İngiltere'nin önde gelen gazetelerinden The Independent, Irak Savaşı'nın beşinci yıldönümünde Batı'nın İslam dünyasını işgalini konu alan bir makale yayımladı. Gazetenin ünlü Ortadoğu muhabiri Robert Fisk imzalı makalede, Irak ve Afganistan işgalleri "Niçin oralara gittik. Petrol için mi? Demokrasi için mi? Yoksa İsrail için mi? Ya da kitle imha silahları veya İslam korkusu mu bizi oralara götürdü" sözleriyle sorgulanıyor.
Robert Fisk, "Babilin fethinden, Bağdat'ın işgaline tarihten alamadığımız dersler" başlıklı yazısında "Tarihten aldığımız tek ders, tarihten ders alamadığımızdır" diyor. Fisk makalesinde makalesinde, 'küçük insanlar' dediği savaşın mimarlarını, halkı kandırmakla suçluyor. Batılı liderlerin tarihten ders almadığını ve savaşın sonuçlarını da hesaplayamadığını vurgulayan Fisk, şöyle devam ediyor: "İngilizleri Filistin ve Aden'den sürdüler. Fransızları Cezayir'den, Rusları Afganistan'dan, Amerikalıları Somali ve Beyrut'tan, İsraillileri de Lübnan'dan attılar. Tarihten aldığımız tek ders, tarihten ders alamadığımızdır."
İslam topraklarındaki Batılı asker sayısının Haçlı Seferleri sırasındakine kıyasla 22 kat daha fazla olduğunu vurgulayan Robert Fisk, "Ordularımızı İslam topraklarına sevk ettik. Bunu yalnızca, Irak hakkındaki yanlış istihbaratları efendilerimizce unutulan İsrail'in teşvikiyle yaptık. Bir yandan da öldürülen yüz binlerce Iraklı için timsah gözyaşları döktük. Ne yaptığımızı sorgulamamız gerek." diye devam ediyor.
Fisk, makalesini şu tahmin ve önerilerle bitiriyor: "Irak'ı şüphesiz kaybettiğimiz gibi Afganistan'ı da kaybediyoruz. Pakistan'ı da kaybedeceğiz. Oralardaki askerî varlığımız, kibrimiz, tarihten ders almamada ısrar etmemiz ve İslam terörümüz -evet bizim İslam terörümüz- bizi uçuruma sürüklüyor. Müslümanları kendi başlarına bırakmayı öğrenmedikçe Ortadoğu'da yaşadığımız felaket daha da büyüyecek. İslam'la terör arasında bir bağ yoktur. Ama bizim Müslüman topraklarını işgal etmemizle terör arasında bir bağ vardır. Bu çok zor denklem değil."
“Savaş yalanlarla başladı, yalanlarla sürüyor”
Aynı gazetenin başka bir Ortadoğu uzmanı Patrick Cockburn de, "Bu savaş yalanlarla başladı ve yalanlarla devam ediyor" dedikten sonra şu sözlere yer veriyor: "Savaş zamanlarında tüm hükümetler yalan söyler. Ancak Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere son beş yıldır Irak konusunda yalan bir propaganda yürütüyor. Bu Birinci Dünya Savaşı'ndan bu yana tanık olduğumuz en gerçek dışı propaganda."
Gazete başyazısında ise işgalin sonuçlarıyla ilgili şöyle bir bilanço çıkarıyor: "Demokrasi, Kürt bölgeleriyle sınırlı. Savaştan önce de böyleydi. Irak Hükümeti, hizmet edeceği halktan duvarlarla tecrit edilmiş durumda. Ne merkezi hükümet, ne de 150 bin yabancı asker, Iraklılara Saddam Hüseyin dönemindeki kadar elektrik ve içme suyu götürebiliyor.
"Irak polisi ve askerleri hala eğitilemedi. Beş yılda dört bin Amerikan askeri öldü. İngiltere ise 175 kayıp verdi. Amerika'nınkiyle kıyaslanınca bu küçük bir rakam. Ancak haksız ve gereksiz bir savaşta herhangi bir rakam çok büyüktür. Artık dünya sahnesinde Amerika ve İngiltere daha küçük ülkeler. "
“ABD’nin en büyük kaybı prestij oldu”
Financial Times gazetesi, Amerika Birleşik Devletleri için savaşın en önemli sonuçlarından birinin prestij kaybı olduğunu belirtiyor: "Amerika'nın gücü ve prestiji savaş ve sonrasında darbe aldı. Bunu düzeltmek, yeni başkanın işi olacak. Ancak Bush yönetimi beş yıl aradan sonra hala savaşın haklılığını kanıtlamaya çalışıyor, Amerikan askerlerinin yakın bir zamanda çekilmesi halinde Batı'nın düşmanlarına yanlış mesajlar gönderileceğini savunuyor.
"Eski Cumhuriyetçi dışişleri bakanlarından Henry Kissinger, böyle bir durumda Hamas, Hizbullah ve El Kaide gibi örgütlerin ağırlığının artacağını, Batı'nın olayları yönlendirme kabiliyetinin ciddi derecede azalacağını söylüyor.
"Ancak kimi uzmanlar Amerika'nın şimdiden dünyanın diğer bölgelerinde, Latin Amerika ve Asya'da zemin kaybettiğini söylüyorlar. Bu uzmanlara göre, Washington'un enerjisini Irak'a odaklaması nedeniyle oluşan boşluğu Çin, Rusya ve İran doldurdu. Amerika'nın stratejik otoritesini yeniden tesis etmesi, zaman alacak."
“Büyük güçler, ekonomik zayıflıkla yıkılır”
Independent gazetesi yazarı Rupert Cornwell, ekonomik sorunların Amerika'nın siyasi ağırlığını daha da azalttığını belirtiyor: Irak savaşı, Amerika'nın askeri gücünün sınırları olduğunu gösterdi. Amerika'nın ekomomik gücünün sınırlarını da şimdiki krizle görüyoruz. Büyük güçler, askeri yenilgilerle değil, ekonomik zayıflıkla yıkılır."
Independent yazarı Rupert Cornwell, Çin'in Amerika'ya en fazla kredi sağlayan ülke olduğunu anımsatarak, Washington'ın Tibet'te geçen hafta yaşananlar karşısında Pekin'e sesini çıkaramadığını savunuyor.
'Brown Irak'ta geri adım attı'
Daily Telegraph, İngiltere Başbakanı Gordon Brown'ın Irak'ta görevli askerlerinin sayısını bahara kadar 4 binden 2500'e indirme kararından geri adım attığını belirtiyor.
Brown'ın askerlerin tavsiyesi üzerine yıl sonuna kadar bu konuda adım atmayacağını aktaran gazeteye göre, bu karar, Basra'da İngiliz askerlerinin konuşlandığı hava üssüne yönelik saldırıların sürmesi ve Irak güçlerinin hala yardıma ihtiyaç duymaları nedeniyle alındı.
ABD ve İngiltere’nin öncülük ettiği Irak işgalinin beşinci yılını geride bıraktık. 2003 yılında başlayan işgalden dolayı bağımsız kaynaklara göre bir milyondan fazla insan hayatını kaybederken üç milyon insan da ya Irak dışına yada Irak içinde başka yerlere göç etmek zorunda kaldı. Ortalama her gün 100’e yakın kişinin bombalı saldırılarda hayatını kaybettiği Irak, Amerika için bir utanç kaynağı oldu. İşgalden üç ay sonra 1 Mayıs 2003’te ABD Başkanı Bush’un ‘Görev başarıyla tamamlandı’ sözünün bir yanılsamadan ibaret olduğu ve sonraki olaylar Irak’ın nasıl bir kan ve şiddetin kol gezdiği diyar olduğunu gösterdi.
NE KİTLE İMHA SİLAHLARI NE EL KAİDE BAĞLANTISI
Dünya kamuoyuna ‘Irak’ta kitle imha silahları var’, ‘Saddam El Kaide ile işbirliği yapıyor’ propagandası yaparak, işgali yasal bir zemine oturtmaya çalışan ABD, şimdiye kadar ne kitle imha silahları bulabildi ne de Saddam’ın El Kaide bağlantısını. Hatta geçen hafta CIA’nın yayınladığı bir raporda Saddam’ın hiçbir şekilde El Kaide ile bağlantılı olmadığı resmen açıklandı.
EBU GUREYB’İ DüNYA KUSARAK İZLEDİ
Birleşmiş Milletler kararlarına ve dünyanın karşı çıkmasına rağmen, Irak’ı işgal eden ABD ve İngiltere’nin ‘Irak Saddam’sız daha iyi’ propagandasına rağmen, bugün Saddam düşmanı Iraklılar bile Saddam’ı arar oldular. İşgalden hemen sonra birer ölüm makinesine dönen Amerikalı askerler, düğünlerde, cenazelerde, yolda geçen ne varsa katlederken, Ebu Gureyb hapishanesinde insanlıktan çıkarak, Iraklı tutuklulara nasıl işkence ettikleri tüm dünya kusarak izledi.
çOCUKLARIN üZERİNE BACALARDAN BOMBALAR YAĞDIRILDI
Yine dünya, Felluce’de, Diyala’da, Anbar’da Amerikalı askerlerin içinde çocuk, kadın, yaşlıların bulunduğu evlerin bacalarından nasıl bomba yağdırdığını iğrenerek izledi. ölen her Iraklı, televizyonlarda, gazetelerde ‘El Kaide teröristi’ diye geçiştirilirken, öldürülen her Amerikan ya da İngiliz askeri için ‘törenler’ düzenlendi ya da ‘Askerlerimizi kayıp vermemek için nasıl bir yol izlenmeli’ diye bir sürü araştırma yapıldı.
Bugün artık bombalı saldırılarda ölen Iraklı haberleri rutin olmaya başladı. Irak yanı başımızda ama bize çok uzak görünüyor. Her gün yüzlerce insan Amerika’nın sebep olduğu işgalden dolayı hayatını kaybediyor, sakat kalıyor, göç etmek zorunda kalıyor.
AMERİKA MÜTTEFİK DEĞİŞTİRDİ AMA İSTİKRAR GELMEDİ
ABD’nin bir dönem İran’a karşı desteklediği Saddam Hüseyin yine Amerikalıların eliyle ipe giderken 30 Aralık 2006’da, bu sefer Amerikalılar kendilerine Iraklı Kürtler ile Şii Arapları müttefik edindi. Saddam döneminde baskı altında tutulan Kürtler ve Şiiler bugün iktidarda, ancak Saddam döneminde yaşadıkları istikrarı bugün bulamıyorlar. Irak bugün kaos, kan ve şiddetin kol gezdiği, daha 90 yıl önce bizim toprağımız olan Irak’ta yaşananlar, tüm dünya için bir utanç kaynağı.
Mehmet Nedim Aslan - habervaktim
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.