Bir İntihar Vakası: Cemaat

Bilindiği üzere size makalelerimi "mutfak" tan sunuyorum, cemaatin ‘"sokak islamcıları" diye hayıflandığı geleceğin öncü nesillerinin içinden, bir çay üzerine konuşulan devrim hayallerinin göbeğinden, cemaat-hükümet kavgasının siyasi yüzünü son dönemde apolitik insanlar dahi tartışırken cemaatin geleceğini oluşturacak "nemelazımcı" olmayan gençliğin gerçeklerini bilmekte fayda var diye düşünüyorum, öncelikle taraf olmadan salt müslüman kesimin bakışını sunmakta yarar var. 

Bir örnek verelim, her akşam evinize gidiyorsunuz, önünüze bir büyük çukur çıktı diyelim, eğer o engeli aşabilirseniz yolunuza devam edersiniz, aşamayacağınızı düşünüyorsanız hiç işin içine girmeden farklı bir yoldan ya da etrafından dolanarak yolunuza devam edersiniz değil mi? Peki, Gülen Hareketinin 20 yıllık bir köklü geçmişi var, büyük bir kitlesi, donanımları, yapılanmaları, planları ve bakın hiç kimse diyemez ki bu hareketin devlete sızma yaptığını bilmiyorduk ya da duymadık, lise yıllarımda Işık Evlerinde kalmış biri olarak esnafların, ailelerin "bu adamlar müslüman yetiştiriyor" samimi nazarıyla yaklaşıp kalplerindeki İslam aşkıyla topyekûn bir hizmet yaptığı aşikârdı, gördüm. Peki, Cemaat neye güvendi de o çukuru aşacağım sanıp büyük bir kavgaya tutuştu? Ve çukura düşüp bitip erimekte olduğunu hala gözlemleyemeyip delice BBC'de Fethullah Gülen'in röportajları, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın açıklamaları, Ekrem Dumanlı'nın son yazısı ve Zaman Gazetesi'nin manşetine taşıdığı AKP’yi % 38 oya düşüren kamuoyu araştırmaları, gördüğümde aklıma hep bu olgu geldi.

Peki Cemaat neden ve neyin savaşını veriyor? Bunu irdeleyelim, bir yaz günü İstanbul Üniversitesi Öğretim üyelerinden bir hocamla Süleymaniye, Lale Bahçesi'nde Cemaat'in birgün ülkeyi teslim almaya geleceği hakkında istişare etmiştik, ben bunun Sayın Başbakan’nın "Demokrasi tramvay gibidir, gitmek istediğiniz yere kadar gider orda inersiniz" sözündeki İslami camianın ve rejimin son noktaya geldiği yani son durakta inildikten sonra "kimin islamı?" savaşını beklerken 17 Aralık Operasyonu patlak verdi. Ve aşağıda okucağınız tabandan kişilerin durumları ve Cemaat'in düştüğü çukur derinleştikçe çırpınışlar yapıyı daha da batırıyor, acil yapılması gereken Fetullah Gülen'in altın vuruşu görmeden Tayyip Erdoğan'la uzlaşıp, hareketi kendi faaliyet alanına almak ve Türkiye’nin siyasi gündeminden çıkmak.
 

Bununla ilgili kendi çabamla bir araştırma yapma gereği hissettim, çünkü hareketin üst kademe kısmı ne denli plan ve proje içinde olsun eğer tabana hükmedemiyorsa refendumda MHP'nin yaşadığı realitenin aynısını yaşamaktan kurtulamıcaklardır. Bakın size bir örnek vereyim geçmiş zamanda İskender Paşa Cemaati’nin etkinliği nasıl bitip tükendiyse, Cemaat te eğer savaşmaya devam ederse aynı trajik gerçekle karşı karşıya gelmekten kurtulamacaktır.

Ankara Hacettepe Üniversitesin’de okuyan bir dostumla görüşüyorum, "Ağabey Ankara’da cemaatin KPSS kurslarında İHH’ya yönelik ciddi bir dezenformasyon yapılıyor diyor." İHH’nın neden isminin İngilizce olduğunu, İHH’nın ilişkileri üzerinde ders aralarında hatta ders bitmeden on dakika öğrencilere dikta ediliyormuş, Aynı şekilde başka kardeşim sölüyor yurtlarda ciddi bir şekilde öğrencilere "kapıları iyi kilitleyin,polis baskın yapıcak" denilerek tabanın elinden uçup gitmesini histerik paniklerle engellemeye çalışıyorlar,

Ben Türkiye genelindeki son gelişmeleri size anlattım, 30 Mart seçimlerinde hiçbir partiye oy vermiyecekler, uygulayacakları taktik il ve ilçeler de aday üzerinden gidecekler. Hangi aday iyi ise ona vereceğiz diyerek tabandaki samimi insanları AK Parti'ye oy yok demektense bu yolla bir nevi içlerindeki kafa karışıklığını alacaklar, CHP'ye oy değil CHP adayı bu ilçede iyi diyerek oy yönlendirmesi yapıcaklar bunda il eksenli değil belki ama ilçelerde lokal olarak ciddi anlamda başarılı olabilirler.

Yurt ve evlerden ciddi bir kitap temizliği var, bir nevi 28 Şubat'ı yaşıyoruz izlenimi veriyorlar tüm bandrolsüz kitapları evlerden boşaltıyorlar ki bugün bunun somut örneğini görmek isteyen İstanbul Fatih semtindeki sahaflara bakabilir. Eğer iş, evleri boşaltmaya geldiyse küresel bir operasyonun başladığına da şahit olabiliriz, bunun sinyallerini Hollanda, Almanya, Asya’daki ülkelerdeki Türk Okullarında (ki hiçbirinin resmi dili Türkçe değildir, dileyen MEB’den araştırabilir, bkz. Amerikan’nın ileri karakolları) araştırmalar başlayabilir.
 

Cemaatlerin ülke siyasetine girmesi aslında bir evredir, ne kadar büyüyüp gücün artarsa, devlet kademesinden o kadar faydalanmak isterler, sonrada iş bugünkü gibi restleşmeye gider, bu restlşme bugün yahudi elinden maşa olarak gerçekleşsede bu böyle. Peki Cemaatin siyasetle uğraşması neden parti üzerinden olmuyor derseniz, son kamuoyu yoklamalarında cemaatin potasiyelinin yüzde 2,6 potasında olduğunu gördüğümüzde bunuda açıklığa kavuşturmuş oluyoruz.
Yazacak o kadar bilgi, o kadar istihbarat var ki son olarak size şu bilgiyide aktarayım, Ankara’da ki Beyaz Saray benzeri bir villanın Fetullah Gülen’nin ikame etmesi için yapılıyor derken, meğer Emekli Hocaefendinin olaylar başlamadan once 2015 yılında geliş yapacağı planlanıyormuş, olaylar başladıktan sonra bu ertelenmiş bunada çok içerlemişler iyimi? Şimdi anladınız mı olayın aslında dershane olmadığını, Hoca’nın gelişi takvimince bir hazırlık döneminin başlatılmak istendiğini? Birde Çin projesi var Cemaatin Çin’e yönlenmesinden bahsediyorlar, hatta Çince dersleri verilmeye başlanmış…
 

Aslında anlatmak gereken çoğu done var ki gelen Esenyurt Şelale Plaza önünde ikindi vaktindeki bir tomar Zaman Gazeteleri, bir kişinin üç Zaman Gazetesi aboneliği, öğretmenin arabasını satıp sırf  Bank Asya’ya destek için bankaya yatırması…
 

Hocaefendi’nin 1979 İran Devrimi'ndeki Humeyni’nin Fransa’dan gelen bir uçakla Tahran’a inişi gibi Pensilvanya’dan kalkan bir THY uçağıyla Ankaraya iniş yapmasını isteyen "Hizmet" erlerince altın tepsiye sunulmuş bir Graham Fullerci İslamlaşmış Türkiye hayali şimdilik boğazlara oturdu diyebiliriz ki, emin olun uzun soluklu bir savaş olmayacak, sona az kaldı…

Seçime kadar iş kızışır, rekabet hızlandıkça Chp-Cemaat itifakı ki bunu en son işçi partisi'ne servis edilen Aptullah Öcalan'nın sorgu görüntülerin'de gördük. Cemaat tarihinde ilk defa ''Biz Müslümanlaramı karşıyız ?'' algısı oluşabilir ve bunun alt yapısıda oturur durumda. Çünkü taban daha fazla ''korku ve şok'' vaziyette elde tutulamaz.
 

Cemaat bitiyor ve tüm silahlarını kullanıyor, ve elindekiler bittiğinde son kamikaze dalışı Erdoğan'nın kalbine olcak ve  2.Abdülhamit Han'dan beri en üst düzeye çıkan siyasal islama da büyük bir darbe vurulcak, islami refleksler gereği yanında bulunduğumuz hükümet çöktüğü an 2000'li yılların sol-milliyetçi kualisyonuna el sallar dururuz, anadan doğma muhalif müslümanlar ise 31 mart vakası sonrası olduğu gibi pişmanlıklarını kendi vicdanlarına anlatamazlar.

Ve bir 90 sene daha ittihad-ı islam lideri beklerken, sıfırı tüketmiş olurlar. Ali Bulaç'ın da hatırlattığı üzere Eflatun'nun bugünlere hitab eden söylemiyle bitirelim ''Savaşan iki ordu uzaktan intihar eden tek ordu gibi görünür.”  bu savaş müslümanları etkilicek, taraf olsun yada olmasın!

Siz kimliğinizi koruyun gün ola hartman ola, selam ve dua ile...
 

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.