM'nin Filistin Yardım Kuruluşu, yeterince stok olmaması sebebiyle iki hafta evvel gıda dağıtımını durdurmuştu bile. Yoksulluk düzeyi feci şekilde artıyor. İslami Yardım, BM ve diğer yardım kuruluşlarının dağıttığı yiyeceklerin tükenmek üzere olduğu ailelerin reisleri kara kara çocuklarını nasıl besleyeceklerini düşünüyorlar. Gazze'de 47 fırın var. Bunlardan 27'si zaten bir süredir çalışmıyor. Şimdi diğerleri de her gün açılmıyor. Gazze'ye ancak iki hafta daha yetecek kadar un kalmış durumda.

1 OCAK

Dün akşam patlamaların durmadan devam etmesi nedeniyle pek uyuyamadım. Gazze Şeridi'nin her yeri vuruluyor gibiydi. Bugün hastanede gıda dağıtırken durmadan yeni yaralılar geliyordu. Doktorların dinlenebildiklerini hiç sanmıyorum. İnsanlar gittikçe daha fazla umutsuzlaşıyor. Karınlarını doyurmak için yabani otları kaynatan aileler gördüm. İnsanlar, paylarına düşen ekmeği alabilmek için kuyruk bekliyor. Ancak, her an bomba atılabileceği ve açık alanlar olunabilecek en kötü yerler olduğundan, uzun kuyruklar tehlikeli. Havalar da soğuyor ve bu da başka bir tehlike. Birçok kişi, bombaların şiddeti nedeniyle kırılan kapı ve pencereler olmadan yaşıyor. Bazıları camın yerine naylon koyuyor. Ancak Gazze'deki birçok şey gibi az bulunan naylonu birçok kişi satın alamıyor. İslami Yardım çalışanları ellerinden geleni yapmaya çalışıyor. Bizler de diğerleri gibi Gazzeliyiz ve bizler de korkuyoruz. Ama şunu da çok iyi biliyoruz: Biz çıkıp Gazzeli hemşerilerimize biz yardım etmezsek, kim edecek?

2 OCAK

Dünyayla iletişimi olmayan ve ölüm, yıkım ve perişanlığın hüküm sürdüğü bir yerde yaşadığınızda bir hafta çok uzun bir süre gibi geliyor. Azıcık uyku tuttuğunda, hepsinin bir kâbus olduğu ve Gazze'nin yine o hayat dolu yer olduğu umuduyla uyanıyorum. Bombardıman devam ediyor. Umarım durur da insanlar çıkıp ölülerini gömebilirler. Bugün cuma namazına katılan insanların sayısı, görülmemiş şekilde azdı. Hükümet binalarının yakınında bulunan birçok cami kapılarını kapattı. Cuma günü bir caminin kapılarını kapatması Ortadoğu'da görülmüş şey değildir. İyi haber şu ki, İsrail sınırından biraz yardım gelmek üzere ve bu sayede İslami Yardım ekibi enerji tazeledi.

3 OCAK

Bunu yazmayı bitirir bitirmez, ailemle birlikte evimizin bodrumuna saklanmak sorunda kalacağım. İngiltere'deki meslektaşım telefonda söylediklerimi yazarken her yandan patlama sesleri geliyor. Sesimdeki korkuyu saklamak için çok uğraşıyorum ama başarabildiğimi pek sanmıyorum. Kara harekâtı başladı. Bundan sonra ne olacağını kimse bilmiyor. Kara harekâtı başlamadan evvel, aslında okullarında olması gereken birkaç çocukla konuştum. 12 yaşındaki Nur'un okulu bombardımanın ilk günlerinde vurulmuş. Bombardımanı unutmaya çalışarak kitap okuyor. Okullar, kış tatiline erken girdi ama bu tatil Nur ve arkadaşları açısından diğerleri gibi olmayacak "Birkaç tane hikâye kitabım var. Çizgi film izlemek için elektrik yok, ayrıca çıkıp yeni hikâye kitapları almak da çok tehlikeli. Bu kadar zaman ateş altında kalmak çok korkunç ve çok sıkıcı. Bu tatil hiç güzel olmayacak. Okullar açılsa bile sırama gidemeyeceğim; çünkü benim sınıfım da zarar görenlerden". Yarın [pazar], sınır bölgelerindeki evlerini boşaltmak zorunda kalan aileler için okullarda açılan üç noktada yiyecek ve battaniye dağıtacaktık. Şimdi kara harekâtı başladığından, evlerimizden çıkıp çıkamayacağımız konusunda hiçbir fikrim yok.

4 OCAK

Herkesin korktuğu an geldi: Kara harekâtı. Ailemin yedi ferdiyle birlikte geceyi evin bodrumunda patlamaları dinleyerek geçirdik. Bazı patlamalar evimizin yakınındaydı ve evin sarsılmasına sebep oluyordu. Bu, hava bombardımanından daha korkunç. Her şey çok yakındaymış hissi veriyor. Sabah yediyi on geçe korkunç bir baş ağrısıyla uyandım. Dışarıda sessizlik hüküm sürüyordu. Belki de her şey bitmişti. Ama hemen bir hava saldırısının sesini duydum ve kâbusun bitmemiş olduğunu fark ettim. Sokaklarda olmak tehlikeli. Elektrik yok ve insanlar jeneratör kullanıyor. Jeneratörleri fazla kullanmamak için İslami Yardım Ofisi'nden erken ayrılıyoruz.

5 OCAK

Yardım dağıtmayı bugün de ertelemek zorunda kaldık. Sokaklara çıkıp yardım dağıtmak iyice tehlikeli bir hal aldı. Evlerde su ve elektrik yok. Altı aydır Gazzeliler haftada bir gün su alabiliyordu. Ama elektriğin olmaması nedeniyle su pompalanamıyor. Bazıları ekmek kuyruğunda 10 saat kadar bekliyor. Tanıştığım bir adam bana, kuyruktaki yerlerini kaybetmemek için erkek kardeşiyle nöbetleşe beklediklerini söyledi. Aynı şeyleri durmadan tekrarladığım hissine kapılıyorum ama insani durum umutsuza yakın. Gazze'de her gün, daha kötüsü olamazmış gibi hissediyoruz. Ama oluyor. Bir an için çok az yemek ve suyunuz olduğunu, elektriğinse hiç olmadığını hayal edin. Ve tabii ki her yerden duyulabilen aralıksız patlama sesleri: bombalar, füzeler, tank atışları... Çok uzun süren on gece ve gündür Gazze halkı korku içinde yaşıyor.

6 OCAK

Tamamen tükenmiş durumdayım. Dün akşam, bombardımana rağmen biraz uyumayı başardım. Sanırım vücudum dayanabilecek durumda değildi. Bombardıman nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan ailelerin barındığı BM okullarından birini ziyaret ettik. Gördüklerim yürek parçalayıcıydı. Gözümün önünde, evleri yıkılmış ve her şeylerini kaybetmiş insanlar vardı. Çocuğuna su kaynatmak için kâğıt yakan bir kadınla tanıştım. Bunu yapıyordu çünkü hiç sütü kalmamıştı. Aç bebeğini ılık suyla kandırabilir miydi acaba? İslami Yardım olarak, ne kadar tehlikeli olursa olsun insanlara yiyecek dağıtmaktan başka çaremiz olmadığına karar verdik.

7 OCAK

Bugün birkaç saatliğini sükunete kavuştuk. Üç saat boyunca bombardıman korkusu olmadan yardım dağıtabildik. 200 kişinin barındığı bir binayı ziyaret ettik. Bir çok kişi bana, sevdikleriyle birlikte gidebilecekleri güvenli bir barınak sordu. Cevabım yoktu. Ailesiyle birlikte, komşularının evine atılan bomba nedeniyle hasar gören evlerinden kaçmak zorunda kalan 12 yaşındaki Fatima, kendini güvende hissetmemekle birlikte okulun bahçesinde kuzenleriyle birlikte oynuyordu. Gazzeli çocuklar dirençliler ve bazıları oynamaya devam etmede kararlı.

8 OCAK

Günlüğümü yazarken Cebaliye'deki bir mülteci kampındaki bir aileden anne, baba ve bir çocuğun öldüğünü, diğer aile fertlerinin de yaralandığını duyduk. İslami Yardım'dan Alaa'nın ailesiydi bu. Hemen Alaa'ya ulaşmaya çalıştım ama başaramadım. En sonunda Alaa'nın hayatta olduğunu öğrendim. Ama onu gördüğümde ne diyecektim ki? Bir mahallede beş kişinin öldüğünü duyuyoruz, bir dakika sonra bir başka bölgede birkaç kişinin ölüm haberi geliyor. Gazzeliler sadece sayı haline geliyorlar. Gazzeliler de diğer insanlar gibi hayatı ve başkalarını seven insanlar. Ölen her çocuk, dünyanın diğer yerlerindeki çocuklar gibi, oyun oynamayı seviyordu. Ölen her çocuğun, onu çok seven bir ailesi var. Bugün, psikososyal destek programımızdaki üç çocuğun babalarının öldüğünü duyduk. Bu çatışma ve babalarını kaybetmek uzun vadede bu çocukların hayatını nasıl etkileyecek, çok merak ediyorum.

9 OCAK

13 gün geçti ama bomba ve füzelerin seslerine alıştığımı söyleyemem. Bugün bombardımanlar çok yoğun olduğu için yardım dağıtamadık. Doktorlar ağır yaralıları evlerine yolluyor, çünkü yatak yok. Evlerine gönderilenlerin birçoğu, dünyanın başka yerinde haftalarca hastanede kalırdı. Bir doktor ameliyattayken, acilen ameliyat edilmesi gereken üç yaralı daha geliyor. Dünyadaki birçok hastanede jeneratörler, elektriğin kesilmesi durumunda devreye sokulacak yedek kaynaklarıdır. Gazze'de ise jeneratörler temel enerji kaynağı. Oturup kafamı toplayıp bu günlükleri yazarken, burada olanları anlatacak kelimeleri bulmakta çoğu kez zorlanıyorum. Sözlükte, burada olanlara tam olarak karşılık gelecek kelimelerin bulunduğunu sanmıyorum. (http://www.bbc.co.uk )

  http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=802569


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
        Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."

            *Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım  grubu.
 Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.