ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ | |
- Emekli Bir generalden SIKI yorumlar...
- [anadoluhaber:37758] AÇ İNSANA ÖZGÜRLÜK
- TBMM'DE GÖRDÜKLERİMİZ - AHMET BERHAN YILMAZ - HAFTALIK YAZI
- [anadoluhaber:37757] ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ
- [anadoluhaber:37759] DEMOKRAT PARTİDE İŞLER FENA HALDE KARIŞIK DURUMDA VERDİĞİM LİNKİ TIKLAYIP OLAYLARA GÖZ ATIN...
- [anadoluhaber:37756] Arkadaşlar bugün www.haberanaliz.net de önemli haberler var. İşte bazıları:
- FW: Komplo paronayası...
- Cuvalci General....Fatih Çekirge - Hürriyet
- Fw: Taraf gazetesinin internet sayfasındaki künyeye bakınca
Emekli Bir generalden SIKI yorumlar... Posted: 09 Feb 2010 10:16 AM PST Emekli Bir generalden SIKI yorumlar.. Her şey 1991 yılı başında ABD'nin Körfez saldırısıyla baş ladı. ABD, Bağdat'a yürümedi. Bunun yerine Irak'ın kuzeyinde bir Kürt isyanı kışkırttı. Arkasından, Irak Ordusunun 36 enlemin kuzeyine geçmesini önleyerek buradaki Kürt oluşumunu güvence altına aldı. ABD'nin planı şuydu: Önce Kuzey Irak'ta bir Kürt Devleti kurmak ve sağlamlaştırmak, sonra Irak'ı tümüyle işgal etmek. Kuzey Irak'taki yeni devleti Türkiye'nin güneydoğusu,Suriye'nin doğusu ve İran'ın batısından koparacağ ı parçalarla birleştirerek Büyük Kürdistan'ı,yani ikinci İsrail'i kurmak. Bu projenin ismini biliyorsunuz: Büyük Ortadoğu Projesi (Cumhurbaşkanı ve Başbakanımız bu projenin resmi eş başkanlarıdır) Türkiye'deki bu hükümetler, İncirlik'e yerleşen Çekiç Güç'ün görev süresini uzatarak ABD'nin Kuzey Irak'taki Kürt oluşumunu desteklemesine yardımcı oldular. TSK, bu süreçte Kuzey Irak'taki oluşum üzerinden Türkiye'nin bölünme tehlikesini erken algıladı ve ABD ile karşı karşıya gelinmesinin kaçınılmaz olduğ unu da farketti. İlk Olay: Torumtay'ın istifası . Özal'ın, "kuzeyden Irak'a girme" emrini uygulamamak için Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay istifa etti. Böylece TSK, Amerikan planlarında rol almaya direneceğinin ilk işaretini vermiş oldu. O andan itibaren TSK'ya karşı ABD "tetik" düşürmeye karar verdi. "Ergenekon" tertibinin planlanmaya başlanması, o zamandır. Sovyet tehdidine karşı kurulmuş olan Özel Harp Dairesi (ÖHD) Amerikan güdümündedir ve Sovyetler yıkıldığı için tehlike ortadan kalkmıştır. Şimdi tehdit, Kuzey Irak'taki ABD varlığından gelmektedi dolayısıyla, "ABD güdümündeki" ÖHD, "ABD'den gelen bir tehdide karşı" kullanılamaz. Geçmişteki kontrgerilla eleştirileri TSK'da zaten belli bir rahatsızlık yaratmıştı. Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, ÖHD'i yeniden örgütledi, ismini Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) olarak değiş tirdi. Yıl 1991. ÖKK'nın PKK'yı hedef alması ve Kuzey Irak'ta kurulan devlete karşı tavır alması, Amerikan denetiminden kurtulma çabasının başlangıcıdır. "Tugay" düzeyindeki ÖKK, "tümen" düzeyine çıkarıldı. Ankara'da ÖKK için yeni bir eğitim tesisi yapımına başlandı ama ABD bundan çok rahatsız oldu, "kullandığı" pek çok kişi aracılığ ıyla, tesis inşaatında yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla mesnetsiz davalar açılmasını sağladı, ÖKK eğitim tesislerinin yapılmasını uzun süre felce uğrattı. ABD'nin Kuzey Irak'taki planlarını bozan bir planı uygulamakta olan Org. Eşref Bitlis, Amerikan Çekiç Güç helikopterlerinin PKK'ya silah ve malzeme attığını saptadı ve bunu bildirdi. Org. Eşref Bitlis, Jandarma Genel Komutanı olarak, Amerika'nın Türkiye'nin toprak bütünlüğünü hedef aldığını gördüğü, bu tehlikeyi önlemek amaçlı, savunmaya yönelik bir strateji geliştirdiği için Amerika tarafından derhal "hedef"e seçildi. Org. Bitlis helikopterle Kuzey Irak'a giderken, bu yolculuk önceden ABD'ye haber verilmiş olmasına rağmen iki Amerikan savaş jeti yakın uçuş yaparak oluşturdukları vakumla helikopteri düşürmeye çalıştılar ama deneyimli helikopter pilotunun dalış manevrasıyla bu girişim sonuç vermedi. Bu saldırıdan hemen sonra telsizle Amerikalılara helikopterde orgeneralimiz olduğu tekrar bildirildi ama Amerikan savaş jetleri saldırıyı tekrarladılar. Helikopter pilotu büyük bir çabayla yeniden dağların arasındaki derin vadilere dalarak kurtulmayı başardı. CIA tarihinin en önemli suikastlarından birisi 17 Şubat 1993 günü gerçekleşti:Uçağına yapılan sabotaj sonucunda Org. Bitlis şehit edildi. Ağustos 1994'de Genelkurmay Başkanı olan İ smail Hakkı Karadayı döneminde Eşref Bitlis Planı "uygulandı" ve Kuzey Irak'a Çelik Harekatı yapıldı.35 bin Mehmetçik Mart 1995'de Kuzey Irak'a girdi. Kuzey Irak'a giren TSK, ABD'nin "egemenlik alanı"na da girmiş oldu. Bölge ABD ordusunun işgali altındaydı. ABD'nin Foreign Affairs, Foreign Reports, Mediterranean Quarterly ve Joint Forces Quarterly gibi "yarı-resmi" organlarında "Türk komutanlar hizadan çıktı", "Türk Ordusu ABD-Türkiye ilişkilerini bozuyor" türünden görüşlere yer vermeye başladılar. Çelik Harekatı öncesinde CIA'nın Moskova İstasyon Şefinin CNN televizyonunda Türkiye'nin '"karışacağını" dünyaya şöyle ilan etti: "Önümüzdeki dönemde dünyanın en çok karışacak ülkesi Türkiye'dir. Şu anda Türkiye, gizli servislerin gündeminde ilk sıraya yerleşmiştir." Gazi Mahallesi olaylarından birkaç gün önce, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Holbrooke, Türkiye'nin Kuzey Irak sınırında yaptığı yığınağı durdurmak istediklerini şu "ifadelerle" belirtti: "Kuzey Irak sınırına asker yığıyorsunuz. Önümüzdeki günlerde terör olaylarının artma ihtimali var. Oraya yapacağınız bir harekatta dikkatli olmanızı tavsiye ederim. CIA Şefinin ve Holbrook'un "haber verdiği gibi",12 Mart 1995 gecesi İstanbul'da Gazi Mahallesi olayları baş ladı. TSK bu tehditi önemsemedi ve Çelik Harekatı yapıldı. NATO tarafından, üye ülkeleri komünizmden korumak için kurulan kontrgerilla (diğer adları Gladio ve SÜPER NATO) örgütleri, İtalyan savcının ispatladığı gibi, CIA tarafından yönetiliyordu ve esas görevleri bu ülkelerdeki hükümetlerin ABD kontrolünden çıkmalarını önlemekti. Türkiye'de ÖHD de kontrgerilla ile bağlantılıydı.1991 yılında Özel Harp Dairesi'nin Özel Kuvvetler Komutanlığına (ÖKK) dönüştürülmesi aslında bir "ulusallaştırmaydı" ABD bu kuruluştan dışlanıyor ve hedef, Kuzey Irak'tan yöneltilen tehdite karşı mücadele olarak tanımlanıyordu. ABD, "kontrgerilla yapılanmasında TSK yerine polisi koyma" denemesine girişti. 1973'den beri İçişleri Bakanlığ ı içinde örgütlenen "İslamcı Cunta", artık "Fethullahçı Gladio" olarak kontrgerilla içinde TSK'dan boşalan yeri alıyordu. Fethullahçı Gladio nun ilk büyük organizasyonu da 1995 Gazi olayları. ABD ordusu, özellikle Çekiç Güç, Irak'ın kuzeyinde 7500 "CIA Peşmergesi"nden oluşan bir askeri güç örgütlemişti. Eylül 1996'da, Eşref Bitlis Planı gereğince Barzani, Türk Genelkurmayının yönlendirmesi sonucu Saddam yönetimiyle işbirliği yaparak CIA Peşmergelerini dağıttı. 200'e yakın ölü veren CIA Peşmergeleri, ABD tarafından Guam Adası'na taşındı. ABD kaynakları, bu harekatı "ABD'nin Vietnam'da sonraki en büyük yenilgisi" olarak değerlendirdi. Bu harekattan 20 gün önce bir tuğgeneral, Aydınlı k dergisine bir demeç vererek Eşref Bitlis'in uçağının ABD'ye bağlı Gladio görevlileri tarafından düşürüldüğünü açıkladı ve dergi de 25 Ağustos 1996 tarihli sayısında bu haberi yayınladı. TSK, Çelik Harekatını Başbakan Çiller'e haber vermeden gerçekleştirmişti çünkü Çiller'in ABD'ye "örgütsel" bağlılığı TSK tarafından biliniyordu. 28 Şubat harekatının en önemli başarısı, Fethullah Hocaya indirdiği darbe o Fethullah Hoca kaçıp ABD'ye yerleşti. Mayıs 1997 YAŞ toplantısında "160 subayın irtica bağlantısı nedeniyle orduda atılması", başbakan Erbakan'a onaylaması için" dayatıldı". Bu uygulama, ordu içindeki Gladio'yu yani ABD görevlilerini temizlemek anlamına geliyordu çünkü kontrgerilla, artık Fethullahçı Gladioydu. 28 Şubat kadrosu içinde "ABD'nin Truva Atı olan bir de general vardı:Çevik Bir. Çevik Paşa da hemen sonra TSK tarafından sessizce tasfiye edildi ve sadece bu nedenle bile, "İrtica", 2002 yılı sonuna kadar iktidara el koyamadı. 1994-1998 arasında genelkurmay başkanı olan Org. Karadayı şunları yaptı: ABD ve NATO yuvalanmasını, yani kontrgerillayı genelkurmay karargahından çıkardı. Özel Kuvvetlerin ulusal amaçlar için kullanılmasına yönelik önlemleri geliştirdi. Özel Harp subaylarımızın Çin'in Uygur bölgesinde ve Çeçenistan'da "kullanılmasına" engel oldu. 1998 yılında genelkurmay başkanı olan Org. Kıvrıkoğlu ABD'nin bölge ülkeleri için tehdit oluşturduğunu "açık bir dille" belirtti. Kıvrıkoğlu, Washington ziyaretini iptal etti ve NATO döneminde "ABD'yi ziyaret etmeyen ilk ve tek Genelkurmay Başkanı" olarak tarihe geçti. Kıvrıkoğlu, "28 Şubat'ı BİN YIL sürdürmeye kararlıyız"diyen komutandı. Demek istediği aslında, "ABD tehdidine karşı, bin yıl da sürse direnilecek" olduğuydu. Mesajı alan ABD, aynı sözcüklerle yanıt verdi: BİN YILIN MEYDAN OKUMASI (MILLENIUM CHALLENGE 2002) ! ABD, "bu" isim altında, 24 Temmuz 2002'de Nevada çölünde Türkiye'yi işgal tatbikatı yaparak "gözdağı" verdi. Bu, "ABD tarihinin" en büyük askeri tatbikatıydı. ABD'nin yarı resmi ajansı olan ASSOCIATED PRESS, "tatbikatın Türkiye'yi işgal senaryosu üzerine kurulu olduğunu" açık açık yazdı. Tatbikat senaryosu alabildiğine ilginçti. Assoc. Press'egöre, tatbikatın resmi senaryosu şu şekildeydi: Türkiye'de bir "deprem" oluyor (!) ve TSK, karışıklığı önlemek için yönetime el koyuyordu. Bunun üzerine ABD Deniz Kuvvetleri önce Kıbrıs'ı kuşatıyor ve "96 saat içinde" "hedef ülkeyi" iş gal ediyordu. "96 saat", TSK'nın bir dış saldırıya karş ı hazırlanması için gerekli olan minimal süredir ve bu süre, TSK tarafından "kozmik sır" düzeyinde saklanıyordu (saklandığı sanılıyordu ). Tatbikatta işgal süresi olarak "96 saat" seçilerek, "hedef ülkenin Türkiye olduğu", "anlayan kişilere" anlatılıyordu. O dönemde Dışişleri Bakanı olan Gül, 2 Nisan 2003 günü ABD Dışişleri Bakanı Powell ile Ankara'da 2 sayfa 9 maddelik bir "gizli anlaşma" yaptığını itiraf etti. Gül, anlaşma içeriğini "açıklayamayacağını", "gizli olduğunu" söyledi. 13 Temmuz 2003'de Doğu Perinçek bu gizli anlaş manın maddelerini açıkladı. Birinci madde: "TSK ve ÖKK 4 ay içinde Kuzey Irak'tan çekilecek" şeklindeydi. Gül'ün yaptığı bu gizli anlaşmadan 3 ay sonra, ABD ordusu "Türk askerinin başına çuval geçirdi". "Çuval geçirme" eylemi, gizli anlaşmanın uygulanması için bir "ihtar"dı. Başbakanımızın o günlerde kullandığı "Müzik notası vecizesi, yine, "anlaşmanın uygulanması gerektiğine" ilişkin TSK'ya yönelik bir uyarıydı. "Biz anlaşma yaptık, Kuzey Irak'tan çık artık" diyordu Başbakan, TSK'ya. ABD Savunma Bakanı Rumsfeld'in, "Çuval olayı"ndan sonra Başbakan Erdoğan'a gönderdiği mektupta şöyle deniyordu: "TSK (ÖKK kastediliyor) Kuzey Irak'ta sizin bilginiz haricinde eylemler yapmaktadır" Rumsfeld, çuvalı "Erdoğan'ın değil", "TSK'nın başına geçirdiklerini" böylelikle anlatarak Başbakan Erdoğan'ın "içini rahatlatmak" istiyordu. Ulusal devlet ve Kemalizm karşıtı açıklamalar yapan, Milli Egemenlik ve Milli Güvenlik kavramlarının "artık geçersiz olduğu" açıklamalarını yapan Org. Hilmi Özkök, böylece, tarihe "başına çuval geçirilen komutan" olarak kaydedildi. Buna ses çıkarmadı, böylece "Ergenekoncu" olarak suçlanmaktan kurtuldu. "Başına çuval geçirilmesi"ne ve Kuzey Irak'tan çıkarılmasına rağmen "akıllanmayarak" sınır ötesi harekatta ısrar eden TSK'ya karşı, Org. Torumtay zamanından beri hazırlanmakta olan organizasyon artık açığa çıkarılacaktı ve düğmeye basıldı. "ABD'ye direnen 5 Genelkurmay Başkanı" ve destekleyici tüm unsurlar "Ergenekon çetesi" olarak suçlanacaktı. Suçlama belgeleri aslında çoktan hazırdı, ama Org. Özkök "Ergenekoncu olmadığından", onun görev süresince organizasyon "uykuya" yatırılmıştı. Organizasyonun uykudan uyandırılmasının ilk işareti Org. Büyükanıt'a karşı kullanılan "Şemdinli olayı"dır. O günlerde, Büyükanıt "çete kurmakla" suçlandı fakat sonuç alınamadı. Fehmi Koru, "Taha Kıvanç" imzasıyla Yeni Şafak gazetesinde yayınlanan 30 Nisan 2001 ve 1 Mayıs 2001 tarihli yazılarında "Yeniden kurulsun diye hakkında rapor hazırlanan Ergenekon, çok kapsamlı, bir partiyle irtibatı bulunmayan, 'devleti yapılandırma' amaçlı bir örgüt" demektedir. Koru, yazısında 24 sayfa olduğunu söylediği bu dokümanın sonunda yazanın adının bulunduğunu da belirtmektedir. Ne var ki, şimdi bu masum tanımlamadan vazgeçilmesi, daha büyük ve kapsamlı bir düzeneğin çalıştırılması zorunludur. Bu günümüzde devam eden Ergenekon davasıdır. ABD'nin belirli-belirsiz "her tür" desteğiyle iktidara gelen AKP, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında ABD'ye "sorun çıkarmadan" eş başkanlık yapabilmek için, başta TSK olmak üzere tüm ulusalcı güçleri saf dışı etmek zorundadır. Plana göre, bu dava sürecinde komutanlar yıldırılacak ve "1991 öncesinde olduğu gibi" ABD ile tam uyumlu olarak görev yapmaları sağlanacaktır. AB'nin de "bir kriter" olarak dayattığı gibi, TSK "sivil otoriteye" tabi olacak, kendisine Atatürk tarafından verilmiş olan "ulusal bütünlüğü ve laik cumhuriyeti koruma" görevini unutacaktır "AKP sivil darbe ile değil, seçimle geldi" itirazı yapacak olanlara da şunları söylemeliyim: CIA'nın yan kuruluşu Rand Corporation'un yayın organlarında ve ABD strateji merkezlerinin hazırladıkları raporlarda şöyle deniyor: "ABD artık ANAP ve DYP gibi partilerle Türkiye'yi kontrol edemez, Fazilet Partisi'nin başına yenilikçi kanadın geçmesi, Tayyip Erdoğan'ın Başbakan , Abdullah Gül'ünde Dışişleri Bakanı olması halinde ABD Türkiye'yi kontrol altında tutmaya devam edebilir." 20 Ekim 1996, Abramowitz: "Erdoğan, Erbakan'ın yerini almalıdır" (bu tarih, 3 Kasım 2002 seçimlerinden 6 yıl öncesidir !) | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:37758] AÇ İNSANA ÖZGÜRLÜK Posted: 09 Feb 2010 10:08 AM PST | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
TBMM'DE GÖRDÜKLERİMİZ - AHMET BERHAN YILMAZ - HAFTALIK YAZI Posted: 09 Feb 2010 08:11 AM PST TBMM'DE GÖRDÜKLERİMİZ AHMET BERHAN YILMAZ Geçenlerde TBMM'de hepimizi üzen, kahreden bir kavga meydana geldi. Kavgada sadece kendilerine oy verenlerin değil bütün milletin temsilcisi, vekili olarak ve vatanı, milleti mutlu etmek, refaha kavuşturmak için orada bulunan bir sürü adamın birbirine girdiğini, hakaret, küfür ettiğini ve yumruklaşmaya kadar giden kavgaya giriştiklerini izledik. Üzüldük; İsmindeki Büyük ibaresini Büyük Türk milletini temsil ettiği için alan bu meclisi özellikle bazı Uzak Doğu ülkelerinde sıklıkla meydana gelen ve video komedi kanallarında, sanki biz de hiç olmazmış gibi gülerek izlediğimiz ülkelerin meclisine benzettikleri için üzüldük. Şaşırdık; kavga edenlerin seçim meydanlarındaki konuşmalarını hatırladık. Toplumsal huzurdan, toplumsal mutabakattan, hoşgörüden, sabırdan, dinden, imandan, vatan millet sevgisinden bahsettiklerini hatırladık ve aslında ne için kavga ettiklerini anlayınca kahrolduk. Gördük; birbirine acımasızca hakaret eden, yumruk sallayan ve belki de o an imkân olsa birbirine öldüresiye vuracak olan iki parti mensuplarının da aslında her açıdan aynı olduklarını ve iyilikte değil de kötülükte nasıl buluşabildiklerini gördük. Nefret ettik; kavga edenlerle, onları ayırmaya çalışanlara bakınca kardeşi kardeşe vurduran bu siyasi hırstan, kinden, çekememezlikten iğrendik. Fark ettik; her iki partinin mensuplarının da kendilerini, kendi hırslarını ve kinlerini; bağlı olduklarını iddia ettikleri birçok değerden üstün tuttuklarını fark ettik. Milli ve manevi değerler açısından aynı yapıda insanlardan oy alan partilerin, bu değerler ortaya gelince bir araya gelip millet adına ortak tavır sergilemeleri, mücadele etmeleri gerekirken birbirine girerek, kavgaya tutuşmaları, çözmeleri gereken bir sorun üzerinden kavga etmeleri, böylesi olayın kahramanları olmaları aklıselim her insanı üzmüştür sanırım. Sonuçta bu kavgada kim haklı, kim haksız veya bu kavgayı kim başlattı, kim bitirdi meselenin en son düşünülecek tarafıdır, çünkü bu olayda her iki taraf ta haksız ve suçludur. Bizleri üzen diğer bir nokta da tek bir hareketleriyle olayları başlamadan bitirecek güce sahip her iki parti başkanının da olaya seyirci kalmaları ve bu tavırlarıyla olayı sanki de onaylamış olmalarıdır. Ben bu olay sebebiyle toplum içinde mutlu olan, kavgaya karışanları onaylayan, hak veren ve destekleyen herhangi bir kişi ile karşılaşmadım. Çünkü hepimiz çok iyi biliyoruz ki bu kavga siyasilerin şahsi kavgasıdır. Bu kavga ne millet adına, ne vatan adına, ne başörtüsü adına ne de Peygamber Efendimiz adına yapılmıştır. Bu kavga siyasi hırs, kişisel nefret ve siyasilerin içlerini yakan kavuran kin sebebiyle meydan gelmiştir. Bu kavgaya karışan, kendini ortaya atan ve sebep olanlar da iyi bilsinler ki onların gözlerindeki hırsı, kini, nefreti hepimiz gördük ve bu kişiler toplum vicdanında birer birer yargılanmaktadırlar. Bütün bunlar göz önüne alındığında; her iki tarafında düştükleri bu acınası ve iç acıtıcı durumdan çıkabilmeleri ve bu millete borçlu oldukları makamlarını temize çıkarabilmeleri için, önce tövbe etmeleri sonra da bu milletten özür dilemeleri gerekmektedir. Bu kadarcık iyi niyet gösterisini de bu millet hak ediyordur sanırım. AHMET BERHAN YILMAZ | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:37757] ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ Posted: 09 Feb 2010 07:21 AM PST
| |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Posted: 09 Feb 2010 06:12 AM PST DEMOKRAT PARTİDE BİRARİP ÇALIŞMALAR BÜTÜNÜ DEVAM EDİYOR KIRAT ŞAHLANACAĞI YERDE NALLARI DÜŞMÜŞ, TÖKEZLEYEREK GİDİYOR İŞTE O HABERLERİN YER ALDIĞI BLOĞ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:37756] Arkadaşlar bugün www.haberanaliz.net de önemli haberler var. İşte bazıları: Posted: 09 Feb 2010 06:03 AM PST tüketici sabit hattını iptal ettiriyor başbakan grubunda konuşuyor tevfik diker 28 şubat sürecini anlattı otizm riski annenin yaşıyla bağlantılı nazım la küba da erdoğan baykaldan tazminat kazandı trafik cezalarına abd modeli geliyor daha nice haberler var, tıklayın, okuyun.....saygılarımla... Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Posted: 09 Feb 2010 05:12 AM PST 'Komplo paranoyası' bile az! Hükümet yandaşı olmayan gazeteler, TEKEL işçilerinin mücadelesi karşısında, "habercilik kriterlerini" değiştirmek zorunda kaldılar. İşçi ve emekçi taleplerinde bir haber değeri bulmayan pek çok gazete ve TV kanalının habercileri ve yönetmenleri artık, "TEKEL işçileri ne yapıyor, ne diyor"a işaret etmeden açıp kapatamıyorlar haber programlarını. Bazı gazeteciler, "Artık işçi sınıfı ve işçi sınıfı mücadelesi öldü diyorduk ama TEKEL işçileri bu görüşümüzü çürüttü" diye itiraflarda bile bulunuyorlar. Sadece basın da değil; CHP ve MHP de kendi özelleştirmeci tutumlarına ve emek mücadelesi karşısındaki utanç verici umursamazlıklarına karşın, TEKEL işçisinin bugüne gelmesinde kendi günahlarına bakmadan TEKEL işçisine "destek" vermektedir. Bugün sermaye medyası ve politikacıları cephesinden TEKEL işçilerine olan ilginin nedenleri farklı olabilir. Kimi tiraj ve reyting kaygısıyla, kimisi hükümete muhalefet etmesi nedeniyle, kimisi kendine göre özel sayılacak nedenlerle TEKEL işçilerinin mücadelesine ilgi, hatta yakınlık duyabilirler. Ama bunlar, TEKEL işçilerinin mücadelesinin kamuoyu gündemini ve özel olarak da siyasetin gündemini son bir buçuk aydır belirleyen en önemli etken olması gerçeğini değiştirmez. Dahası basın ve sermaye cenahındaki partilerin TEKEL'e ilgisini, TEKEL işçilerinin mücadelesinin yarattığı baskı ortaya çıkarıp biçimlendirmiştir. Üstelik de bu politik arenayı bu ölçüde etkileyip değiştirmek, AKP Hükümeti'nin hükümet imkanlarına ve elindeki devasa medya gücüne dayanarak gündemi; "Arınç'a suikast", "Yeni bir darbe hazırlığı planı" "Kozmik odalara baskın" gibi son derece medyatik konular üstünden yönlendirme gayretlerine karşın, TEKEL işçileri politik gündemi belirleyebilmişlerdir Windows 7: Size en uygun bilgisayarı bulun. Daha fazla bilgi edinin. Windows 7: Size en uygun bilgisayarı bulun. Daha fazla bilgi edinin. | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Cuvalci General....Fatih Çekirge - Hürriyet Posted: 09 Feb 2010 03:11 AM PST Değerli Arkadaşlar, Ray Odierno isimli bu Türk düşmanının ABD Savunma Bakanı tarafından Türkiye'ye getirilmesi rastgele bir olay değildir. Burada önemli kasıt ve mesajlar var. ABD'nin dünya üzerindeki askeri yapılanmasından daha önce bahsetmiştim. 10 adet Müşterek Komutanlık olduğunu söylemiştim. ABD'nin planlamasına göre, Türkiye, halen karargahı Belçika'da olan ABD Avrupa Komutanlığı (EUROCOM)'nın sorumluluk alanı içindedir. Ray Odierno denen adam ABD'nin Merkez Komutanlığı (CENTCOM)'na bağlıdır. CENTCOM'un sorumluluk alanı ise Ortadoğu, Afrika ve Arap yarımadası, İran ve Afganistan dahil olan bölgedir. Herhangi bir ülkeye giden ABD Savunma Bakanları, kendilerine göre parselledikleri dünyanın o bölgesinden sorumlu Müşterek Komutanı da beraber götürürler. Bu adamın getirilmesinde 2 mesaj var diye düşünüyorum. Birincisi, bizim eş başkan efendinin kendi ile aynı kafa yapısına sahip kankası bush'la birlikte can-ı gönülden desteklediği GBOP' göre; Türkiye parçalanacak ve bir bölümü, ABD'nin 1993'den beri kuruluş çalışmalarını yürüttüğü, 1996 yılında tamamlamayı planladığı, ancak liboş takımı, ABD'nin Türkiye'deki yandaşları, memurları ve reayasının büyük desteğine rağmen, Türk Özel Kuvvetlerinin engellemesi nedeniyle bugüne kadar başaramadığı sözde kürdistan'a dahil edilecek şekilde çalışmaları biliyoruz. İşte, ABD Savunma Bakanı, artık GBOP gereği Türkiye ile ilgili sorumluluğun ABD Avrupa Komutanlığı'ndan alınıp ABD Merkez Komutanlığı'na verileceğini ve parçalanmanın kaçınılmaz olduğu mesajını vermek istiyor. İkincisi ise, Tarihimizde bir kara leke olarak yer alan çuval olayı nedeniyle, Türkiye üzerinde psikolojik harekat uygulayarak bu adamı yanında getirip bir de bize ağırlattırıyor. Bu adamı ağırlayanları, Tarihi'nin farkında olmayıp Gülhane Parkı'nda seyran eyleyen ve bu nedenle bu adamla bir araya gelip yiyip içenleri lanetliyorum ve kınıyorum. Haydar ATEŞ
Bu yüzden peşmerge ihbar etmişti... İhbar gelince komutan emri verdi:
* Yakalayın. Direnirlerse ateş açın...
Ve kısa süre sonra askerler karargâhı bastı... Direniş olmadı. Teslim oldular. Yere yatırdılar. Ellerini arkadan bağladılar. Ve başlarına çuvalı geçirdiler... Ben o günü unutamam. O fotoğrafları unutamam. Türk askerlerinin o hali hafızamın en kuytu yerlerinde birer hortlak gibi saklanır. Türk özel harekât timini başlarında çuvalla peşmergelerin önünden geçirten ABD'li komutanın adı Ray Odierno'dur... Emri o vermiştir. Ve Türkiye'nin uyarısına rağmen bir süre de askerlerimizi sorgulatmıştır... Bu o zaman Barzani ve Talabani'ye verilmiş "Siz Türklerin kırmızı çizgisinden korkmayın biz buradayız" mesajıydı... Görüntülü güvenceydi...
İşte şimdi ABD o generali Ankara'ya gönderdi. Gelme sebebi şuydu:
"PKK'nın silahsızlandırılması operasyonunu yürütmek. Türkiye'yle istihbarat paylaşmak." Ne garip ve ne acı değil mi?
ABD yönetimi sanki başka komutan yokmuş gibi onu gönderiyor.
Ve hafızamızdaki o hortlağı ayaklandırırcasına, yüzümüze vururcasına o general karşımıza dikiliyor. Örneğin Genelkurmay ya da Dışişleri Bakanlığı "O isim konusunda milletçe hassasiyet var başka bir komutan gönderin" demiyor... Ve o general hiçbir şey olmamış gibi Ankara'da geziyor. Yemek davetleri veriyor. Yalnızca İçişleri Bakanı değil, CHP'den Onur Öymen, MHP'den Oktay Vural da o generalle "dostluk yemeği" yiyor. İşte ben buna dayanamıyorum. Ve bu manzarayı görünce sormadan edemiyorum.
Acaba bizim bir komutanımız Amerikalı askerlerin başına çuval geçirtseydi, bırakın resmi ziyareti Washington'a turist olarak bile gidebilir miydi?
Ne dersiniz?
Acaba ben mi "ilkel" düşünüyorum...
Yoksa nerdeyiz biz?
Nereye düştük?
| |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Fw: Taraf gazetesinin internet sayfasındaki künyeye bakınca Posted: 08 Feb 2010 02:54 PM PST ----- Forwarded Message ---- From: Murat Özdemir <muratozdemir.67@hotmail.com> Sent: Mon, February 8, 2010 5:34:03 PM Subject: FW: Taraf gazetesinin internet sayfasındaki künyeye bakınca Gönderen : Yobazsevmez Yobazsavar Konu : Taraf gazetesinin internet sayfasındaki künyeye bakınca en altta şu bilgi karşımıza çıkıyor Mesaj : Web Tasarımı - Programlama Sawis Digital Solutions Hasan Çağrıcı -- hasan@cagrici. com Nedir bu Sawis Digital ve kimdir bu Hasan Çağrıcı? Sawis Digital aktif olmayan bir sayfa. Kime ait diye yakından bakıyoruz. Sahibi Hasan Cağrıcı ve Bestekar Şevki Bey Sokak No: 4 Balmumcu İstanbul adresinde ikamet eder görünüyor. Bu adres aslında Hayalevi ya da Artistik adıyla Yapıt adlı reklam şirketinin adresi. Şirket MÜSİAD gözdesi İlhan Soylu ile Bir Dakikalık tişörtleri yapıp satan Necati Beydemir"in reklam şirketi. Bu adresin tarihi bir önemi de var, o da aslında ARTIBİR Reklam İletişim A.Ş. "ne ait olması .. Artık faal olmayan ARTIBİR, Kombassancı Haşim Bayram ile İlhan Soylu"nun ortak olduğu reklam şirketi. Konudan sapmadan devam edelim, doğrudan gidelim... sapmadan, yoldan çıkmadan... Taraf gazetesinin yayın yaptığı internet sitesinin sinyallerini takip ettiğimizde de karşımıza Pusula Bilgi İşlem Ltd Şti çıkıyor. Yani Taraf internet hizmetini "Nevbahar MAH.SUPHİ PAŞA Sokak No17 Haseki İstanbul " adresindeki Pusula firmasından alıyor. Adresleri Güya http://www.pusulabilgiislem.com/ girmeye çalışın bakalım, girebiliyor musunuz? Hayır mı? Internet hizmeti satan bir Firmanın internet sayfasının olmaması çok da normal bir durum gibi görünmüyor. Peki Pusula firması internet işlevini nereden alıyor? Sıkı duruyoruz Teksas"tan .... Yani cemaatin cennet mekanından ... ABD"nin kalbinden... .. ThePlanet.com"dan Peki ThePlanet.com daha başka kimleri ağırlıyor server"larında? Allahın çok ilginç bir lutfu olarak FGulen.com ve FGulen.net adlı cemaat Sitelerimiz de burada Taraf ile birlikte yayın yapıyorlar. Ne hoş bir tesadüf, Ne güzel bir yapılanmadır?. . ne ilginç raslantılar değil mi?... ********************** Teşekkürler Zeynep ***************************************************** Bu arada bütün arkadaşlara sonsuz teşekkürler. Aşağıdaki mesajı daha önce gönderdiğimi hatırlayacaksınızdır. O mesaj ilk gönderilmeye başladığında ATATÜRK'ümüz 6. sırada ve oy sayısı 20 binlerdeydi. Bugünlerde 2. sırada ve 45 bini aşmış durumda. Yine o mesajda belirtildiği gibi birer saat arayla oylamaya devam edebilirsiniz. Tekrar ellerinize sağlık diyor ve teşekkür ediyorum.
http://www.whopopular.com/Ataturk
Arkadaslar, dunya capinda yapilan bu ankette Ataturk'e oy verelim!!! Sonra da VOTE a basin. Anket yeni basladi, diger liderlerden oldukca gerideyiz.1 satte 1 oy verme hakkiniz var. Her saat basi oy vermeniz umidiyle!Haydi! Parmaklariniza kuvvet :)
************************************************************************************************************************BİR SOĞAN SOYULUYOR, YAŞARIYOR GÖZLER,BİR DEVLET SOYULUYOR, ALDIRMIYOR ÖKÜZLER... ************************************************************************************************************************Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır. |
You are subscribed to email updates from ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ To stop receiving these emails, you may unsubscribe now. | Email delivery powered by Google |
Google Inc., 20 West Kinzie, Chicago IL USA 60610 |
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.