(anadoluhaber) BARAN Dergisi 121.Sayı Çıktı! Tüm Bayilerde!..

BARAN Dergisi 121. Sayı Çıktı! Tüm Bayilerde!..

 


 

 

çözüyor bilinen kördüğümü  

korkunun kurduğu kördüğümü: 

sabır ve savaş...  

savaşla zafer  

korkağa kaçıştır sabır  

AKINCI'ya savaşta sabır  

ve yürekler arındı mı pastan  

kılıçlar arındı mı pastan  

kördüğümler çözülür.  

savaş ve sabır  

sabır ve umut 

umut ve zafer  

savaşla zafer 

duman... hayal... kelimeler... 

 

 

BARAN'dan - 121
Kâim ve Dâim

Siz, bir ülke işgal edildikten ve o ülkenin iktidarını devirdikten sonra yerine geleni iktidar tanımak yani meşru kabul etmek nasıl bir his, düşündünüz mü hiç?
Malûmun ilânı olacak belki ama Türkiye’de devlet, tam olarak Batıcı zihniyetin işgali altındadır.
Bu zihniyetiyle, varlığını Batı’nın kendilerini tanımasına borçlu olduğuna inanan insanlar, şu kadar yıldır gelip geçti.
Arada bir “demir ökçe”nin altında canhıraş çığlıklar basanı duyulsa da, o bu düzenin “insanı” görüldüğünden, başına gelenin “kader” olduğuna inanıldı.
Türkiye’de Batıcılığın, çağdaşlığın, demokratikleşmenin, modernleşmenin tarihini “işgal tarihi” olarak okuyabilen, bunun bünye sıhhatini gösterebilen kaç aydın bulabilirsiniz?
İktidarın meşruluğu sorgulanırken dahi, Cumhuriyet’in kuruluşundan beri dış politika, iç politikanın büyük ölçüde belirleyicisi olmuştur.
Emperyalistlerle birlikte giyilen çizme”nin izini takip ederseniz bu iz, sizi bizden olmayanların, içimizdeki “şanlı kuklalar”ın galerisine götürecektir.
Bu kuklaların inandığı ve adına demokrasi, çağdaş uygarlık, modernleşme, yani Batı dedikleri “medeniyet” için, son yılların moda tabiriyle “yol haritası” diyorlar.
Halbuki kazın ayağı öyle değildir.
Bin yıllık tarihimize imzasını atmış seçkin şahsiyetleri misâl vermeksizin, o nesillerin yaşadığı devrin tesiriyle hayvanî hissine düşen payla bir kaz, bu ucuzun ucuzu tuzağa düşmez, bu mânâ dolandırıcılarına karşı sahibini uyarırdı.
O kadar ucuz bir dil bu…
Bizde Batıcılık başladı başlayalı iktidarda apışıp bu tür kelâm yuvarlayanlar, öyle bir kimlik bunalımına girmiştir ki, aslında ne tam inanıyor, ne de tam inkâr edebiliyor.
İnanmanın istidadı yok!..
Cumhuriyet nesillerinin tümü için geçerli bu…
Şahsınızı, bütün dünyasını şu cümleyle kuranın yanına koyun:
Türkiye laik, demokratik, sosyal, çağdaş hukuk devletidir…
Baştaki mekân ismi hariç, kendinizi tam olarak ifade edebileceğiniz bir kavram var mı bu cümle içinde?
Siz bu kavram dünyasının neresindesiniz?
Bu tür kavramları memlekette ilk telaffuz edenlerden, en az bir araba dolduracak kadarının isim listesini çıkaracak bilgiye sahipsinizdir.
Küçük bir araştırmayla, her kesimin içinde bulunabilen bu tür sözleri sarfedenlerin, vaktiyle bu laflardan hiçbirinin tam olarak ne demek olduğunu bilmediğini, anlamadığını, sorgulayamadığını, hakkında akıl yürütemediğini öğrenip kimliksizliğini görebilirsiniz.
Ahalinin arasındayken bu laflara bir mânâ veremeyenler, “yukarı” olarak düşündüğü ve inandığı yere geldiğinde bir imkânsızı gerçekleştiriyor ve anî bir hipnoz operasyonundan çıkıp, ancak beyin nakli neticesinde görülebilecek şekilde aynı cümleyi söylemeye başlıyor:
Türkiye laik, demokratik, sosyal, çağdaş hukuk devletidir…
Şahsiyetiniz bunun neresinde?
Bu tür lafları söylemeyi “başarmak”, artık “devlet adamlığı”nı kıvırmak oldu.
Bir parça okur-yazarlık ve lafı ağız çapında yuvarlamak kabiliyeti geçer akçe...
Çizilebilecek en cafcaflı “iktidar tablosu” bundan ibarettir.
DİKTE edilen DÜZEN... YAŞANAN DÜZEN…
Bir düzenin izahını kendi kendisine yapmak çabasını değil de, düzeni sahiplenenlerden beklemeyi tercih eden kişi, o düzenin şahsiyetidir.
Demokrasi, halk yalakalığının şahane misâllerini yaşatan metod olarak iktidarın, “ben senin yerine düşünürüm” palavralarıyla halkı kendisinden kurtarmanın hilelerini meşrulaştırmıştır.
İşin garip tarafı aynı halk bunu “kurtuluş” bilmiş, her defasında “kurtarıcı”sını bulduğuna inanmıştır.
Ruhunu, aklını, şuurunu, ahlâkını, hayat tarzını bu çekip çeviren düzenin kobayı olmuştur.
İnsanın buna meyletmesi sadece cahilliği ile açıklansaydı kolay; ancak anlattığımız kültür ve eğitimle daha da etkili olabilir.
Tabi aynı eğitim ve kültür ilerledikçe kendini kritik eden şuur, düzenin DIŞından/üst şuur seviyesinden kendisini-şahsiyetini gösterince aynı düzen, dünkü “eğitimlisi”ni büyük tehdit görebiliyor.
Başka “halk düşmanları” türemeden tepesine çökülüyor; “terörist” ilân edilebiliyor.
Efsanede kalan tellallar da yok artık.
Evinizin içinden, hem de başköşesinden evinizi basan ekran borazanlarınız var.
İlk şok atlattıktan sonra işgali, tecavüzü, baskıyı, zulümü size kanıksatan...
Ve hadiselerin her an yeniliği içinde, gerçek yeniler gelse de, bir kere prangaya bağışıklık kazanan zihniniz, gelen yeninin gerçekten yeni olabileceği ihtimaline değil de, verilen yeni yalanlara hakikat diye sarılmakla kurtuluşunu arar, gerçekte savrulurken bir şeyi savuşturduğunuzu sanırsınız.
Böylece kurtuluşunuza vesile olabilecek bir gerçeği daha zihninizden savmışlığınızla, yeni yalanların baş döndürücü dijital hızına kapılırsınız.
Liberal demokrasilerde, -bir fikirden çok alışkanlıktır- zıddını diktatörlükte göstererek “meşruiyetini” dikte etmek var.
İş uygulamaya geldiğinde aynı dikta ruhu, ‘devletin, rejimin, düzenin bekâsı için’ bütün çıplaklığıyla kendini gösteriyor.
Sınırlar çizerek, rejimin karakterini korumak kaygısı…
Hiçbir rejim kendi varlığını tehdit eden bir başka gücün etkili olmasını istemez.
Mesele, insanına sahiplendiği düzeni inandırmakta görülüyor…
İlk çelişki burada patlak veriyor.
Düzene/sisteme çağırırken düzenin hayatını-hayat tarzını, insanına yaşatmak?
Hepsi aynı dili konuşuyor: “Türkiye laik, demokratik, sosyal, çağdaş hukuk…
Bu söz sahibine çok pahalıya mâlolacak gibi görünüyor.
Coğrafyasına ait olmayan bir dünyayı insanımıza dikte etmek ve bununla Batı emperyalizminin istilâsına evin/vatanın kapılarını içeriden açmak amacında olanlarla hesaplaşmaktan kaçanların, yol yakınken insanımıza teslim olması kendi faydaları icabıdır.
Çöken düzene bağlı oldukları halat ilk önce onları dibe çekecek, iş işten geçtikten sonra ise ilk tekmeyi bizim insanımız atacak, bundan bir an bile tereddüt etmeyecektir.

 

121. Sayımızdan Başlıklar

Bir İmaj Cemaati: FETULLAHÇILAR
Sezai Dilbilen
*

ORDU-IV
Cumali Dalkılıç
*

İRAN’IN DIŞ POLİTİKASI -II-
Tuncay AKSOY
*

MEHDİ ORDUSU VE IRAK CAMİLERİ RAPORU
İrananaliz.com - İktibas
*

Saddam’ın Mektupları Ortaya çıktı
*
EFSANE EYLEMİN MAHKEMESİ YENİDEN
*
TELE-RÖPORTAJ
Gönüldaş Kumandan CARLOS:

'Bouteflika’nın Tarihi Bir Rol ve Meşruiyeti Olduğu Unutulmamalıdır'
*
Kimlik Meselesi Üzerine Birkaç Not
Bâkî Aytemiz
*
RÖPORTAJ
DTP Grup Başkanvekili Selahaddin DEMİRTAŞ:

'“DTP’ye Oy Veren İnsanları Ötekileştirmek, Bölücülüktür!”'
*
New York’lu Kadın: “Kocamı Fethullahçılara
Kaptırdım, Oğlumu Asla Vermeyeceğim!”-4-

Oğuz Gürses
*

Teröristbaşı Amerika’nın Raporları
Cihad Kolgezen
*

Tren Kalktı Kalkacak
Av. Güven Yılmaz
*

TÜRKİYE NATO’DAN ÇIKMALIDIR
Sezai Kırlangıç
*

YATAY DEĞİL DİKEY TURAN
Behiç Gürcihan - İktibas
*

AB-D’nin ÇÖKÜŞ GÜNLÜĞÜ
Cüneyt Karan
*

SOSYAL PATLAMA KAPIDA!
*
TAKVA; ‘MUTLAK FİKİR’İN HAKİMİYETİ İÇİN
MÜCAHEDE ETMEKTİR...

Şakir Bilmez
*
Kültür-Sanat

ELİF ŞAFAK’IN
“AŞK” İSİMLİ ROMANI ÜZERİNE…

M. Şevket Eygi - İktibas
*

PANORAMA TÜRKİYE - PANORAMA DÜNYA
*

 

 

 

 

 


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
      Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.