*12 Haziran 2007'de Ümraniye Çakmak Mahallesi'nde bir gecekonduda 27 el bombası, TNT kalıpları ve fünyeler ele geçirildi.
*Örgütlü suçlara bakmakla görevli Beşiktaş'taki İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca başlatılan soruşturmayı İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz yürüttü.
*Soruşturmada, emekli astsubay Oktay Yıldırım, Mehmet Demirtaş, Ali Yiğit, emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin, emekli astsubay Mahmut Öztürk, Kuvvai Milliye Derneği Genel Başkanı Bekir Öztürk, emekli binbaşı Fikret Emek, emekli yüzbaşı Gazi Güder, Siyasi Ekonomik Sosyal Araştırmalar ve Strateji Geliştirme Merkezi (SESAR) Başkanı İsmail Yıldız, Fuat E., tutuklanarak cezaevine gönderilirken, Ayşe Asuman Özdemir, emekli binbaşı Zekeriya Öztürk, Tuğrul D. ve Oğuz Evren K. ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
*Daha sonra yapılan incelemelerde, Cumhuriyet gazetesine atılan bombaların Ümraniye'de ele geçen bombalarla aynı seriden ve türden olduğu 'Bomba İnceleme ve İmha Daire Başkanlığı' tarafından tespit edildi.
*İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ile Beşiktaş'taki Ağır Ceza Mahkemesi savcılığı tarafından ortaklaşa yapılan soruşturmada 'Ergenekon' örgütünün de izi bulundu.
2.PERDE
KİM KİMDİR?
*Muzaffer Tekin 1984'te ordudan atılma eski bir yüzbaşı. Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan ile saldırı öncesinde 15 kez telefonla görüştüğü saptandı. Danıştay baskınından sonra kaçarak emekli astsubay Mahmut Öztürk'ün evinde saklandı. İntihara teşebbüs etti. JİTEM'in kurucularından Ahmet Cem Ersever, TSK'dan şeref madalyası sahibi olan Tekin'in sınıf arkadaşı. Susurluk hükümlüsü Korkut Eken ile görüşüyor. TİT kurucusu Semih Günaltay'ın yanı sıra, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği ve Türk Mukavemet Teşkilatı ile bağları olduğu biliniyor. Susurluk'un önde gelen isimlerinden İbrahim Şahin ve Veli Küçük'le çekilmiş fotoğrafları bulundu. Tekin'e yardım eden ve Kıbrıs'ta kumarhane çatışmasında ölen Musa Çakmak da Şahin'in eski koruması. Geçen haziran ayından beri tutuklu.
Eskişehir'de ikinci cephanelik çıktı
*Muzaffer Tekin'in ilişkileri doğrultusunda eski binbaşı Fikret Emek'in 26 Haziran 2007'de annesine ait Eskişehir'deki evde yapılan aramada 11 kilo plastik patlayıcı ve suikast tüfeği Kanas ele geçirildi. Emek tutuklandı.
*15 Temmuz 2007'de gazeteci yazar Ergün Poyraz operasyon kapsamında gözaltına alınarak cezaevine konuldu. Poyraz, Kara Kuvvetleri'nin istihbari yapılanmasına ait 'gizli ibareli' veriyi ifşa etmekle suçlandı.
*Soruşturmanın genişletilmesi sonucu gözaltına alınan, eski yüzbaşı Gazi Güder, Fuat Ermiş, İsmail Yıldız, Asuman Özdemir ile son olarak da 26 Ağustos 2007'de Mete Yalazangil'de tutuklandı.
3.PERDE
Veli Küçük tutuklandı
*Soruşturmanın boyutunun genişlemesi üzerine soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısı iki oldu. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel de görevlendirildi.
*Üçüncü perde operasyonunda emekli tuğgeneral Veli Küçük, emekli kurmay albay Mehmet Fikri Karadağ, avukat Kemal Kerinçsiz, Susurluk hükümlüsü Sami Hoştan ve Sevgi Erenerol'un da aralarında bulunduğu 31 kişi 21 Ocak günü gözaltına alındı.
*31 şüpheliden Veli Küçük, eski yüzbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk, eski uzman çavuş Muhammed Yüce, avukat Kemal Kerinçsiz, Sami Hoştan, Sevgi Erenerol, Hüseyin Görüm, Oğuz Alpaslan Abdulkadir, Kahraman Şahin, Erol Ölmez, Erkut Ersoy ve yazar Ümit Oğuztan'ın aralarında bulunduğu 14 kişi tutuklandı.
Kim kimdir?
Veli Küçük
EMEKLİ Tuğgeneral. Susurluk skandalına adı karışan en üst rütbeli komutandı. Abdullah Çatlı ve 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım ile ilişkisi saptandı. Küçük'ün adı milliyetçi 'Kızıl Elma' koalisyonunun organizasyonu ile tekrar duyuldu. Güneydoğu bölgesinde yüzlerce faili meçhul cinayetin faili olarak anılan JİTEM'in kurucusu. Danıştay Baskını sonrasında gözaltına alınıp bırakılan, ardından Ümraniye'de bir gecekonduda yakalanan bombalarla ilgili tutuklanan Muzaffer Tekin'le doğrudan ilişkisi var.
Kemal Kerinçsiz
BİR grup ülkücü avukatla birlikte kurduğu Büyük Hukukçular Birliği Genel Başkanı olarak Elif Şafak, Orhan Pamuk, Perihan Mağden, Hrant Dink gibi isimler hakkında başlattığı kampanyalarla adını duyurdu. Çok sayıda 'ulusalcı' eyleme Veli Küçük, Muzaffer Tekin gibi isimlerle birlikte katıldı. Muzaffer Tekin'in de avukatlığını yapıyordu.
4.PERDE
Akademisyenler ve gazeteciler gözaltında *21 Şubat 2008 tarihinde yapılan operasyonun bu ayağını, üniversitelerde faaliyet gösteren ve örgüte hem teorik hem de yeni eleman kazandırma desteği verdiği iddia edilen akademisyenler oluşturdu.
İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü'nden görevli Doç. Dr. Ümit Sayın ile Sakarya Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Emin Gürses, emekli astsubay Orhan Tunç, Özallar'ın kuyumcusu olarak ün yapan sosyete kuyumcusu Hayrettin Ertekin, gazeteci Vedat Yenerer, Noel Baba Barış Konseyi Derneği Başkanı Muammer Karabulut gözaltına alındı. Bu isimler de 25 Şubat tarihinde tutuklandı.
Ergenekon nedir?
"Ergenekon" olarak bilinen örgütlenme, başkana doğrudan bağlı olan dört daire komutanlığı ile iki sivil başkanlıktan oluşuyor. "Lobi" adı verilen sivil unsurların örgütlenmesini sağlayan oluşumla ilişkileri bu iki sivil sağlıyor. Örgüt, Türkiye'deki mevcut rejimin gerçek olduğuna inanıyor. "İç düşmanları" pasifize etmek, hatta ortadan kaldırmak için suikastları "kaçınılmaz" görüyor. Entelektüellere önem veriyor. Medyayı, sivil toplum kuruluşlarını (STK) kullanmanın önemine vurgu yapıyor. "Naylon terör grupları" ile naylon şirketlerin kurulması gerektiğini düşünüyor.
5.PERDE
Ergenekon örgütü soruşturması kapsamında beşinci dalga operasyonunu şafak vakti gerçekleştiren polis, Ankara'da İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'i, İstanbul'da ise eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ile Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk'un da aralarında bulunduğu 13 kişiyi gözaltına aldı.
Tutuklanan 40 kişi
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan 40 isim şöyle:
Emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin, emekli Astsubay Oktay Yıldırım, emekli Astsubay Mahmut Öztürk, emekli Binbaşı Fikret Emek, emekli Yüzbaşı Gazi Güder, ele geçirilen 27 el bombasının bulunduğu gecekondunun sahibi Mehmet Demirtaş, eski polis memuru Muzaffer Şenocak, eski polis memuru Aydın Yüksek, işadamı Kuddusi Okkır, Kuvva-i Milliye Derneği Genel Başkanı Bekir Öztürk, Kuvay-i Milliye Derneği üyesi Fuat Ermiş, SESAR araştırma kuruluşu Başkanı İsmail Yıldız, yazar Ergun Poyraz, ADD eski yöneticisi Asuman Özdemir, DYP Kadıköy İlçe Sekreteri Mete Yalazangil, emekli Binbaşı Zekeriya Öztürk, eski Uzman Çavuş Muhammet Yüce, Kuvay-i Milliye Derneği Teşkilet Başkan Yardımcısı Kahraman Şahin, Kuvay-i Milliye çaycısı Erol Ölmez, özel büro sorumlusu Erkut Ersoy, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Kurmay Albay Mehmet Fikri Karadağ, avukat Kemal Kerinçsiz, Susurluk sanığı Sami Hoştan, Kuvay-i Milliye Derneği Teşkilat Başkanı Hüseyin Görüm, Kuvay-i Milliye Derneği Yöneticisi Oğuz Alpaslan Abdülkadir, Kuvay-i Milliye 1919 Derneği Pendik Şube Başkanı Hüseyin Gazi Oğuz, Türk Ortodoks Patrikhanesi basın danışmanı Sevgi Erenerol, Kuvay-i Milliye Derneği üyesi Abdullah Arapoğlu, işadamı Levent Kara, yazar Ümit Oğuztan, Türk İntikam Tugayı (TİT) üyesi olduğu öne sürülen Vatan Bölükbaşı, Doç. Dr. Ümit Sayın, Doç. Dr. Emin Gürses, Doç. Dr. Orhan Tunç, Semra Özal’ın kuyumcusu Hayrettin Ertekin, gazeteci Vedat Yenerer, Noel Baba Vakfı Başkanı Muammer Karabulut, Abdulmuttalip Tongar, Selim Akkurt.
-- Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır.
"TKP'nin 'Savaş Komiteleri' işbaşında. Saldırganların başını İGD'li T. Ç., H. Ö. ve H. A. çekiyor." (İsimler açık olarak veriliyor)
(16 Mart 1979)
"CHP Gençlik Kolları başkan adayı Fidan: Partinin tutumu yüzünden KÖY-KOOP TKP'nin denetimine girdi."
(20 Mayıs 1979)
-- Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır.
Modernite'nin gecerli oldugu ve ulus devletlerin sinirlarinin birbirinden net olarak ayri oldugu donemlerde, Ic Islerine Mudahale, daha net bir olguydu. Sinirlar birbirinden net olarak ayrildigi ve Dunya ulkeleri ekonomik, sosyal, teknolojik vb. acilardan birbirine bagli olmadigindan, hicbir ulke digerinin yonetiminin otoriterligini ya da bir ulkede yapilan insan haklari sorununu kendi gundemine tasimiyordu. Ulkeler, daha ziyade kendi ic meseleleriyle ve bolgeleriyle mesgulduler. Bugunun en mudahaleci ulkesi olan ABD bile, kuruldugu yillardan itibaren, ta 2. Dunya Savasi'na kadar "Izolasyonist" bir politika izliyor; Avrupa'daki hicbir seye karismiyor; daha ziyade Amerika kitasiyla mesgul oluyordu. Hatta, bugun Irak'taki Saddam diktasindan ya da Iran'daki mollakrasiden rahatsiz olan ABD, insanligin gordugu en buyuk diktatorlukler olan Hitler'in Almanyasi'ndan ya da Mussolini'nin Italyasi'ndan rahatsiz degildi.
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin -~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
TBMM'de reddedilen 1 Mart Tezkeresi hakkında Büyükanıt ilk kez konuşttu...
06 Kasım 2009 Cuma 08:53
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt, “Türkiye'nin Irak'la ilgili politikasının olmadığını belirterek “Irak'ın kuzeyindeki durumu Türkiye yarattı” dedi. TBMM'de reddedilen 1 Mart Tezkeresi'ne değinen Büyükanıt, “Tezkere geçseydi silahlı kuvvetler Irak'ın kuzeyine 30 kilometreye kadar girecekti” diye konuştu. ■
İstanbul Haber Servisi - Eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, “Irak'ın kuzeyindeki durumu biz yarattık, Türkiye yarattı” dedi.
Emekli Orgeneral Büyükanıt, danışmanlığını yaptığı Beykent Üniversitesi'nde düzenlenen “Türkiye-Irak-Suriye Üçgeni” konulu açık oturuma katıldı. Toplantı öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Büyükanıt PKK'lilerin Türkiye'ye dönüşünde karşılanmaları sırasındaki görüntüleri “Bunu benimsemek mümkün değil. Ben de vatandaşlar gibi düşünüyorum. O görüntüler çok kötü görüntüler. İnşallah bir daha olmaz” sözleriyle değerlendirdi. Konuşmasında “Türkiye'nin Irak'la ilgili bir politikası yok” diyen Büyükanıt, şunları söyledi:
“Bir şeyin politikası olabilmesi için uygulanabilir olması lazım. Güvenlik söz konusuysa, o politikaların kuvvetle desteklenmesi lazım. 'Kerkük'e bir şey olursa, biz buna sessiz kalmayız'. Kalmayıp ne yapacaksınız? Eğer böyle bir planınız yoksa hiç sesinizi çıkarmayacaksınız, çünkü o zaman güvenilirliğiniz zayıflıyor. Irak'ın kuzeyindeki durumu biz yarattık, Türkiye yarattı.”
'30 km girecektik'
Büyükanıt, 1 Mart Tezkeresi'nin reddedilmesiyle ABD'nin büyük bir şok yaşadığını ifade ederek, “1 Mart Tezkeresi geçseydi silahlı kuvvetler de kuzeyde belli bir bölgeye kadar girecekti. O bölge yaklaşık 30 kilometre civarında. Türkiye'nin de doğal hududu diyebiliriz oraya. Kimsenin toprağını işgal etmeye gitmeyecektik ama orayı kontrolümüz altına alsaydık şimdi Barzani'ye böyle kızmaya lüzum kalmazdı” şeklinde konuştu. ABD'nin Irak'tan askerlerini çekmesi konusuna da değinen Büyükanıt, “Amerika desteğiyle çıkan Irak anayasasına baktığımızda kuzey tamamen bağımsız bir bölge olarak korunuyor. Irak güvenlik güçleri Irak'ın kuzeyine giremez ama Kürt gruplar Bağdat'a da Basra'ya da gider” diye konuştu.
Büyükanıt, aynı istikrarsızlık olasılığının Suriye için de söz konusu olduğunu söyledi. Su probleminin Türkiye'nin önüne geleceğini ifade eden Büyükanıt, AB'nin çeşitli kuruluşlarından sınır aşan suların uluslararası komisyon tarafından yönetilmesini öngören teklifler geldiğini aktardı. Büyükanıt, Türkiye'nin komşularıyla dost olması gerektiğinin altını çizerek, “Ancak bu komşularla çıkar ilişkilerimiz sürtüştüğü zaman ne olacak. Bu olasılık var mı? Var” dedi.
Cumhuriyet
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin -~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
İnsan bir kitaba her şeyi sığdıramıyor tabiatıyla. Hacim, önemli bir sorun. Tabii bütün konuları yazmanın kitabın nizamını bozabilir endişesi de bunda rol oynuyor. Dolayısıyla muhakkak dışarıda kalan bir şeyler oluyor. İşte beklediğim fırsat nihayet çıktı ve Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'nün açtığı serginin haberleri basına yansıyınca, notlarını çıkardığım halde "Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı"na koyamadığım Abdülhamid'in petrol savaşı bölümünü yazmak boynumun borcu oldu.
Malum, Sultan II. Abdülhamid döneminin çeşitli sebeplerle karanlıkta kalmış pek çok noktası var. Bunlardan birisi de, Osmanlı ülkesini demir bir ağ içine alma, sonradan Onuncu Yıl Marşı'nda dile geldiği üzere, ülkeyi 'demir ağlarla örme' projesidir. Bunu ham ve aceleci hükümlerle 'Alman emperyalizmine peşkeş çekmek' olarak sunan tarihçimizin ismini vermeyeyim; çünkü çok yaygın ve orta malı bir kanaattir.
Hicaz Demiryolu hakkında çok şey söylenebilir; ama herhalde tamamen yerli sermaye ile ve yerli mühendis ve işçilerle ve dahi, başta padişah olmak üzere Osmanlı halkından ve İslam âleminden bir seferberlik halinde toplanan yardımlarla (bu yardımların içerisine kurban derileri de dahildir) gerçekleştirilmiş olması, öncelikle söylenmesi gerekenler arasındadır. Projelendirilmesinden uygulanmasına kadar yerlidir ve Cumhuriyet dönemindeki Türk şimendiferciliğinin temeli bu projenin tatbiki yıllarında atılmıştır. Bir uzmanın (Yakup Kalgay) deyişiyle, "Hicaz Demiryolu, bugünkü Türk şimendiferciliğine geniş ölçüde bir tatbikat alanı, tecrübe ve meleke okulu olmuştur. Ve gerçekten bugün (1945 Kasım'ında yazıyor) işbaşında bulunan mühendislerimizden bir kısmı, bu tatbikat alanında stajlarını tamamlamış, salâhiyet, ehliyet imtihanlarını başarı ile vermiştir."
Demek ki, Hicaz Demiryolu'na bakarken sadece 1.465 kilometre uzunluğunda dev bir tesis olmaktan öte, yerlilik ve Türk demiryolculuğunun okulu olma keyfiyetlerini de vurgulamak önemlidir. Ancak önemli olan başka bir nokta daha var ki genellikle ihmal edilir: Bu projenin Abdülhamid'in enerji politikasıyla yakın ilgisi.
Öncelikle tarihimizin ne kadar sığ ve sebep-sonuç bağlantısı olmadan anlatıldığına bir örnek olmak üzere Birinci Dünya Savaşı'nın ana gerekçesini petrolün oluşturduğuna dikkat çekmemiz şart. Yani temel sorun, İran, Irak, Suriye, Kuveyt, Azerbaycan vs. gibi yerlerdeki petrole hangi emperyalist ülkenin daha önce ulaşacağı sorunuydu. Çünkü dünyanın gelecekteki en önemli enerji kaynaklarının 'Ortadoğu'da yoğunlaştığı anlaşılmıştı. Daha 1882'de İngiliz Amirali Fisher, dünya üzerindeki kontrollerinin, gemilerinde kömür yerine petrol kullanmaya bağlı olduğuna inandırmaya çalışıyordu Savunma Bakanlığı'nı. Petrolün kaynağı ise Ortadoğu'daydı. Öyleyse?
Ancak bunun karşısında Abdülhamid iktidarının sonlarında Almanlara verilen Bağdat Demiryolu ihalesi kalın bir duvar oluşturacağa benziyor, Hindistan'daki İngiliz hakimiyetini bile tehdit edeceğinden korkuluyordu. Proje gerçekleşirse Bakü ve İran'da gemileri için petrol çıkarmaya uğraşan İngiliz emperyalizmi, Almanya'dan başlayan ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Bulgaristan, Sırbistan ve Osmanlı Devleti'yle Basra Körfezi'ne bağlanan binlerce kilometrelik duvara toslayacak ve müttefiki olan Rusya'yla bağlantısı kopacaktı. Yani Bağdat Demiryolu, böyle bir demir perde gerecekti İngiliz emperyalizminin karşısına.
Ne var ki, 'demir perde' projesinin en zayıf halkası, Sırbistan'dı. Bütün mesele, Sırbistan'ın hangi cephede kalacağı noktasında düğümleniyordu. Sırplar Almanları tercih ederse İngilizler, İngilizleri tercih ederse Almanlar şapa oturacaktı. İşte Birinci Dünya Savaşı'nın bir Sırp anarşisti tarafından Saraybosna'da Avusturya-Macaristan Arşidük'üne karşı gerçekleştirilen suikast sonucu çıkmasının gerçek sebebi, Ortadoğu petrollerine uzanacak hattın zayıf halkasının kimde kalacağı meselesiydi.
Zaten daha 1896'da Bağdat Demiryolu, Konya'yı Berlin'e bağlamıştı bile. İş, Konya'dan Bağdat'a uzanmaya kalmıştı. Böylece Osmanlı ülkesinin iç pazarı, Avrupa kanalından dünya pazarlarına bağlanmış, öbür taraftan 1900 yılında Sultan'ın iradesiyle başlanan Hicaz Demiryolu, Osmanlı'nın bu defa yabancı devletlerin yardımı olmadan Ortadoğu'ya karadan bir kanal açma harekâtı olacaktı.
Aslında Hicaz Demiryolu, Sultan Abdülhamid'in imparatorluğu kurtarma projesinin bir parçasıydı. Yalnızca içerideki ekonomik canlanmayı temin etmeyecekti bu projenin gerçekleşmesi, aynı zamanda yakın bir gelecekte kopması muhtemel kıyamet öncesinde Osmanlı kuvvetlerinin seri hareket edebilmesini de sağlayacak, petrol bölgelerine yönelik bir emperyalist hücumunu da önleyebilecekti. Yani Hicaz Demiryolu'nun gerçek yapılma sebebi, Yavuz Sultan Selim'in, Osmanlı fetihlerinin yönünü doğuya çevirmesindeki sırla alakalıydı. Nasıl Yavuz, İran, Suriye ve Mısır fetihleriyle Portekiz'in Hind Okyanusu'ndaki etkinliğine karadan giderek bir cevap vermişse, torunu olan II. Abdülhamid de Hindistan ve Mısır'ı kontrolü altına alan İngiliz emperyalizmine yine karadan bir yol bularak karşılık veriyor, kurtların iştahlarını kabartan enerji havzalarına sahip çıkıyordu.
Bunu, Bağdat ve Hicaz demiryollarının geçtiği noktalar ile petrol çıkan bölgeleri gösteren haritaya baktığınızda daha net olarak görebilirsiniz. Ne tuhaf, değil mi! Tren hatları, petrol çıkan bölgelerden geçirilmiştir. Ve bu Abdülhamid de çok olmaktadır artık...
Nitekim 1908 yılının Mayıs'ında Concession Sydicate Limited şirketinin operasyon şefi George B. Reynolds, İran sınırları içindeki Mescid-i Süleyman bölgesinde dünyanın o zamana kadar gördüğü en zengin petrol yataklarını patlattığında Abdülhamid iktidarının sonu da gözükmeye başlamıştı. Ne gariptir ki, Mayıs 1908'de petrol bulunmuş, bundan sadece ve sadece 2 ay sonra Jön Türk isyanı başlamış ve temmuz ayında Abdülhamid, Meşrutiyet'i ilan ederek iktidarı bırakmak zorunda kalmıştı.
Velhasıl, petrol, bir devlet başkanının daha başını yemişti. Ama bu, ne ilk, ne de son olacak, sadece 10 yıl sonra bu defa, onu devirenler de kullanılarak Osmanlı Devleti yıkılacak ve Abdülhamid'in petrol haritasında işaretlediği hemen bütün noktaların kontrolünün şaşırtıcı bir hızla İngilizlerin eline geçtiği görülecekti. 1918 yılının 1 Kasım'ını 2 Kasım'a bağlayan gece vatanı terk eden Enver Paşa, gitmeden önce yaveri Mersinli Cemal Paşa'ya, Siyonizm'in oyununa geldiklerini ve en büyük hatalarının Sultan Hamid'i anlayamamak olduğunu söyleyecekti. Haklıydı belki; ama ne çare ki, atı alan Üsküdar'ı çoktan geçmişti.
Sayı:
240
Windows Live Hotmail: Arkadaşlarınız Facebook'taki güncellemelerinizi doğrudan Hotmail®'den görür. --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin -~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
bizleri bu güzel yazılarınızla aydınlatıp bizleri doğru hedeflere yönelttiğiniz için kendi ve ailem adına teşekkür ediyorum elinize sağlık başarılarınızın devamını diliyorum iyi çalışmalar Muhammet Dizkara mersin
Domuz Gribi aşısı ile yatıp kalkıyoruz. Başbakanın "Aşı olmayacağım" çıkışının arkaplanında olduğu tahmin edilen Sade Hayat Derneği'nin raporunu yayınlıyoruz
AŞI HAKKINDAKİ GERÇEKLER
(Zorunlu tutulan veya kullanılması için baskı oluşturulan aşılar hakkında) Ağustos 2009'da İngiltere ve Fransa'da Domuz Gribi aşısı, hayvanlardan sonra az sayıda insan üzerinde, ABD'de ise 2 bin kişinin üzerinde denenmiştir. Ancak sonuçlar en fazla 2 aylık verilerle sınırlıdır. Büyük ihtimalle, domuz gribi aşısı Türkiye’de aşıyı satan firmanın kendi personeli vasıtasıyla uygulanacaktır. Böylece Faz-1 deneyi Türkiye'de 28 milyon kişi üzerinde yapılmış olacaktır. Önceden hiçbir olumlu verisi olmayan, tehlikesi büyük olan bir aşının 6-36 aylık bebeklere, çocuklara, sağlık çalışanlarına ve savunma mensuplarına uygulanması bugüne kadar Türkiye'nin göreceği en büyük tehlike olabilir.
Aşılar Zararlı mı?
Grip aşıları dahil tüm aşıların, aşılanan kişiyi ömür boyu etkileyecek derin zararları vardır. Yeni üretilen bir aşının yan etkilerine yönelik araştırmalar kısa vadeli sonuçlar verir. Dolayısıyla yan etkilerinin 2-10 yıl sonra ortaya çıkabileceği gözardı edilmektedir. Çocuklarımıza yapılacak bir aşı eğer kısırlığa yol açıyorsa, bu, 15-20 yıl sonra çok acı bir şekilde anlaşılacaktır. AIDS virüsü çocuk felci aşılamasından 10-12 yıl sonra, otizm 2-4 yıl sonra, kas-kemik ve bağ dokusu hastalıkları 4-6 yıl sonra; sinir sistemi hastalıkları 2-10 yıl sonra ve Guillain-Barre sendromu hemen veya birkaç yıl sonra ortaya çıkmıştı. Aşının yan etkileri aşıdan hemen sonra ortaya çıkmayabilir. Aşının sebep olacağı bir hastalık 20-30 ve hatta 50 yıl sonra ortaya çıkabilmektedir.
Her ilacın kutusunda hangi maddeleri içerdiğine dair bir prospektüs bulundurma zorunluluğu vardır. Fakat uygulanan bir aşı partiler halinde gönderilmekte ve tek bir prospektüs taşımaktadır. Dolayısıyla hastanın prospektüsü inceleme imkanı yoktur.
Grip aşılarının Bilinen İçeriği
1-Alüminyum hydroxide, alüminyum fosfat, amonyum sülfat, amphotericin B 2-Domuz dokuları, At kanı, Tavşan beyni, Köpek böbreği, Maymun böbreği. 3-Civciv embriosu, Tavuk-Kaz yumurtası, Sığır serumu, Betapropiolacton 4-Doğmamış sığır serumu, Formaldehyde, Formalin jelatin, Köpekbalığı karaciğeri yağı. 5-İnsan fetusu ( Üçüncü gebelik ayı başından doğuma kadarki devre içinde ana rahmindeki canlıya verilen ad) 6-Maymun böbrek hücreleri 7-Yıkanmış Koyun kanı 8- Monosodyum Glukomat 9- Polioksidonyum (Sentetik proteinler ve nano materyaller içerir. Bunlar gende değişiklik yaptığı gibi fenotipte de değişmeler yapmaktadır) 10- İnsan spermi 11- Etilen gliserol (antifriz) 12- Antibiyotikler 13- Skualen Tüm aşılarda etki arttırıcı ve koruyucu olarak kullanılan maddeler bellidir ve hemen hemen aynıdır. Çoğunun özellikleri araştırılmamıştır ve etkileri tam olarak bilinmemektedir. Bu maddelerin deride kabarcıklar, beyin zarı iltihabı, kan yapısında bozulma, sinir iltihabı gibi rahatsızlıklara sebep olduğu tespit edilmiştir. İmmünolojist Hugh Fudenburg'un ifade ettiğine göre son 10 yılda art arda 5 grip aşısı olan kişilerin alzheimer olma ihtimalleri 10 kat artıyor. Bunun sebebi ise kullanılan aluminyum ve civadır. (thimerosal) Formaldehid kanserojen olma özelliğinden dolayı mobilya üretiminde bile yasaklanmıştır. Thimoresal, çocuklarda konsantrasyon problemi, öğrenme zorluğu, konuşma bozukluğu, havale, epilepsi, hiperaktivite, sürekli ve yüksek sesle ağlama ve daha bilinmeyen bir çok probleme yol açmaktadır. Alüminyum hidroksit kas ve kemik gelişimi bozuklukları ve felçlere sebep olabilir. Skualen, Körfez Savaşı sırasında Amerikan askerlerine verilen şarbon ilaçlarında mevcuttu ve ALS gibi immün sistemi tahrip eden çok ağır hastalıklara yol açtığı tespit edilmiştir. Dr. J. f. Graetz aşının yanetkileri nedeniyle hastalananların hemen hemen hepsinde farklı derecede beyin tahribatı olduğunu tespit etmiştir. Aşılar ve içerdiği katkılar sebebiyle ölümle sonlanabilen şiddetli alerji, tansiyonda ani düşme, ateş, havale, eklem iltihabı, kas ağrıları, deri döküntüleri, lenf bezlerinde büyüme, kronik yorgunluk, kronik baş ağrıları, bütün vücut kıllarında dökülme, kapanmayan yaralar, hafıza kaybı, sara nöbetleri, felç, kansızlık, ruhsal ve sinirsel problemler, nefes darlığı, kronik ishal, gece terlemesi ve daha pek çok rahatsızlık ortaya çıkmaktadır.
Aşı Denen Şey Korur mu?
Dr. G. Buckwald'a göre: Herhangi bir aşının (domuz gribi aşısı da dahil) hastalıklara karşı koruyucu olduğunu ispat eden herhangi bir veri yoktur. Yani hiçbir aşı korumaz. Aksine her aşı bağışıklık sistemine karşı açılan bir savaş, büyük hastalıklara hatta ölüme açılan bir kapıdır.
Peki Bu Israrın Sebebi Ne?
Tüm bunlar karşısında neden aşılama üzerinde bu kadar ısrar edilmektedir sorusu akla geliyor. Günümüzde bütün aşıların üretiminde genetik klonlama ve rekombinant DNA teknolojisi kullanılmaktadır. Kullanılacak DNA parçası, maymun ve domuz da dahil olmak üzere herhangi bir organizmadan alınabilir. DNA parçasında genleri manipüle edilir ve bu şekilde rekombine edilmiş DNA parçası aşılarda kullanılır. Aşılardaki Rekombinant DNA insan DNA’sına 'sıçramakta’ ve kalıcı olarak yerleşmekte, özelliklerini değiştirmekte ve bozmaktadır. Ayrıca aşı üretiminde, tavuk embriyosu, tavşan beyin hücresi, maymun böbrek hücresi, buzağı ve domuz doku hücresi kullanılmakta ve bu dokuların hücre ve proteinleri aşının içeriğinde kalmaktadır. Bu doku kalıntıları çeşitli virüsler ve kanser hücreleri taşıyabilir. Bu şekilde kanser ve benzeri ağır hastalıklar aşılar vasıtasıyla yayılabilir.
Maymunlaşmak ve Domuzlaşmak!
Aşı, enjeksiyon, ağız, burun, vajina mukozası veya genetiği degiştirilmiş besinler yolu ile hücre çekirdeğine ulaşmakta, yumurta ve sperm hücreleri dahil hücre genomuna yerleşmektedir. Tavuk, buzağı, tavşan, maymun ve domuz DNA’sı aşı ile kalıcı olarak insan genomuna karışmaktadır. Bu demektir ki insan, tavuklaşacak, sığırlaşacak, tavşanlaşacak, maymunlaşacak veya domuzlaşacak ve gelecek nesilde bu hayvanların fiziksel ve ruhsal özellikleri gibi fenotipik değişiklikler görünür hale gelecektir. Kur-an'ı Kerim'de Maide Suresi 60. ayette bu durum şu şekilde bildirilmiştir:
De ki: “Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi? Onlar, Allah’ın lanetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara tapan kimselerdir. İşte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru yoldan daha çok sapmışlardır.”
Yakın zamanda domuz endometrimundan (rahim iç zarı) insanda kullanılabilecek özellikte kök hücre elde edildi. Bu, ilaç üreticileri için çok sevindirici bir buluştu. Çünkü ilaç üretimindeki zorluklar ve maliyetler bir anda ortadan kalkmış oluyordu. Domuz rahmini kürtaj ederek hemen hemen bedava, istendiği kadar kök hücre elde edilebilir. Ancak kök hücrenin hedef hücrelere nasıl aktarılacağı araştırma konusuydu. Öyle görünüyor ki en kolay ve en etkili yol bulunmuştur: Domuz gribi aşısı burun mukozası yoluyla, yani hipofize giden en kısa yol ile verilmektedir. Hipofiz, bütün iç salgı bezlerini yöneten, bütün hormonların üretiminde ve hormonlar vasıtasıyla bütün süreçlerde rol alan en önemli salgı bezidir. Bu yolla fenotipik değişimler çok kısa zamanda gerçekleşmektedir.
Genetik Yapıyı Değiştirmek... Ne Demek?
Bu komplo teorisi gibi görünebilirdi. Ancak modern tıpta ve biyoteknolojide “Bugün hastalıkları ve belirtilerini ilaçlarla tedavi etmek yerine hastaların Genetik Yapısının Değiştirilmesi ya da eksik olan genin verilmesi tercih edilir” temel prensibine karşı her teori zayıf kalır. Halbuki Kur'an-ı Kerim'de sadece aşılarda bulunan Genetik Müdahalelere değil genetik yapının değiştirilmesine dair her türlü müdahaleye karşı Nisa suresi 118 ve 119. ayetlerde şöyle buyurulmaktadır:
“Allah o şeytana lânet etti ve o da, “Andolsun ki senin kullarından elbette belirli bir pay alacağım” dedi. Onları mutlaka saptıracağım, mutlaka onları kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar. Yine onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler.” Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost edinirse şüphesiz o, apaçık bir hüsrana düşmüştür.”
Hastalık Üreten de İlaç Üreten de Aynı
İlaç şirketleri, 20. yüzyılda keşfettikleri “Hasta olanlara zaten ilaç satılıyor. Yeni hedef kitlemiz hasta olmayanlar” prensibi ile 'koruyucu hekimlik' adı altında sağlıklı bireylere aşı, biyolojik aktif maddeler ve vitaminler satıyor. İlginç olan şu ki, her ilaç firması sadece ilaç değil, GM tohumlar, tarım ilaçları, aromalar ve katkı maddeleri de üretiyor. Yani hastalık üreten maddeler de “tedavi” için sunulan maddeler de aynı şirketler tarafından üretiliyor. Ancak daha ilginci şu ki, milyarlarca insan şifa umuduyla hastalık üreticilerinden “ilaç” satın almaya devam ediyor. İçeriğinde domuz hücrelerinin bulunması fıkhi olarak aşının durumunu ortaya koymaktadır. Fakat bazı din adamları 'zaruret' halini ileri sürerek, henüz ortaya çıkmamış, hatta belki hiçbir zaman da oluşmayacak bir salgını ‘zaruret’ kabul etmektedir. Hatta bu zaruret halini belirlemede Dünya Sağlık Örgütü gibi İslam dışı otoritelerin, İslam kaynaklı olmayan görüşlerini temel almaktadır.
Korunmak İçin Ne Yapmalı?
Prof. Dr. A. Rasim Küçükusta aşı hakkında şöyle diyor: “Domuz gribi ağır bir hastalık değildir. Belirtileri diğer grip türlerine göre daha hafiftir. Hastaların ateş düşene kadar evde istirahat etmeleri yeterlidir. Hastalık kendiliğinden geçer” Ayrıca hastaların, iştahı gelene kadar yemek yememesi, bol miktarda limon suyu, greyfurt suyu içmesi, sarımsak ve soğan yemesi daha kısa zamanda iyileşmelerini sağlar.
Aşıların Etkili Olma İhtimali Var mı?
Bugüne kadar 863 tür grip virüsü belirlenmiştir. Bu 863 türden sadece 3 zincire karşı aşı geliştirilmiştir. İlaç şirketleri tarafından her yıl bu 863 türden biri için aşı geliştirildiği ve bu aşının da o türe karşı ortalama olarak %30 oranında koruma sağlayabileceği biliniyor. Ancak bu yıl 863 grip türünden hangisinin aktif olacağını doğal olarak kimse bilemiyor. Üstelik her sene başında tesadüfen seçilen türün, aşı üretildikten sonra mutasyon geçirmiş olma olasılığı yüksektir. Dolayısıyla aşı büyük ihtimalle hiçbir olumlu etki göstermeyecektir. Çünkü bu durumda aşı tamamen başka bir virüse karşı üretilmiş olacaktır. Bu durum çok komik olabilirdi, trajik olmasaydı. Öyle görünüyor ki birisi insanlarla açıkça alay ediyor. Ünlü Amerikalı çocuk doktoru Henry Bieler’e göre “Aşıların hastalıklar üzerinde hiçbir olumlu etkisi yoktur çünkü hastalıkların asıl sebebi mikroplar değildir. Hastalıkların sebebi toxemia (vücutta toksik madde toplanması) ve toxemia’nın hücre düzeyinde sebep olduğu bozulma ile mikropların çoğalması ve aktifleşmesine uygun ortam oluşmasıdır.” Toxemia’nın sebepleri arasında ise işlenmiş et ürünlerini, pastörize sütü, gıda katkı maddelerini, aşıları, ilaç ve deterjan tüketimini, tarım ilaçlarını sayabiliriz. Dr. G. Buchwald 40 yılı aşan araştırmaları sonunda aşının bir faydası olmadığını ama pek çok zararı olduğunu tespit etmiştir. O şöyle diyor: “Aşı korumaz, Aşı yardım etmez, Aşı tahrip eder.”
Dünya, Aşılara Karşı Mesafeli
2 Kasım 2000’de Amerikalı Doktorlar ve Cerrahlar Birliği (AAPS) St. Louis’deki 57. toplantılarında çocuk aşılarının zorunlu olmasının kaldırılması için oy birliği ile karar aldı. Bu karara bir tane bile hayır diyen çıkmadı. ABD Kongresi üyesi Dr. Ron Paul'un ifade ettiği üzere “1997'de geliştirilen Domuz Gribi aşısından ölenlerin sayısı 25, gripten ölenlerin sayısı sadece 1 idi.” İngiltere’deki doktorlar şu anda ciddi bir korku içindeler. Tahminlerine göre bugün kullanılan grip aşısı Amerika’da 1976 yılında yaşanan grip salgınında kullanılan aşının analogudur (eşi).
Aşılar Birçok Derin Hastalığa Sebep Oluyor
1976’da Amerika’da kullanılan grip aşısının sonuçları:
Aşıdan ölenlerin sayısı gripten ölenlerin sayısından daha fazlaydı.
500 kişide Guillain-Barre sendromu tesbit edildi.
Guillain-Barre sendromuna yakalanma riski 8 kat arttı.
Grip aşısının Guillain-Barre sendromuna sebep oldugu ispat edildikten 10 gün sonra aşılama durduruldu.
Amerikan hükümeti tazminatlar için milyonlarca dolar ödemek zorunda kaldı.
Aşıların sebep olduğu belirtilen bazı rahatsızlıklar şöyledir: Çocuk Felci Aşısı: AIDS’e Tetanos: Beyin iltihabı’na Hepatit B: Multiple Skleroz’a (MS) Kızamık: Kalın bağırsak iltihabı, Beyin iltihabı’na Kabakulak: Şeker hastalığı, Kramplı hastalıklar, Nörölöjik hastalıklar’a Karma Aşılar: Ani çocuk ölümleri’ne Grip Aşısı: Guillain-Barre sendrom’una, genetik ve fenotipik değişimlere sebep olmaktadır
Düşünün ve Karar Verin
Kendinize ve ailenize yaptırılacak her aşı için geniş bilgi toplayın. İçindekileri ve etkilerini öğrenin. Aşı olup olmamak konusunda SADECE SİZ karar verebilirsiniz. Unutmayın; aşıların sonuçları karşısından TEK SORUMLU SİZ OLACAKSINIZ. Ne ilaç üreticileri, ne doktorlar, ne de devlet birimleri aşı ile oluşacak zararlar karşısında sorumluluk kabul etmezler.
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin -~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
Doğrusu burada neye itiraz edildiğini pek anlayamadım.
Her insanın kendine has bir durumu bir CV si vardır. Mesela Doğan medyanın patronu Aydın Doğan ile GKB'mız İlker Başbuğ paşamız da Mason Tarikatinin Büyük Kulüp Mason locasının üyesidirler.
Devlet erkanımızın, ve bürokratlarımımızın üst kademelerinde bulunan kişilerin çoğuda bir Yahudi Tarikatı olan Sabataist Tarikatı mensubu ve ya Merkezi Yurt dışında olan dünya mason tarikatının Türkiyedeki üstadı muhteremlerinin (Şeyhlerinin) müritleridirler.
Bu durumda aşağıdaki haber çok sakil durmuyormu. Bu yazının sahibi sayın Eski devlet Bakanımızında Bu mason tarikatı üyesi olmadığını kim söyleyebilir.
Ben mason değilim diye Mason locaları Türkiye üstadı muhteremi (Şeyhi) olan zattan sahte belge alan aslında Ankardaki mason tarikatının Bilgi locasına kayıtlı bir mason tarikatı müridi olduğu sonradan açığa çıkan, kaynağı yurt dışında olduğu için Atatürk Tarafından kapatılmış mason localarının sahte belgeli halkı kandırarak yarım asır mensubu olduğu dış kaynaklı Mason tarikatının müridi olarak ülkemizin kaderini etkilemiş Eski Başbakan 9. CB'ı Sayın Süleyman Demirelden niye bahis edilmemiştir.
Demirelin Masonluk belgesinin kısa yollarından biri
Türk milleti artık Yahudi Mason tarikatlarının mensuplarını kayırmak amaçlı Türkleri dışlayıp yönetimi sadece azınlıkların elinde tutmasını sağlayan bu çifte standartları bilmektedir.
Üstelik kişinin kişisel dini inançlarının Laiklik ile ilgisi yoktur ama yönetim merkezi dünya egemenlerinin elinde yurd dışında bulunan ve ellerinde üyelerine istediklerini yaptırabilecek yaptırım gücüde bulunan Gayri müslim Siyonist Masonluk vs. gibi tarikatlerin üyelerinin Müsteşar , genelmüdür, bakan Başbakan, CB'ı General vs. olduğu bir ülkede bu yazılarıları yazanlara ve gönderenler sizne yapmak istiyor ve ne demeye çalışıyorsunuz dersek hiçde ayıp olmaz sanırım.
Bakın Büyük kulüp mason locasında başka kimler var
Meşhur 28 şubatın mimarı Yahudi vatandaşımız Orgeneral Çevik Bir
Türk adalet sistemini beş bin kişilik kardroyu sedece kendisi ve mensubu olduğu mason locasının arzularına göre işe alarak ifsat eden CHP eski Adalet Bakanlarından Mehmet Moğultay kendisine neden hep böyle sadece CHP lileri işe aldın diye soran gazeteciye. Ne yapsaydım yani MHP lilerimi alsaydım diye cevap vermişti.
Mehmet Moğultayın Can Dünda ile röpörtajından bir paragraf
Can Dündar: Buyrun.
Mehmet Moğultay: Şimdi benim zamanımda da hakimler mesleğe kabullerini hakimler savcılar yüksek kurulu karar veriyordu. Evvela bir yazılı mülakat yapılıyordu, bu bakanlık nezdinde yapılıyordu. Sonra mülakat yapılıyordu. Yani yazılı ve mülakat yapılıyordu ama biz 1995 yılında mesleğe bir kısım avukatları aldık. O zaman hatırlarsanız bir avukatlık kanunu çıktı. Bu avukatlık kanunu gereği 5 yılını dolduranlarla ilgili olarak bir yazılı sınav yapmadık, sadece mülakat yapıldı. Bu mülakatı da hakimler savcılar yüksek kurulu yaptı. Benim bundan haberim bile yoktur yani. Şimdi bu niye bu kadar toplumun gündemine taşındı?
Türk milleti büyük çoğunluğu ile müslümandır. Müslüman halka sudan bahaneler ile her türlü kadroyu kapatmak demek kendilerini Türk milletinden saymayanların keşke Anadoluyu Müslüman Türkler fetetmeseydi diyen azınlık Hıristiyan rektör ve tarihi eser kaçakçılığının yanı sıra yolsuzluktan yargılanan başka bir Azınlık varandaşlardan Ermeni kökenli Van üniversitesi Rektörünün yargılanmması, Cumhuriyetin yargılanmasıdır diyen CHP genel başkanı Deniz baykalın sözlerini nereye koyacağız. Türkiyede Müslüman Türkleri dışlamak için hareket edenlerin asıl sorunlarının Türk milleti ile olduğu açıktır. Bu gibilerin arkasına takılanlarında ileride bu hareketlerini çocuklarına kötü bir miras olarak bırakacalkarından hiç şüphe etmiyorum. Bu günlerde geçecektir.
Son olarak İlker Başbuğ'un Büyük kulüp'e rasmen üye olduğu üyelik belgesinin kısa yolu
“Anayasa Madde 2: Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, DEMOKRATİK, LÂİK ve SOSYAL bir HUKUK DEVLETİDİR.”
Anayasa Devletin tüm kurumlarını, tüm yöneticilerini ve hepimizi bağlar. Anayasa emirlerine uymayanlar suç işlemiş olurlar ve sonucuna katlanırlar.
Şimdi size AKP iktidarında göreve getirilen iki bürokratla ilgili bilgi vereceğim. Biri Ankara’da, diğeri yılın 12 ayı turist ağırlayan Bergama’da görev yapıyor.
Şeyhülislam Danışman; Devlet Bakanı Faruk Çelik, danışmanlığına ALİ YÜKSEL isimli birini getirdi. Avrupa Milli Görüş Teşkilatında uzun seneler Genel Sekreterlik ve Genel Başkanlık yaptı. Avrupa’daki 27 İslami Kuruluşun üye olduğu, Almanya İslam Konseyi tarafından “Şeyhülislam” ilan edildi ve yıllarca bu görevi yaptı. Yıllarca İslami Holdinglere camilerde para topladı. Bu para toplamalar yüzünden, Halife Metin Kaplan’ın adamlarıyla, yaralamaya varan kavgalar yaptı.
İki eşli(biri resmi nikâhlı, diğeri imam nikâhlı) şeyhülislam danışman, Yurt Dışında Yaşayan Vatandaşlarımızın problemleri ile ilgilenecek!
Nurcu Hocadan Vergi Dairesi Müdürü;
Şahsın adı; Zülfikar Altın
Görevi; Bergama Vergi Dairesi Müdürü
Müdür, Mustafa Yazıcı Caddesi, Okkaoğlu Apartmanı Çatı katını kiralıyor. Evdeki ara duvarlar yıkılıyor, salon tam bir tarikat dershanesine çevriliyor. Müdür mesai saatlerinde esnaf ziyaretleri yapıyor ve esnafları Perşembe günü akşamı kendisinin vereceği derse çağırıyor. Tesadüf, öncelikli ziyaretler hep vergi dairesine borcu olanlara yapılıyor. Perşembe günü akşamı, Vergi Dairesi Müdürü kafasına sarığını takıyor, gelenlere Nur Risaleleri dağıtılıyor ve müdür saatlerce ders veriyor. Her geçen hafta kalabalık artınca, diğer cemaatler müdür hocayı şikâyet ediyorlar, müdür hocanın tayini çıkıyor. Fakat kendi tarikatı Bakanlık nezninde kuvvetli olsa gerek, bir hafta sonra görevine iade ediliyor ve derslere, pervasızca kaldığı yerden devam ediyor. Vatandaşlara, “neden gidiyorsun” diye sorduğunuzda alacağınız cevap hep aynı. Vergi Dairesine borcum var, nasıl gitmem!
İşyerinizin vergi incelemesine alınması için belli kriterler var. İşyerinizde, Türk Bayrağı, Atatürk’ün resmi varsa, hele hele bir de “Ne Mutlu Türküm Diyene” yazısı varsa, doğru incelemeye.
Devlet Bakanı Faruk Çelik, Maliye Bakanı Mr. Mehmet Şimşek sizlere soruyorum, Anayasa’nın 2. maddesi sizi bağlamaz mı? Sizin Lâik Devlet anlayışınız bu mu? Yoksa siz kendinizi Türkiye Cumhuriyeti’nin Bakanları değil de, Osmanlı Sadrazamı mı sanıyorsunuz?
Sizler, Sayın Cumhuriyet Savcıları; Sizin Cumhuriyetin Savcıları olarak, Lâik’liği koruma gibi bir göreviniz yok mu? Bergama gibi bir ilçe’de bu olayları duymaz mısınız? Mutlaka birinin şikâyetçi olması mı gerek? İlçenin Vergi Dairesi Müdürü yüzlerce insanı dershanesine toplayacak, Anayasa’nın Lâiklik ilkesini paspas yapacak, sizler duymayacaksınız. Bunu duymazsanız neyi işiteceksiniz?
Ülke’nin Başkent’inde, kendine “Şeyhülislam” denen bir meczup Devletin en üst bürokratı yapılıyor, kimsenin sesini çıkardığı, “ Bakan Bey ne yapıyorsun” dediği yok! Pes artık!
Bu iki olay, Ankara ve Bergama’da oluyorsa, yurdun diğer köşelerinde neler oluyor varın siz hesap edin.
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin -~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
bunu biz niye becermiyoruz bilmem desem yalan olur :) Güney Amerika ülkesi Paraguay'da Devlet Başkanı Fernando Lugo, muhalefetin yönetime yönelik eleştirilerini artırdığı bir dönemde yayılan darbe söylentilerinin ardından ordu komutanlarını görevden aldı. --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin -~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
Kebapçı ve lahmacuncu fişlemek, okul önlerinde başörtülü joplatmak, hayali irtica senaryoları üretmek, andıçlar ve lahikalar hazırlamak, parti kapatma davaları açtırmak, gazeteci kovdurtmak, insan hakları savunucularını kurşunlatmak, savcıları brifingleyip tütsülemek, muhalif yayınlara ağır hapis cezası verdirtmek, “çakma sivil toplum örgütü” kurup meşru hükümete karşı nümayiş pozisyonuna sokmak, güpegündüz sokaklarda tank yürütmek, irticaya karşı olduğunu söyleyen banka hortumcularına manevra alanı açmak...
Neler neler... --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin -~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
Kendi ekmeğini yiyip oturmak, altın kemer takıp el pençe divan durmaktan hoştur.
Şeyh Sadi
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin -~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin -~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
[2 Kasım 2009 tarihli Star gazetesinde yayınlandı]
Gelin, size bu “sert versiyon” ile TSK bünyesinde nasıl karşılaştığıma dair ufak bir hatıramı anlatayım.
Ben hayatımda kışla kapısından iki kez girdim. İlkinde sekiz yaşındaydım. 12 Eylülcülerin tutukladığı babamı tel örgüler arasından on dakika olsun görebilmek için Mamak Askeri Cezaevi’ne gitmiştim. Nazi kampı gibi bir yerdi.
Aradan 20 sene sonra, 2000 Temmuzunda, bu kez kısa dönem askerlik yapmak için Samsun’daki “Sahra Sıhhiye ve Eğitim Merkezi Komutanlığı”na gittim. Başımızdaki general, meşhur Osman Doğu Silahçıoğlu idi.
Günlerden bir gün, “toplanın, paşa size konferans verecek” dediler. Biz erler de biraz “rap rap” yürüyüp salona vardık, başladık Silahçıoğlu’nu dinlemeye.
Lafa, İslam öncesi Şamanist Türklerin ne kadar “ileri” ve “çağdaş” bir millet olduğunu anlatarak girdi.
Sonra İslamiyet’e girişti. Kur’an’ın peygamber tarafından “derlenmiş” bir kitap olduğunu ima etti. Turan Dursun, Erdoğan Aydın, İlhan Arsel gibi anti-İslami yazarlardan alıntılar yaparak İslam’ın ne kadar “karanlık” bir din olduğunu anlattı.
Sonra sıra Osmanlı’ya geldi. Çoğu “Rum çocuğu” olan padişahların Türkleri ezdiğini, zaten Osmanlı İmparatorluğu’nun “Türk ulusal bilinci”ne vurulmuş bir zincir olduğunu savundu.
Paşa, üç saatten fazla süren konferansın sonunda da, Şamanist temalar taşıyan bir “toplu yemin” ettirdi, salondaki bine yakın askere.
Tüm bunları dinlerken “vay be” dedim kendi kendime. “Bizim halk hâlâ, saf saf, ‘peygamber ocağı’ filan sansın, burası çok acayip bir yer.”
Silahçıoğlu paşanın tüm TSK’yı temsil ettiğini düşünüyor değilim. Öte yandan, generallerin kişisel olarak Şamanist, Budist, ateist filan olmaları da beni hiç ilgilendirmez.
Anlattığım olaydaki vehamet, açıkça “anti-İslami” olan bir ideolojinin, bir TSK generali tarafından silah altındaki erlere empoze edilmesiydi. Bu, TSK içinde “uç” bir tutum olsa da, bu ucun orada serbestçe “endoktrinasyon” yapabilmesi, “merkez”in durumuna dair de bir fikir veriyor. Dediğim gibi, “uç”taki sert versiyon İşçi Partisi’nin ideolojisine karşılık geliyorsa, “merkez”i oluşturan ılımlı versiyon da CHP’nin ideolojisine denk düşüyor.
Mesele, TSK’nın, bu totaliter rejimlere has “ideolojik ordu” kimliğinden kurtulmasıdır. Aksi halde, ideolojisine aykırı düşen siyasi partileri ve toplumsal kesimleri “iç düşman” olarak görmeye devam eder.
Böyle olunca da, topluma karşı “eylem planları” bitmez.
Toplumun en az yarısını oluşturan “iç düşmanlar” da, “bizi, kendi vergilerimizle finanse edilen bu ordudan kim koruyacak” diye kara kara düşünmeye başlar.
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin -~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
Bunu “kimse” tasvip eder mi? Bunu tasvip eden kimseye ne denir Türkiye’de veya dünyanın her hangi bir yerinde? Bu PKK’lıların dönüşündeki “zafer havası” ndan daha mı az rahatsız edici, daha mı az tahripkar?
Toprağı kazsan yerden silah, mühimmat fışkırır iken ülkenin ordusunun başı TV’de tüm medya kuruluşlarının en yüksek seviyede temsil edildiği bir şov ile “bir kaç boru” ya indirgiyor meseleyi.
Medyatik Kumandan
Eregenekon hakkında tüm meseleyi bazı “gizli tanıklar” meselesi gibi sunarak Baykal gibi onların avukatlığını yapıyor.
“Cephede” ne kadar başarılı olacağı test edilmedi gerçek manada 1974 Kıbrıs çıkrması’ndan beri. Orada kendimize ait çıkarma gemisi kendi uçaklarımız tarafından 7 saat süreyle bombalanarak batırılmış idi. Şehit sayısı aklımda değil.
PKK ile “asimetrik savaş” taki başarı da ortada. Bir dizi Dağlıca’lar, pimi çekilmiş bombalar, Şemndinliler. Aktütün’ler, Temizöz’ler, JITEm JIT gibi “devletin terör örgütleri” manzumesi sonunda “bunu kimse tasvip edemez” dedirten noktaya gelinmesi “kahraman ordumuzun terörle savaş karnesi” ni ortaya koyuyor.
Ceylan’ın ölümü üzerine askeri savcısını, jandarmasını “güvenli olmadığı için” göndermeyip, köyün imamını gönderen ordu “açılım” a karşı “50 yıl daha dağlarda gezme” ye öbür Başbuğ Devlet kadar iştiyaklı olmayışı da bu karnenin kabullenliidir.
Şimdi bu bu “ıslak belge” veya Başbuğ’un ifadesi ile “bir kağıt parçası” ile sınıfta kaldığı artık su götürmeyen Ordu’nun başındakiler pişkince laiklikten, ulus devlete, Atatürk ilkelerinden Cumhuriyet’in manasına, Anayasa değişikliğinden “şehit annesi” nin baş örtüsüne her konuda racon kesmeye devam ederse başılk “cuk” diye oturur:
Ordu’nun kendini bitirme planı.
Bülent Arınç’ın “iyi ki bu ordu ile savaşa girmiyoruz” sözüne itirazı olan var mı? Ya “komşularla sıfır problem” politikasının bilgeliğini?
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin -~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır kurtulusyolu99@gmail.com bahadirserhad@gmail.com forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin -~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.