[anadoluhaber:37676] ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ

ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ

Link to ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ

[anadoluhaber:37651] Hemoroid problemine çözüm bulundu!!

Posted: 04 Feb 2010 08:33 AM PST

Bahçeli'nin 'sildiği' medya patronları 

TBMM'deki kavganın ardından bugün bir basın açıklaması yayınlayan MHP lideri Bahçeli, Erdoğan'a yüklenirken, medyayı karşısına alan siyasiler kervanına katıldı. Bahçeli dört büyük medyanın patronu için ağır konuştu, "unutmayacağız" dedi...

TBMM'deki kavgadan sonra medyanın partisini karalayıcı yayınlar yaptığını belirten MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Sabah - atv grubunun sahibi Ahmet Çalık, Bugün gazetesi ve Kanaltürk'ün sahibi Akın İpek, Habertürk grubunun sahibi Turgay Ciner ve NTV-Doğuş Grubu'nun sahibi Ferit Şahenk’in isimlerini vererek, bu isimlerin ellerinde medya gücünü MHP'yi karalamak için kullandığını öne sürdü.

Saydığı bu dört medya grubu için "güdümlü medya" ifadesini kullanan Devlet Bahçeli, "servetinin kaynağı şaibeli olan ve elindeki medya gücünü ticari faaliyetleri için iktidara kiralayan medya patronlarından Ahmet Çalık, Akın İpek, Turgay Ciner ve Ferit Şahenk’in elindeki haberleşme vasıtaları ve elemanları ile partimize yönelik karalamaların odağı haline geldikleri görülmektedir." dedi.

MHP lideri saydığı medya patronu ve gruplarını bu tarz yayınlarını noktalamaması içinse tehdit vari bir üslupla uyardı. Bahçeli şunları söyledi: " Söz konusu olan medya temsilcilerinin gerçeğe aykırı ve ahlaken sorunlu yayınlarının devamı halinde, aziz milletimiz bunları affetmeyecek ve milliyetçi -ülkücü irade ise bu ahlaksızlığı asla unutmayacaktır."

MHP lideri Bahçeli açıklamasında konuya ilişkin şunları söyledi: "Nitekim, Mecliste yaşananların ardından güdümlü medya gücü tarafından partimize yönelik tek taraflı ve AKP’yi masum göstermeye çalışan çarpıtılmış haber ve yorumlar bu kirli ittifakın açık belgesi olmuş ve sözde tarafsız yayın yaptıkları iddiasında bulunanların ise kirli yüzlerini ortaya çıkarmıştır. Bu konuda AKP destekli hısım ve akrabalardan oluşan medyadan çarpıtılmış haberler beklenmek doğaldır. Ancak servetinin kaynağı şaibeli olan ve elindeki medya gücünü ticari faaliyetleri için iktidara kiralayan medya patronlarından Ahmet Çalık, Akın İpek, Turgay Ciner ve Ferit Şahenk’in elindeki haberleşme vasıtaları ve elemanları ile partimize yönelik karalamaların odağı haline geldikleri görülmektedir. Söz konusu olan medya temsilcilerinin gerçeğe aykırı ve ahlaken sorunlu yayınlarının devamı halinde, aziz milletimiz bunları affetmeyecek ve milliyetçi -ülkücü irade ise bu ahlaksızlığı asla unutmayacaktır."

Haber 7

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:37640] Devrimler Yanlıştır. Kemalist Devrim de Yanlıştı

Posted: 04 Feb 2010 08:27 AM PST

Devrimler Yanlıştır. Kemalist Devrim de Yanlıştı

[23 Kasım 2009 tarihli Star gazetesinde yayınlandı]

Tek Parti döneminin Dersim gibi karanlık sayfalarını ne zaman açsak karşımıza klasik bir cevap çıkıyor: “Ne yapalım, kansız devrim olmaz!”

Bunu söyleyenler, “adamlar haklı yahu, kansız devrim mi olurmuş, bizde amma safız” dememizi bekliyorlar. Kemalist devrimin Sovyet ve Çin devrimleri gibi başka örneklere kıyasla çok daha kansız olduğunu da hatırlatıp, “bizimkisi yine en ılımlısıymış, öpüp başımıza koyalım” dememizi istiyorlar.

İyi de, ülkelerin ille de “devrim”lere ihtiyaç duyduğunu nereden biliyoruz ki?

Daha doğrusu, bu “devrimci felsefeyi” niçin kabul etmek zorundayız ki?

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:37652] Darbe sırasında ilk susturulacak! »

Posted: 04 Feb 2010 08:25 AM PST

Darbe sırasında ilk susturulacak! »

Balyoz Harekat Planı’nda ilk tutuklanacak 36 gazeteciden biri olan Bugün Gazetesi yazarı Nuh Gönültaş Risale Haber’e konuştu. (Özkan Erdem)

DARBE PLANLARININ EN KORKUNCU, EN VAHŞİSİ   Son zamanlarda ortaya çıkan ve sizin de tutuklanacak gazeteciler arasında yer aldığınız  ‘Balyoz Hareket Planı’nı nasıl yorumluyorsunuz?   Balyoz harekat planı bugüne kadar ortaya çıkan darbe planlarının en korkuncu, en vahşisi ve tabi dolayısıyla Yazının devamı

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:37642] Küskünüm

Posted: 04 Feb 2010 07:20 AM PST

Küskünüm

Çareler kaldırmaz düştüğüm yerden
Öyle ağırım ki dertten kederden
Solmuş bir gül gibi düştüm değerden
Küskünüm halime küskünüm dostlar

Yıllarca sönmedi hiç bir yangınım
Yandıkça yükseldi efkâr yığınım
Bir volkan ateşi gibi kızgınım
Küskünüm halime küskünüm dostlar

Her gün mum misali eridi beden
Ateşime yardım etti her neden
Kimseler geçmedi yandığım yerden
Küskünüm halime küskünüm dostlar

ENGİN NAMLI   2003

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:37662] Türkiye'nin bir sol açılımına ihtiyacı var

Posted: 04 Feb 2010 06:11 AM PST

YENİ MAKALEM AŞAGIDAKİ LİNKTE YAYINA GİRMİŞTİR YORUM VE GÖRÜŞLERİNİZİ BEKLERİM.... 
 
 
 
 
 
MUSTAFA MODAOGLU

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:37639] ►► Emekli aylıklarının düşüklüğü neden kaynaklanıyor? ► Kendi isteğiyle işinden ayrılan kıdem tazminatı alabilir mi? ► 16 yaşından küçükler çalışabilir mi ?►►

Posted: 04 Feb 2010 05:18 AM PST

  • 16 yaşından küçükler çalışabilir mi?
  • Kamuda maaşlar donduruluyor
  • Emekli uzman erbaşlardan oturma eylemi
  • Memurlar sicil notlarınızı öğrendiniz mi?
  • Memur, reklam filminde oynayabilir mi?
  • SGK`yı 1 milyon zarara uğratmışlar
  • Part-time çalışanların GSS sorunu
  • Emekli aylıklarının düşüklüğü neden kaynaklanıyor?
  • Kendi isteğiyle işinden ayrılan kıdem tazminatı alabilir mi?
  • Eşiniz sigortalı çalışarak 1260 gün prim ödemeli
  • Askerlik borçlanmasına gerek yok
  • Mahkeme yoluyla emekli aylığı yükselir mi?
  • Askerlik sürenizin 220 günü borçlanmanız yeterli
  • Anneniz 20 yıl primle de 15 yıl primle de emekli olur
  • İş sözleşmesi fesih edilenler kıdem tazminatı alabilir mi?
  • --
    Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
    Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
     
    Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
    kurtulusyolu99@gmail.com
    bahadirserhad@gmail.com
    forevermirza@gmail.com
     
    Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
    Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
    Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
    adresinde bu grubu ziyaret edin

    [anadoluhaber:37661] ÇETKODER GENEL BAŞKANI MUSTAFA GÖKTAŞ GÜNDEMİ G.ANTEP'TEN DEĞERLENDİRDİ: İŞTE O HABER VE YER ALDIĞI LİNKİ:

    Posted: 04 Feb 2010 04:24 AM PST

    ÇETKODER GENEL BAŞKANI MUSTAFA GÖKTAŞ
    GÜNDEMİ G.ANTEP'TEN DEĞERLENDİRDİ:
    İŞTE O HABER VE YER ALDIĞI LİNKİ:
     

    --
    Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
    Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
     
    Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
    kurtulusyolu99@gmail.com
    bahadirserhad@gmail.com
    forevermirza@gmail.com
     
    Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
    Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
    Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
    adresinde bu grubu ziyaret edin

    [anadoluhaber:37641] MHP'nin başörtüsü ve maskesi - Mehmet Altan

    Posted: 04 Feb 2010 02:16 AM PST

    MEHMET ALTAN
    STAR
    04.02.2010  08:18
    Yazarın Önceki Yazıları

    MHP’nin başörtüsü ve maskesi

    Aslında konuşulan konu ne? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Dinçer hakkında verilen gensoru önergesinin görüşülmesi. Önerge sahibi olarak konuşan MHP’li Osman Durmuş neden söz ediyor?

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşinin başörtüsünden...

    Peki, iki yıl önce “türban yasağı” kaldırılsın diye anayasa değişikliği için AK Parti ile işbirliği yapan MHP’nin sözcüsü, Emine Erdoğan’a yapılan ve akla, mantığa, zarafete kısacası hiç bir ölçüye sığmayan GATA’daki davranışı mı eleştiriyor?

    Hayır, tam tersine oradaki inanılmaz “kaba ve yasakçı davranışı” savunuyor:

    “Nejat Uygur’u ziyaret etmek isteyen hanımefendiye, ‘Gülhane’ye gelmeyin’ demişler. Sizi beyaz önlüklüler sizi, 3-5 kuruşu görünce kendinizi ne sanıyorsunuz? Peygamber olarak anılan bir Başbakan’ın eşini nasıl kabul etmezsiniz. 3-5 kuruş paranıza mı güveniyorsunuz? Sizin muayenehanelerinizi kapatsın da bir görün”...

    Sadece “gündemdeki konuların sığlığı” ve “uğraşılan yasaklar” açısından değil, “üslup” açısından da 2010 yılındaki toplumsal resmimiz maalesef bu.

    ***

    Başbakan Erdoğan da çileden çıkmış, hiddetten kızarmış öfkesiyle haykırırken MHP’nin çelişkisini de vurgulamadan geçmiyor:

    “Eşimi başörtüsü sebebiyle GATA’ya sokmayanları müdafaa edecek kadar da izansızsın”...

    İster istemez iki yıl öncesine döndüm. Kendisinden “sivil anayasa” ve “AB reformları” yaparak yeni Türkiye’yi kurmasını beklediğimiz yüzde 47 oy alan AK Parti, MHP’nin başörtüsü tuzağına düşmesin diye nasıl çırpındığımız ve nasıl hayâsızca eleştirildiğimiz aklıma geldi.

    Örneğin, 7 Şubat 2008’deki “Çene Altı” başlıklı yazımda tekrarlamaktan yorulduğum endişelerimi, MHP’nin tuzağını, Hasan Bülent Kahraman’dan yaptığım bir alıntıyla anlatmaya çalışıyordum: “‘MHP-AKP İttifakının Anatomisi’ başlıklı yazısında Hasan Bülent Kahraman, sanal yasaktan gerçek yasağa gerileme şeklindeki formülasyonun statükonun bir ‘Ali Cengiz oyunu’ olduğunu iddia ediyordu.

    Bu iddiasının altındaki mantığı da şöyle sergilemekteydi: ‘Şimdi tam da çetelerin ortaya çıkarıldığı bir dönemde MHP ansızın verdiği bir kararla türbanın kaldırılması için AKP’yle bir ittifak yapıyor. MHP-AKP ittifakının liberal çevrelerde dehşet duyguları yarattığı, en azından bazı öğretim üyelerinin açtığı imza kampanyasından liberal isimlerin uzak durmasıyla anlaşılıyor. Çünkü sorun, başta belirttiğim yerde düğümleniyor: İttifak, liberal bir çerçeve yaratmak için değil daha otoriter bir çerçeve kurmak içindir. Dolayısıyla da şu soru zihinleri kurcalamaya başlıyor: MHP bu tavize ve hamleye mukabil ne elde etti?

    Bu soruyu yanıtlamak için gene aynı karineyi kullanalım: Önerilen yasayla türban yasaklanmakta ve askerin de kabul ettiği başörtüsü-geleneksel uygulamaya geçilmektedir. Bu kritik bir düğüm noktasıdır. İslam-şehir-siyaset ilişkisi bu noktada bizzat AKP tarafından kırılmaktadır ve ordunun önermelerine yakın bir çizgiye gelindiği işaret edilmektedir.”

    ***

    İki yıl öncesine geri dönmem boş yere değil...

    Çünkü Hürriyet Gazetesi’nin web sitesinde okuduğum haber, iki yıllık süreci daha da sarmalayarak her şeyi çok açık bir biçimde resmetmekteydi...

    Kahramanmaraş’ta yerel bir televizyon kanalına konuşan emekli Albay Erdal Sarızeybek, AK Parti iktidarına muhalif olanların CHP ve MHP etrafında birleşmesi gerektiğini söylemişti...

    “Yeni partiler kurularak kaybedilecek zaman olmadığını ve erken seçime gidilmesi gerektiğini kaydeden Erdal Sarızeybek, ‘işte görüyorsunuz, şu an AKP siyasetinin dışında iki büyük parti var: MHP ve CHP.

    Tehlikeden kurtulmak için. Derhal, MHP ve CHP’yi, onlar istese de istemese de seçeceğiz, iktidar yapacağız. Yani şöyle söyleyeyim, sağda, solda hangisi seviyorsa orada birleşin’ dedi.”

    ***

    Önceki gece Meclis’te vukuu bulan ve maalesef Türkiye’nin hala hangi düzeylerde seyrettiğini hepimizin gözüne sokan olayların tek olumlu yanı MHP’nin maskesini sıyırıp atmasına neden olması...

    Bu gelişmenin ikinci hayırlı yanı ise iktidar partisine gönderdiği dolaylı mesaj...

    AK Parti, Ankara statükosu ile uğraşarak boşuna enerji harcamak yerine doğrudan halkı muhatap alıp, epeydir gündemden düşen sosyal sorunlara daha çok ağırlık vererek, AB istikametinde demokratikleşme ile sivilleşmeye doğru pedal basarsa...

    Statüko kaçınılmaz bir biçimde iyice gerileyecek, nefessiz kalacak. MHP’nin maskesini atmak zorunda kalması, bunu açıkça gösteriyor.


    --
    Dr. Tarık Ziya

    Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon

    Ana Bilim Dalı Başkanı Yardımcısı

    Sivil Hastalıkları Mütehassısı

    --
    Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
    Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
     
    Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
    kurtulusyolu99@gmail.com
    bahadirserhad@gmail.com
    forevermirza@gmail.com
     
    Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
    Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
    Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
    adresinde bu grubu ziyaret edin

    [anadoluhaber:37664] KARANLIK DEHLİZİN ANAHTARI.../www.soruyusormak.com

    Posted: 04 Feb 2010 02:15 AM PST

    Siyaset, kitaplardaki teorik kılıflarından silkinip, çıktı ve
    günümüzün pratiğini adeta abluka altına aldı...
    Mili güç birliği, ulusal cephe ve emperyalizme karşı ortak mücadele
    gibi kavramlar artık dar kapsamlı bilimsel seminerlerin konusu olmayı
    gerilerinde bırakarak, geleceğimizi aydınlatan somut gerçekler halini
    aldı...
    Bir bakıyorsunuz bir televizyon kanalına Hüsamettin Cindoruk şöyle
    konuşuyor:
    - Askeri tenkit başkadır; tahkir başkadır... Darbe sadece Birinci Ordu
    ile olmaz. Darbenin provası da olmaz... Keşke biraz daha iyi bir
    senarist bulsalardı. Siyaset bu kadar düzeysiz hale gelmezdi...
    Atar mısınız bu sözlerin altına imzanızı?.. Atarsınız...
    Öte yandan Yargıtay Başkanımız;
    - Ateş bacayı sardı, diyebilmekte ve tüm yurtsever insanlarımızı
    uyarmaktadır...
    Danıştay, Anayasa Mahkemesi, Genelkurmay Başkanımız... Hepsi, herkes
    hep bir ağızdan feryat etmektedir.
    Tehlikenin büyüklüğünü, yakınlığını ve güncelliğini [özenle] gündeme
    taşımaktadır.
    Yılların eskitemediği "bir bilen"imiz ise, daha ağır, daha anlamlı ve
    daha uyarıcı konuşmaktadır;
    - Bunların arkasında bazı güçler olmasa, bu işleri yapamazlar!..
    Evet, saçını Türk siyaseti içinde ağırtmış, emperyalizmle kol kola
    yürümenin tüm sahnelerinde şahsen rol almış deneyimli bir siyaset
    adamı olarak Süleyman Demirel böyle konuşabilmektedir...
    Öte yanda Türkiye'yi bölme girişimleri Anayasa Mahkemesi'nin hukuk
    duvarına tökezlemiş olan ayrılıkçı akımın çok alkış alan bir belediye
    başkanı, Türkiye'yi yönetenlere meydanlarda alenen sövebilmekte ve hiç
    utanıp/sıkılmadan;
    - As... git, diyebilmektedir!..
    Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne sövenler ellerini kollarına sallaya
    sallaya "açılım ortaklığı"nın tarafı olmayı sürdürebilmekte... Öte yanda
    teröristlerle yıllardır silahlı mücadele yürüten Türk Silahlı
    Kuvvetleri'nin generalleri, albayları, yarbayları, Hüsamettin
    Cindoruk'un deyimi ile, "acemi senaristler" eli ile tahkir
    edilmektedir...
    Emperyalizmin "Taraf"ı, Hoca Efendi'nin Samanyolu ile kol/kola girmiş...
    Her Allahın günü Türk Silahlı Kuvvetleri'ne saldırmakta, yeni yeni
    senaryolarla halkın moralini sıfırlamaya ve onun bağrından çıkmış
    ordumuzun mücadele yeteneğini yıpratmaya çalışmaktadır.
    Türk Silahlı Kuvvetleri'nin operasyonel yeteneği zaafa uğratılırsa, bu
    olgu kimin işine yarayacaktır?..
    Sorunun yanıtı basittir:
    - Doğal olarak, Türkiye'nin düşmanlarının...
    Peki, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni zaafa uğratmaya çalışanlar kimlerdir?
    Bu sorunun yanıtı da zor değildir...
    O zaman, bu güçler Türkiye'nin dostu mudur?... Düşmanı mıdır?..
    İşte bu son sorunun doğru cevabı, Türkiye'yi bu karanlık dehlizden
    çıkartacak olan anahtarın ta kendisidir.

    www.soruyusormak.com
    www.dnm-ler.com

    --
    Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
    Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

    Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
    kurtulusyolu99@gmail.com
    bahadirserhad@gmail.com
    forevermirza@gmail.com

    Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
    Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
    Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
    adresinde bu grubu ziyaret edin

    [anadoluhaber:37649] MHP'li Osman Durmuş, bence sarhoş değildi... - Hüseyin Gülerce

    Posted: 04 Feb 2010 02:13 AM PST

     
    Hüseyin Gülerce - Zaman
    h.gulerce@zaman.com.tr
    2010-02-04

    Durmuş, bence sarhoş değildi...
     
    MHP'li Osman Durmuş'un ağır tahriki ve ardından Meclis'te çıkan kavga, yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Tekel işçileri bahane edilerek, bugün yapılacak bir günlük grevi de bu çerçevede değerlendiriyorum.

    Her gün yeni darbe planları, cuntacı yapılar ortaya çıkarılıyor. Bu, Cumhuriyet tarihinde görülmüş bir şey değil. Türkiye, demokratikleşmenin en büyük engeli ile mücadele ediyor. Bürokratik vesayet, hiç beklemediği ve ummadığı kadar zaaf sergiliyor. Ne mızrak çuvala sığıyor, ne de yalanlar bir işe yarıyor. Alternatif medya bastırıyor. Diğer medya, en nihayet Balyoz darbe planını yazmak, konuşmak zorunda kalıyor. Moral çöküntü had safhada... Artık sulandırma, saptırma, alaya alma, görmezden gelme, ters tepiyor.

    Statüko cephesinin, bir yarma harekâtına ihtiyacı var. Bunu da AK Parti, yani iktidar üzerinden yapmak istiyorlar. Çünkü iktidar zaafı doğarsa, başta Ergenekon davası olmak üzere, mahkeme süreçlerini etkileyebilirler. AK Parti için çıkartılan yeni bir kapatma davası fısıltıları da, bu yarma harekâtının bir parçası. Canhıraş ve tam anlamıyla psikolojik bir saldırı var.

    Geçmişte de öyle oldu. Cuntacıların korumasındaki statüko güçleri sıkışınca, devreye, üniformasız destek birlikleri girdi. 28 Şubat sürecinde mahşerin beş atlısını hatırlayın. Askerî vesayetin yeni bir balans ayarı için düğmeye basılmış, medya öncülüğünde, meşru iktidarın devrilmesi senaryosu sahneye konmuştu. Normal olan neydi? Ülkenin en önemli birlik ve sendikalarının, demokrasiyi savunmalarını beklemekti. Ya ne oldu? O günlerde, "mahşerin beş atlısı" diye nitelendirilen sözüm ona sivil toplum kuruluşları, sefer görev emri ile cepheye sürüldü. Tam isimleriyle yazayım. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) ve Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK). Şimdi geriye dönüp baktığımızda, hepsinin o günkü yöneticilerinin üzerinde utanç duyulacak militarist bir leke var. Mahşerin yeni atlıları olmaya soyunanları da aynı akıbet bekliyor.

    Demek artık çok şey değişiyor. AK Parti'yi, cesaretli adımlar atmada geç kalmakla eleştirenlere Sayın Başbakan da aynı şeyi söyledi: "Neden bugün, neden şimdi, neden 7 yıl beklediniz, diye soranlara diyorum ki; Türkiye bu demokratik olgunluğa bugün ulaşmıştır. Şartlar bugün oluşmuştur. Buraya kolay gelmedik."

    Sırtında yumurta küfesi olmadığı için, AK Parti'yi eleştirmekte insaf sınırlarını zorlayanlara ben şunu sormak isterim: Eğer Taraf gazetesi sayesinde, Balyoz darbe planı beş bin sayfalık dokümanlarıyla, ses kayıtları ile ortaya çıkarılmasaydı, EMASYA Protokolü'nün iptal edilmesi gündeme gelebilir miydi? Hükümetin eli bu kadar güçlenebilir miydi? Sayın Cumhurbaşkanı, bu kadar rahat bir şekilde, "Türkiye'nin geldiği noktada EMASYA Protokolü'ne de gerek olmadığı kanaatindeyim" diyebilir miydi?

    Meclis'teki kavgaya dönelim. Peygamberimiz'in adını, bir siyasî tahrik için ağzına alma cüreti gösteren ve Başbakan'ın eşinden; hem de başörtüsü düşmanlığında cuntacı zihniyeti haklı çıkartmak için bahseden MHP Milletvekili Osman Durmuş, bence sarhoş değildi. Durmuş, millete yaslanmak yerine, askere selam göndermeyi tercih etti... MHP tabanının bu hezeyandan ne kadar rahatsız olduğunu biliyorum. Çünkü MHP, Osman Durmuş'un temsil ettiği MHP değildir.

    Gün, zor şartlar altında millet iradesini savunanlara destek verme günüdür. Bütün demokrat kesimlerin, bu ülkede hukukun üstünlüğünü, herkesin hesap vermesini, din ve vicdan özgürlüğünü, fikir ve ifade hürriyetini savunanların birlik olma günüdür. Karşı cephe yeni bir hamle başlattı. Başta Sayın Başbakan olmak üzere, bütün AK Parti yönetimi sağduyulu, soğukkanlı olmak zorundadır. Yeni dönem, AK Parti'nin tahrik edilme dönemidir. Bir sinir harbi ile iktidara yanlış yaptırılmaya çalışılacaktır.


    --
    Dr. Tarık Ziya

    Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon

    Ana Bilim Dalı Başkanı Yardımcısı

    Sivil Hastalıkları Mütehassısı

    --
    Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
    Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
     
    Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
    kurtulusyolu99@gmail.com
    bahadirserhad@gmail.com
    forevermirza@gmail.com
     
    Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
    Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
    Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
    adresinde bu grubu ziyaret edin

    [anadoluhaber:37665] MHP’nin töresi!.. - Serdar Arseven

    Posted: 04 Feb 2010 02:10 AM PST

     
    Serdar Arseven - Vakit
    sarseven@hotmail.com
    2010-02-04

    MHP’nin töresi!..
     
    Meclis’teki kavgaya sebep olan konuşmaları izlerken ne düşündüm biliyor musunuz?..
    Acayip…
    “Komplo teorisi” deyin isterseniz; kafamdan geçiyor işte.
    “Acaba” diyorum; MHP yönetiminin, MHP’nin önünü kesmek gibi bir misyonu mu var!..

    “Amma da saçmaladın ha” diyorsanız eğer; MHP yönetiminin gaflarını “iş bilmezliğe” bağlamak durumundasınız.
    AK Parti iktidara gelmişse; ilk genel seçimden üçte ikilik Meclis çoğunluğu çıkartabilmişse bunda Devlet Bahçeli ve ekibinin büyük payı vardır!..
    Koalisyon dönemindeki “hata”larıyla AK Parti’nin kahir ekseriyetle iktidara gelmesine büyük katkıda bulunmuştur MHP yönetimi.

    O günleri hatırlarsınız; elinde pekâla “sağ iktidarın Başbakanı” olmak gibi bir fırsat varken, “seçim öncesinde bir yerlere söz vermişçesine”, koltuğu altın tepsi içinde Ecevit’e sunmuştu Devlet Bahçeli.
    Bakanlık paylaşımında, Merhum Türkeş’in “dördüncü parti lideri” olarak elde ettiği payın çok daha azına rıza gösterdikten sonra…
    Öcalan affından ülkücü harekete ömrünü vermiş dava önderlerini parti dışına atmaya, Bakan İthaline rıza göstermeye kadar “sola râm olmanın” akla gelebilecek bütün uygulamalarına imza atmıştı…
    Başörtülü vekile “Töre gereği” baş açtırmanın yanı sıra, MHP’nin Cumhurbaşkanı çıkartması için uğraşan dava önderini “töre dayağından geçirmek” de yönetimin marifetlerindendi!..
    Ve dahası; Genel Başkan Devlet Bahçeli ile dönemin MHP’li Savunma Bakanı, dert anlatmak için kapılarına gelen başörtülülere “sepet havası” çalmak suretiyle bir darbe daha indirmişti partiye…
    Bütçelerimizin kara deliği “banka vurgunları”nda da, MHP yönetimi aymazlığının payını kim inkar edebilir?..

    Bahçeli ve ekibi böyle; Ak Parti’nin yelkenine rüzgar veriyor.
    O meşhur yüzde 47’lik seçimin öncesinde meydanlara “İp” fırlatarak “Al da Öcalan’ı sen as!” demesi az gaf mıydı?..
    Öcalan’ı kimin affettiği ayan beyan ortadayken, Bahçeli’nin imzası öyle okka gibi orada duruyorken, meseleyi oraya getirmek, rakibe “açık kaşı göstermek” demektir. Erdoğan da öyle, indirir kaşın üzerine!..

    İşte, AK Parti’nin “Tekel istismarına kilitlenen gündemi” dağıtmayı canı gönülden arzuladığı bir dönemde, çıktı MHP ve can suyu verdi yine…
    Eski Bakanları Osman Durmuş’un lafı: “Nejat Uygur'u ziyaret etmek isteyen hanımefendiye ‘Gülhane'ye gelmeyin’ demişler. Sizi beyaz gömlekliler sizi! Üç beş kuruşu görünce kendinizi ne sanıyorsunuz? Peygamber olarak anılan bir Başbakanın eşini nasıl kabul etmezsiniz?..”

    Hadi Osman Bey’i biliriz; böyle tuhaf laflar eder…
    Eder de, MHP yönetimindeki; ne hesapsızlıktır?..
    Bu ifadeler nasıl savunulur?..
    GATA yönetiminin Başbakan’ın hanımefendisine ve milyonlarca Anadolu hanımefendisine uyguladığı kılık kıyafet yasağından yana tavır koyan Osman Durmuş’a arka çıkmak, hangi üstün aklın eseridir?..
    MHP yönetimi, MHP’ye oy kaybettirmeye mi uğraşmaktadır?..

    Meclis’teki kavgaya giden konuşmaların tutanaklarını aldım; kelime kelime inceledim.
    CHP’li Meclis Başkan Vekili’nin ortamı geren tavırlarını, “yönetimdeki adaletsizliği”ni bir tarafa bırakayım.
    Meselenin CHP tarafıyla pek ilgileniyor değilim.
    MHP’nin durumuysa farklı.
    Bu partinin tabanı bu milletin ortalamasını temsil ediyor;
    tavanı ise maalesef CHP’nin ortalamasını!..
    Bu partinin tabanına layık bir yönetime sahip olmasını önemsiyorum.
    Lâkin, olmuyor işte…
    Tutanakların ayrıntıları hiç önemli değil. Neticeye bakmak lazım.
    Sonuçta; saçma sapan ifadelere sahip çıkmakla; “Başörtüsü karşıtlığı” yapmış oluyor MHP yönetimi!..
    Ve GATA’daki kılık kıyafet yasağına, tıpkı koalisyon ortaklığı döneminde olduğu gibi destek vermiş oluyor!..
    Bir Başbakan’ın; bırakın bir Başbakan’ı herhangi bir Anadolu erkeğinin Hanımefendisine dil uzatmaya arka çıkış da, MHP yönetiminin bir başka ayıbı!..

    Hepimizi esir alan gece sersemliğinde Durmuş’u savunan MHP yöneticilerinin, ertesi gün uyanıp “Çirkin tavra arka çıkmaktan vazgeçmelerini” umuyordum.
    Boş!..
    Savunmaya devam ettiler her zamanki gibi;
    “Yasakları” ve “Hakaretleri!..”

    Bak sen; yazıyı bağlamaya hazırlanırken bir mesaj geldi.
    Milliyetçi Hareket Partisi Armutlu Gençlik Grubu diyor ki;
    “Müslüman Türk geleneğinde, kadına saygı vardır!.. Türk cemiyetinde kadının yeri, erkeğinin yanıdır!.. Türk kadını toplumumuzun faal bir unsuru, saygıdeğer bir varlığıdır!..”

    Haklısın da kardeşim; gel de bunu MHP yönetimine anlat!..


    --
    Dr. Tarık Ziya

    Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon

    Ana Bilim Dalı Başkanı Yardımcısı

    Sivil Hastalıkları Mütehassısı

    --
    Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
    Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
     
    Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
    kurtulusyolu99@gmail.com
    bahadirserhad@gmail.com
    forevermirza@gmail.com
     
    Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
    Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
    Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
    adresinde bu grubu ziyaret edin

    [anadoluhaber:37644] Örtü yasağında, MHP-GATA işbirliği! - Ali Karahasanoğlu

    Posted: 04 Feb 2010 02:10 AM PST

     
    Ali Karahasanoğlu - Vakit
    akarahasanoglu@vakit.com.tr
    2010-02-04

    Örtü yasağında, MHP-GATA işbirliği!
     
    MHP’yi genel olarak kasdetmiyorum.. Ama önceki gün kürsüde olan Osman Durmuş ve yerinden bağırtılar yapan Oktay Vural ile Mehmet Şandır için söylüyorum..
    Başörtü konusunu gündeme getirdikleri halde, o kadar rahatlardı ki, “Bu yasağın acısını çekiyor olamazlar” dedim, kendi kendime..
    Başbakan Tayyip Erdoğan’ı izlerken ise, o kadar acılı, o kadar samimi konuşuyordu ki, “Bu sözlerin sahibi, başörtünün istismarını yapamaz” dedim..
    MHP’li Osman Durmuş, TBMM kürsüsünden konuşuyor.. Nesrin Ünal olayını o kadar değişik bir şekilde anlatıyor ki!.. “Yalanın bu kadarına da pes artık” dedim. Sözümona, Nesrin hanım 1999’da kendi iradesi ile başını açıp Meclis’e gelmiş. MHP yönetimi, hiç baskı yapmamış kendisine.
    Oysa; MHP yönetiminin kendisine yaptığı baskı bir yana, eğer gerçekten baskı yapılmamış ise, çok daha vahim bir olayla karşı karşıyaydık..
    Şöyle izah edelim.. MHP’li Nesrin Ünal, halktan oy isterken başı örtülü değil miydi? Evet başı örtülü idi.
    Halktan oy isterken, “Ben TBMM’ye girersem, başımı açacağım” demiş miydi? Hayır dememişti.
    Peki Nesrin hanım, milletvekili seçildikten sonra, halka ihanet ederek, başını açmış mıydı?
    Açmıştı..
    Halktan örtülü olarak oy isteyip, TBMM’ye gelince başını açmak, açık bir din istismarı değil miydi?
    Evet, açık bir din istismarı idi..
    Peki bu din istismarına imza atan Nesrin hanıma, MHP yönetimi bir tepki vermiş miydi? Hayır..
    Bu açık istismara imza atanlar, şimdi o vahim yanlışın ezikliği içinde, AK Partili bayan milletvekillerinin, sokakta başlarını örttüklerini, Genel Kurul’a geldiklerinde başlarını açtıklarını iddia ediyorlar!
    Ben, AK Parti’nin, başörtülü hiçbir hanımı, milletvekili adayı olarak göstermemesini eleştirmiştim. Ama şimdi MHP Milletvekili Osman Durmuş’un sözlerini dinleyince, gerçekten şaşırıp kaldım.. Bir milletvekili, bakanlık yapmış bir siyasetçi, nasıl oluyor da, bu kadar açık bir yalan söyleyebiliyor?
    AK Partili hangi bayan milletvekili, dışarıda oy isterken başını örtüp, TBMM Genel Kurulu’nda başını açıyor, ben bilmiyorum.. Biz zaten, AK Parti başörtülü kimseyi aday göstermedi diye eleştirirken, sayın Durmuş aksi iddiayı nereden çıkartıyor?
    Açıklasın sayın Durmuş o milletvekilini, biz de bilmiş olalım. Ama sanıyorum, kendi ezikliklerini, kendi istismarlarını, AK Partilileri suçlayarak örtmek istiyorlar..
    Hele hele, Osman Durmuş’un, “YÖK Kanunu Ek 17. maddeyi de değiştirecektik. AK Partililer yanaşmadılar. O yüzden başörtü yasağı devam ediyor” şeklindeki açıklamasını dinleyince, MHP yönetimine duyduğum iyiniyet, hepten kayboldu..
    Bir milletvekili, böyle bir iddiada nasıl bulunabilir?
    Anayasa değiştirilmiş. Anayasa değişikliğini bile, Anayasa Mahkemesi iptal ediyor. Osman bey kalkmış, “Kanunu değiştirseydik, yasak kalkmış olacaktı” diyor!
    Osman bey, sen Anayasa ile kanun arasındaki farkı bilmiyor musun? Tamam, doktorsun, anladık! Ama kanun ile Anayasa arasındaki hiyerarşik ilişkiden hiç mi haberin yok senin?
    Anayasa değişikliğini bile iptal eden Anayasa Mahkemesi, senin değiştirmek istediğin o ek 17. maddeyi kevgire çevirirdi, bunu tahmin edemiyor musun sen?
    Ki, başörtü yasağının sürmesinin arkasında, kanun değişikliği yapılmamasını gösteriyorsun.
    Tüm bunlardan sonra, önceki akşam, MHP’lilerin tam da tüy diktikleri bir konu vardı ki, artık orada “MHP’ye tüm güven bitti” diyebilirim.
    Neydi o? Başbakan’ın eşi Emine hanımın GATA’ya alınmaması ile ilgili olayda, MHP’lilerin Emine hanıma destek vermek yerine, yasakçılardan yana tavır almaları!
    Şimdi bu durumda, biz MHP yönetiminin, başörtü yasağının kalkmasından yana olduğunu nasıl söyleyebiliriz? Bunu söyleyenlere nasıl inanabiliriz?
    İşte somut olay.. GATA’da yasakçılar, Başbakan’ın eşini içeri almıyorlar. MHP’liler, buna itiraz edeceklerine, haydi bundan vazgeçtik, sessiz kalacaklarına.. Kalkmışlar başörtü yasakçılarından yana tavır alıyorlar!
    O zaman slogan şöyle olmalı: Ya ya ya.. Şa şa şa.. Yasakta MHP-GATA işbirliği çok yaşa!


    --
    Dr. Tarık Ziya

    Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon

    Ana Bilim Dalı Başkanı Yardımcısı

    Sivil Hastalıkları Mütehassısı

    --
    Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
    Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
     
    Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
    kurtulusyolu99@gmail.com
    bahadirserhad@gmail.com
    forevermirza@gmail.com
     
    Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
    Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
    Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
    adresinde bu grubu ziyaret edin

    [anadoluhaber:37666] GATAkulli Farkı...

    Posted: 04 Feb 2010 02:07 AM PST

    GATAkulli Farkı...
     
    Ergenekoncu generalleri cezaevinden kurtaran hastane sürecinin ayrıntıları çıkmaya başladı. GATA'yla diğer hastaneler arasında fark var...
     
    Üniversite ve devlet hastanesine göre sağlam, GATA'ya göre ağır hasta 

    Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan emekli komutanları cezaevinden kurtaran hastane sürecinin ayrıntıları gün yüzüne çıkmaya başladı. GATA'nın verdiği raporlarla tahliye edilen emekli orgeneraller Şener Eruygur ile Hurşit Tolon'u daha önce tedavi eden hastanelerin sağlam raporu verdiği ortaya çıktı.

    1 Temmuz 2008'de Ankara'da gözaltına alınan eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur, 6 Temmuz'da tutuklanarak Kocaeli F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'ne konuldu. Hastanede yaklaşık iki ay kalan Eruygur, 17 Eylül'de merdivenlerden düştüğü iddiasıyla Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırıldı. KOÜ Tıp Fakültesi'nce Eruygur için hazırlanan taburcu belgesinde 'şifa ile taburcu' ifadesi yer aldı. Ancak hastanede işlemlerin bittiği 16 Ekim 2008'de askeri hastaneden gelen doktorlar tarafından alındı. Hastanede tedavi gördüğü ileri sürülen Eruygur 4 Mayıs 2009'da eşiyle birlikte İstanbul Bağdat Caddesi'nde bir kafede görüntülendi. Daha sonra Eruygur'un eşi Mukaddes Eruygur ile GATA Beyin Cerrahisi Servis Şefi Kd. Albay N.D. arasında geçtiği ileri sürülen bir ses kaydı internete düştü. Ses kaydında Albay N.D., hukukçularla görüşülmesini; buna göre istenirse taburcu, istenirse yatış kararı verilebileceğini söylüyordu. Bütün bunlara rağmen Eruygur, askeri hastanenin raporuyla İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 21 Eylül 2009'da tahliye edildi.

    Eruygur ile beraber 1 Temmuz 2008'de gözaltına alınan emekli Orgeneral Ahmet Hurşit Tolon'un hastane serüveni de soru işaretleriyle dolu. Tolon, Eruygur'un hastaneye kaldırılmasından 1 hafta sonra rahatsızlandı. Yüksek tansiyon şikayetiyle 24 Eylül 2008'de Kocaeli Devlet Hastanesi'ne getirilen Tolon'a bir günde kalp hastaları için yapılan efor dahil 48 ayrı işlem yapıldı. Tolon için tedavi sonrasında, 'Koroner arter hastalığı bulguları için aspirin dışında herhangi bir ilaç kullanılmasına gerek yoktur.' denildi. Ancak Eruygur'un izlediği yolu takip eden Tolon, 23 Ocak 2009'da aşırı kilo kaybı sebebiyle GATA Haydarpaşa Eğitim Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi. Tolon, kilo kaybının sırrını internete düşen ses kaydında 'kilo vermek için cezaevinde 7 ay boyunca her gün yürüdüğünü' ifade ediyordu.
     


    --
    Dr. Tarık Ziya

    Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon

    Ana Bilim Dalı Başkanı Yardımcısı

    Sivil Hastalıkları Mütehassısı

    --
    Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
    Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
     
    Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
    kurtulusyolu99@gmail.com
    bahadirserhad@gmail.com
    forevermirza@gmail.com
     
    Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
    Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
    Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
    adresinde bu grubu ziyaret edin

    [anadoluhaber:37647] ULUSAL MI? YEREL Mİ? MEZİTLİ VE İSTİKBAL GAZETESİ yazan: MERSİN İÇEL İLİNDEN BURAK CANLI mutlaka okuyun

    Posted: 04 Feb 2010 12:11 AM PST

    ULUSAL MI? YEREL Mİ? MEZİTLİ VE İSTİKBAL GAZETESİ yazan: MERSİN İÇEL İLİNDEN BURAK CANLI

     

    Bazı yazılarımla altını kalın harflerle çizmiş olduğum gibi Yerel Basın benim için vazgeçilmezler arasındadır. Basını severim. Ona kızarım. Bozulurum. Onları birçok yönden eleştiri yağmuruna tutarım. Ama onlarsız olmaz. Olmamalı. Büromda mutlaka yerel bir mecmuayı Ulusal bir mecmuanın üstüne koyarım. Ama görürüm ilgi düşük. Bazıları bunları bedava dağıtıyorlar. Aman onlardan hiç bir şey olmaz diye konuşur. Kızarım öyle konuşanlara.

     

    Ne şekilde çalışmaktadırlar! İçerisinde bulundukları zor şartları anlatmak için bütün dillerin kelimeleri bir araya gelse eksik kalır. Benim güzel Mersin’im. Canım şehrim. Görüyorum ki seneler geçiyor ve sen de bu geçen senelerin sadece eskiliği kalıyor. Kendini yenilemekte kurduğun büyük taş binalar kadar iyi değilsin. Senin önünü diğer şehirlerimizde ki gibi ancak yerel basın açabilir.

     

    Geçenler de İstikbal Gazetesinin kurucusu olan ki 27 Aralık 1997 tarihinde kurulmuş, Rüştü AYDIN’ ile İZDER Başkanı Ali DOĞAN sayesin de konuşma imkânına sahip oldum. İZDER Yani Seçilmiş ve Atanmışları İzleme Derneği Başkanı Ali ağabey Çıkarmış olduğu derginin 72. sayısında benim yürekten yazmış olduğum bir yazıyı 29 sayfasında basmış. Bunu öncesinden de bir kere yapmıştı. Çocuklar gibi şendim. O kadar çok sevinçliydim ki. Kabıma sığamıyordum. Ve bana Burak’ım sen madem her gün makale yazıyorsun bu halde Rüştü Aydın ile Tanış dedi. Kendisiyle Telefonda konuştum. Ama halen şu Dakka itibariyle kendileriyle yüz yüze görüşmem mümkün olmadı. Buna karşın benim bir iki amatörce yazdığım yazıyı kendi gazetelerinin internet adreslerinde yayınladılar. Rüştü ağabey bir ara mutlaka yanına geleceğim. Ayrıca çıkartmış olduğunuz gazete şu anda elimde. Güzel bir çalışma.

     

    Zaman geçerken bir arada da beni Mezitli Gazetesinin yazı işleri müdürü Fatih YILDIRIM aradı. Madem yazıyorsun dedi. Yayınlayalım. Gazetemizde bir yazını basalım dedi. Sevindim. İnanın ki ben acayip bir amatörüm. Hani şu Akıllı TV’ye çıkan tiplerden! Çok sevimli bir sakarımdır. 01.02.2010 tarihinde 92. sayısında benim bir yazımı yayınladılar. Sağ olsunlar bizler yeter ki iyi kötü bir şeyler yapmaya çalışalım. Mutlaka bir yerlerden yaptıklarımız işitiliyor. Görülüyor. Zannetmeyelim ki boşuna. Yapılan hiçbir şey boşuna değildir. Mutlaka bir anlamı bulunmaktadır.

     

    Geçenler de “Günümüz Türkiye’sin de Yerel Basın”  başlıklı bir yazı yazmıştım. İnternetti kolaçan edin çıkacaktır. Arkadaşlar Yerel Basın çok zor durumdadır. Onun bu durumu şimdi değişiklik arz eden bir şey değildir. Her zaman bu durumdaydı. Ama birkaç iyi adam çıkmış zorluğa, imkânsızlıklara, olanaksızlıklara meydan okuyorlar. Onlara destek olalım. Ben kendi adıma konuşayım. Ben ne bir yazar ne de bir gazeteciyim. Amatörce yazıyorum. Mesleğim farklı. Ekmeğimi bu işten sağlamadığım için de rahatım. Ara sıra politika. Benden daha ne olsun. Kendi halinde bir hissiyat fukarasıyım.

     

    Nerde olursanız olun. Ne iş yaparsanız yapın. Gidin kendinize, etrafınıza, Ülkenize bir iyilik yapın ve mutlaka bir yerel gazete alın. Durmayın. Mutlaka alın. Girdiğiniz haber sitelerinin mutlaka yerel yayın yapan bir site olmasına dikkat edin. İnanın ki kurtuluşumuz onların elindedir. Gün bu gündür. Ayrıca Mersin İstikbal Gazetesinin 615. sayısını Mezitli Gazetesinin 92. sayısını arayın, sorun ve alın. Ve görün ki bugünün kahramanları Ülke için ne gibi fedakârlıklar da bulunmaktadırlar. MERSİN İÇEL İLİNDEN BURAK CANLI

    --
    Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
    Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
     
    Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
    kurtulusyolu99@gmail.com
    bahadirserhad@gmail.com
    forevermirza@gmail.com
     
    Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
    Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
    Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
    adresinde bu grubu ziyaret edin

    [anadoluhaber:37663] Ulusal mı ? Yerel mi ? Mezitli ve İstikbal Gazetesi yazan: Mersin İçel İlinden Burak CANLI

    Posted: 03 Feb 2010 11:38 PM PST

    ULUSAL MI? YEREL Mİ? MEZİTLİ VE İSTİKBAL GAZETESİ yazan: MERSİN İÇEL İLİNDEN BURAK CANLI

     

    Bazı yazılarımla altını kalın harflerle çizmiş olduğum gibi Yerel Basın benim için vazgeçilmezler arasındadır. Basını severim. Ona kızarım. Bozulurum. Onları birçok yönden eleştiri yağmuruna tutarım. Ama onlarsız olmaz. Olmamalı. Büromda mutlaka yerel bir mecmuayı Ulusal bir mecmuanın üstüne koyarım. Ama görürüm ilgi düşük. Bazıları bunları bedava dağıtıyorlar. Aman onlardan hiç bir şey olmaz diye konuşur. Kızarım öyle konuşanlara.

     

    Ne şekilde çalışmaktadırlar! İçerisinde bulundukları zor şartları anlatmak için bütün dillerin kelimeleri bir araya gelse eksik kalır. Benim güzel Mersin’im. Canım şehrim. Görüyorum ki seneler geçiyor ve sen de bu geçen senelerin sadece eskiliği kalıyor. Kendini yenilemekte kurduğun büyük taş binalar kadar iyi değilsin. Senin önünü diğer şehirlerimizde ki gibi ancak yerel basın açabilir.

     

    Geçenler de İstikbal Gazetesinin kurucusu olan ki 27 Aralık 1997 tarihinde kurulmuş, Rüştü AYDIN’ ile İZDER Başkanı Ali DOĞAN sayesin de konuşma imkânına sahip oldum. İZDER Yani Seçilmiş ve Atanmışları İzleme Derneği Başkanı Ali ağabey Çıkarmış olduğu derginin 72. sayısında benim yürekten yazmış olduğum bir yazıyı 29 sayfasında basmış. Bunu öncesinden de bir kere yapmıştı. Çocuklar gibi şendim. O kadar çok sevinçliydim ki. Kabıma sığamıyordum. Ve bana Burak’ım sen madem her gün makale yazıyorsun bu halde Rüştü Aydın ile Tanış dedi. Kendisiyle Telefonda konuştum. Ama halen şu Dakka itibariyle kendileriyle yüz yüze görüşmem mümkün olmadı. Buna karşın benim bir iki amatörce yazdığım yazıyı kendi gazetelerinin internet adreslerinde yayınladılar. Rüştü ağabey bir ara mutlaka yanına geleceğim. Ayrıca çıkartmış olduğunuz gazete şu anda elimde. Güzel bir çalışma.

     

    Zaman geçerken bir arada da beni Mezitli Gazetesinin yazı işleri müdürü Fatih YILDIRIM aradı. Madem yazıyorsun dedi. Yayınlayalım. Gazetemizde bir yazını basalım dedi. Sevindim. İnanın ki ben acayip bir amatörüm. Hani şu Akıllı TV’ye çıkan tiplerden! Çok sevimli bir sakarımdır. 01.02.2010 tarihinde 92. sayısında benim bir yazımı yayınladılar. Sağ olsunlar bizler yeter ki iyi kötü bir şeyler yapmaya çalışalım. Mutlaka bir yerlerden yaptıklarımız işitiliyor. Görülüyor. Zannetmeyelim ki boşuna. Yapılan hiçbir şey boşuna değildir. Mutlaka bir anlamı bulunmaktadır.

     

    Geçenler de “Günümüz Türkiye’sin de Yerel Basın”  başlıklı bir yazı yazmıştım. İnternetti kolaçan edin çıkacaktır. Arkadaşlar Yerel Basın çok zor durumdadır. Onun bu durumu şimdi değişiklik arz eden bir şey değildir. Her zaman bu durumdaydı. Ama birkaç iyi adam çıkmış zorluğa, imkânsızlıklara, olanaksızlıklara meydan okuyorlar. Onlara destek olalım. Ben kendi adıma konuşayım. Ben ne bir yazar ne de bir gazeteciyim. Amatörce yazıyorum. Mesleğim farklı. Ekmeğimi bu işten sağlamadığım için de rahatım. Ara sıra politika. Benden daha ne olsun. Kendi halinde bir hissiyat fukarasıyım.

     

    Nerde olursanız olun. Ne iş yaparsanız yapın. Gidin kendinize, etrafınıza, Ülkenize bir iyilik yapın ve mutlaka bir yerel gazete alın. Durmayın. Mutlaka alın. Girdiğiniz haber sitelerinin mutlaka yerel yayın yapan bir site olmasına dikkat edin. İnanın ki kurtuluşumuz onların elindedir. Gün bu gündür. Ayrıca Mersin İstikbal Gazetesinin 615. sayısını Mezitli Gazetesinin 92. sayısını arayın, sorun ve alın. Ve görün ki bugünün kahramanları Ülke için ne gibi fedakârlıklar da bulunmaktadırlar. MERSİN İÇEL İLİNDEN BURAK CANLI

    --
    Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
    Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
     
    Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
    kurtulusyolu99@gmail.com
    bahadirserhad@gmail.com
    forevermirza@gmail.com
     
    Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
    Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
    Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
    adresinde bu grubu ziyaret edin

    Re: [anadoluhaber:37648] Soru: Türbanlılar neden babaannelerimizin taktığı gibi takmıyor.

    Posted: 03 Feb 2010 11:57 AM PST

    Sayın Dr Tarık Ziya bey ! Komiklik yapacağınıza daha ciddi cevap
    verseniz sanırım daha insancıl olurdu...

    02 Şubat 2010 13:17 tarihinde Dr. Tarık Ziya - Toplumsal Onarım ve
    Siyasal Rehabilitasyon Uzmanı <tarik.b.ziyad@gmail.com> yazdı:
    > Soru: Türbanlılar neden babaannelerimizin taktığı gibi takmıyor. O zaman bir
    > sorun kalmayacak. (Şebnem Balaban-Aydın)
    >
    > Cevap: Şebnem kızım güzel söyledin. Örneğin benim torunlarım görücü usulüyle
    > evlenmeyi düşünüyor. Belleri ağrıyınca kupa çektiriyorlar. Yemeklerinde
    > Vita'dan başka yağ kullanmazlar. Ancak ben örtülü olmadığım için başlarını
    > örtme şansları yok. Bu konuda kara kara düşünüyoruz. Başlarını örtmeye karar
    > verirlerse senin babaanneni onlara ödünç verir misin?
    >
    >
    > --
    > Dr. Tarık Ziya
    >
    > Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon
    >
    > Ana Bilim Dalı Başkanı Yardımcısı
    >
    > Sivil Hastalıkları Mütehassısı
    >
    > --
    > Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri
    > yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda
    > bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek
    > Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM
    > STANDIDIR.."
    > Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici
    > linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
    >
    > Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
    > kurtulusyolu99@gmail.com
    > bahadirserhad@gmail.com
    > forevermirza@gmail.com
    >
    > Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
    > Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin:
    > anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
    > Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
    > adresinde bu grubu ziyaret edin

    --
    "Doğru ve iyi olanı bilmek ile doğru ve iyi olanı yapmak arasındaki
    en önemli bağlantı; doğru ve iyi olanı yapacak bir karaktere sahip
    olmaktır. Eğer karakter gelişmemişse tahsil ise yaramıyor.
    Unutmayalım; banka hortumlayanlar, devleti soyanlar, rüşvet alanlar,
    vatanı çıkar uğruna satanlar, maç satanlar, şike yapanlar, teşvik
    verenler; birilerini hakir görüp aşağılamakla yükseleceklerini
    zannedenler hep tahsilli bireylerdir..."

    MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

    NE SAĞ, NE SOL,
    KEMALİZM EN GERÇEKÇİ YOL,
    NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE

    --
    Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
    Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

    Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
    kurtulusyolu99@gmail.com
    bahadirserhad@gmail.com
    forevermirza@gmail.com

    Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
    Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
    Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
    adresinde bu grubu ziyaret edin

    [anadoluhaber:37646] Samsun 19 Mayıs- Üniversitede İslamcı yasaklar

    Posted: 03 Feb 2010 11:23 AM PST

    Lütfen bu bilgiyi bütün vatandaşlara iletiniz..

    ---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
    Kimden: Yıldırım Alkan <yildirimalkan@gmail.com>
    Tarih: 03 Şubat 2010 20:58
    Konu: *Kitlesel.com* Fwd: SAMSUN ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ HÜSEYİN AKAN'I KINAMA - Üniversitede İslamcı yasaklar
    Kime: "add-turkiye@googlegroups.com" <add-turkiye@googlegroups.com>, "candostum@googlegroups.com" <candostum@googlegroups.com>, "kitlesel@googlegroups.com" <kitlesel@googlegroups.com>, yumak1970 <yumak1970@hotmail.com>, "kotanlartr@googlegroups.com" <kotanlartr@googlegroups.com>, "kuvvacilar@googlegroups.com" <kuvvacilar@googlegroups.com>



    ==================
    Sevgi ile kalın.
    Yıldırım Alkan
    http://yildirimalkan.ile.biz
    ==================


    ---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
    Kimden: naci kaptan <cumhuriyetdede@gmail.com>
    Tarih: 03 Şubat 2010 15:22
    Konu: SAMSUN ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ HÜSEYİN AKAN'I KINAMA - Üniversitede İslamcı yasaklar
    Kime: akan@omu.edu.tr, huseyinakan@hotmail.com, hakanomu@omu.edu.tr, npolat@omu.edu.tr, seren@omu.edu.tr, eguneren@omu.edu.tr, abulut@omu.edu.tr, ferkol@omu.edu.tr, sbilgic@omu.edu.tr


     
     
    Değerli arkadaşlar,
     
    Üniversiteler ,Ülkelerini çağdaşlık ve gelişmişliğe ,gelişmiş teknoloji ve bilime taşıyan,bu çalışmalarında da , eğitim verdiği gençliği ülkenin kültür ve tarihinden koparmaması gereken.Ulus bilincinin , ve bağımsızlık duygu ve istemini kökleştirmesi gereken önder ve yol gösterici kurumlardır.
     
    Üniversitelerin verdiği hizmetler içinde Ulus kahramanına ihanet sapması olmamalıdır.
     
    Aşağıda Deniz Som'un bu konudaki haberini sizlerle paylaşıyorum.
    Bu habere konu olan Üniversite rektörü Hüseyin Akan ve onun bu yapıdaki eylemlei yaptırımlarına destek veren yardımcılarını da kınamak amaçlı bu mektubumu sizlerle paylaşırken , 
    Mektubumu,rektör Akan başta olmak üzere Üniversitenin yönetim kadrosuna da gönderdim.
     
    İleti adresleri To hanesinde kayıtlıdır.
    İlgilileri kınamak isteyen arkadaşlar bu adresleri kullanabilirler. 
     
     
    SAMSUN ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ
    REKTÖR HÜSEYİN AKAN'I KINAMA
     
     
    İktidar hükümeti ve bu hükümetin Cumhurbaşkanı tarafından
    atanmış olan , AKP'nin kurallarına ve siyasetine yüzde yüz uyumlu
    çalışarak Üniversitede ,Atatürk ve ilkeleri karşıtlığı bir yönetimi dayatan,Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Hüseyin Akan'ı ve onun yönetim politikalarına destek veren diğer akademisyenleri yaptıklarından dolayı kınıyorum.
     
    Bu kafanın insanlarının,
     
    Üniversitenin adını da Said-i Nursi
    veya , Nur -Gül Üniversitesi olarak 
    değiştirmeye el atmaları da olasıdır !!!
     
    Rektör Akan sanmasın ki bu makamlar kalıcıdır ..
    Her giden adınla birlikte,
    yaptıklarıyla da anılacaktır.
     
    Naci Kaptan
     
     
     
    ***

    Deniz Som

    Üniversitede İslamcı yasaklar
     
     
    SAMSUN’DAKİ Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde Rektör Prof. Dr.
    Ferit Bernay’ı Ergenekon dalgasından Silivri Toplama Kampı’na gönderen ve yerine Çankaya’daki AKP’linin yardımıyla Hüseyin Akan adında birini rektör atayan İslamcı kafa bakın kısa sürede neler başarmış!
     
    Öğrencilerin 2001 yılından beri her 10 Kasım’da Ankara’ya düzenledikleri Anıtkabir ziyareti yasaklandı.
     
    Öğrencilerin her 18 Mart’ta Gelibolu’ya düzenledikleri Çanakkale Şehitlikleri ziyareti yasaklandı.
     
    Öğrencilerin her 26 Ağustos’ta düzenlediği Şuhut’tan Kocatepe’ye Zafer Yürüyüşü ve Afyon çevresindeki şehitlikleri ziyareti yasaklandı.
     
    Atatürkçü Düşünce Kulübü üyesi Eğitim Fakültesi öğrencilerinin 2005 yılından beri ilköğretim okulları müdürleri ile birlikte saptadığı ve ailelerinden de izin alarak yoksul öğrencilere verdiği ücretsiz Seviye Belirleme Sınavı’na hazırlık kursları yasaklandı.
     
    Öğrencilerin Samsun Yetiştirme Yurdu’nu ziyaret etmesi ve yurttaki öğrencileri üniversiteye davet etmesi yasaklandı.
     
    Atatürkçü Düşünce Kulübü üyesi öğrencilerin üniversiteye yeni kayıt olacak öğrencilere yardımcı olması yasaklandı.
     
    Öğrencilerin, üniversitede Atatürk’ün Medeni Bilgiler kitabını dağıtması yasaklandı.
     
    Cumhuriyet - 3 Şubat 2010

    --
    TÜRK MİLLETİNİN HABERLEŞME MERKEZİ " KİTLESEL GRUP"
    NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
    www.kitlesel.com
     
    - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
    GRUBUMUZ HAKKINDA BİLGİ:
    - Grubumuz, vatansever, milli manevi değerlere saygılı, Ne Mutlu Türküm Diyene diyen herkese açıktır.
    - Ana ilkemiz "Sözkonusu Vatansa Gerisi Teferruattır",
    - Lütfen Siyasi parti propagandası yapılmasın.
    - Her alanda bölünmelerin yaşandığı günümüzde, ben vatanseverim diyorsak birbirimize sevgiyle yaklaştığımızda, düşmanlarımızı ve bizi bölmek isteyenleri hüsrana uğratmış oluruz.
    - İnternet sitesi reklamı, ürün satışı, hizmet ve ticari ilanlar, ve müstehcen görüntüler içeren iletiler kesinlikle yayınlanmayacaktır...
     
    ***Gruptaki iletilerden, iletileri gönderenler sorumludur.



    --
      "Doğru ve iyi olanı bilmek ile doğru ve iyi olanı yapmak arasındaki en önemli bağlantı; doğru ve iyi olanı yapacak bir karaktere sahip olmaktır. Eğer karakter gelişmemişse tahsil ise yaramıyor. Unutmayalım; banka hortumlayanlar, devleti soyanlar, rüşvet alanlar, vatanı çıkar uğruna satanlar, maç satanlar, şike yapanlar, teşvik verenler; birilerini hakir görüp aşağılamakla yükseleceklerini zannedenler hep tahsilli bireylerdir..."  

    MUSTAFA KEMAL ATATÜRK          

    NE  SAĞ, NE SOL,                
    KEMALİZM  EN  GERÇEKÇİ  YOL,
    NE  MUTLU  TÜRK'ÜM  DİYENE

    --
    Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
    Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
     
    Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
    kurtulusyolu99@gmail.com
    bahadirserhad@gmail.com
    forevermirza@gmail.com
     
    Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
    Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
    Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
    adresinde bu grubu ziyaret edin

    [anadoluhaber:37650] Reytinglerde Mossad parmağı

    Posted: 03 Feb 2010 10:51 AM PST

    Reytinglerde Mossad parmağı

    TİAK`ın gelen tepkiler üzerine reyting izlemelerini AGB`den alarak başka bir şirkete vermesi çok daha karmaşık bir ilişkiler ağını ortaya çıkardı. Tumgazeteler.com Mossad`a kadar uzanan ilişkileri deşifre ediyor.


    tumgazeteler.com ÖZEL HABER

    TİAK nedir

    Herşeyden önce, TİAK nedir bilmeyenler için kısaca açıklayalım istiyoruz.

    TİAK, Televizyon İzleme Araştırma Kurulu IAA Uluslararası Reklamcılık Derneği şemsiyesi altında 1992 yılında oluşturulmuş Reklam verenler, Reklamcılık ve TV yayın kuruluşları katılımıyla oluşturulmuş bir Birleşik Endüstri Komitesidir.

    Bu komitenin ana amacı tüm ülkedeki binlerce işverenin milyarla ifade edilen reklam bütçeleri en etkin biçimde kullanması, pazarlama politikalarına yön verebilmesi, reklam ve medya ajanslarının doğru hedef kitlelerine ulaşabilmesi, ülke ekonomisinin yaşam kanallarından reklam ve pazarlama endüstrisinin gelişmesine hizmet etmektir. Komite, sistemin işleyişini ve verileri kontrol eden denetçiyi de atamaktadır. AGB`nin tepki alması üzerine, açtığı son ihale ile atadığı denetçi TNS Piar dır.

    TRT Genel Müdürü`nden Türkücü İbrahim Tatlıses`e hatta sokaktaki simitçiye kadar herkesin hışımla üstüne gittiği AGB, artık reyting ölçümünde söz sahibi değil... Reyting ölçümlemesi için yaklaşık 20 yıl aradan sonra Televizyon İzleme Araştırma Komitesi(TİAK) tarafından düzenlenen ilk ihaleyi kazanan TNS Piar, böylece AGB`nin 20 yıllık tartışmalarla ve `şaibe` söylentileriyle yıpranan iktidarına da son verdi... Peki ama 3,3 milyar dolarlık reklam sektöründe yaklaşık 1.8 milyar doların paylaşılmasındaki tek ölçüt olan reyting ölçümleri bu yeni dönemde nasıl yapılacak? İhale süreci nasıl gerçekleşti? TNS Piar, 20 yıllık AGB`nin elinden ihaleyi nasıl söküp aldı?

    Ya da gerçekten aldı mı? Bizler bir oyunun parçası mıyız? İşte tüm bu soruların cevabını tümgazeler.com olarak araştırdık ve ortaya gerçekten de düşünülmesi gereken bir tablo çıktı. Şimdi bu tabloyu sizler için sunuyoruz.

    Şimdi biraz geçmişe dönelim

    Önce bu ihale sürecini kısaca hatırlayalım isterseniz.

    Pazarlama sektörünü yakından takip edenlerin hatırlayacağı üzere, TİAK uzun zamandır yerden yere vuruluyor.

    İbrahim Tatlıses ölçümlerin manipüle edildiğini haykırdı.

    TRT Genel müdürü elinde denek listesi ile "Gizli olması gereken denek listeleri ortalarda dolaşıyor. TİAK`ın ölçümleri artık güvenilmezdir" diyerek basın toplantıları düzenledi. Pek çok yapımcı ve yönetmen, TİAK`ı eleştiri bombardımanına tuttu.

    Televizyon kanallarının büyük çoğunluğu, 1.8 milyar doların paylaşılmasındaki tek ölçüt olan reyting sisteminin patronları AGB ve TİAK`a isyan etti.

    Bu son tartışmalar her defasında canla başla AGB`yi savunan TİAK içinde bardağı taşıran son damla olmuş ve TİAK AGB`nin yanı sıra GFK ve TNS PİAR`ın da katılacağı bir ihale düzenleyeceğini duyurmuştu.

    İşte o ihale geçtiğimiz günlerde sonuçlandı ve dünyanın 34 ülkesinde yıllardır reyting ölçümleri yapan TNS Piar reytinglerin yeni patronu oldu. TİAK`ın açtığı ihaleyi kazanan TNS Piar adlı şirket 2011 yılından itibaren TV ölçümleri yapacak.

    Ancak söz konusu reklam sektörünün neredeyse tümünü etkileyen böylesi önemli bir ihale olunca, tumgazeteler.com olarak, ihalenin perde arkasını araştırmadan duramadık. Şimdi konuyu kısaca böyle hatırladıktan sonra gelelim TNS Piar`a.

    Reytinglerin yeni patronu: TNS PİAR

    Piar araştırma 1975 yılında kurulmuş Türkiye`nin ilk araştırma şirketlerinden biridir. 1994-2000 yılları arasında Piar, dünyanın önde gelen araştırma gruplarından biri olan TNS`nin modelli çözümlerinin Türkiye lisansörü olmuş, ek olarak 1997 yılından beri devam eden "Türkiye basın izleme araştırmasını da yine bu yakın ilişkinin bir sonucu olarak Piar-TNS konsorsiyumu yapmaya hak kazanmıştır. TNS PİAR, 2000 yılından bu yana 80 ülkede 15.000`den fazla çalışanı ile faaliyet gösteren TNS grubuna ait bir kurum olarak özellikle tüketici, finans, teknoloji, sağlık, otomotiv, medya, perakende sektörlerinde ve sosyal siyasi araştırmalarda uzmanlaşmış ekipleri ile faaliyetlerini sürdürmektedir. TNS grubu, 29 Ekim 2008 tarihinde sonuçlanmış bir anlaşma çerçevesinde WPP`nin bilgi, iç görü ve danışmanlık bölümü olan "Kantar Grup"un bir parçası olmuştur. Kantar Grup, yani KMR.

    Püf noktası: Eski ölçümcü AGB ile yeni ölçümcü TNS`in sahibi aynı!

    Buraya kadar her şey normal. Şimdi sürekli ismi geçen WPP`yi bir tanıyalım.

    WPP, dünyada 106 ülkede iletişim hizmetleri alanında faaliyet gösteren bir şirketler Grubudur. Grubun şirketleri reklam, pazarlama veri hizmetleri, öngörü ve danışmanlık, halkla ilişkiler ve kamu işleri alanlarında faaliyet göstermektedir.

    Nielsen ise; ACNielsen aracılığıyla pazar konumları ve pazarlama enformasyonu alanında, Nielsen Media Research aracılığıyla medya enformasyonu alanında, Net Ratings ve Buzz Metrics aracılığıyla çevrimiçi istihbarat sektöründe, Billboard, The Hollywood Reporter ve Adweek aracılığıyla ticaret fuarları ve ticari yayınlar alanlarında faaliyet gösteren uluslararası bir enformasyon ve medya şirketidir. Halka açık olmayan Nielsen`in merkezi New York da bulunmaktadır. Şirket, 100`den fazla ülkede faaliyet göstermektedir.

    Nielsen, Türkiye`de Nielsen Araştırma Hizmetleri Ltd. Şti. (Nielsen Türkiye)`yi ve AGB Türkiye`yi kontrol etmektedir. Bu şirketlerden sadece AGB Türkiye, televizyon izleyici ölçüm hizmetleri (TAM hizmetleri) pazarında faaliyet göstermektedir. AGB Türkiye, AGB NMR tarafından kontrol edilmektedir. AGB NMR`ın kontrolünde Nielsen, WPP ile %50-50 ortaklığa sahipti

    Bu şirketlerin haricinde AGB NMR`ın %50 hissesi WPP`ye aittir.

    AGB NMR, Nielsen ile WPP arasında 28.02.2005 tarihinde imzalanan Ortak Girişim Sözleşmesi ile %50-50 ortaklık seklinde oluşturulmuş bir girişimdir. Şirket, AGB Türkiye`yi kontrol etmekte ve TAM hizmetleri pazarında faaliyet göstermektedir.

    TAM hizmetleri, ulusal çapta aralıklarla veya sürekli olarak yapılan televizyon izleyicisi tahminlerini kapsamaktadır.

    Yani TİAK`ın çok iyi bildiği gibi TNS firması 2008 yılında AGB`nin de bağlı olduğu WPP grubu tarafından satın alınmıştır. Özetle görülüyor ki her iki şirkette WPP grubuna bağlıdır

    Mossad bağlantısı

    AGB`nin eski sahibi, basın kralı olarak bilinen ve dünyada sayısız yayın organından oluşan dev bir kartelin sahibi Robert Maxwell idi. James Bond filmlerine ilham kaynağı olan, şaibeli ölümüyle beraber pek çok sırrı ve tartışmayı ardında bırakan Maxwell`in MOSSAD ajanı olduğu yolundaki iddialar hala canlılığını koruyor.

    WPP`nin sahibinin ise, İngiliz Yahudiler listesinde rastladığımız bir isim, Martin Sorrell olması, TİAK`dan Nuri Çolakoğlu ve AGB`nin başındaki isim Kadriye Arzu Eder`in de musevi asıllı olmaları, bize manidar geliyor.

    Medyanın bağımsızlığının gelirine, gelirinin alacağı reklamlara, alacağı reklamların da reyting ölçümlerine bağlı olması, istihbarat örgütlerinin bu alanı kontrol istemelerinin mantıksız olmadığını düşündürüyor. Bu da bize, Yönetmen Osman Sınav`ın bir röportajında söylediği "Reytingleri kontrol eden ülkeyi kontrol eder" sözünü hatırlatıyor.

    Söz konusu reklam pastası olunca dut yemiş bülbüle dönen "bir kısım" Türk Medyası`nın aksine, tumgazeteler.com olarak "Reyting dosyası"nın izini sürerek siz okurlarımıza duyurmaya devam edeceğimizden emin olabilirsiniz.

    Robert Maxell hakkında basında çıkanlar

    Aşağıda, Robert Maxell hakkında Türk ve Dünya basınında çıkmış haberlere ait bir derlemeyi sunuyoruz(Bu derlemenin orjinal linki aşağıda belirtilmiştir)

    Basın kralı olarak bilinen ve dünyada sayısız yayın organından oluşan dev bir kartelin sahibi Robert Maxwell`in şüpheli ölümü, "Bu da Mossad`ın oyunlarından biri mi?" sorusunu akla getirebilecek karmaşadaydı. "Maxwell öldürüldü mü, yaşıyor mu?" Bu sorulara gerçek cevabı yalnızca İsrailli yetkililer verebilir. Karmaşanın boyutunu görebilmek için ise dönemin gazete başlıklarından, Maxwell olayı hakkında genel bir bilgi edinmek faydalı olacaktır:

    "Maxwell`in ölümünü resmen açıklanmasından 45 dakika önce gazetesine bildiren Jerusalem Post polis muhabirinin kimliği hala gizli tutuluyor. Gazetenin bir yazarı olan Fettman, bu gazetenin olayı 45 dakika önceden nasıl bildiği sorusuna cevap veremiyor." (Sabah Gazetesi, 13 Kasım 1991)

    "Robert Maxwell yükselişinden itibaren sır dolu bir kişilikti. Nasıl zengin olduğunu da kimse bilemedi, nasıl öldüğünü de." (Para, 17 Kasım 1991) "İngiltere`de yayınlanan Sunday Sports gazetesinde KGB istihbaratına dayanılarak, denizde boğulan kişinin Maxwell`in kullandığı dublör olan Andreas olduğu ve Maxwell`in katılmadığı bazı toplantılara bu kişinin gönderildiği belirtildi." (Meydan, 16 Kasım 1991)

    "Maxwell`in ölümü muamma." (Hürriyet, 7 Kasım 1991)

    "Basın Baronu`nun sır dolu ölümü." (Para, 17 Kasım 1991)

    "Maxwell`in ölümünde büyük sır." (Cumhuriyet, 7 Kasım 1991)

    "Maxwell ölümü muamma." (Meydan, 14 Kasım 1991)

    "Maxwell`in ölümü tartışılıyor." (Meydan, 13 Kasım 1991)

    "Kalp krizinden öldüğüne inanılmıyor! Maxwell`in sırrı çözülemedi." (Hürriyet, 11 Kasım 1991)

    "Kaza değil, kalp krizi değil." (Sunday Mirror, 15 Aralık 1991)

    "Maxwell`in ölümü de yaşamı ve yaptıkları gibi bir muamma şimdilik... Kalp krizi mi? Cinayet mi? Yoksa gizli örgüt parmağı mı?" (Nokta, 24 Kasım 1991)

    "Maxwell ölmedi." (The Guardian, 15 Kasım 1991)

    "Maxwell ölmedi." (Sunday Sports, 15 Kasım 1991)

    "Basın kralı ölmedi mi?" (Tercüman, 16 Kasım 1991)

    "Maxwell ölmedi." (Türkiye, 16 Kasım 1991)

    "Maxwell yaşıyor mu?" (Günaydın, 16 Kasım 1991)

    "Maxwell`in hayatta olduğu iddia ediliyor." (Meydan, 16 Kasım 1991)

    "Maxwell yaşıyor mu?" (Yeni Asya, 16 Kasım 1991)

    Maxwell`in İsrail`deki kutsal Zeytin Dağı`nda hahamlar tarafından düzenlenen cenaze töreni.

    "Maxwell`in ölümündeki esrar aydınlanmak bir yana daha karmaşık bir niteliğe büründü." (Hürriyet, 14 Ocak 1992)

    "Maxwell`in hayatta olması çok muhtemel. Kendini öldü göstermek için kullanabileceği bir benzerine sahip olduğunu biliyorduk. Kanarya Adaları`nda denizden çıkarılan cesedin zehirli gazla kalp krizi geçirtilerek öldürülen Andreas olduğu ve çalışanların emekli sandığından 426 milyon sterlin çaldığı öne sürülen Maxwell`in, Güney Amerika`da gizli bir yere gitmiş olmasının kuvvetli bir ihtimal olduğu kaydedildi." (Sunday Sports, 15 Kasım 1991)

    Bütün bunlar, işin içinde garip bir şeyler döndüğünü gösteriyordu. Maxwell`in öldüğünü "ispatlamak" için İsrail`de gizli bir otopsi yapıldı:

    "İsrail`de gizli otopsi... Maxwell`in cesedine ölümünden 4 gün sonra Tel Aviv`deki sağlık enstitüsünde gizli bir otopsi yapıldı. Otopsi İsrailli doktorlar tarafından yapıldı. Otopsiyi yapan İsrailli doktorlar diş yapısından cesedin Maxwell`e ait olduğunu söylediler." (Hürriyet, 14 Ocak 1992)

    "The Guardian gazetesi ceset üzerinde yapılan diş ve parmak incelemelerinin, cesedin Maxwell`e ait olduğunu kanıtlayamadığını belirtti. Ayrıca cesede yapılan otopside Maxwell`in kulağına benzemeyen bir kulak yapısı saptandı." (The Guardian, 15 Kasım 1991)

    Mossad ajanı Maxwell İsrail için iyi bir dosttu.

    "Şamir: `İsrail can dostunu yitirdi`." (Hürriyet, 7 Kasım 1991)

    "Bir Çek Yahudisi olan Maxwell`in cenaze töreni görkemli bir şekilde Kudüs`te yapıldı. Cenaze törenine dönemin İsrail Devlet Başkanı Haim Herzog, Başbakanı İzak Şamir ve çok sayıda Yahudi katıldı.

    Sorular:

    1. Her zaman yanında bir sekreter bulunduran Maxwell, yatına neden yalnız başına bindi?

    2. Akşam yemeğinden yatına gece 22.00 `de döndü. Kaptanla en son ertesi sabah 04.45`te konuştu. Bu kadar süre içinde Maxwell ne yaptı?

    3. Yata herhangi biri, kimseye görünmeden girebilir miydi?

    4. Kaybolduğu anlaşılınca kaptan neden İspanyol makamları yerine Londra`yı haberdar etti? Neden denizde hemen bir arama başlatılmadı?

    5. Kaybolduğu neden ancak 54 metrelik yatın 3 kez aranmasından sonra anlaşıldı?

    6. Adli Tıp uzmanları yatı inceledi mi?

    7. Yatta daima 4 kişi devriye gezerdi. Neden kimse, Maxwell`in denize düştüğünü görmedi, duymadı?

    8. İngiliz-İsrail Dostluk Derneği toplantısında bir konuşma yapması gereken Maxwell bunu niye iptal etti? Düzenleyiciler neden iptal kararını toplantıya bir saat kala açıkladılar?" (Cumhuriyet, 15 Kasım 1991)

    Acaba bu şüpheli ölümün nedeni ne idi? Kayboluşundan bir süre önce Seymour M. Hersh, "The Sampson`s Option" adlı kitapta Maxwell`in Mossad ajanlığını açıklamıştı. Görev yapma alanı bitip aynı zamanda deşifre olan Maxwell garip bir ölüme doğru yol aldı.

    İngiltere`de yayınlanan Business Age dergisi Maxwell`i Mossad`ın öldürdüğüne dair yabana atılmayacak kanıtlar öne sürdü. İngiltere`de yayınlanan Business Age dergisinin yazarlarından Kevin Cahill yönetimindeki bir gazeteci ekibi İspanya, İsrail, ABD, Kanada ve İrlanda`da yaptıkları araştırma ve röportajlardan sonra Robert Maxwell`in Mossad`ın denetimindeki eski ajanlarca öldürüldüğü sonucuna vardılar. Bu arada ünlü Pulitzer ödüllü Amerikalı yazar Seymour Hersch"The Sampson`s Option" isimli kitabını yazmış, Maxwell ile Mossad arasındaki organik bağları ifşa ederek Maxwell`in sahip olduğu Mirror Grubu`nun borsada büyük ölçüde değer kaybetmesine yol açmıştı. Hersh kitabında Maxwell`in kısa süre içerisinde iflas edeceği kehanetinde de bulunmuştu. Kitabın yayınlanmasından sonra basın imparatorunun İsrail için olan önemi bir anda kayboldu. İşin ilginç yanı, Maxwell`in cesedinin bulunmasından üç gün önce 2 Kasım 1991`de İsrail kabinesine yakın bir yetkilinin Hersch`e Maxwell`in safdışı edilmek üzere olduğunu söylemiş olmasıdır.

    Maxwell`in kullanılma fikri dönemin Başbakanı İzak Şamir`den gelmişti, ama operasyon tamamen Mossad`ın kontrolü altındaydı. Şartların değişmesi ile İsrail ile Sovyetler Birliği arasında para akışını sağlayan Maxwell`in bir değeri kalmamış, üstüne üstlük kendisine verilen paraların bir kısmını hesabına geçirmiş ve geri ödenmesi istenince de şantaj yapmaya kalkmıştı. Bütün şartlar Maxwell`in aleyhine gelişmişti. Otopsi yapmak isteyen birçok doktorun isteği her nedense Maxwell`in ailesi ve avukatlarınca geri çevrildi. İsrail`de yapılan gizli otopsiden sonra Maxwell Kudüs`te devlet töreniyle gömüldü.

    Business Age dergisi konuyu şöyle açıklamıştı:

    "2 Kasım 1991`de, Robert Maxwell`in cesedinin Kanarya Adaları`nda bulunmasından üç gün önce İsrail Kabinesine yakın bir kaynak, Seymour Hersch`e Maxwell`in ortadan kaldırılacağını söyledi. Patolojistlere ve İspanyol yargı otoritelerine göre Maxwell`in ölümü cinayetti. Fakat neden öldürülmüştü? Doğu Bloğunda ve tüm dünyada şirketler ağı vardı. Maxwell İsrail`e her para sağladığında bir kısmını da kendine ayırıyordu. Bu rolü nedeniyle önceki borçlarını ödemenin gereksiz olduğunu düşünüyordu. İsrail parasıyla Maxwell milyarder konumuna geldi. Maxwell İsrail`deki birçok kuruluşa borçluydu ve onlar Maxwell`e ödemesi için baskı yaptıkça, o da bunları açıklamakla tehdit ediyordu. Bir İsrail-Amerikan fonu olan Ora Vakfı`ndan para almıştı. Ayrıca İsrail`in kendisine 80`lerde Mirror`u kurması için verdiği borçları da ödeyemiyordu. Böylece Maxwell`e operasyonlarında ve Mirror Grubu`nun kurulmasında yardım eden eski Mossad görevlilerini ölümle tehdit ediyordu. 80`lerde Maxwell, İsrail`in Sovyetler Birliği ile olan ticari bağlantısıydı... İsrail`e jetiyle yaptığı garip ve sık ziyaretler hiçbir zaman açıklanamadı.

    Çek Yahudisi olan Maxwell`i kullanma fikri Başbakan İzak Şamir`indi, fakat bunun idaresi çoğunlukla Mossad`ın elindeydi. Maxwell`in rolü parayı dolaştırmaktan ibaretti, özellikle Doğu Blokuna. Maxwell İsrail`den yıllarca büyük miktarlarda para borç almıştı ve geri ödememişti.

    İsimleri kanuni nedenlerle saklanan İsrailli görevliler Sicilya`da Katanya`ya giderek mafya bağlantılı iki kiralık katil tuttular. Bu, 1980`lerin başında Avrupa`daki cinayetler için Mossad tarafından uygulanan standart programdı. Bu iki adam önceden de Mossad için çalışmıştı ve iyi tanınıyorlardı. Bu Katanyalı kiralık katillere işin resmi bir Mossad görevi olduğu izlenimi verildi.

    Zaman kısaydı. Bunun nedeni 68 yaşındaki Maxwell`in iş imparatorluğu çökmeden öldürülmesiydi. Durumunu savunması engellenmeliydi; ayrıca İsrail ajanlarına yaptığı tehditleri gerçekleştirmemeliydi. Maxwell 31 Ekim`de yat gezisine çıkmaya karar verince katillerin eline düştü. İsrail istihbaratı Maxwell`in tüm uluslararası iletişimlerini dikkatle izliyordu. Hayatı boyunca Maxwell`in faaliyetleri çeşitli gizli servislerce takip edilmişti: Mossad, MI-6, KGB, CIA, Doğu Bloku`ndaki diğer gizli servisler. 4 Kasım`da Maxwell uydu telefonuyla bazı yerleri aradı ve bunlar Kanaryalar`daki CIA merkezinden ve Kıbrıs`taki üssü ile İsrail`deki Mossad tarafından dinlendi."

    Maxwell öldü ama, cevapsız birçok soruyu da hiç şüphesiz beraberinde götürdü.

    Haber hakkında daha detaylı bilgi için bağlantılar

    http://www.wpp.com/wpp/companies/companydetail.htm?id=102

    http://www.kmr-group.com/article.asp?nid=27

    http://209.85.229.132/search?q=cache:p692ndEDX50J:investing.businessweek.com/research/stocks/snapshot/snapshot.asp%3Fcapid%3D854634 agb kmr kantar&cd=5&hl=tr&ct=clnk&gl=tr

    TNS nin bağlı olduğu WPP nin grup şirketi Kantar grup:

    http://www.wpp.com/wpp/companies/companydetail.htm?id=101

    Martin Sorrell:

    http://en.wikipedia.org/wiki/Martin_Sorrell

    Robert Maxell

    http://freethought2.blogcu.com/basin-krali-mossad-ajani-maxwell-in-sir-dolu-olumu_11447421.html

    --
    Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
    Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
     
    Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
    kurtulusyolu99@gmail.com
    bahadirserhad@gmail.com
    forevermirza@gmail.com
     
    Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
    Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
    Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
    adresinde bu grubu ziyaret edin

    [anadoluhaber:37638] Asıl tehlike kuş gribi değil puşt gribi

    Posted: 03 Feb 2010 10:51 AM PST

    Asıl tehlike kuş gribi değil puşt gribi

    Tüm dünyayı önce kuş, sonra domuz gribi korkusu sardı. Kuş gribi ile yatıyor, kabuslarımızda keneler tarafından ısırıldığımızı görüyor, domuz gribi ile uyanıyoruz.


    Tüm bu korkuların ve biyolojik saldırı mıdır, değil midir tartışmalarının arasında ise, insanın yaradılışı kadar eski ve o derecede yaygın bir hastalığı es geçiyoruz: Puşt gribi.

    Puşt gribi(Bir rivayete göre latince adı homo homini lupus), çok uzun kuluçka dönemi olan bir hastalık.

    Her insan bu hastalık mikrobunu doğuştan taşıyor ve hastalık yıllarca kendini belli etmeden kalabiliyor.

    Hastalığın kendini belli etmesinde pek çok etmenin rol oynadığı öne sürülse de, tüm uzmanlar İktidar, makam, şöhret ve paranın hastalığın kuluçka evresinden çıkmasında en önemli faktörler olduğunda hemfikir.

    Hastalığın her meslek grubundan, her toplum katmanından insanda görülebildiği yadsınamaz bir gerçek iken, politikacılar, devlet görevlileri, medya mensupları ve emrinde çalışanı olan tüm meslek mensupları en fazla risk altında çalışanlar olarak anılıyor.

    Hastalık sağcı/solcu, ilerici/gerici, mümin/ateist, türk/fransız ayırt etmiyor.

    İlkokul mezunu "solcu" bir "işçi", milletvekili seçildikten sonra puşt gribi aktive oluyor, her dönem yayımlanan meclis kataloğunda meslek hanesine "sendikacı" yazdırıyor.

    Bir kaç yıl evveline kadar kıçında donu olmayan "mütedeyyin politikacı", birdenbire edindiği aşırı malvarlığından dem vurulduğunda puşt gribi kapmışım diyeceği yerde, "müslümanlar zenginleşmelidir" diyebiliyor.

    Yıllardır birbirleri ile rekabet ediyormuş gibi görünen, ama aslında rekabet ediyor göründükleri televizyon reklamlarında "Sabit telefon bizden sorulur, cep telefonu rakibimize emanet", "Cep telefonu bizden sorulur ama sabit telefonda Allah için rakibimiz çok iyidir" diye birbirlerini büyüten... İş gerçek rekabete geldiğinde de, halka tüm vergiler dahil şu kadar diyerek müşteri çektikten sonra bunun 8-10 ytl üzerinde fatura gönderen birbirinden beter "bilişim(telekom lafı ayağa düştü ya!!)" şirket yöneticilerimiz...

    Hadi bir de çok yakın çevremizden bir örnek de biz verelim. Yılların imamı, geliyor bir akraba ziyaretinde "politikaya atılacağım, belediye başkanlığına adaylığımı koyacağım" diyor. Bunu yakından tanıyan, saflığını bilen yaşlı akrabaları "Evladım bu politika para işidir, sen imam maaşınla neyine yetirebileceksin?" deyince; uyanık mütedeyyin partili dostlarından kaptığı puşt gribinin etkisi ile, "Bir müteahhit sponsor bulacam kendime, seçilince ona birkaç ihale vericem, bu işler böyle dönüyor" deyiveriyor. Akrabaları da dövmekten beter ediyorlar.

    Sonuç? Sonuç ne olacak. Bu hastalığın ne çabuk yayıldığını bilen yılların kurt politikacısı başbakan çıkıyor, "Biz şımardık, halk bizi cezalandırdı" mealinde açıklama yapıyor. Ne yapsın adamcağız, açık açık "Partililerim puşt gribi oldu, şakşakçılar her yeri sardı" mı desin. Bu millet "delikanlılığı" sever. Zaten o partiyi hala iktidarda tutan olgunun da şahsında somutlaşan bu "delikanlılık" olduğunun fazlası ile bilincinde. Puşt gribi kapanlara karşı "Arınç" ilacı kullanmaya çalışması da bunun göstergesi. Lakin "şakşakçılar" sardı, çok geç oldu gibi geliyor bize.

    Hastalık, özellikle devlet memurlarında çok daha karmaşık olgularla karşımıza çıkıyor.

    Amirlerinin önünde son derece kişiliksiz, sünepe bir adam bakıyorsunuz, maaşını vergisi ile ödeyen, hizmet etmekle yükümlü olduğu vatandaşa etmediğini bırakmıyor, bir de "nerede olduğuna dikkat et" diyebiliyor. Bir de bunların üniformalı olanları var ki ... Valla karılarından başka kimseden korkmazlar. Hiç girmeyelim o konulara, hassas iş!

    Dedik ya! Bu hastalık özellikle "kamusal alanda" çok komplikasyon yaratabiliyor. Mesela "kamusal hizmet" almaya giden bir bayanın, "Hanım hanım! Burası kamusal alan! Donunu çıkar öyle otur! Kanun var nizam var!" cevabı aldığını düşünebiliyor musunuz?

    Siz inanmayın, kamusal alan sahipsiz sanın bakalım. İster don çıkarttırırlar adama, ister sütyen. Kurumların kuralları olur arkadaş!

    Bir de "şahs-ı maneviciler" var: "Biz şahs-ı maneviyi de, onları oluşturanları da seviyoruz, ama hastalık tehlikesi var. İyi amaç için herşey mübah değildir. Bu hastalığın şakaya gelir tarafı yok! Yapmayın etmeyin!" dedikçe, "Şahs-ı manevi hata yapmaz. Şura, meşveret" diyorlar.

    Şahs-ı maneviler hata yapmasa, en önce 4 halife devri bitmezdi. Ashab-ı Kiram`dan daha büyük şahs-ı manevi var da, biz mi bilmiyoruz?

    Kiminle neyin meşveretini yaptıklarını ise kendilerinden başka kimse bilmiyor. Birey dediğin nedir ki zaten! Çok samimi bir şekilde merak ediyoruz, bu şahs-ı maneviciler, örneğin Üstad Bediüzzaman"ın ilk zamanlarında yaşasa idi, O`nu "Bir bireydir, nedir ki, kimdir ki, cemaatlere cemiyetlere karşı tek bir kişinin etkisi ne olabilir ki! Yalnızdır! Ciddiye alınmayaa" derler miydi, demezler miydi?

    Bir üstadı düşünüyoruz, ataklığını, cesaretini, sözünü esirgemezliğini, civanmertliğini ...

    Bir de "talebesi olduğunu iddia edenlere" bakıyoruz. O`na benzemeliler değil mi? Allah gecinden versin, o başlarındaki mübarek bir giderse, bu kafa ile ... (Allah`ım, bizi utandır, hep doğru olsunlar, yanıldık diyelim, özür dileyelim, kardeşlerimiz büyüklük göstersin. Samimi duamızdır.)

    Bir gazetede, bir başyazar, belki yaşlılığın verdiği de bir etki ile eleştirinin dozunu fazla kaçıran başka bir başyazara : "Biz de senin evinin pis olduğunu mu yazalım" dedi. Biz o gazetenin okuru olarak utandık!

    Bu şahs-ı maneviciler iki kısım.

    İlk anlattığımız, "kardeşlerimiz olan şahs-ı maneviciler" idi.

    Bir de, "Hastalık merkezi" olan şahs-ı maneviciler var.

    Kişisel gözlemimiz, "Kardeşlerimiz olan şahs-ı manevicilerin", "puşt gribinin asıl merkezi" olan diğer şahs-ı maneviciler ile bir "aşk-nefret" ilişkisi içinde olduğudur.

    Dizilerde kitaplarda şurda burda devamlı olarak "Diğer şahs-ı maneviciler şöyle şer odağı böyle hastalık merkezidir" diyorlar, sonra bakıyoruz, yöntem olarak onlar ne kullanıyorsa, aynını taklit ediyorlar. Bu kesinlikle kötüdür demiyoruz, belki böyle yapılması gerekiyordur, ama "zıdlarına dönüşmeleri" olasılığı bizi endişelendirmiyor değil.

    Bizimkilerin bir tür aşk beslediği diğer şahs-ı manevicilere gelince : Onlar kötüüüüüüüüüü! Cısssssss! Ciddiyiz! Gerçekten kötü! Hastalığın mikrobunun sanki yaşatılması için uğraşıyorlar. Onlardan çok bahsetmek bile iyi değil!

    Başka örneklere geçelim. Devlet, bu gribin yayılması için acaip verimli bir ortam.

    Mesela, bir kaç yıl evvel, adamın biri çıktı, "Türk ordusu peygamber ocağı diyorlar. Peygamber ocağı falan değildir" deyiverdiydi. Biz de çok merak ettiydik, "Acaba muvazzafken mi kaptı hastalığı?" deyu. Allah vere, Genelkurmay Başkanımız resmi olarak "Türk Ordusu Peygamber Ocağıdır. Türk askeri Mehmetçiktir." deyiverdi de, şüphelerimiz izale oldu.

    Bir dizi seyrettik dün akşam TRT`de. Kurtlar Vadisi konseptinde, "Ayrılık" diye bir dizi.

    Senaryoya alakasız bir şekilde -Eskiden Beyoğlu`nda bazı sinemalarda, film normal seyrinde iken, birdenbire araya porno filmden birkaç dakikalık bir parça konur, sonra film aynen kaldığı yerden devam ederdi, o hesap- bir sahne sokuşturulmuş, dikkatimizi çekti:

    Patronu bir kızı durup dururken aşağılıyor, sonra da "Gurursuzsun sen! Buna hiç tahammül edemem" diyor. Allaaah Allaaah. Gel de çık işin içinden. Ne bu? Eski Türk filmlerine ağıt mı?

    Hayır, bunun derdi daha farklı sanki. Senarist bir kaşıntısını anlatıyor gibi: "Evet tuzun kuru tabiii.... Sen zenginsin. Ben fakirlikten nelere katlanıyorum vs.vs.vs.!"... Ve istifa ediyor. İş daha da değişiyor. Bu bize eski Türk filmi nostaljisinden çok, Elia Kazan`ın "rıhtımlar üzerinde" filmini hatırlattı.

    Türk halkına verilmek istenen mesaj nedir? "Fakirlik(yoksa başka birşey de imge olarak fakirlik mi seçilmiş?) dolayısı ile sünepelik, gurursuzluk" mübahtır. Varsın istediklerini söylesinler. Halden anlamayan sapık onlar" mıdır? Her sünepeliğin, gurursuzluğun sebebi fakirlik midir? Bu eleştiriyi yöneltenler başkalarını aşağılamaktan hoşlanan ruh hastaları mıdır?

    Bu millet en fakir zamanında onurundan, duruşundan taviz vermedi. Şimdi saçma sapan bilinçaltı mesajları ile bunu mu değiştireceksiniz aklınız sıra? Amaç için herşey mübahtır diyen bir zihniyet mi isteniyor?

    Devletin televizyon kanalı eliyle millete puşt gribi pompalamanın alemi yok!

    Evet bu satırların yazarı dahil, herkesin bünyesinde doğuştan var olan bir mikroptur bu ama ... Hastalığı tüm topluma yayılacak biçimde zorla açığa çıkartmak kimsenin hakkı da haddi de değil!


    İsmail Kizir

    --
    Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
    Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
     
    Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
    kurtulusyolu99@gmail.com
    bahadirserhad@gmail.com
    forevermirza@gmail.com
     
    Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
    Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
    Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
    adresinde bu grubu ziyaret edin

    [anadoluhaber:37645] Bu toplantı hayra alamet değil!

    Posted: 03 Feb 2010 10:50 AM PST

    Bu toplantı hayra alamet değil!

    Yeni Şafak Gazetesi Yazarı İbrahim Karagül bugünkü köşesinde `Bu toplantı hiç de hayra alamet değil!` başlıklı bir yazı kaleme aldı.


    Karagül, "İran`la nükleer gerilimin yeniden tırmanışa geçtiği, İsrail`in "artık dünyanın beklemeye tahammülü yok" kampanyalarına hız verildiği, Yemen`de İran`la bağlantılı krize karşı bölgesel ittifak oluşturulduğu hatta Pakistan`ın bile asker gönderdiği bir dönemde, bölge başkentlerinde yaşanan ilginç gelişmelere" dikkat çekiyor.

    Karagül, CIA ve Mossad yöneticilerinin geçtiğimiz Perşembe günü ilginç bir toplantı yaptığını söyleyerek, bu toplantının sonuçlarının hiç de iyi olmayacağını belirtiyor.

    İŞTE O YAZI:

    Bu toplantı hiç de hayra alamet değil!

    İran`la nükleer gerilimin yeniden tırmanışa geçtiği, İsrail`in "artık dünyanın beklemeye tahammülü yok" kampanyalarına hız verildiği, Yemen`de İran`la bağlantılı krize karşı bölgesel ittifak oluşturulduğu hatta Pakistan`ın bile asker gönderdiği bir dönemde, bölge başkentlerinde ilginç gelişmeler oluyor.

    ABD ve müttefikleri İran`a karşı bütün bölgeyi füze sistemiyle donatmaya ağrılık verirken, Hillary Clinton`ın dediği gibi bölge "ABD`nin güvenlik şemsiyesi" altına alınırken, Tahran`dan Körfez ülkelerine; "topraklarınızı İran`a saldırı için kullandırmayın" uyarıları yapılırken, ABD füze gemileri Körfez sularına demirlerken CIA ve Mossad yöneticileri geçtiğimiz Perşembe günü ilginç bir toplantı yaptı.

    CIA Başkanı Leon Panitta ve üst düzey yöneticilerle Mossad Başkanı Meir Dagan ve tepe yöneticiler arasındaki gizli toplantıda, İran`a karşı alınacak "önlemler"in tartışıldığı söyleniyor. Toplantılara; İsrail Başbakanı Binjamin Netanyahu ile Savunma Bakanı Ehud Barak`ın da katıldığı, İran`ın nükleer çalışmalarıyla Lübnan, Suriye ve Hamas`a yönelik planların ele alındığı gelen bilgiler arasında. Tam bu dönemde Körfez`de "yığınağı" andıran silahlanma, özellikle de füze sistemleri dikkat çekiyor. İran nükleer fizikçileri ve Duabi`de Hamas askeri yöneticilerinden birinin öldürülmesi gibi suikast politikasının yeniden başlatılması dikkat çekiyor.

    Bu toplantının sonuçları hiç de iyi olmayacak gibi...

    Amerika da "Kırmızı Kitabı"nı değiştiriyor!

    "EMASYA Protokolü diye bir şey olmaz, kaldıracağız." "İç tehdide yönelik oluşturulan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi`ndeki endişeleri de gidereceğiz. Bundan sonra asla iç tehdit olmayacak." TSK İç Hizmetler Kanunu`nun 35. Maddesi değişebilir...

    Bunlar devrim niteliğinde kararlar. Ordunun; "rejimi koruyup kollama" görevi iç siyasete müdahale zemini olmaktan çıkarılacak. Sonuç; iç tehdidi askeri güvenlik algılarına göre belirleme dönemi sona erecek. Sadece askeri mi, bazı ülkelerin, güçlerin bölgesel çıkarlarına, önceliklerine göre iç tehdit belirleme dönemi bitecek. Kırmızı Kitap, yani bir nevi gizli anayasa değişecek. 28 Şubat`tan bu yana devam eden gizli sıkıyönetim sona erecek. 2005`te belirlenen tehditlerin artık kitapta yeri olamayacak. 28 Şubat`ın ülkeyi, sokakları kamplara bölen, ülkenin büyük bölümünü tehdit algılayan anlayışı sona erecek. En azından ermesi umuluyor.

    Ne garip, aynı dönemde ABD de Kırmızı Kitap`ta değişikliğe gidiyor. Türkiye ile aynı tarihlerde, 2006`da belirlenen tehdit algılamaları önemli ölçüde değiştiriliyor. Ulusal Güvenlik Doktrini`nde köklü değişiklikler yapılıyor. Hazırlanan ve medyaya sızan taslak metne göre, artık ABD ordusu bölgesel, iki cepheli konvansiyonel savaşlara göre değil, çok cepheli ama küçük ölçekli savaşlara göre yapılandırılacak. Siber saldırılar, terörizm, doğal kaynaklar üzerinden çatışmalar, uydulara yönelik saldırılar gibi.

    Orada bizim gibi iç tehdit belirlenmemişti. Ama onların küresel tehditleri, 1998`lerden beri Türkiye`nin iç tehdidini şekillendiriyordu. İrtica ve İslamcı terör gibi tehdit algılamalarının adresi ABD`nin Ulusal Güvenlik Doktrini`nden başkası değildi. Tıpkı 28 Şubat`ın küresel bir proje olması gibi.

    Bu da oldu: Çin ABD`ye ambargo uygulayacak!

    Bugüne kadar, "haydut devletler", "teröre destek veren devletler", "şer ekseni" gibi değişken nitelemelerle dünyanın büyük bölümüne ambargo uygulayan, ambargo tekelini elinde bulunduran ve ambargo ile "rejim değişikliği" projeleri uygulayan ABD, ambargoya mı maruz kalacak? Belki ilk kez böyle bir şey oluyor. Washington yönetiminin Tayvan`a silah satışına çok kızan Pekin, Tayvan`a silah satan ABD şirketlerini ambargo uygulama kararı aldı. Gerçekten de dünyada şaşırtıcı şeyler oluyor. Doğu-Batı arasındaki eksen kaymasının yeni bir örneği çıktı karşımıza. Bunlar basit gelişmeler değil.

    --
    Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
    Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
     
    Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
    kurtulusyolu99@gmail.com
    bahadirserhad@gmail.com
    forevermirza@gmail.com
     
    Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
    Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
    Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
    adresinde bu grubu ziyaret edin

    Yan: [anadoluhaber:37643] Soru: Türbanlılar neden babaannelerimizin taktığı gibi takmıyor.

    Posted: 03 Feb 2010 10:00 AM PST

     Merhabalar efendim:  bazı sorular vardır   sahibinin  akıl seviyesini.  anlayış  maharetini  hatta  ne kadar  pıratik zekaya sahip olduğunu  belli eder.
     
          aşağıdaki yazıda  bir soru sorulmuş  vede  soruya  hiçte  uygun olmayan  adeta  yönlendirilmiş bir kafa yapısıyla  cevap verilmiş. 
     
         efendim türbanlılar neden baba annelerimizin  taktığı gibi takmıyor. diye soruyor,   --yani baş örtüsünü   demek istiyor. ---
        cevabı gayette  basit  insan biraz  pıratik zekaya birazda   espiri katmayı becerebilse  hemen ve  en  doğru cevabı  veriverir.   
     
       mesela  şöyle  diye !!
     
        onlarda  elbette  babaannelerimiz gibi  baş örtüsü takacaklar   a benim  büyüyememiş  evladım,  sen biraz  büyüde  bunun cevabını kendin bile  bilebilirsin
      sen biraz  büyümeye çalış,   en iyisimi   şimdilik  o   henüz  ermemiş  aklınla  böyle  bilmece gibi sorulara  cevap  bulmaya  kalkışma.
       
    illada  cevap  istiyorsan  al  sana  cevap,  itirazın varsa  beri gel ,
     
          onlar ne zaman babaanne olurlarsa  o zaman onlarda  babaannelerinin taktığı gibi  takarlar, --başörtülerini  yanii-
     
      ama  sana  görmek nasibolurmuuuuu.  orasını  bilmem,   hadi ALLAH cc.  sanada  onlarada  uzun ömürler versin  inş. onlar  şimdilerde   kendilerini   erkeklere   beyendirme  gayreti  içine  gizmiz  cacibeye   deyer  veren  fasıkalar  da   galiba ondan ,    müsliman sosyete   deniyor böylelerine  ,  ne dersiniz  kabahat  diyendemi ?  yoksa  o kılığa  girip   sözde  tesettürlü olduğunu   ona  yutturmaya çalışan  iblistemi ?   işin orasınıda  sen düşünüver  evladım  hadi  sağlıcakla kalınız  inş.   bizde  görelim  selamlar. 


    --- 02/02/10 Sal tarihinde Dr. Tarık Ziya - Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyo <tarik.b.ziyad@gmail.com> şöyle yazıyor:

    Kimden: Dr. Tarık Ziya - Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyo <tarik.b.ziyad@gmail.com>
    Konu: [anadoluhaber:37610] Soru: Türbanlılar neden babaannelerimizin taktığı gibi takmıyor.
    Kime:
    Tarihi: 2 Şubat 2010 Salı, 12:17

    Soru: Türbanlılar neden babaannelerimizin taktığı gibi takmıyor. O zaman bir sorun kalmayacak. (Şebnem Balaban-Aydın)

    Cevap: Şebnem kızım güzel söyledin. Örneğin benim torunlarım görücü usulüyle evlenmeyi düşünüyor. Belleri ağrıyınca kupa çektiriyorlar. Yemeklerinde Vita’dan başka yağ kullanmazlar. Ancak ben örtülü olmadığım için başlarını örtme şansları yok. Bu konuda kara kara düşünüyoruz. Başlarını örtmeye karar verirlerse senin babaanneni onlara ödünç verir misin?


    --
    Dr. Tarık Ziya

    Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon

    Ana Bilim Dalı Başkanı Yardımcısı

    Sivil Hastalıkları Mütehassısı
    --
    Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
    Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
     
    Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
    kurtulusyolu99@gmail.com
    bahadirserhad@gmail.com
    forevermirza@gmail.com
     
    Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
    Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
    Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
    adresinde bu grubu ziyaret edin


    Yahoo! Türkiye açıldı!
    Haber, Ekonomi, Videolar, Oyunlar hepsi Yahoo! Türkiye'de!
    www.yahoo.com.tr

    --
    Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
    Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
     
    Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
    kurtulusyolu99@gmail.com
    bahadirserhad@gmail.com
    forevermirza@gmail.com
     
    Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
    Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
    Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
    adresinde bu grubu ziyaret edin

    [anadoluhaber:37660] Paşalara sorulmayan sorular!

    Posted: 03 Feb 2010 07:31 AM PST

    Balyoz Darbe planının hazırlayıcısı olmakla suçlanan emekli Org. Çetin Doğan, dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök’ün “Adil bir yargılama için sonuna kadar bekleyeceğim” sözlerine tepki göstermiş. Planın görüşüldüğü iddia edilen seminerde Özkök’ün temsilcisi olduğunu belirterek “Kendisine bir rapor verildi. En azından o raporu açıklayabilirdi” sözleriyle de sitem etmiş Doğan.

    Aslında Hilmi Özkök’ün Şamil Tayyar’a söylediği aynen şu:
     
    ‘Adil bir yargılamayı şu veya bu yönde etkilemek sadece zarar üretir.’
     
    Sitem etmesine etmiş de adama sormazlar mı? Bugün açıkça destek beklediğiniz ve yeterince destek bulamadığınız komutanınız aleyhinde 2007 senesinde o insafsızca sözleri ne diye ettiniz?
     
    "Beraber görev yaptığım dönemden biliyorum. Ama onu hiçbir zaman bir tarikat ya da cemaatle aynı kefeye koymam. Yönetim anlayışıyla ülkenin laik yapısından hangisinin ağır bastığı yönünde bir problemi, duruşunda bir zaafı vardır, o kadar. Ama AKP'lilerle özel bir iletişim içinde olduğunu sanmıyorum."
     
    Tarih 0cak 2007’dir.
     
    Hem komutanınızla ilgili kamuoyu önünde uluorta bu sözleri etimişsiniz hem de şimdi destek bekliyorsunuz.
     
    Bakın dönemin Genelkurmay Başkanı E.Orgeneral Hilmi Özkök’ün açıklamalarına, Çetin Doğan’ın adını bile anmıyor.
     
    ‘Emekli Orgeneral’ diyor.
     
    Çetin Doğan ile arasına belirgin bir mesafe koyuyor. 1. Ordu Komutanı olan Çetin Doğan aslında Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’a bağlı olduğuna gore neden Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’e duygusal bir şekilde yükleniyor?
     
    Aytaç Yalman Paşa’da dönemin Kara Kuvvetleri Komutanının kendisi olduğunu ve muhatabın da haliyle kendisi olduğunu söyledi. O dönemde Aytaç Yalman’ın kurmay başkanı ise İlker Başbuğ. Şimdi Genelkurmay Başkanı… Neresinden bakarsanız bakın zor bir durum İlker Paşa için…
     
    Ama yine de ben Hilmi Paşa’nın açıklamalarını aslında Çetin Doğan’ın lehine olduğu kanaatindeyim. Gazetecilik mesleği gerçeği biz onu beğenmesek de aktarma sorumluluğu gerektiren bir meslektir.
     
    Şamil Tayyar’ın Hilmi Özkök röpörtajı kadar Fikret Bila’nın da Hilmi Özkök röpörtajı alıntı yapmaya değerdir.
     
    Bakınız ne diyor o röpörtajında Hilmi Paşa Bila’ya:
     
    “Seminer, plan tatbikatı, harp oyunu rutin çalışmalardır ve her yıl yapılır. Mevcut planların değerlendirilmesine, eksiklerin belirlenmesine yöneliktir. Söz konusu seminerin konusunu Genelkurmay Başkanlığı, açıklamasında kamuoyuna duyurdu. Zaten bu çalışmalar önceden programlanır. Yani kurumsal rutin faaliyetlerdir. İddia edildiği gibi cami bombalama senaryoda yer almaz. Kendi uçağını düşürmek de senaryoda yer almaz. Hiçbir Türk subayı böyle bir senaryo yazmaz. Ben basında yer alan cami bombalama senaryosuna inanmıyorum. Kaldı ki, seminerin icra edildiği dönemin 1. Ordu Komutanı da (Çetin Doğan) böyle bir senaryo olmadığını açıkladı.”
     
    Hilmi Paşa’nın Çetin Doğan’ı kızdıran açıklaması ise şu olmalı:
     
    “Seminerin konusunu Genelkurmay Başkanlığı açıklamıştı. Dış tehdide dayalı bir senaryo çalışılması söz konusu. Bu yapılırken dönemin 1. Ordu Komutanı, ayrıca geri bölge emniyeti konusunu da çalıştıklarını açıkladı. Bu olabilir. Gündeme getirilen iddialara gelince, savcıların kolayca ortaya çıkarabilecekleri bir konudur. İddiaların bir tutarlılığı olduğu tespit edilirse savcılar ortaya çıkarır. Olay şu anda yargıya intikal etmiş durumdadır.”
     
    Bu şu demek, bize söylenen aslında Dış Tehdide dayalı bir çalışmaydı. Ama dış tehditle savaşılırken cephe gerisini de sağlama almak istemiş 1.Ordu Komutanı. Yani şu: ‘Yunanistan’la savaş halindesiniz. Bu arada irticai kesimler  ve bölücü unsurlar da sizi arkadan vurmasın diye onları bir güzel tepeleyip, stadyumlara dolduracaksınız.’ Geri bölge emniyetinden kasıt işte bu.
     
    Buradan anlıyoruz ki Hilmi Paşa, ‘cami bombalama’ senaryosuna net bir şekilde inanmadığını söylese de, burada kapıyı az da olsa aralıyor ve topu savcılara atıyor.
     
    Hilmi Paşa İlker Paşa’nın yumruğunu masaya vurarak yaptığı konuşmayı da şöyle yorumluyor:
     
    ‘İlker Paşa’nın sözlerini aynen paylaşıyorum. Çok güzel bir yanıt verdi. TSK’nın bir tek sesi vardır, o da Genelkurmay Başkanı’dır. Çok güzel bir konuşma yaptı.’(Fikret Bila, Milliyet, 2 Şubat 2010)
     
    Hilmi Özkök kuşkusuz son yıllarda Genelkurmay Başkanlığı’na gelen en akıllı, en sistematik düşünen, en nüktedan, Türkçeyi en iyi kullanan ve sakin güç deyimini gerçekten hak eden komutan.
     
    Ancak görev yaptığı dönemde özellikle muhafazakar çevrelerde ‘darbeyi önleyen Genelkurmay Başkanı’ olarak mistifike edilmesi, efsaneleştirilmesi bazı gerçeklerin ister istemez görülmesine engel oluyor.
     
    Örnek mi?
     
    Daha geçenlerde bazı gazeteler Genelkurmay’ın 2005 Yılında Hükümetin Emasya Protokolünün yürürlükten kaldırılması ile ilgili teklifini iade ettiğini yazdı. Aynen aktarıyorum:
     
    ‘Yıllardır devlet sırrı gibi saklanan protokol daha önce Genelkurmay ile İçişleri Bakanlığı arasında da ihtilaf konusu olmuş. İçişleri Bakanlığı'nın, 2005 yılında protokolün değiştirilmesi yönünde Genelkurmay Başkanlığı'na teklifte bulunduğu ancak Genelkurmay'ın terör olaylarını bahane göstererek bu talebi geri çevirdiği ortaya çıktı.’ (Bugün, 1 Şubat 2010)
     
    2 gün önceki bir haber bu.
     
    Peki o tarihte Genelkurmay Başkanı kim?
     
    Orgeneral Hilmi Özkök…
     
    Hasan Cemal’in geçenlerde Bugün Gazetesi’nden aldığı anlaşılan Hilmi Özkök’ün 1.Ordu Komutanlığı döneminde Çetin Doğan’a bağlı birlikleri diğer Ordu komutanlıklarının ermine vererek altını boşalttığı iddiası neden hala sorgulanmıyor? Hilmi Özkök ve Çetin Doğan ile konuşan gazeteciler bu soruyu özellikle mi sormuyorlar yoksa yanıt mı alamıyorlar?
     
    Daha once de yazdım, Başbakan doğrudan Balyoz Planı tartışmalarına girerek ‘biliyorduk’ imasında bulundu.
     
    Ben Başbakan’ın daha o dönemde yayınlanan bu ses kayıtlarından ve belgelerden haberi olduğunu sanıyorum. Başbakan bu konuyu o dönemde Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ile konuştu mu? Hilmi Paşa o ses kayıtlarından o dönemde haberdar oldu mu?
     
    Ne tür önlemler alındı?
     
    Daha sorulacak çok soru var…Sormaya devam edeceğiz.


    Aydoğan VATANDAŞ / Haber 7
    aydogan29@yahoo.com

    --
    Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
    Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
     
    Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
    kurtulusyolu99@gmail.com
    bahadirserhad@gmail.com
    forevermirza@gmail.com
     
    Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
    Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
    Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
    adresinde bu grubu ziyaret edin

    [anadoluhaber:37657] ALMAN DERİN DEVLETİNİN TARTIŞIYORUZ.

    Posted: 03 Feb 2010 07:31 AM PST

    ALMAN DERİN DEVLETİNİN TARTIŞIYORUZ.

    31 Mart ihtilali ve İttatçıların Almanya bağlantısı
    Alman Kiliselerinin Kudüs Sevinci
    Alman Vakıfları ve Türk Siyaseti
    Ergenekon ve Alman Gladiosu – fikir ve strateji alışverişi
    PKK Yöneticileri nasıl ve neden himaye ediliyor?
    Kapatılması istenen Alman Irkçı partisi NSDP Başkanı aslında Derin Devlete’ mi çalışıyordu?
    Mesut Yılmaz Mavi Akım Macaristan’da kırılan burun
    Almanya’nın Türkiye’de yürüttüğü kirli savaş (Grey WAR)
    Altın aramaları protesto eden köylüleri kim nasıl yönlendirdi?
    Aydın Doğan Medyası ve Axel Springer Verlag’ın bağlılık yemini
    ...

    http://habermerkezi.wordpress.com/2009/05/23/alman-gizli-servisi-bnd-alman-derin-devleti-gladio-israil-ergenekon-pkk-ve-neoconlar/

    --
    Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
    Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
     
    Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
    kurtulusyolu99@gmail.com
    bahadirserhad@gmail.com
    forevermirza@gmail.com
     
    Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
    Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
    Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
    adresinde bu grubu ziyaret edin

    [anadoluhaber:37626] Askeri birliklerin akaryakıt ödemeleri takip edilse yeter

    Posted: 03 Feb 2010 07:31 AM PST

    "9 yaşındaki Gizem’in yırtık bota isyanı kadar özgürlüğümüzü kısıtlayanlara ve laikliği sivil din olarak sunanlara demokratik tepki vermezsek cuntacılar hiç bir şey olmamış gibi eylemlerine devam ederler" diyor prof. Nevzat Tarhan.


    Bir General ezan sesi veya başörtüsü gibi dini simgelerden rahatsız olabilir.

    Bir General İlahi okuyan çocuklardan, Hz. Peygamberin doğum haftası aktivitesinden rahatsız olabilir.

    Bir General Türk olmayan unsurlardan, Ermeni veya Kürtlerden rahatsız olabilir.

    Bir General siyasi iktidarın icraatlarından rahatsız olabilir,

    Bir General toplumun dindarlaşmasından rahatsız olabilir,

    Bir General bu rahatsızlığını bir vatandaş olarak dile getirebilir.

    Ancak şunları yaparsa siyaseti kışlaya sokma disiplinsizliğini yapmış olur

    Bu General bu rahatsızlığını askeri kıyafetini çıkarmadan açıklayamaz.

    Bu General bu rahatsızlığını görevinin bir parçası olarak göremez.

    Bu General laikliği sivil din gibi tanımlayıp propaganda yapamaz.

    Son tartışmalardan görüyoruz ki şu generaller disiplinsizdir;

    General Çevik Bir‘in “Siyasete balans ayarı yaptık” demesi

    General İsmail Hakkı Karadayı’nın “Nizamiyeden döndük” demesi

    General Yaşar Büyükanıt’ın “Muhtırayı ellerimle yazdım” demesi

    General Çetin Doğan -Anayasa hukukçusu Osman Can’ın benzetmesiyle-  ‘Güler yüzlü  Frankomuz’ kafasına göre iç tehdit değerlendirmesi yapıp savaş oyunu oynaması ve hatta  Başbakanı fırçalaması ve hatta basını karşısına alıp onlara siyasi  psikolojik savaş propagandası yapması gibi disiplinsiz davranışlar doğal kabul ediliyor.

     

    Planın orijinali gösterilemediğine göre cunta planının gerçekliğine inanmamız gerekir. Herhalde NATO’daki sureti sızdırılmış olmalı ki Genelkurmay net konuşamıyor.

     

    Millet ibretle seyrediyor. Siyasetin reaktif ve zayıf kalması, proaktif olamaması disiplinsiz Generallere hiç bir şey yapmaması hayretle inceleniyor. Benim siyasetin dışında bir kimse olarak gördüğüm bu gidişle 22 Temmuz 2007 seçimlerinde %10-20 lik tepki oylarının Saadet Partisi’ne kayacağı şeklindedir. Ömer Vehbi Hatipoğlu’nun Ruhat Mengi programında ki yaklaşımı, öz ve çarpıcı konuşması bu görüşü destekledi.

    Kışlaya siyaseti sokan bir General örneği Doğu Silahçıoğlu

    Aşağıda vicdanlı bir okuyucumun bana yazdığı askerlik hatırasını size aktarıyorum.

    “Zaman, 2000 yılı Temmuz ayı. Yer, 2000-7. dönem tertip bedelli askerlerin silah altına alındığı Samsun'daki Sıhhiye Taburu. O sırada Garnizon komutanı Türkiye'nin 28 Şubat sürecinden de tanıdığı Gen. Doğu Silahçıoğlu.

    Kendisinin düşünce ve duruşunu bilenler zaten biliyordu, ama bilmeyenler bu süre içinde iyice öğrendi. İlk günlerden birinde bölükleri denetlemeye geldiğinde, önce her komutan gibi askerin yanaşık düzendeki duruşunu, komutlara yüksek sesle cevap verilmesi gibi konuları vurguladı. Tam o sırada öğle ezanı okunmaya başladı.

    Ve kendisi "bakın, duyuyor musunuz, ses nasıl buraya kadar geliyor, bu sesi bastıracak kadar bağıracaksınız!". Dediğim gibi, bilenler bildiği için bu sürpriz bir söz değildi, ama biraz hoşgörülü bir yaklaşımla "espri yapıyor canım" ile de geçiştirenler olmuştur. Ama o dönem askerlik yapanların bu şahsın esas yüzünü görmeleri için ilerleyen günlerde sıhhiye okulunun konferans salonunda yapacağı konuşmayı dinlemeleri gerekecekti.

    Oldukça sıcak ve boğucu bir gün herkes, Gen. Silahçoğlu'nun konuşma yapacağı gerekçesi ile okulun konferans salonuna götürüldü. Merkezine bu milletin İslam gerçeğinin reddiyesini ve Atatürkçülüğü aldığı konuşmasında Silahçıoğlu, Kur'an ve Sünneti açıkça ve hakaretamiz ifadelerle yalanlamış, Kutsal Kitaptaki ifadeleri sözüm ona çürütmeye çalışmış, İslam'a ait ne kadar kavram varsa aşağılamıştır. Ülkedeki sorunların kaynağını din olgusuna bağlayan konuşmacı adeta din, tarih, siyaset, sosyoloji, psikoloji, linguistik konularında uzmanmışçasına hüküm beyan etmiştir.

    Dini reddeden bu yaklaşımında sorunun Atatürkçülükten uzaklaşmaktan kaynaklığını ve çözümün Atatürkçülükte olduğunu söylerken aslında Atatürkçülüğü bir din olarak ihdas ettiğini fark etmemiştir. Bu duygularını konuşmasının sonunda adeta bir tanrıya övgü, bir peygambere na't gibi kaleme aldığı Atatürk' hitaben bir "şiir" ile de ifşa etmiştir.

    Konuşması sırasında dinleyiciler arasında ciddi rahatsızlık duyulmuş, ancak askeri düzende tepki vermenin mümkün olmaması nedeni ile insanlar kutsal değerlerine yönelmiş bu cahilce ve hakaret dolu ifadelere sabretmek zorunda kalmıştır. Nihayet bazı dinleyiciler sıcak gerekçesiyle salondan ayrılmaya başlamışsa da ayrılanların sayısı artınca Silahçıoğlu çıkışları yasaklamıştır.

    Hadise, belki sizin şahit olduğunuz veya size anlatılmış onlarca olaydan biridir. Ama dediğim gibi bunu paylaşmayı vicdani bir sorumluluk olarak gördüğümden size anlattım.”

    Stratejik hedef için Atatürk’ün Selanikteki evini bombalayan stratejik hedef için Başbakan ve iki bakanı idam eden ve subaylarının yarısını 27 Mayıs’ta tasfiye eden,

    Stratejik hedef için 1980’de askeri darbenin olgunlaşmasını bekleyip 2000 üzerinde daha gencin ölmesini sağlayan ve 17 yaşındaki çocuğun yaşını büyütüp idam eden,

    Stratejik hedef için Ali Kalkancı ve Fadime Şahin üzerinden irtica tehdit algısı oluşturma propagandası yapan,insanların sokağa dökülmesi ve katliam yapma planı yapan,

    Stratejik hedef için siyasi talebi olmayan dindar 2000 e yakın subayı 28 Şubat döneminde disiplinsiz suçlaması ile yargısız infaz eden,

    Stratejik hedef için Koç müzesinde çocukları havaya uçurmayı planlayan

    Disiplinsiz ve zalim bir kısım generallerden cami bombalama vicdansızlığını beklemek çok akla yakın duruyor.

    Bu disiplinsiz generalleri temizlemek çok kolay askeri birliklerin akaryakıt ödemeleri takip edilse kamu harcaması denetlense neler çıkar görürüz.

    Genelkurmay Başkanlığı kurum içinde cuntacılık yapanları cunta planlarını sızdıranlar kadar arama ve inceleme çabası içinde olmazsa TSK yıpranmaya devam edecektir. Bu disiplinsiz generaller Orduyu yıpratıyorlar bugünkü siyaset temizlemese gelecek siyaset temizleyecek. Cunta bilgilerini sızdıran subayın yaptığı disiplinsizlik ise cunta planını yapanın yaptığı bin misli disiplinsizlik değil mi?

    9 yaşındaki Gizem’in yırtık bota isyanı kadar özgürlüğümüzü kısıtlayanlara ve laikliği sivil din olarak sunanlara demokratik tepki vermezsek bu cuntacı subaylar hiç bir şey olmamış gibi eylemlerine devam ederler ve toplumun değerlerini düşman olarak görmekten vazgeçmezler.

    Vicdan sahipleri yukarıdaki örnek gibi bildiklerini anlatmazlarsa yarın ‘Tarih vicdanı’ ve  ‘İlahi vicdan’ önünde ne diyeceklerini şimdiden düşünsünler diyorum.

    Prof. Nevzat Tarhan - Haber 7
    ntarhan@gmail.com

    --
    Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
    Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
     
    Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
    kurtulusyolu99@gmail.com
    bahadirserhad@gmail.com
    forevermirza@gmail.com
     
    Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
    Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
    Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
    adresinde bu grubu ziyaret edin

    [anadoluhaber:37625] TSK'da değişecek!

    Posted: 03 Feb 2010 07:31 AM PST

    Emekli Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Türk Silahlı Kuvvetleri için son dönemde söylenenlerden üzüntü duyduğunu, ancak TSK’nın değişmek zorunda olduğunu söyledi.

    “Her şey değişirken, TSK’da değişecek. Bu işlerden korkmamak lazım” diyen Özkök, değişimin yönünü de “Dünya sahnesinde kendinizi nereye layık görüyorsanız, oraya ulaşmaya çalışmak lazım” diye gösterdi.

    Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz

    --
    Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
    Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
     
    Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
    kurtulusyolu99@gmail.com
    bahadirserhad@gmail.com
    forevermirza@gmail.com
     
    Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
    Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
    Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
    adresinde bu grubu ziyaret edin

    0 yorum:

    Yorum Gönder

    Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.